BAKARA 121 / 123 |
الَّذِينَ
آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ
يَتْلُونَهُ
حَقَّ
تِلاَوَتِهِ
أُوْلَـئِكَ
يُؤْمِنُونَ
بِهِ وَمن
يَكْفُرْ
بِهِ فَأُوْلَـئِكَ
هُمُ
الْخَاسِرُونَ
{121} يَا بَنِي
إِسْرَائِيلَ
اذْكُرُواْ
نِعْمَتِيَ
الَّتِي أَنْعَمْتُ
عَلَيْكُمْ
وَأَنِّي
فَضَّلْتُكُمْ
عَلَى
الْعَالَمِينَ
{122} وَاتَّقُواْ
يَوْماً لاَّ
تَجْزِي
نَفْسٌ عَن
نَّفْسٍ
شَيْئاً وَلاَ
يُقْبَلُ
مِنْهَا
عَدْلٌ
وَلاَ
تَنفَعُهَا شَفَاعَةٌ
وَلاَ هُمْ
يُنصَرُونَ {123} |
121.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona
iman ederler. Her kim onu inkar ederse onlar zarara uğrayanların ta
kendileridir.
122. Ey
İsrailoğulları, üzerinize ihsan ettiğim nimetimi ve Benim sizi gerçekten
alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
123.
Kimsenin kimseye birşey ile faydalı olamayacağı, ondan fidyenin kabul
olunmayacağı ve hiçbir şekilde şefaatin de fayda vermeyeceği bir günden de
korkunuz. Ve onlara yardım da edilmez.
"Kendilerine kitap
verdiğimiz kimseler" buyruğu ile ilgili olarak Katade der ki: Bunlar
Peygamber (s.a.v.)'in ashabıdır. Bu açıklamaya göre de "kitap"
Kur'an-ı Kerim demek olur. İbn Zeyd der ki: Bunlar İsrailoğullarından İslam'a
giren kimselerdir. Bu açıklamaya göre de "kitap" Tevrat demek olur.
Bununla birlikte ayet-i kerimenin hükmü geneldir.
"Kendilerine ..
" mübtedadır, "okurlar" onun haberidir. (Meal buna göre
yapılmıştır). Arzu ederseniz "işte bunlar ona iman ederler" buyruğunu
da haber yapabilirsiniz.
"Onu gereği gibi
okurlar" buyruğunun anlamı hakkında farklı açıklamalar yapılmıştır.
Oradaki emir ve yasaklara uyarak helalini helal, haramını haram bilip
muhtevasına uygun, kapsadığı hükümler gereğince amel ederek ona hakkıyla uyarlar;
demek olduğu İkrime tarafından söylenmiştir. İkrime delil olarak şunu gösterir:
Yüce Allah'ın: "Arkasından ona uyduğu zaman aya (yemin olsun)"
(eş-Şems, 2) buyruğunda da aynı kelimenin kullanıldığına dikkat etmez misiniz?
Bu, İbn Abbas ve İbn Mes'ud'un (Allah ikisinden de razı olsun) açıklamalarının
da anlamını ifade eder. Şair der ki: "Ben kavamı benim arkamdan gelir
(bana uyar) kıldım."
Nasr b. İsa, Malik'ten,
o Nafi'den, o İbn Ömer'den o da Peygamber (s.a.v.)'den: "Onu gereği gibi
okurlar" buyruğu hakkında "ona gereği gibi uyarlar" dediğini de
rivayet etmektedir. Şu kadar var ki bu hadisin senedinde elHatib Ebu Bekr
Ahmed'in söylediğine göre birden çok meçhul (bilinmeyen) ravi bulunmaktadır.
Bununla birlikte ifade ettiği anlam doğrudur. Ebu Musa el-Eş'arı der ki: Her
kim Kur'an-ı Kerim'e tabi olursa onu cennet bahçelerine götürür.
Ömer b. el-Hattab'dan
rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Burada sözü geçenler bir rahmet
ayetini okudukları zaman onun gereğini Allah'tan isterler, bir azap ayetini
okudukları zaman o azaptan Allah'a sığınırlar.
Bu anlamda bir hadis-i
şerif de Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilmiştir: O bir rahmet ayetini okudu
mu dilekte bulunur, azap ayeti okudu mu Allah'a sığınırdı.
el-Hasen der ki: Bu
buyrukta sözü geçenler Kur'an'ın muhkemi ile amel edip müteşabihine iman eden,
kendileri için içinden çıkılmaz (müşkil) bulduklarını da bilenine havale eden
kimselerdir.
Onu gereği gibi
okuyanlardır, da denilmiştir.
Derim ki: Böyle bir
açıklama uzak görülür. Ancak onun lafızlarını tertil ile (ağır ağır, tane tane)
okurlar anlamlarını da idrak ederler, şeklinde anlaşılması müstesna. Çünkü
manalarının gereği gibi anlaşılması ile bu konuda kendisine başarı ihsan
edilenler için bu anlamlara uymak, mümkün olur.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN