MUKADDİME
Kur'an'ın Nakli:
Rafıziler -yüzleri
kararsın- Kur'an-ı Kerim'e dil uzatarak şöyle derler: Sizin yaptığınız gibi bir
ayetin ve bir kıraatin nakledilmesinde bir kişinin rivayeti yeterlidir. Çünkü
sizler, Tevbe süresinin sonu ile: "Mülninlerden öyle yiğitler vardır ki
... "(el-Ahzab, 23) ayetini tek bir kişinin, yani Huzeyme b. Sabit'in
sözüne dayanarak tesbit edip kabul ettiniz.
Bunlara şöyle cevap
verilir: Huzeyme (r.a) bu ayetlerin Kur'an-ı Kerim'den olduğunu söyleyip
açıklayınca, ashab-ı kiramdan birçok kimse bunları hatırladı. Esasen Zeyd de
bunları biliyordu. Bundan dolayı: "Tevbe süresinin sonundaki son iki ayeti
bulamadım" demiştir. Eğer o bunları bilmeseydi, herhangi birşey kaybedip
etmediğini bilemezdi. Buna göre ayet-i kerime sadece Huzeyme'nin sözüne
dayanılarak değil, icma ile sabit olmuştur.
İkinci bir cevap: Bu
ayetlerin (Tevbe'nin son iki ayetinin) yalnızca Huzeyme'nin şahitliğiyle sabit
olması, Peygamber (s.a.v.)'in niteliğiyle alakalı olması ve doğruluğuna delilin
ortada olması dolayısıyladır. Çünkü bu o kadar açık ve belli bir karinedir ki,
bir başka şahidi aramaya gerek bırakmamaktadır. Ahzab süresindeki ayet böyle
değildir. O ayet-i kerime, hem Zeyd'in hem Ebu Huzeyme'nin şehadetiyle sabit
olmuştur. Çünkü her ikisi de bu ayet-i kerimeyi Peygamber (s.a.v.)'den
kulaklarıyla dinlemişlerdir.
Bu anlama gelecek
açıklamaları el-Muhelleb de yapmış ve Huzeyme ile Ebu Huzeyme'nin farklı
kişiler olduğunu belirtmiştir. Tevbe süresindeki ayetin yanında bulunduğu Ebu
Huzeyme ensardan birisi olarak bilinmektedir. Enes onu tanıtıp: Biz ona mirasçı
olduk demiştir. Ahzab süresindeki ayet-i kerime ise Huzeyme b. Sabit adındaki
sahabi yanında bulunmuştur. Dolayısıyla rivayetlerde bir çelişki yoktur.
Kıssalar birbirinden farklı olduğundan dolayı, içinden çıkılamayacak bir durum
veya bir karışıklık yoktur.
İbn Abdi'l-Berr der ki:
Ebu Huzeyme'nin isminin ne olduğunu belirten sahih bir rivayet tesbit
edilememiştir. O künyesiyle ün kazanmıştır. Adı Ebu Huzeyme b. Evs b. Zeyd b.
Asram b. Salebe b. Gunm b. Malik b. en-Neccar'dır. Bedir'de ve ondan sonraki
gazalarda bulunmuş ve Hz. Osman b. Affan'ın halifeliği döneminde vefat etmiştir.
Mes'ud b. Evs'in kardeşidir.
İbn Şihab, Ubeyd b.
es-Sebbak'tan, o Zeyd b. Sabit'ten rivayetle dedi ki: Tevbe süresinin son
ayetlerini ensardan Ebu Huzeyme'nin yanında buldum. İşte bu Ebu Huzeyme ile
nesebini verdiğimiz Ebu Huzeyme aynı kişidir. Kendisiyle el-Haris b. Huzeyme
adındaki Ebu Huzeyme arasında her ikisinin de ensardan olması dışında bir nesep
yakınlığı yoktur. Birisi Evslidir, öteki Hazreclidir.
Müslim ve Buhari'de Enes
b. Malik'ten şöyle dediği rivayet edilmektedir: Peygamber (s.a.v.) döneminde
hepsi de ensardan olan dört kişi, Kur'an-ı Kerim'i toplamıştır. Bunlar Ubeyy b.
Ka'b, Muaz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd'dir. Ben Enes'e: Ebu Zeyd
kimdir? diye sordum. o: Amcalarımdan birisidir, cevabını verdi. (Buhari,
F.Kur'an 8; Müslim, F.sahabe 23. )
Yine Buhari'de Enes'in
şöyle dediği rivayet edilmektedir: Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde Kur'an-ı
Kerim'i toplayanlar sadece dört kişi idi. Bunlar Ebu'd-Derda, Muaz b. Cebel,
Zeyd ve Ebu Zeyd'dir. (Enes) dedi ki: Biz ona (yani Ebu Zeyd'e) mirasçı olduk.
(Buhari, Menakibu'l-ensar 17)
Bir diğer rivayette de
şöyle demiştir: Ebu Zeyd vefat ettiğinde kendisine mirasçı olacak çocuk
bırakmamıştır. Bedir'e katılmıştır. Ebu Zeyd'in adı Sa'd b. Ubeyd'dir. (Buhari,
Meğazi 12. bab ilk had)
İbnu't-Tayyib de der ki:
Bu rivayetler, Kur'an-ı Kerim'i Peygamber (s.a.v.) hayatta iken Enes b.
Malik'in dediği şekilde ensardan bu dört kişinin dışında kimsenin
ezberlemediğine ve toplamadığına delalet etmiyor. Çünkü mütevatir yollarla
sabit olduğuna göre, Osman, Ali, Temim ed-Dari, Ubade b. es-Samit ve Abdullah
b. Amr b. el-As (r. anhum) da Kur'an-ı Kerim'i toplamış ve ezberlemişlerdir.
Buna göre Enes'in: "Kur'an-ı Kerim'i dört kişiden başkası
toplamamıştır" ifadesinin, Rasülullah (s.a.v.)'den dolaysız telkin ve
öğretme yoluyla bunların dışında öğrenip toplayan yoktu, anlamına gelmesi
muhtemeldir. Onların birçoğu Kur'an-ı Kerim'in bir kısmını Hz. Peygamber'den,
diğer bir kısmını başkalarından öğrenmiştir. Dört imamın Kur'anı Kerim'i,
Peygamber (s.a.v.)'in döneminde topladıklarına dair birbirini destekleyen
rivayetler pek çoktur. Çünkü onların İslam'a girişleri hem öncedir, hem de
Rasülullah (s.a.v.)'in onlara verdiği değer çok büyüktür.
Derim ki: Kadi
(Ebu't-Tayyib), Abdullah b. Mes'ud ile Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Salim'i
(r.a.)'ı gördüğüm kadarıyla Kur'an'ı toplayanlar arasında zikretmemektedir.
Halbuki bunlar, Kur'an-ı Kerim'i toplayanlar arasındadır.
Cerir, Abdullah b. Yezid
es-Sahbani'den, o Kumeyl'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Ömer b.
el-Hattab dedi ki: Rasülullah (s.a.v.) ile birlikte bulunuyordum. Onunla
beraber Ebu Bekir ve Allah'ın dilediği başka kimseler de vardı.
Yolumuz namaz kılmakta
olan Abdullah b. Mes'ud'un yakınından geçti. Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bu Kur'an okuyan kimdir?" Bu Umm Abd'in oğlu Abdullah'tır denildi.
Şöyle buyurdu: "Abdullah, Kur'an-ı Kerim'i, indirildiği gibi, aynı
tazeliğiyle okumaktadır." (İbn Mace, Mukaddime 11; Müsned, I, 38)
İlim adamlarından birisi
şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in: "İndirildiği gibi taze olarak
okumaktadır" sözünün anlamı şudur: Abdullah, Kur'an-ı Kerim'i Kur'an'ın
ilk olarak indirildiği lehçesi üzere okuyordu. Daha sonra Rasülullah
(s.a.v.)'ın her ramazanda Cebrail (a.s)'ın kendisiyle karşılıklı olarak
okumasından sonra, Rasülullah (s.a.v.)'e müsaade edilen yedi harfe göre
okumaktan ayrı, indirildiği ilk şekliyle okuyordu, demektir.
Veki' ve onunla birlikte
bir topluluk el-A'meş'ten, o Ebu Zabyan'dan şöyle dediğini rivayet
etmektedirler: Bana Abdullah b. Abbas şöyle dedi: Sen iki kıraatten hangisiyle
okuyorsun? Ben şöyle dedim: İlk okuyuş İbn Um Abd'in (Abdullah b. Mes'ud'un)
okuyuşudur. Bana: Hayır, o son okuyuş şeklidir. Rasülullah (s.a.v.) her sene
Kur'an-ı Kerim'i Cebrail (a.s)'a arzediyordu. Rasülullah (s.a.v.)'in vefat
ettiği yılda Cebrail'e Kur'an-ı Kerim'i iki defa arzetti. Abdullah bu defasında
hazır bulunmuş ve böylelikle o, neyin neshedildiğini, neyin de değiştirilmiş
olduğunu öğrenmiş oldu.
Müslim'in Sahihi'nde,
Abdullah b. Amr'ın şöyle dediği kaydedilmektedir.
Rasülullah (s.a.v.)'ı
şöyle buyururken dinledim: "Kur'an-ı Kerim'i şu dört kişiden öğreniniz.
-önce- (Abdullah) İbn Umm Abd'ı zikretti. Sonra Muaz b. Cebel, Ubeyy b. Ka'b ve
Ebü Huzeyfe'nin azadlısı Salim." (Buhari, Menakıbu'l-ensar 16; Müslim,
F.Sahabe 116-117)
Derim ki: Bu haberler,
Abdullah b. Mes'ud'un Rasülullah (s.a.v.) daha hayatta iken -az önce kaydedilen
rivayetlerin ihtilafına- Kur'an-ı Kerim'i toplamış olduğunu göstermektedir.
Ebu Bekr el-Enbari,
Kitabu'r-Red" adlı eserinde şunu zikretmektedir: Bize Muhammed b. Şehriyar
anlattı, bize Hüseyn b. el-Esved anlattı, bize Yahya b. Adem, Ebu Bekir'den, o
Ebu İshak'tan anlatarak dedi ki: Abdullah b. Mes'ud dedi ki: Ben, Rasülullah
(s.a.v.)'ın ağzından yetmiş iki -veya yetmiş üç- süre okuyup öğrendim. Onun
huzurunda Bakara süresini başından itibaren Yüce Allah'ın: ''Şüphesiz Allah
çokça tevbe edenleri ve çokça temizlenenleri sever. "(el-Bakara, 222)
buyruğuna kadar okudum.
Ebü İshak der ki:
Abdullah, Kur'an-ı Kerim'in geri kalan kısmını ensardan Mucemmi' b. Cariye'den
öğrenmiştir.
Ben derim ki: Eğer bu
sahih ise, Yezid b. Harun'un sözünü ettiği icma da doğru demektir. Bundan
dolayı Kadı Ebu Bekr b. et-Tayyib, Rasülullah (s.a.v.)'ın hayatında Kur'an-ı
Kerim'i toplayıp ezberleyenler arasında Abdullah b. Mes'ud'u da zikretmemiştir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Ebu Bekr el-Enbari der
ki: Bana İbrahim b. Musa el-Huzi anlattı, bize Yusuf b. Musa anlattı, bize
Malik b. İsmail anlattı, bize Züheyr, Ebu İshak'tan naklederek dedi ki: Ben
Esved'e, Abdullah b. Mes'ud A'raf suresini ne yapıyordu? diye sordum. Şu cevabı
verdi: Kufe'ye gelinceye kadar bu sureyi bilmiyordu. İlim adamlarından kimisi
şöyle demiştir: Abdullah b. Mes'ud (r.a) Muavvizeteyn (Felak ve Nas) surelerini
öğrenmeden önce vefat etti. İşte bundan dolayı bu iki sure onun mushafında
bulunmamaktadır. Yüce Allah'ın izniyle kitabın sonunda da el-Muavvizeteyni
sözkonusu edeceğimizde, açıklanacağı şekilde, konu ile ilgili başka görüşler de
ileri sürülmüştür.
Ebu Bekr der ki: Bize
İbrahim İbn Musa'nın naklettiği hadise gelince: İbrahim b. Musa der ki: Bize
Yusuf b. Musa anlattı, bize Ömer b. Harun el-Horasani, Rabia b. Osman'dan, o
Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'den rivayetle dedi ki: Resulullah (s.a.v.) hayatta
iken Kur'an-ı Kerim'i baştan sona hatmeden (ezberleyen) kimseler arasında Osman
b. Affan, Ali b. Ebi Talib ve Abdullah b. Mes'ud da vardı. Bu rivayet ilim ehli
tarafından sahih bir hadis olarak kabul edilmemektedir. Çünkü bu rivayet sadece
Muhammed b. Ka'b yoluyla gelmektedir. Bu hadis munkati' olup delil diye alınmaz
ve gösterilmez.
Derim ki: Hz.
Peygamber'in: "Kur'an'ı dört kişiden öğreniniz: İbn Umm Abd'dan ....
" buyruğu bu rivayet sıhhatine delalet etmektedir. Bunu bize açıkça
gösteren hususlardan birisi de şudur: Hicaz, Şam ve Iraklılardan kıraat sahibi
olanların her birisi, kendi seçip beğendiği kıraati, Resulullah (s.a.v.)'ın
huzurunda okumuş, ashab-ı kiramdan birisine nisbet etmektedir. Ve bu kıraatinde
Kur'an'ın tümünde herhangi bir şey istisna etmemektedir. Asım kendi kıraatini
Ali ve İbn Mes'ud'a, İbn Kesir kıraatini Ubeyy'e, Ebu Amr b. el-Ala, kıraatini
yine Ubeyy'e isnad etmektedir. (Senedini kaydederek ona kadar ulaştırmaktadır.)
Abdullah b. Amir ise kıraatini Hz. Osman'a isnad etmektedir. Bunların hepsi
şöyle demektedir: Biz Resulullah (s.a.v.)'ın huzurunda okuduk. .. Bu
kıraatlerin senedleri muttasıl, ravileri güvenilir kimselerdir. Bunu Hattabi
söylemiştir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN
Kur'an
Surelerinin ve Ayetlerinin Tertibi