MUKADDİME
Sonradan Ortaya Çıkan
Bazı Yanlış Görüşler:
İlim adamlarımız der ki:
Hz. Osman'ın bu uygulamasıyla Hululiyye'nin ve Haşviye'nin görüşleri
reddedilmektedir. Bunlar harflerin, seslerin, kıraatin ve tilavetin kadim
olduğunu, imanın ve ruhun kadim olduğunu söylerler. İslam ümmetinin tümü,
hristiyanlar, yahudiler ve brahmanistler, hatta her bir inkarcı ve münafık
ittifakla şunu kabul etmektedir: Kadim olan birşey fiil ile meydana getirilmez,
etkilenmez. Herhangi bir şekil veya bir sebep dolayısıyla güç yeten bir
kimsenin gücü ona taalluk etmez. (Yani kimse onu etkileyemez.) Kadim için adem
(zamanın herhangi bir diliminde yokluk) sözkonusu değildir. Ve kadim, hiçbir
zaman muhdes (sonradan meydana getirilmiş) olmaz. Muhdes de kadim olmaz. Kadim
varlığının başlangıcı olmayan demektir, muhdes ise, bir zaman sonra var olan
meydana gelen demektir. Bu kesimler ise, dindar olsun olmasın akıl sahiplerinin
ittifakla kabul ettikleri ve üzerinde icma ettikleri kanaatlerin dışına çıkmış
ve şöyle demişlerdir: Hayır, muhdesin kadim olması caizdir. Kul, Yüce Allah'ın
kelamını okuduğu takdirde Allah'ın kadim olan bir kelamını fiilen işlemiş
(meydana getirmiş) olur. Aynı şekilde alçıdan veya tahtadan harfler yontsa veya
altın ve gümüşten harf işlese, yahut bir elbise dokuyup onun üzerine Allah'ın
Kitabından bir ayeti. nakşetse, bütün bunlar Allah'ın kadim kelamını fiilen
işlemiş olurlar.
Allah'ın kelamı,
böylelikle kadim bir şekilde dokunmuş, kadim bir şekilde yontulmuş, kadim bir
şekilde işlenmiş olur. Bunlara şöyle denilir: Yüce Allah'ın kelamı, hakkındaki
görüşünüz nedir? Bu kelamın eritilmesi, silinmesi veya yakılması mümkün
olabilir mi? Şayet: Evet diyecek olurlarsa, dinden çıkarlar, şayet: Hayır
diyecek olurlarsa onlara şöyle denilir: Peki Yüce Allah'ın Kitabından bir
ayetin mum yahut altın gümüş tahta veya kağıt üzerinde şekillendiğini farzetsek
ve bu şekil ateşe düşse erise ve yansa, sizler o vakit: Allah'ın kelamı yandı
der misiniz? Şayet: Evet diyecek olurlarsa, o vakit önceki görüşlerini
terketmiş olurlar. Hayır diyecek olurlarsa, onlara: Bu yazı Allah'ın kelamıdır
ve artık yanmıştır, dememiş miydiniz ve yine sizler: Bu harfler Allah'ın
kelamıdır ve erimiş bulunmaktadır dememiş miydiniz? Eğer: Harfler yandı fakat
Yüce Allah'ın kelamı bakidir diyecek olurlarsa o, vakit, hakka dönmüş, doğruyu
kabul etmiş ve verdikleri bu cevap ile doğru hükmü itaatle karşılamış olurlar.
Nitekim Peygamber (s.a.v.)'ın hak ehlinin söylediklerine dikkat çekerek
söylediği de budur: "Kur'an-ı Kerim bir deri içinde bulunsa, sonra bu,
ateşe düşse yanmaz." (Müsned, IV, 155; Darimi, F.Kur'an 1)
Yüce Allah da (kudsi hadiste)
şöyle buyurmuştur: "Senin üzerine suyun yıkamadığı bir kitap indirdim. Onu
uykuda iken ve uyanıkken okumaktasın." (Müslim, Cennet 63; Müsned, IV,
162) Bu hadisi, Müslim rivayet etmiştir.
Böylelikle şanı Yüce
Allah'ın kelamının harflerden meydana gelmediği ve harflere benzemediği isbat
edilmiş olmaktadır. Bu konuda yapılacak açıklama oldukça uzun sürer. Bu
açıklamalara dair tamamlayıcı bilgiler "Usül" kitaplarındadır. Biz bu
hususu "el-Kitabu'l-Esna fi Şerhi Esmaillah el-Husna" adlı eserimizde
gerektiği şekilde açıklamış bulunuyoruz.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN