HAKİM

el-Müstedrek

FİTEN VE MELAHİM

 

3562- Eli Olmayan Memesinin Ucu Üzerinde Birkaç Tane Kıl Bulunan Bir Adamın Hikayesi

 

8661- * ... Bize Abdussamed b. Abdulvaris b. Said tahdis etti. Bana babam tahdis etti. Bize Yezid b. Salih'in tahdis ettiğine göre Ebu Vadi Abbad b. Nesib kendisine tahdis edip dedi ki: Müminlerin emiri Ali (r.a.) ile birlikte Kufe'ye gitmek üzere yolculukta idik. Harura’dan iki ya da üç gecelik bir mesafe kadar gittikten sonra bizden bazı kimseler ayrıldı. Biz bu durumu Ali (r.a.)'a söyledik, o da şöyle dedi: Onların durumları sizi tedirgin etmesin yakında dönecekler dedi sonra konakladık. Ertesi gün daha önce ayrılanların iki katı ayrıldı. Bunu da Ali'ye zikredince, o: Onların bu halleri sizi rahatsız etmesin. Onların bu durumlarının önemi yok dedi. Yine Ali (r.a.) şöyle dedi: Onlar ilk olarak sizinle savaşmaya başlamadıkları sürece siz onlarla savaşa başlamayın. Onlar dizleri üzerine çöktüler, biz de kalkanlarımızla kendimizi korudu k. Bize oklar atmaya başladılar. Sonra onlar bize yaklaşıp, mızraklarını bize dayadılar sonra da kılıçlarıyla üzerimize geldiler. Nihayet kılıçlarıyla bize darbeler indirmek isteyince Abdulkays oğullarından Sa'saa b. Suhan adındaki bir kişi karşılarına çıkıp üç defa seslendi. Onlar: Ne istiyorsun? deyince, şöyle dedi: Size bir yerde itaatin dışına çıkıp baş kaldırarak yeryüzündekilerin aleyhine konuşulmasına sebep olmayasınız diye Allah'ı hatırlatırım. Size okun hedefini delip çıkması gibi dinden çıkmamanız için Allah'ı hatırlatırım.

Biz onların bize kılıçlarıyla saldırdıklarını görünce Ali (r.a): Haydi, yüce Allah'ın bereketi ile kalkın ız dedi. Gündüzün ancak çok kısa bir süresi geçtikten sonra birtakım kimseleri yere yıktık, kaçanlar da kaçtı. Ali (r.a) Allah'a hamd edip şöyle dedi: Benim can dostum (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şunu haber vermişti: "Bunların komutanı eli kopuk, göğsünün meme ucu üzerinde bir cerbuanın kuyruğunu andıran birkaç saç teli olacağını" haber vermişti. Haydi onu arayınız, o nitelendirilen kişiyi aradılarsa da bulamadılar. Ali'nin yanına gidip: Biz onu bulamadık dedik, o: Onu arayınız, Allah'a yemin olsun ki ben de yalan söylemedim, bana yalan da söylenmedi dedi. Biz onu aramaya devam ettik. Sonunda Ali bizzat savaşı kazandıkları yerin son (uzak) tarafına geldi. Şunu çevirin, bunu çevirin deyip durdu. Sonunda Kufe halkından bir adam gelerek: İşte o budur dedi. Ali: Allahu ekber, Allah'a yemin ederim ki size birisi gelip, babasının melek olduğunu haber vermesin. Bu sefer insanlar: Bu bir melektir, bu bir melektir demeye başladılar. Ali de kimin oğludur? diyordu. Onlar: Bilmiyoruz diyorlardı. Kufe halkından bir adam gelerek şöyle dedi: Bunu en iyi bilen kişi benim. Ben filan oğullarından yaşlı bir zat olan filan oğlu filanın tayını eğitiyorum. Onun sırtına kolay taşınır yükler, heybeler koyuyorum o haliyle onunla gidip geliyorum. Bir seferinde o tay ürküp kaçtı, adam bana: Ey delikanlı bir bak şu tay ürküp kaçtı dedi. Ben şöyle dedim: Ben bir kargayı ya da bir koyunu andıran hayal meyal bir şey görür gibiyim dedim. Derken bu gördüğüm bizim yanımıza kadar geldi. (Benim eğittiğim tayın sahibi) bu adam kim dedi. O Yemame halkından bir adamım dedi. Peki, bu şekilde saçın başın karışık, tenin rengin solmuş değişmiş bir halde gelmene sebep ne dedi. O: Ben Kufe namazgahında Allah'a ibadet etmek üzere geldim dedi. Benim tayın sahibi onun elini tuttu. Dördüncümüz Allah'tan başkası değildi. Onu alıp eve götürdü, hanımına: Yüce Allah sana hayır göndermiş bulunuyor dedi. Kadın da: Allah'a yemin olsun ki benim hayra ihtiyacım var. Bu nedir? dedi, adam:

 

Bu senin gördüğün gibi beti benzi solmuş, saçı başı birbirine karışmış (yorgun argın) Yemame'den bir adamdır. Kufe namazgahından Allah'a ibadet etmek üzere geldi. O adam o namazgahta Allah'a ibadet eder, insanları çağırırdI. Nihayet insanlar etrafında toplandı. Bunun üzerine Ali (r.a.) şöyle dedi: Ama benim can yoldaşım bana şunu haber vermişti: "Bunlar cinlerden üç kardeştir." Bu onların büyükleridir. İkincilerinin büyük bir kalabalığı vardır, üçüncüleri ise bir parça zayıftır.

 

Müslim -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- eli olmayan adamın hadisini sahih müsnedinde (Sahih-i Müslim'de) muhtasar olarak rivayet etmiş, Buhari ile birlikte bu lafızIada tahriç etmemişlerdir. Hadis senedi sahih bir hadistir.

 

Diğer Tahric: Müslim, 1066; Ebu Davud, 4768-4770; İbn Mace, 167'de ancak bu şekilde uzun olmamak üzere rivayet etmişlerdir. Buhari, 3415; Nesai, VII, 199'u bunun az bir kısmını İslam’dan çıkanın sözkonusu edildiği bir bölümünü rivayet etmişlerat:

İmam Ahmed ise -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Müsned'inde bu haberin değişik bölümlerini uzun uzadıya zikretmiş bulunmaktadır. Bk. 616, 626, 656, 672 ... Hakim'in senedinde;2 ravilerin sika oldukları söylenmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

3563- ibn Amr'ın Iraklılarla Kendilerine Hadis Nakletmek Hususundaki Konuşması