HAKİM

el-Müstedrek

GAZA VE SERRİYELER

 

1691- Ali'nin Kafirlerin Başı Amr b. Abdi Vüdd'u Öldürmesi

 

4385- *Bize Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub tahdis etti, bize Ahmed b. Abdulcebbar tahdis etti, bize Yunus b. Bukeyr, İbn İshak'tan şöyle dediğini tahdis etti: Amr b. Abdi Vüdd Kureyş'in üçüncü adamı idi. Bedir günü ağır yaralanıncaya kadar savaşmıştı. Uhud'a ise katılmamıştı. Hendek günü ise yaptıklarına tanık olunsun ve görülsün diye kendisine işaretler koyarak çıkmıştı. Atıyla birlikte durunca Ali ona: Ey Amr! Sen Kureyş adına Allah'a şöyle ahit vermiştin. Bir adam eğer (seni) iki hususu kabul etmeye çağıracak olursa mutlaka onlardan birisini kabul edeceğini taahhüt ediyordun, dedi. Amr ona:

Evet deyince, Ali (r.a.) ona şunları söyledi: Ben de seni aziz ve celil olan Allah'a ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a ve İslam'a davet ediyorum, dedi. Amr: Benim bu(nlar)a ihtiyacım yok dedi. Bu sefer Ali: Öyleyse ben seni teke tek çarpışmaya davet ediyorum dedi. Amr: Kardeşimin oğlu niçin? Allah'a yemin olsun ki seni öldürmek istemiyorum dedi. Ali: Ama ben Allah'a yemin ederim seni öldürmek istiyorum dedi. Bu sefer Amr gayrete geldi, atından indi, onun (bacaklarını) kestikten sonra yürümeye koyuldu ve Ali'nin yanına gelerek: Kim (benimle) teke tek çarpışır? dedi. Ali zırhını giyinmiş ve (miğferiyle) yüzünü de kapatmış olduğu halde kalktı, Ey Allah'ın Nebisi! Karşısına ben çıkmak istiyorum dedi. Allah Rasulü: "O Amr b. Abdi Vüdd'dür, otur" dedi. Bu sefer Amr: (Benimle çarpışacak) bir adam yok mu? diye seslendi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'ye izin verince, Ali (r.a.) ona doğru yürüdü ve yürürken de şu beyitleri okuyordu: "Acele etme işte sana geldi.

 

Senin seslenerek çağırman üzerine ve acze düşmeksizin Bu kişi uyanık ve basiret sahibidir

Doğruluk ise umduğuna kavuşan herkesin kurtuluşu demektir Ben senin için cenazelere (ağıt okuyacak) birisinin ortaya çıkmasına sebep olacağımı ümit ediyorum

el-Hezaiz denilen yerde hatırlanıp duracak olan Seni kana bulayacak bir darbe ile"

Bunun üzerine Amr ona: Sen kimsin? dedi. Ben Ali'yim dedi. Kimin oğlusun? Abd-i Menaf'ın soyundan geliyorum. Ben Ebu Talib'in oğlu Ali'yim. Bu sefer Amr: Kardeşimin oğlu amcaların arasından yaşı senden büyük bir kimse yok mu? Benim senin kanını akıtmak,hoşuma gitmez dedi. Bu sefer Ali: Ama ben Allah'a yemin ederim ki senin kanını akıtmaktan hoşlanmayacak değilim dedi. Bunun üzerine Amr kızdı, atından indi, kılıcını bir ateş alevi imişcesine sıyırdI. Sonra öfkeli bir şekilde Ali'nin üzerine doğru gitti. Kalkanıyla onu karşıladı. Amr'ın kalkanına bir darbe indi. Kalkanını ortadan böldü, kılıcını kalkana oldukça sapladı, başına isabet etti ve başını yaraladı. Ali (r.a) da onun omuzuna bir darbe indirdi. Amr yere düştü ve etrafı toz kapladı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekbir sesini işitince Ali'nin onu öldürdüğünü anladı. İşte Ali (r.a.) buna dair şunları söylüyor:

"Ali midir bu şekilde atlıların üzerine giden? Önden ve ondan arkadaşlarımı uzaklaştırın

Bugün benim (hakları) korumaklığım kaçmaktan engelliyor beni Ve kafada karar kıldım o pek uzak değildir Ancak İbnu Abd ona hamle yapınca

Ben de yemin ettim kitaptan dinleyin (şunu)

Ben takvalı bir şekilde tehlil getiren (La İlahe illallah diyen) kimseyi tasdik ederim

İki adam var ki alabildiğine vuruşmaktadır

Onu yere yığılmış olarak terk ettiğimde kum tepecikleri ile sertleşmiş yüksekçe yığınlar arasında bir oğlak gibi

Elbiselerini almaya tenezzül etmedim, bununla birlikte ben

 

[[[[[[[[[[[[[[[lafız kaybı var]]]]]]]]]]]]]]]]]]

 

Beyinsizliğinden ötürü taşlara ibadet etti, ben ise doğru bir şekilde Muhammed'in Rabbine ibadet ettim."

Sonra Ali (r.a) sevinci yüzünden okunarak Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a doğru gitti.

Ömer b. el-Hattab (r.a) kendisine: Neden onun zırhını seleb olarak almadın çünkü Arapların (hiç kimsenin) ondan daha iyi bir zırhı yoktur deyince Ali:

Ona bir darbe indirdim, o da avreti ile kendisini bana karşı korudu. Bu sebeple -Ey amcamın oğlu!- onun zırhını seleb olarak almaktan utandım. Sonra onun atları gerisin geri çıktı ve nihayet hendekten uzaklaşıp gitti.

 

Diğer Tahric: İbn Hişam,Siyre, III, 178-179; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, IV, ıos; Beyhaki, Delailu'n-Nubuvve, III, 438-439 İbn İshak'a kadar senet sahihtir.

 

 

 

4386- *, .. Bize Yahya b. Muhammed b. Abbad b. Hani, Muhammed b. İshak b. Yesar'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bana Asım b. Ömer b. Katade tahdis edip dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a), Amr b. Abdi Vüdd'ü öldürünce kızkardeşi Amre bnt. Abdi Vüdd ona mersiye okuyup şunları söyledi:

"Eğer Amr'ın katili onu öldürenden bir başkası olsaydı Ruhum bu bedenimde kaldığı sürece onun için ağlardım

Ama onu öldüren kişi (öyle birisidir ki) bundan dolayı (Amr) ayıplanmaz Önceleri de ülkenin koruyucusu olarak bilinirdi."

Ben Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub'u da dinledim, ben Ahmed b.

Abdulcebbar el-Utaridi'yi dinledim, ben Yahya b. Adem'i şöyle derken dinledim: O Ali'nin Amr'ı öldürmesini ancak aziz ve celil olan Allah'ın: "Davud da Calud'u öldürdü" (el-Bakara, 251) buyruğuna benzetmektedir. Allah'ın izniyle onları yenilgiye uğrattılar.

 

Mürseldir.

 

 

 

4387- * ... Bize İbn Lehia tahdis edip dedi ki: Urve b. ez-Zubeyr dedi ki: Hendek günü Amir b. Luey sonra da Malik b. Hasel oğullarından olan Amr b. Abdi Mudd b. Nasr b. Malik b. Husel de öldürüldü. Onu Ali b. Ebi Talib (r.a) öldürdü. Ben Amr b. Abdi Vüdd'un öldürülmesine dair müsned birtakım hadisleri zikretmiş bulunuyorum. Bununla birlikte Urve b. ez-Zubeyr, Musa b. Ukbe ve Muhammed b. İshak b. Yesar'dan bana ulaşanları da zikrettim. Böylelikle ilim ehlinden olup, insaf sahibi olan kimselerde şu kanaat iyice yer etsin istedim: Amr b. Abdi Vüdd'u müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib (r.a)’dan başka kimse öldürmemiştir ve onu öldürmekte de başka kimsenin katkısı olmamıştır. Bu hususta beni işi iyice araştırmaya iten husus Haricilerden birtakım kimselerin söylediği Muhammed b. Mesleme de ona bir darbe indirdi ve (ona ait) selebin bir kısmını aldı demeleridir. Allah'a yemin olsun ki böyle bir bilgi bize ashab-ı kiram’dan da, tabiinden de (Allah hepsinden razı olsun) birisinden bize ulaşmış değildir. Ali (r.a) şöyle buyurmuşken böyle bir şey nasıl düşünülebilir: Bize ulaşan şu ki ben amcam oğlunun selebine tenezzül etmedim, onu bıraktım. Bu ise onun Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın huzurunda müminlerin emiri Ömer b. el-Hattab (r.a)'a verdiği cevabıdır.

 

Senedi mürseldir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1692- Cebrail (a.s)'ın Kureyza Oğullarını Sarsıntıya Uğratmak için Dihyetu'l-Kelbi Suretinde inmesi

1693- Sa'd b. Muaz'ın Kureyza Oğulları Hakkında Hüküm Vermesi