HAKİM

el-Müstedrek

TEFSİR-2

Sened Sahih Olduğu halde NEBİ (s.a.v.)'in Buhari ve Müslimde Olmayan Kraatleri

 

1323- Uveys el-Karani, Onun Öğütleri ve Ali (r.a)'ın Ordusunda Şehit Düşmesi

 

3438- Bana el-Hasen b. Halim el-Mervezi haber verdi. Bize Ebu'l-Müveccih tahdis etti, bize Abdan bildirdi. Bize Abdullah b. el-Mubarek bildirdi, bize Cafer b. Süleyman el-Cureyri’den bildirdi. O Ebu Nadra el-Abdi’den, o Esir b. Cabir’den şöyle dediğini nakletti: Ben Kufe'de iken bir arkadaşım bana: Bir adamı görmek ister misin? dedi. Ben evet dedim. O:İşte onun gidip geldiği yol. Dediğim kişi Uveys el-Karani'dir. Zannederim şimdi buradan geçecektir dedi. (Esir) dedi ki: Geçeceği yolda oturup bekledi. Nihayet geçti. Üzerinde oldukça eski bir kadife bulunan bir adam idi. İnsanlar da onun izinden geliyorlardı. (Esir) dedi ki: O ise dönüp onlara ağır sözler söylüyor, bu hususta (arkasından gelmemesi için) onlarla konuşuyor fakat onlar arkasından gitmekten vazgeçmiyorlardı. Biz de insanlarla birlikte yürüdük. Nihayet Kufe mescidine girdi, biz de onunla birlikte girdik. Bir direğin bulunduğu tarafa çekildi, iki rekat namaz kıldıktan sonra yüzünü bize doğru döndü ve şöyle dedi: Ey insanlar! Size ve bana ne oluyor ki her yolda benim izimi takip ediyorsunuz? Ben ise zayıfbir insanım. Bazen bir ihtiyacım olur fakat sizinle birlikte onu yerine getiremiyorum. Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, bunu yapmayın. Kimin beni görme ihtiyacı varsa burada benimle görüşsün. (Esir devamla) dedi ki: Ömer b. el-Hattab (r.a) yanına gelmiş olan bir heyete sormuştu: Hiç size Karen’den durumu şöyle şöyle olan bir adam denk düştü mü? Adam Uveys'e: Müminlerin emiri seni sözkonusu etti. Ancak o bundan söz etmedi. Denildiği gibi o kendisi hakkında benim size söylediklerimi söylemiyordu. (Esir devamla) dedi ki: Uveys o adama bu hususu başkasına anlatmayacağına dair söz ve ant almıştı. (Esir devamla) dedi ki: Sonra Uveys şunları söyledi: Bu meclise üç türlü insan gelir. Fakih (dini bilgisi yerinde olan) bir mümin, fakih olmayan bir mümin ve münafık. Bu da dünyada gökten yere inen yağmura benzer. Bu yağmur meyveli, göz alıcı, yaprakları bulunan bir ağaca da isabet eder, yaprakları daha da güzelleşir, verimliliğini daha da arttırır. Aynı zamanda mahsulünün güzel tadı da artar. Yaprakları olan ama meyvesi olmayan güzel bir ağaca da isabet eder. Güzelliğini arttırır, yapraklarının güzelliği çoğalır. Onun meyvesi de olur ve öbür ağaç gibi olur. Bu yağmur kurumuş, çöpe dönmüş ağaçlara da isabet eder. Onları paramparça edip götürür. Sonra: "Kur'an'dan müminler için bir şifa ve rahmet olanı kısım kısım indiririz. Zalimlerin ise ancak hüsranını arttırır." (el-İsra, 82) ayetini okudu. Bu Kur'an ile oturup kalkan bir kimse mutlaka onun yanından ya bir şeyleri çoğalmış yahut bir şeyleri eksilmiş olarak kalkar. Allah'ın (bu şekildeki) hüküm ve kazası: "Müminler için bir şifa ve rahmet" olması "Zalimlerin ise ancak hüsranını arttırması"dır. Allah'ım! Senden huzuru eziyetini geride bırakacak, güvenliği dehşetini geçecek, ebedi hayatı ve rızkı gerektirecek bir şehadeti bana nasip et dedi sonra sustu.

 

Esir dedi ki: Arkadaşım bana: Adamı nasıl gördün? dedi. Ben: Sadece Ona beğenim arttı. Ben ondan ayrılacak değilim dedim. Bu sebeple ayrılmadık. Aradan fazla zaman geçmeden müminlerin emiri Ali (r.a)'ın askeri birlik göndereceği insanlara ilan edildi. O eski püskü kadifenin sahibi olan Uveys bu birlik içerisinde çıktı. Biz de onunla birlikte o birlikle birlikte çıktık. Onunla beraber yol alıyor, onunla birlikte konaklıyorduk. Nihayet düşmanın önünde konakladık.

İbnu'l-Mubarek dedi ki: Bana Hammad b. Seleme, el-Cureyri'den haber verdi. O Ebu Nadra’dan, o Esir b. Cabir’den şöyle dediğini nakletti: Ali'nin (r.a) münadisi şöyle seslendi: Ey Allah yolunun atlıları! Bineklerinize bininiz ve size müjdeler olsun. (Esir) dedi ki: Ordunun üçte ikisi düşmana karşı saf tuttu, eski kadife elbiseli Uveys de kılıcını çekip kınını kırıp bir kenara attı sonra şöyle demeye koyuldu: Ey insanlar! Tamam olunuz, tamam olunuz. Andalsun birtakım yüzler tamam olacak (ileri atılacak) ve cenneti görünceye kadar geri dönmeyecektir. Ey insanlar! Tamam olunuz, tamam olunuz (ileriye atılınız) deyip yürümeye koyuldu. O hem bu sözlerini söylüyor, hem yürüyordu. Derken atılan bir ok ona gelip kalbine isabet etti, olduğu yerde ruhunu teslim etti. Sanki uzun bir süredir ölmüştü. Hammad hadisi rivayetinde: Biz de onu toprağa gömdük dedi.

 

Bu Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ile bunu bu sözlerle tahriç etmemişlerdir. Esir b. Cabir ise muhadramlardandır. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayatta iken dünyaya gelmiştir. Ömer (r.a)'ın ashabının büyüklerindendir.

 

Diğer Tahric: Kütüb-i Sitte arasında Uveys el- Karani'nin faziletine dair hadisi sadece Müslim (2542) rivayet etmiştir. Ancak onun rivayet ettiği hadis bundan başka bir hadistir. Bununla aralarında büyük ölçüde farklılık vardır. Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya, II, 82-87'de buna yakın çok sayıda rivayet nakletmiştir. Yine onlarda da farklılıklar vardır. Bu Hakim'in de dediği gibi Müslim'in şartına göre sahih bir hadistir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1324- Ali'nin Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın Omuzuna Çıkması ve Kabe'nin Tavanından Putu Aşağıya Atması