HAKİM

el-Müstedrek

TEFSİR-2

Sened Sahih Olduğu halde NEBİ (s.a.v.)'in Buhari ve Müslimde Olmayan Kraatleri

 

1278- israiloğulları Kıssası ve Onların Maymunlara Dönüştürülmesi

 

3307- *Bize Hakim Hafız Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah imla yoluyla 399 yılı Zülhicce ayında tahdis etti. Bize Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub tahdis etti. Bize er-Rabi b. Süleyman bildirdi. Bize Şafii bildirdi. Bana Yahya b. Suleym haber verdi, bize İbn Cureyc, İkrime’den şöyle dediğini tahdis etti: İbn Abbas gözlerini kaybetmeden önce mushaftan Kur'an okuyup ağladığı bir sırada yanına girdim. Ben: Allah canımı sana feda kılsın. Neden ağlıyorsun Ey İbn Abbas? dedim. o: Sen Eyle denilen yeri biliyor musun dedi. Ben Eyle nedir? dedim. O: Eyle Yahudilerden birtakım kimselerin bulunduğu bir kasaba idi. Allah cumartesi günleri kendilerine balıkları haram kılmıştı ama cumartesi günlerinde balıklar avlularında, evlerinin bulunduğu yerlerde tıpkı gebe develeri andıran bir surette semiz ve beyaz renkli olarak bol bol geliyordu. Cumartesi günü dışındaki günlerde ise bu balıkları bulamıyor ancak ileri derecede zorluk ve meşakkatten sonra onlara ulaşabiliyor (avlayabiliyor) lardı. Bunun neticesinde birileri, diğerine -ya da onlardan bu sözleri söyleyen kimseler- şöyle dedi: Muhtemelen biz bu balıkları cumartesi günü yakalasak ve cumartesi günü dışında bunları yesek (yasağı çiğnemiş olmayız). Aralarından bir ev halkı bu işi yaptılar. Balıkları tutup, közde pişirdiler. Komşuları ızgara kokusunu alınca Allah'a yemin ederiz mutlaka filan kişinin oğullarına bir şeyler isabet edeceğini düşünüyoruz dediler. Başkaları da bu şekilde balıkları yakaladı nihayet bu hal aralarında yayılıp çoğaldı. Üç gruba ayrıldılar. Bir kesim (bu şekilde avlanan balıkları) yedi, bir kesim bundan vazgeçilmesini söyledi, bir diğer kesim ise: "Allah'ın kendilerini helak edeceği yahut çetin bir azap ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz" (A'raf, 164) dedi. Bunun üzerine bu işten vazgeçirmeye çalışan kesim şu cevabı verdi: Bizler yerin dibine geçirilmek yahut üzerimize bir şeyler bırakılmak ya da nezdindeki azaplardan birisine sizi çarptırması suretiyle Allah'ın gazabına ve cezasına uğramayasınız diye sizi sakındırıyoruz. Allah'a yemin olsun ki içinde bulunduğunuz bir yerde biz sizinle kalmayız deyip, şehir surunun dışına çıktılar. Ertesi günü surun yanına geldiler. Surun kapısını çaldılar. Kimse onlara cevap vermeyince, bir merdiven getirip onu sura dayadılar. Onlardan birisi merdivenle surun üzerine çıktı ve üç defa: Ey Allah'ın kulları Allah'a yemin ederim bunlar kuyrukları bulunan ve birbirlerine uluyan maymunlar haline dönüşmüşler deyip surdan indi, sur un kapısını açtı. Diğer insanlar da onların yanına geldiler. Maymunlar insan akrabalarını tanıdı ancak insanlar akrabaları olan maymunları tanıyamadı. (İbn Abbas devamla) dedi ki: Maymunlaşmış kişi insanlardan nesep veya sıhri olan akrabasının yanına geliyor, ona sürtünüyor, ona yapışıyordu. İnsan ona: Sen filan mısın? diyor, o da evet anlamında başıyla işaret ediyor ve ağlıyordu. Dişi maymun da insanlardan olan akrabasına ya da sıhri yakınının yanına gidiyor, insan o maymuna: Sen filan kadın mısın? diyor, o da başıyla evet anlamında işaret edip ağlıyordu. İnsan olan kişi ona: Bizler sizlere Allah'ın gazap ve cezasının yerin dibine geçirilmek yahut başka bir mahlukun kılığına dönüştürülmek ya da Allah nezdindeki bir azaba sizi çarptırmak suretiyle onun gazap ve cezasının size gelip çatacağından sakınmanızı söylemiştik diyordu.

İbn Abbas (devamla) dedi ki: İşte dinle! Allah şöyle buyuruyor: "Biz de kötülükten alıkoyanları kurtardık, zulmedenleri de yapa geldikleri fasıklıkları yüzünden şiddetli bir azap ile yakaladık." (el-A'raf, 165) Ancak üçüncü grubun ne yaptığını bilemiyorum. İbn Abbas (devamla) dedi ki: Bizler nice münkerler gördük ama ondan vazgeçirmeye kalkışmadık.

İkrime dedi ki: Ben de: Allah beni sana feda etsin! Onlar (yani üçüncü grup): "Allah'ın kendilerini helak edeceği yahut çetin bir azap ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz." (el-A'raf, 164) dedikleri vakit onların yaptıklarına karşı çıkıp, hoşlanmadıkları kanaatinde değil misin? deyince, benim bu sözlerim onun hoşuna gitti ve bana kalın iki elbisesinin verilmesini emretti ve onları giyeyim diye bana verdi.

 

Bu senedi sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: ed-Durru'l-Mensur, III, 252'de buna yakın rivayetleri kaydedip, onları kimlerin rivayet

ettiklerini de belirttikten sonra Abdurrezzak, İbn Cerir, İbn Ebi Hatim, Sünen, X, 92'de de Beyhaki tarafından rivayet edildiğini belirtmektedir. Ravilerinden Yahya hakkında (menfı) bazı sözler söylenmiş, İbn Cureyc ise tedlis yapan bir ravidir. Burada da anane (an lafzını kullanarak rivayet'de bulunmuştur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1279- "Hani Rabbin Ademoğullarının Sırtlarından Zürriyetlerini Almış ... " (el-A'raf, 172) Ayetinin Açıklaması ve insanların Hepsinden, Nebilerden de Özellikle Misakın Alındığının Sözkonusu Edilmesi