HAKİM

el-Müstedrek

BAĞİY’LERLE SAVAŞ

 

1099- ibn Abbas'ın Haruralılar ile Tartışması

 

2703- * ... Bize Ömer b. Yunus b. el-Kasım el-Yemami tahdis etti. Bize İkrime b. Ammar el - Ecdi tahdis etti. Bize Ebu Zumeyl Sim;ık el - Hanefi tahdis etti. Bize Abdullah b. Abbas (r.a) tahdis edip dedi ki: Haruriler ortaya çıktıklarında bir diyarda toplandılar. Altıbin kişi idiler. Ali'nin yanına giderek şöyle dedim: Ey müminlerin emiri! Öğle namazını kıldırmayı serin vakte bırak. Belki bunların yanına gider, onlarla konuşabilirim. Ali: Senin için korkuyorum dedi. Ben: Hayır, asla (korkma) dedim. İbn Abbas dedi ki: Yemen'de imal edilen hullelerin en güzellerinden birisini giyinerek yanlarına çıkıp gittim. - Ebu Zumeyl dedi ki: İbn Abbas (yüzü, görünümü) güzel ve yüksek sesli birisi idi.- İbn Abbas (devamla) dedi ki: Onlar kendi diyarlarında bir arada öğle vakti dinleniyor iken yanlarına vardım, kendilerine selam verdim. Onla:merhaba sana ey İbn Abbas dediler. Bu elbise de ne oluyor? (İbn Abbas dedi ki: Beni ne diye ayıplıyorsunuz. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın üzerinde olabilen en güzel hulleleri görmüşümdür. Üstelik: "Deki: Allah'ın kulları için çıkardığı zineti, temiz ve hoş rızıkları kim haram kılmıştır?" (el-A'raf, 32) buyruğu da inmiş bulunuyor. Onlar: Gelişinin sebebi nedir? diye sordular. Ben dedim ki: Yanınıza muhacir ve ensardan oluşan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ashabından sizlere neler söylediklerini bildirmek üzere geldim. Bunlar söyledikleriyle (öğrendiklerini haber verenlerdir. Kur'an onların üzerine inmiştir ve onlar vahyi sizden daha iyi bilirler. Onlar hakkında indirilmiş olduğu halde sizİ"n aranızda onlarda tek bir kişi dahi yoktur. Aralarından bazıları: Kureyş(li olan bir kimse) ile tartışmayınız. Çünkü yüce Allah: "Hatta onlar tartışmayı yol edinmiş (düşmanlık noktasına kadar ulaştırmış) bir toplulukturlar." (Zuhruf, 5 buyurmaktadır.

İbn Abbas dedi ki: (Sonra onlar arasından) bir topluluğun yanına gittim ki asla onlardan (ibadette) daha çok gayretli hiç kimseyi görmedim. Yüzleri uykusuzluktan değişmişti (solmuştu). Elleri ve dizleri kendilerini övüyor gibi idi. Sonra huzurunda bulunanlar gitti. Bazıları dedi ki: Yemin olsun onunla konuşacağız ve ne söylediğine bakacağız. Ben dedim ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın amcasının oğlu ve onun damadı olan Ali'ye ve muhacirlerle ensara karşı yönelttiğiniz tenkit nedir? Onlarda bulduğunuz ve hoşlanmadığınız kusur nedir? Onlar: Üç husustur dediler. Ben: Hangileridir? dedim. Dediler ki:

Bunların birincisi şudur: O Allah'ın emri hususunda insanların hakemliğini kabul etti. Halbuki yüce Allah: "Hüküm ancak Allah'a aittir" (Yunus, 40 buyurmaktadır. İnsanların değildir. Tayin edilecek hakemlerin de değildir. Ben: Bu bir dedim, onlar diğeri de şudur dediler. O savaştığı halde ne esir, ne " de ganimet aldı. Eğer kendileriyle savaşmış olduğu kimseler kafir iseler onları esir almak ve mallarını ganimet almak helaldir. Eğer mümin iseler onlarla savaşmak helal olmaz.

 

Ben: Bu iki, peki üçüncüsü nedir? dedim. Onlar şöyle dedi: O müminlerin emiri olan adını (ünvanını) sil(dir)di. Bu sebeple o kafirlerin emiridir. Ben: Bunların dışında söyleyeceğiniz bir şey var mı? dedim. Onlar: Bu kadarı bize yeter dediler. Kendilerine dedim ki: Size Allah'ın kitabından ve Nebisinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetinden sizin bu görüşlerinizi reddedecek şeyler okuyacak olursam bunu kabul eder misiniz? Onlar: Evet, dediler. Dedim ki: Allah'ın emri hususunda insanları hakem yaptı sözünüzü ele alayım. Ben size tavşan ve onun gibi av hayvanları hususunda çeyrek dirhemin sekizde biri hakkında, insanların hakemliğine başvurulacağına dair buyruk okuyacağım. Yüce Allah: "Ey iman edenler! Siz ihramlı iken avı öldürmeyin ... Sizden adaletli iki kimsenin vereceği hüküm ile ... " (Maide, 95) Şimdi Allah adıyla size and veriyorum. Tavşan ve benzeri av hayvanı hakkında insanların hüküm vermeleri mi daha üstündür yoksa döktükleri kanlar hakkında ve aralarını ıslah etmek için hüküm vermeleri mi daha üstündür? Şunu da bilin ki şüphesiz Allah dileseydi buna dair hükmünü verir ve bu hususta hükmü insanlara bırakmazdı. Yine yüce Allah (aralarda anlaşmazlık bulunan) kadın ve kocası hakkında şöyle buyurmaktadır: "Eğer aralarının açılmasından endişe ederseniz o vakit erkeğin akrabasından bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. Her ikisi de aralarının düzelmesini isterlerse Allah onların arasını bulur." (Nisa, 35) Bununla yüce Allah insanların hüküm vermelerini güvenilir bir sünnet (yol) olarak tespit etmiştir. Buna gereğince cevap vermiş oldum mu? Onlar evet dedi.

(İbn Abbas devamla) dedi ki: Savaştı fakat ne esir aldı, ne ganimet aldı sözünüze gelince, sizler anneniz Aişe'yi esir alacak sonra da başkasına yapılması helal olan şeyleri ona da yapmayı helal göreceksiniz (öyle mi?) Andolsun böyle bir şey yapacak olursanız kafir olursunuz çünkü o sizin annenizdir. Eğer o bizim annemiz değildir diyecek olursanız yine andolsun kafir olursunuz çünkü Allah: "Peygamber müminler için kendi öz canlarından önce gelir. Onun zevceleri de analarıdır." (el-Ahzab, 6) buyurmaktadır. İşte sizler bu şekilde iki sapıklık arasında dönüp duruyorsunuz. Hangisinde karar kılarsanız bir sapıklığa varmış olursunuz. Biri diğerine bakmaya başladı. (İbn Abbas dedi ki:) Buna da gereği gibi cevap vermiş oldum mu? dedim. Onlar evet dediler. (Devamla) dedim ki: Sizin o müminlerin emiri olan adını (ünvanını) sil (dir) miştir şeklindekI sözünüze gelince, ben size kabul edip beğeneceğiniz bir kimseden örnek vereceğim ve (bunun böyle olmadığını) göstereceğim. Sizler de şunu duymuş olmalısınız ki Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye günü Suheyl b. Amr ile Ebu Süfyan b. Harb ile yazıştı (antlaştı). Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müminlerin emirine: "Yaz ey Ali: Bu Allah'ın Rasulü Muhammed'in üzerinde barış yaptığı hususlardır." Müşrikler: Hayır, Allah'a yemin ederiz ki biz senin Allah'ın Rasulü olduğunu bilmiyoruz. Senin Allah'ın Rasulü olduğunu bilseydik seninle savaşmazdık dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ım şüphesiz ki sen benim Allah'ın Rasulü olduğumu biliyorsun. Ey Ali şöyle yaz: Bu Abdullah'ın oğlu Muhammed'in üzerinde barış antlaşması yaptığı hususlardır." Allah'a yemin ederim ki Allah'ın Rasulü Ali’den hayırlıdır fakat o kendi ismini sildirince nubuvvetten çıkmış olmadı.

Abdullah b. Abbas dedi ki: Bunun sonucunda onlardan iki bin kişi vazgeçip geri döndü, diğerleri ise dalalet üzere öldürüldü.

 

Bu Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ile bu hadisi tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Mecmau'z-Zevaid, VI, 241 'de belirtildiği Üzere bunu Taberani ve Ahmed kısmen rivayet etmiştir. Heysemi: ikisinin de senedindeki raviler Sahih'in ravileridir demektedir. Derim ki: Hakim bu hadisi ileride IV, 182'de tekrar zikredecektir. Orada ise Simak ile Abdullah (b. Abbas) arasında "Abdullah b. ed-Duel" ismi (senette) zikredilmektedir. Muhtemelen Simak bu hadisi önce Abdullah (b. ed-Duel)'den işitmiş, daha sonra ise kendisinin burada bizzat işitmiş olduğunu (semaını) açıkça zikretmiş olduğu gibi ibn Abbas'tan hadisi dinlemiş olabilir. Hadis Taberani, el-Kebir, 10598; el-Fesevi, el-Marifetu ve't-Tarih, I, 522, 524'te yer aldığı gibi kısmen İmam Ahmed, Müsned, 656'da da yer almaktadır. İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 2S0-2Sı'de senedinin sahil: olduğunu belirtmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1100- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın Kavmi Kureyş ile Barış Yaptığı Sıradaki Yazışması