HAKİM el-Müstedrek |
İMAN |
16- Mümin Çokça Tan Eden, Çok Lanet Okuyan, Çirkin ve
Müstehcen Söz Söyleyen Kişi Değildir |
30- ... Bize İsraiL,
el-A'meş'ten tahdis etti. O İbrahim'den, o Alkame'den, o Abdullah'tan, o Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Mümin çokça
tan eden, çok lanet okuyan, çirkin söz söyleyen, müstehcen konuşan bir kimse
değildir."
Bu Buhari ve Müslim'in
şartına göre sahih bir hadistir. Çünkü onlar da bu ravilerin tamamını delil
göstermişlerdir. Ancak her ikisi de bu hadisi rivayet etmemişlerdir. Hadis
hakkında söylenebilecek azami söz şudur: Hadis A'meş'in ashabı yanında
bulunmamaktadır. İsrail b. Yunus es-Sebii ise onların büyükleri ve
efendileridir. el-A'meş ile birlikte bir grup hocalarından ortak rivayetleri
vardır. Dolayısıyla onun bu hadisi münferit olarak rivayet etmesinden ötürü
münker görünemez.
Hadisin Buhari ve
Müslim'in şartına uygun bir başka şahidi daha vardır:
Diğer Tahric: -
Tirmizi bu hadisi aynen tahriç etmiştir. Ayrıca bk. İbn Hibbiln, Sahih, 192;
Beyhaki, es-Sunenu'l-Kübra, X, 193 ve devamı
31 - Onu bize Ebu Bekir
b. İshak tahdis etti ... Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid'den, o babasından, o
Abdullah'tan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Mümin ona buna dil uzatıp kusurları sayıp dökerek
ayıplayan, çok çirkin konuşan, müstehcen söz söyleyen kimse değildir."
Hadisin İbrahim
en-Nehai'den gelen ikinci bir şahidi daha bulunmaktadır ki senedi itibariyle
Buhari ve Müslim'in şartına uygun olmasa dahi onu zikretmek bir
zorunluluktur.
Diğer Tahric: Bu da
bir başka rivayettir. Hadisi el-Bezzar, Müsned, I, 294; Taberani,
el-Mu'cemu'l-Kebir, 10483; Buhari, el-Edebu'l-Mufred, 47; İmam Ahmed, Müsned,
4946. Hadisi Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 294'te kaydetmekle hata etmiştir.
Çünkü hadis önceden geçtiği gibi Tirmizi'de bulunan bir hadis olup, sahihtir.
Feyzu'l-Kadfr'de şöyle demektedir: Tirmizi hasen, garibtir demiştir. Ancak
sıhhatine maniin ne olduğu açıklanmamıştır. İbn Kattan şöyle demektedir:
Hadisin sahih kabul edilmemesi gerekir. Çünkü senedinde Muhammed b. Sabık
el-Bağdadi vardır ki -meşhur olmakla birlikte- zayıf bir ravidir. Bununla
beraber bazıları onun sika olduğunu da söylemişlerdir. Derim ki: Hadis onun
(Muhammed b. Sabık'ın) yolundan bir başkasından gelmiştir. Darakutni'nin
kaydettiği illet de şudur: Hadis merfu ve mevkuf olarak rivayet edilmiştir.
Ancak mevkuf rivayet daha sahihtir. Derim ki: Belki de birçok vecihten
geldiğinden ötürü merfu rivayet daha sahihtir.
32- Bize Ebu'l-Hasan Ali
b. Abdurrahman b. Mati KUfe'de haber verdi ... İbn Ebi Leyla'dan, o
el-Hakem'den, o İbrahim'den, o Alkame'den, o Abdullah'tan rivayet ettiğine göre
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mümin çokça tan
eden, çirkin konuşan, müstehcen söz söyleyen kimse değildir."
Muhammed b.
Abdurrahman b. Ebi Leyla'nın hıfzının kötü olduğu söyleniyor ise de o İslam
fakihlerinden, fazilet sahiplerinden birisi olup, ensardan olan sahabe ve tabiinin
çocuklarının büyüklerindendir. -Yüce Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun.-
33- *Bize Ebu Muhammed
Dalec b. Ahmed es-Seczi Bağdat'ta tahdis etti ... Bize Yakub b. Abdurrahman ile
Abdulaziz b. Muhammed, Muttalib'in mevlası Amr'dan tahdis etti. O Muttalib'den,
o Ebu Musa el-Eş'ari'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir kötülüğü işleyip de onu işlediği
esnada ondan hoşlanmıyor ve bir iyilik yapıp da bundan dolayı da seviniyor ise
o mümindir."
Buhari ve Müslim bu
hadisin bütün ravilerinin rivayetlerini delil göstermişlerdir. Hadis her
ikisinin şartına göre sahih olmakla birlikte onu rivayet etmemişlerdir ama
onlar Ömer b. el-Hattab (r.a)'ın verdiği hutbesinde "Kimin işlediği iyilik
kendisini sevindirirse, işlediği kötülükten de hoşlanmayacak olursa o
mümindir."
Hadisin bu lafızIa bir
şahidi vardır.
34- *Onu bize Ebu
Abdullah Muhammed b. Abdullah es-Saffar haber verdi. .. Yahya b. Ebi Kesir'den,
o Zeyd b. Selam'dan, o dedesi Mantur'dan, onun Ebu Umame'den rivayet ettiğine
göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir adam: Ey Allah'ın Rasulü
iman nedir? diye sormuş, Allah Rasulü şöyle demiştir: "Yaptığın iyilik
seni sevindirir, kötülük de seni üzer, rahatsız ederse sen müminsin" Ey
Allah'ın Rasulü peki günah nedir diye sorunca, Allah Rasulü: "Kalbinde
içten içe seni bir şey rahatsız ederse onu terk et" buyurdu.
Bu hadisi bu şekilde
Ali b. el-Mubarek ile Ma'mer b. Raşid de Yahya b. Ebi Kesir'den rivayet
etmişlerdir.
35- *Ali b. el-Mubarek'in
hadisi: Onu bize Kadı Mükerrem b. Ahmed tahdis etti ... Bize Ali b. el-Mubarek
tahdis etti. Bana Yahya b. Ebi Kesir, Zeyd b. Selam'dan tahdis etti. O dedesi
Ebu Sellam'dan dedi ki: Ben Ebu Umame'yi şöyle derken dinledim: Bir adam
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a iman nedir? diye sordu. O:
"iyiliğin seni sevindirir, kötülüğün senin hoşuna gitmeyip, seni rahatsız
ederse sen müminsin" buyurdu.
36- *Ma'mer'in hadisine gelince,
onu bize Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Abdulhamid es-San'ani haber verdi. ..
Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Yahya b. Ebi Kesir'den bildirdi. O
Zeyd b. Sellam'dan, o Ebu Sellam'dan, o Ebu Umame'den rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a iman nedir? diye soruldu. Allah
Rasulü: "Kimin iyiliği kendisini memnun eder, işlediği kötülüğü kendisini
rahatsız ederse o mümindir" buyurdu.
İşte bütün bu hadisler
Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih ve muttasıl hadislerdir.
37- *Bize Ebu'l-Abbas
Muhammed b. Yakub tahdis etti, bize er-Rabi' b. Suleym tahdis etti, bize Bişr
b. Bekr tahdis etti. Bana İbn Cabir tahdis edip dedi ki: Ben Suleym b. Amir'i
şöyle derken dinledim: Avfb. Malik el-Eşcai'yi şöyle derken dinledim: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte konakladık. Ben geceleyin uyandım.
Askerlerin bulunduğu karargahta bindiğim devenin eğer kısmının arka tarafındaki
tahtadan daha uzun bir şey görmedim. Her insan devesiyle birlikte yere
yapışmıştı. Kalkıp insanlar arasından yürüdüm. Nihayet Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'ın yattığı yere kadar geldim. Onun orada olmadığını görünce
elimi döşeğinin üzerine koydum. Soğuk olduğunu gördüm. Yine çıkıp insanların
arasından gittim. Bu arada: "İnna lillah ve inna ileyhi raciun"
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürüldü diyordum. Sonunda askerin
bulunduğu karargahtan tamamen dışarı çıktım. Bir karartı gördüm, bir taş attım.
Karartıya doğru yürüdüm. Muaz b. Cebel ile Ebu Ubeyde b. el-Cerrah olduklarını
gördüm. Önümüzde ise değirmen sesini andıran bir uğultu ya da rüzgarın
üzerinden estiği zaman çakıl taşları sesi gibi bir ses ile karşılaştım. Birimiz
diğerine:
Arkadaşlar sabaha kadar yahut
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanınıza geri dönene kadar sebat
gösterin (bir yere ayrılmayın) dedi. Allah'ın dilediği kadar bir süre kaldım.
Sonra şöyle seslendi: "Muaz b. CebeL, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve Avfb.
Malik orda mıdır?" Biz, evet dedik. Bize doğru geldi. Biz de çıkıp onunla
birlikte yürüdük. Ona ne bir şeye dair soru sorduk, ne de bir şeyi haber
verdik. Döşeği üzerine oturdu ve şöyle dedi: "Bu gece Rabbimin beni neyi
seçmekte muhayyer bıraktığını biliyor musunuz?" Biz Allah ve Rasulü daha
iyi bilir dedik. Şöyle buyurdu: "O beni ümmetimin yarısının cennete
girmesi ile şefaat arasında istediğimi seçmekte serbest bıraktı. Ben de şefaati
seçtim" Biz: Ey Allah'ın Rasulü bizi şefaat edileceklerden kılması için
Allah'a dua et dedik. O: "O (şefaat) her Müslüman içindir" buyurdu.
Bu Müslim'in şartına
göre sahih bir hadis olduğu halde Buhari ve Müslim bu hadisi tahriç
etmemişlerdir. Hadisin bütün ravileri her ikisinin şartına göre sika
ravidirler, hiçbir illeti de yoktur. Şefaata dair sair haberlerde ise: "O
her Müslüman içindir" ibaresi bulunmamaktadır.
Diğer Tahric: Bu
hadisin aslı Tirmizi'de Avf'ın rivayet ettiği bir hadis olarak mevcuttur. Ancak
oldukça muhtasardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
17- Kıtaiden Önce
islam'a Davet Etmek