EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

7. BÖLÜM

 

Allah Teala'nın isimlerinde kıyasa yer yoktur. Cumhuru ulema aktaracağımız malumatlar üzerine bu görüştedir.

 

Kadı Ebu Bekr b. Arabi (rahimehullah) der ki:Alimler Allah Teala'nın isimleri hususunda üç görüş üzerine ihtilaf etmişlerdir.

 

Birincisi: İsimleri, tazim ve büyüklük ifade eden isimlerinin hepsidir.

İkincisi: İsimleri, vahdaniyyet delillerinin delalet ettiği isimlerdir.

 

Bunlar da yedidir, Hayat, ilim, Kudret, irade, Semi', Basar, Kelam. Şöyle dersin: Hayy, Alim, Kadir, Murid, Semi', Basir, Mütekellim'dir. Dedi ki: Allah Teala'ya ait olan her isim de bunlardan birine dayanır.

 

üçüncüsü: isimleri, doksan dokuz isimdir. Dedi ki: Bana göre doğru olan da budur.

 

Derim ki: ilk görüşe göre Allah Teala'ya tazim ve övgü ifade eden her isim verilebilir. Yeter ki o isim herhangi bir şüphe veya ortaklığa delalet etmesin. Hakkında nass varid değilse de olur. Bunun caiz olduğunu Bakıllani (rahimehullah)'nin oğlu belirtmiştir. Daha sonra geleceği üzere İbnü'l-Arabi (rahimehuilah) da bunu tercih etmiştir. Ebü'l-Hasen el-Eş'ari (rahimehullah) ise bunun caiz olmadığını belirtmiştir. Fukaha ve cumhur da caiz olmadığı görüşündedir. Doğru olan da budur. İbn Furek (rahimehullah) der ki: Bilmiş ol ki bize göre Allah'ın isimleri ve sıfatları tevkifidir ve nasstan alınmıştır. Hakkında nas varid olmayana gitmek caiz değildir. Ebü'l-Hasen el-Kabisi (rahimehullah) der ki: Allah'ın isimleri ve sıfatları yalnız tevkif (nas) ile bilinir. Nas ise Allah'ın kitabı, Resulünün (s.a.v.) sünneti, ümmetinin ittifakıdır. Bu konuda kıyasa yer yoktur.

 

Ümmetin icma ettiği husus ise onların Allah Resulünden (s.a.v.) gelen bir beyan işitmiş olmaları hususuna dayanır.

 

Ebu Ca'fer en-Nehhas (rahimehullah) "İlm-u Esmaillah" adlı kitabında şöyle der: Bu konuda kula düşen teslimiyet göstermektir. Ne mukarreb bir melek ne de Mürselolan bir Nebi bu sıfatları, Rab Teala'nın onlara bildirmiş olduğu isimlerden başkası ile bilemezler. Yüce yaradan'ın sıfatlarının sınırı akıllarla, kıyaslarla bilinemez, tespit edilemez. Dolayısıyla Müslümana nassiara ittiba yoluyla sıfatları bilmesi ve bunlara teslim olup yetinmesi gerekir. Ebu Ca'fer (rahimehullah) dedi ki: Alimlerin söyledikleri budur. Gözünün iliştiği veya bir cahilden işittiği her şeyi söylemeye cüret edenin dedikleri değildir.

 

Dedi ki: Marifet ehli olanlar Allah'ın isimlerini tespit etmeye, manalarını bilmeye muhtaçtırlar. Çünkü heva ehli olanlar kalkıp Ehl-i Sünnet'i tenkid edip onları teşbih ile suçlayabilirler. Halbuki durum böyle değildir. Çünkü iki şey sırf isimleri benzer diye birbirlerine benzemezler. Bilakis zatları itibariyle veya ikisinde bulunan ortak manalarla birbirlerine benzerler. Eğer durum onların dediği gibi olsaydı o zaman her şey birbirlerine benzerdi. Çünkü her bir varlık için bir mana söz konusu olur.

Ebü'l-Kasım el-Ensari (rahimehullah) Şerhu'l-İrşad'a üzerine yazdığı el-Mukni aldı kitabında şöyle der: Bir ismi vermenin cevazı için şeriatta kati olarak kabul edilen delilin bulunması şart koşulmaz. Haberlerden amel etmeyi gerektiren varid olması yeterlidir. Amel etmeyi vacip kılmasa da böyledir. Şu var ki şeri kıyaslar da amel etmeyi gerektiren delillerdendir. Ancak Rab Teala'ya isim verirken bunlara dayanmak caiz değildir. Bazı mezhep mensupları aşırı gidip isim koymaya dalalet eden haberin kati bir haber olmasını şart koşmuşlardır. Dediler ki; Çünkü bu konu itikat konusudur. Bunda gaye amel değil ilimdir. Dolayısıyla bu konuda ahad haberler kabul edilmez. Bu konuda yalnız Kur'an nassı veya mütevatir sünnet yahut icma kabul edilir.

 

Sahih olan ise bu hususta ahad haberlerin kabul edileceğidir. Çünkü itikat hususundaki konuları ne mütevatir ne de ahad haberlerden tespit etmek caiz değildir. Bu konunun yolu ise hüküm verme yoluyla aynıdır. Dolayısıyla burada ahad haberleri kabul etmek caizdir. Nitekim ibadet olan konularda kabul edilmiştir. Allah Teala buyuruyor ki: "En güzel isimler Allah'ındır. Ona o isimlerle dua edin,"(A'raf, 180) Allah Teala bu isimleri bilmeyi zikir etmeyi ve onlarla dua etmeyi bize ibadet kılmıştır. Bu husus da ilim değil amel kabilindendir. Sevap gerektiren bir ibadettir. Bunu iyice belle.

 

İbn Furek (rahimehullah) der ki: Muhaliflerimiz Allah Tealanın isimlerinin, lügat açısından sahih olması halinde kıyasa dayanılarak belirleneblleceğini iddia etmişlerdir. Öyle ki şunu bile söylediler. Allah Teala için "Kadir" manasında "istitae eder" denmesi caizdir. "Alim" manasında "dirayet eder" denmesi caizdir.

 

Mücessime de Yüce Mevla'nın "şey" olma veya "Kendi nefis ile kaim" olma manasında "cisim" olarak isimlendirilebileceğini iddia ettiler. Allah Teala verdikleri isimlerden söyledikleri sözlerden pek yücedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

8. BÖLÜM