EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
5- EL-HABİR |
(Bu giriş yazma eserde yok. Burayı Musannif'in anlatım
tarzına göre tamamlamış çev. )
Kur'an'da defalarca tekrar edilmiştir. Ebu Hüreyre hadisinde de geçmiş, ümmet de üzerinde icma etmiştir. Kul için kullanılmasında ihtilaf yoktur. Kur'an'da şöyle buyrulur: "Muhakkak ki Allah,
Latif'tir, Habir'dir."(Lokman, 16) "Ve ahirette hamd onundur. Ve O Hakım'dir, Habir'dir."(Sebe', 1) "Muhakkak ki Allah kullarından Habir'dir, Basi'dir."(Fatır, 31)
Halimı der ki: Manası, bildiği her şey gerçek olan. Kullardaki yakin sahibi gibi. Çünkü Allah Teala için şek caiz değildir. Çünkü şek cehaletten
kaynaklanır. Haşa! Allah Teala
için şek nispet edilemez. Bunun manası şudur: Kul bir şeyi bilmekle nitelenebilir.
Şayet bu bilgisi re'yinin çoğunluğunun icap ettirdiği
daha fazlasına da ulaşma imkanı olmayan bir bilgi ise ...
Bu konuda hatalı olması muhtemelolsa da bu bilgi
olarak isimlendirilir. Allah Teala ise asla böyle bir
hususla vasfedilemez. Çünkü acizlik Allah Teala için caiz değildir. İnsan ise kusur ve acizlik
yönünden noksan görülür, zayıf düşer.
Binaenaleyh kulun, her
şeyi bilmek manasında olan Habir'in sıfatının Allah'a
mahsus fiili bir sıfat olduğunu bilmesi gerekir. Allah Teala'nın
malumattan haberdar olması Alimler onu bilmeden önce
vardı ve Daimi bir haberdarlıktı. Bu sıfatta da ortağı yoktur. Aleminde cereyan eden her şeyden, insanın azalarında,
kalbinde mevcut olan her şeyden haberdardır. Kalbin gizli halleri olarak
bilinen aldatma, hıyanet, dünya peşinden sürüklenme arzusu, şerri gizleme,
hayır istiyormuş gibi gösterme, gerçekte iflas etmişken ihlas
arzederek kendini güzel gösterme gibi hislerden ve
hasletlerden haberdardır. Kullardan bunları ancak nefsini tecrübe eden,
arzularını, heveslerini bilen, bunlardan uzak duran ve bu kötü duygulara
düşmanlık eden kimse haberdar diye isimlendirilir. Allah Teala'nın
kendisini imtihan edeceğini bildiği gibi de imtihan yerlerinde ve zamanlarında
kararlılık ve sabır göstermeli, ahde vefayı korumalıdır.
Derim ki: Sonra
arkadaşlarını da denemelidir. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de bunu yapmıştır. Ashabından rabbini
bilip onunla müstağni olanları bırakırdı, böyle olmayanlara verirdi. Buhari'nin Amr b. Tağlib'den rivayet ettiğine göre, dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
bir mal geldi. Bazı kimselere (o maldan) verdi, bazılarına vermedi. Bu hususa
sitem ettikleri haberi kendisine ulaştı. Şöyle buyurdu: Muhakkak ki ben bir
adama veriyor, birine vermiyorum. Vermediğim kimseyi verdiğimden daha çok
seviyorum. Bazı kimselere kalplerindeki korku ve ümitsizlikten dolayı
veriyorum. Bazı kimseleri de Allah'ın kalplerine yerleştirdiği hayır ve
afifliğe havale ediyorum. Bunlardan biri de Amr b. Tağlib'dir. Amr dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu kelimesinin yerine kırmızı develerim olsun
istemezdim (Bu kelimeyi krımızı develere
değiştirmem.).
Buhari ve Müslim'in Sa'd b. Ebi Vakkas'tan rivayet ettiğine
göre şöyle dedi: Resulullah (s.a.v) (bir defasında)
gelen bir malı paylaştırdı. Dedim ki:
Ey Allah'ın Resulü falan
ver çünkü o mü'mindir. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
Veya müslümandır.
üç defa aynı şeyi söyledim üçünde de bana aynı cevabı
verdi: "Veya müslümandır." Sonra şöyle
buyurdu: "Muhakkak ki ben, başkasını daha çok sevdiğim halde Allah'ın onu
cehenneme yüzüstü atması korkusuyla bir adama bir şeyler veririm." Lafız
Müslim'e aittir.
Yine her ikisinin -lafızı Buhari'ye aittir- İbn Ömer'den rivayet ettiklerine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: Ağaçlardan bir ağaç var, yaprakları dökülmez. Bu ağaç müslüman gibidir. Bana bunun hangi ağaç olduğunu söyleyin:
Dedi ki: İnsanlar, yaban ağaç türlerini saymaya başladılar. Abdullah dedi ki: O
ağacın hurma ağacı olduğu içime doğdu. Sonra dediler ki: Ey Allah'ın Resulü!
Bize o ağacı söyle: Buyurdu ki: Hurmadır. Derim ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
müslümanı hurmaya benzetmesi hadiste açık olarak
gelmiştir. Haris b. Ebu üsame'nin
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
rivayet ettiğine göre şöyle buyurdu: Bu hurma ağacıdır. Bir yaprağı bile
düşmez. Müslüman da böyledir. Hiçbir duası boşa çıkmaz. Resulullah,
hadisin manasını ve müslümanla hurma ağacı arasındaki
benzeşme yönünü beyan etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: