EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

1- EL-MÜDEBBİR

 

Halimi dedi ki: Bu isimlerin ilki el-Müdebbir'dir. Manası: İşleri, akıbetini güzel getirecek şekilde tarif eden, idare edendir. İştikakı "ed-dubur" (son) olan gelir. Sanki "müdebbir" işlerin sonuna bakan ve bilerek o işlere girendir. Allah Teala da olacak her şeyi olmadan önce bilir. Dolayısıyla hiçbir işin akıbeti ona gizli kalmaz. Bu isim de peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den nakledilen isimler arasında geçer.

 

Beyhaki der ki: Bu isim bizlere Abdulaziz b. Husayn hadisinde rivayet edildi. Bu isim "tedbir" kökünden gelir. Tedbir ise işlerin sonuna ve akıbetine bakmaktır. Allah Teala hakkında bu sıfat, irade ve ilim manasına döner. Çünkü işlerin akıbeti ve sonları Allah'ın iradesi dahilindedir. Başı ile sonu onun için aynıdır. Başını ve nihayetini bildiği zaman da o iş de onun tedbiri ile sınırlandırılmış ise nasıl gerçekleştirirse o hal üzere vukubulur.

 

Buna göre müdebbir, zat sıfatlarındandır. Şayet tedbiri, işleri düzenleme, yerli yerine yerleştirme, yaratma esnasında mevcudatın faziletini belirleme manasından ibaret sayarsak o zaman da fiil sıfatlarından olur. Akleşi böyle demiştir.

 

Cevheri der ki: İşin dubru, sonudur. İşte tedbir ise bir işin sonunun nereye varacağına bakmaktır. Tedbir yine akıbetini düşünmektir.

 

Herevi de "İşleri tedbir edenlere"(Naziat, 5) buyruğu hakkında der ki: Allah katından tedbir ile gelen meleklere.İbnü'l-Arabi der ki: Alimlerin hepsi biri bile muhalif olmayacak şekilde ittifak etmişlerdir ki, bunlardan maksat, Allah katından muhkem bir şekilde, tedbir edilmiş işleri getiren meleklerdir. Allah Teala'nın, "Her işi tedbir eder"(Yunus, 3) buyruğu hakkında Alimlerimiz dört farklı izah yapmışlardır:

 

1- O işi kaza eder (gerçekleştirir).

2- Tehir eder.

3- Emreder ve infaz eder.

4- Akıbetine göre o işi layık olduğu mertebeye göre indirir.

 

"Kaza eder" diyenlere gelince, daha önce "kaza ve el-Kadi" hususlarının manaları geçmişti.

 

"Tahir eder" diyenlere gelince, bu zayıf bir görüştür. Ne lügat bunu gerektirir ne de kelimenin iştikakı buna delalet eder. "Emreder" diyenlere gelince, emir tedbirinin bir bölümüdür. Çünkü emir de nehiy de "tedbir"dendir. Kelamın bütün kısımları da böyledir.

 

Ardından dördüncü izahın gerekçesini açıkladı ve şöyle dedi: Halismuhlis ibare, tedbirin, "işi akıbetine göre layık olduğu mertebeye indirmektir" sözüdür.

 

Binaenaleyh her mükellefin, Allah'tan başka hiçbir müdebbirin olmadığını, mahlukatın hepsini onun tedbir ettiğini, bütün maslahatlarını ve işlerini onun ikame ettiğini, her tedbirini ondan ve onunla geldiğini bilmesi vaciptir. Sonra kendi işlerini tedbir edip ihmal etmemesi de gerekir. Kendi maslahatını gözetmelidir. Nefsinin en büyük maslahatı da onun kurtuluşuna bakmaktır. Bunun yolu da Allah'ın kendisine tevdi ettiği emirleri yerine getirmeyi, nehiylerden sakınmayı muhafaza etmektir. Bunu ailesine ve çocuklarına emretmelidir ki, onları kötü akıbetten korusun.

 

Allah Teala buyuruyor ki: "Ey iman edenler! Nefisleriniz ve ailenizi... ateşten koruyun."(Tahrim, 6) Bunu yapan gerçekten "müdebbir" olur. Aynı şekilde dünya geçimliğini tedbir etmelidir. İktisatlı harcamaya bakmalıdır. Bunu yapacak olursa geçiminin külfetinden kurtulmuş olur. Ömrünün yarısını refahla geçirmiş olur. Zira tedbirli olmasaydı, harcamalarında iktisatlı davranmasaydı bu yorgunluğu çekecekti. Allah Teala da bazı kavimleri övmüş ve şöyle buyurmuştur: "Onlar ki, infak ettikleri zaman (harcadıklarında) israf etmezler, cimrilik de etmezler. İkisi arasında tam kıvamında bir yol izlerler."(Furkan, 67) Hadiste de: "Tedbir, geçimin yarısıdır." buyrulur. Bu da bizim dediğimizin sahih olduğunu gösterir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2- EL-KAYYUM