EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

20- EL-FATIR

 

Kur'an'da isim olarak gelmiş, fiil olarak da defalarca tekrar edilmiştir.

 

Allah Teala buyuruyor ki: "Gökleri ve yeri yaratan."(En'am, 14) Abdulaziz yoluyla Ebu Hüreyre'den aktarılan hadiste de sayılmıştır.

 

İbnü'l-Arabı der ki: Alimlerimiz bu ismi zikretmemişlerdir. Ancak zikretmemelerinin bir mazereti yoktur. Çünkü onlar Mu'tezile'nin dayandığı mazeret olan "İzafet halinde" gelmiştir mazeretine sarılırlarsa deriz ki: "allam", "nur" isimleri de izafet halinde varid olmuşlardır.

 

Derim ki: Bu ismi birden fazla alim zikretmiştir. Halimi onlardan biridir. Beyhaki'de ona tabi olmuştur. Mahluk için kullanımı caizdir. Örneğin, devenin dişi "fatr" oldu, yani çıktı, şeklinde kullanılır. Bundan dolayı deveye "fatır" (yani dişi atmış) denilir. "Fatır" kelimesi lügatte asıl olarak "yarmak" manasındadır. Allah Teala buyuruyor ki: "Gök infitar ettiği zaman."(İnfitar, 1) Bir başka ayette de: "Gök inşikak ettiği (yarıldığı) zaman."(İnşikak, 1) buyurur. Tarlayı süren kimseye de "fatır" denilir. Çünkü sürmekle tarlayı yarmaktadır. Hadiste de şöyle nakledilir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayakları "tafattur" edene (yarık yarık olana) kadar kıyam ederdi (namaz kılardı).

 

Denildi ki: Asıl manası ortaya çıkmak, zuhur etmektir. Devenin azı dişi "fatr" etti kullanımı buna örnektir. Manası çıktı, göründü. "Tafarır" de çivit otudur. Böyle isimlendirilmesinin sebebi yeryüzünde ilk çıkan bitki olmasındandır. Asıl manası, "başlamak, başlatmaktır" İbn Abbas dedi ki: Ben "Fatir'us-Semavat"ın ne manaya geldiğini bilmiyordum. Sonra bir gün iki bedevi geldi bir kuyu hakkında mahkeme oldular. Biri dedi ki: O kuyuyu ben "fatr" ettim, yani ilk açan benim.

 

"Beni "fatr" eden müstesna"(Zuhruf, 27) buyruğu "beni yaratan" manasındadır. Allah mahlukatı "fatr" etti, "yarattı" demektir. Bundan dolayı insanlara "fıtrat" denilir.

 

Yüce Allah mevcudatın hepsini "fatr" edendir. Yani yaratan başlatan, inşa eden var edendir. Bu vasıflar mutlak olarak ona aittir. Bunların hepsini elde bir örnek, misal, numune bulunmaksızın yaratmıştır. Bu ismin fiil sıfatlarından olduğu muhakkaktır.

 

Hattabi der ki: el-fatır, kulları yaratan demektir. Yani yaratılışlarını başlatandır. Allah Teala şöyle buyurur: "Diyecekler ki: Biz kim tekrar iade edecek? Deki: Sizi ilkin "fatr" eden (yani yaratan)."(İsra, 51)

 

İbnü'l-Arabi der ki: Bana göre, "fa-ta-ra" her türlü manayı kapsayacak şekilde mahlukatı yaran (bütün olan hallerini yararak şekil veren) demektir. Her misal de buna döner. "Allah kulları "fatr" etti sözlerinin manası şudur: Onlar bir et parçasıydılar. Onları hey'et vererek, huylar terkip ederek yardı." Resulullah (s.a.v) şöyle buyurur: "Doğan her çocuk fıtrat üzere doğar." yani ilk şekil verildiği hal üzere doğar, oruçtaki if tar da buradan gelir.

Derim ki: Halimi de benzer bir mana vermiştir. Der ki: Fatır, göklerde ve yerde bitişik olanı yaran, ayıran demektir. Allah Teala şöyle buyurur: "O kafir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken bir onları ayırdık"(Enbiya, 30) İbnü'l-Arabi dedi ki: Aralarında aralık bulunmayan tek parça idiler. Biz de onları iki şekilde yardık, ayırdık.

 

İlki: bir olan dumanı yedi kat gök yaptık. Bir olan köpüğü de yedi kat yer yaptık. O ikisi on dört parçaya, tabakaya ayrıldı. Bundan sonra da onları yağmur ve miraçlar ve nebat (bitki) ve ihtiyaç duyulan şeylerle yardık. Manası şöyle de olabilir: Gök bir dumandı (buhardı) onu düzenledi; gecesini karartıp gündüzünü aydınlık yaptı. Yeryüzü de yayılmış değildi, onu yaydı, döşedi ve suyunu ve meralarını bitirdi. Bu izahı yapanlar ayette geçen "görmediler mi?"(Enbiya, 30) ifadesinin manasının "bilmediler mi" olduğunu söylemişlerdir. Ayetin manası bazı eserlerde geçen izah da olabilir. Göğü yağmur ile, yeri de nebat ile yardık manasındadır. Eşsiz yaratmaya kudret bu manaya gelir, mana da bunu gerektirir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

21- EL-BADİU