EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
32- EL-METİN |
Kur'an'da varid olmuştur: "Muhakkak ki
Allah; Rezzak (rızık veren) kuvvet sahibi, metin
odur."(Zariyat, 58) Ebu
Hüreyre hadisinde geçmiş ümmet de üzerinde icma etmiştir. Bazı alimler bu
ismi "kuvveti metin olan" şeklinde tevil etmişlerdir. Yahya b. Vessab ve A'meş ise bu ayette
"metin" lafzım mecrur (kesreli) olarak
kuvvet kelimesine sıfat yaparak okumuşlardır.
Akleşi der ki: Bu kıraat ve tevile meyledenler, Allah Teala'nın "metin" sıfatıyla nitelenemeyeceği
görüşünde olduklarından meyletmişlerdir. Nitekim Allah "celd: sağlam" olmakla da vasfedilmez.
Bundan dolayı ayette "metin" kelimesini Allah'ın değil kuvvetin
sıfatı yapmıştır. Bu ise lazimi değildir. Çünkü
şeriat bu kabilden isimlerle varid olmuştur. Allah'ın
isimlerinde "musavvir" v.b. böyle
değerlendirilir. Buna göre "metin" Allah'ın sıfatı olur. Metanet
kökünden türemiştir. Yeni lügatçilere göre "metanet" kuvvetlerin bir
araya gelmesi, cüzlerin birbirine tutunması, nihayetinde bunlardan dolayı
azalarda bir boşluk meydana gelirse, bedenin şekli sağlam güzel görünürse
"metanet" kamil olur. Araplar, "bu
bundan metindir" derler. Yani ondan sağlam, güçlüdür. Özetle metanet
genelde maddi varlıklarda olur, kuvvet şiddet ise sıfatlarda bulunur. Şöyle
denildi: Bele, sına "metin" denmesi güç merkezi olmasındandır. Türlü
kuvvetler bu merkezden dallanır budaklamr.
İbnü'l-Arabi der ki: Şeriat bu isimle varid olmasaydı biz de isim olarak vermezdik, çünkü bu
isim, lügatte mutlak olarak sertliği gerektirir. Bu da Allah için imkansızdır. Bazıları şöyle der: Bundan kasıt vasfı kuvvet
ile pekiştirmektir. Bundan dolayı ardından "Kuvvet sahibi, metin
odur" demiştir.(Zariyat 58) Bazı alimler şunu demiştir: Mecaz olarak bu isim verilmiştir. Şuayb b. Ebi Cemre hadisinde
geçen lafzın yazım ve telaffuzunda ihtilaf edilmiştir. Bazıları bunu el-Metin
şeklinde bazıları el-Mübin şeklinde yazıp
okumuşlardır. Dedi ki: Doğrusu da budur. Bu şekil hadiste Abdulaziz
b. Hüseyn yoluyla Ebu Hüreyre'den varid olmuştur. Daha
doğrudur dedik. Çünkü kaviy, metin manasını ifade
eder. Mübinin ise ek manası vardır. Bundan dolayı
evladır.
İbnü'I-Arabi der ki: Ebu
Hüreyre'nin Şuayb b. Ebi Cemre yoluyla geçen rivayetinde sahih olan
"el-Metin" şeklinde olduğudur. Bunu be harfiyle rivayet etmek
vehimdir. Çünkü zaten aynı hadiste el-Mübin
geçmektedir. Dolayısıyla bunun farklı olması gerekir.
Derim ki: Ali b. Ebi Talha İbn Abbas'tan rivayet
eder: Allah'ın "kuvvet sahibi, Metindir."(Zariyat
58) buyruğu hakkında şöyle dedi: Şedit odur.
Zeccaci der ki: Allah'ın sıfatlarında "metin" ismindeki
mecaz, kendisinden "el-Kaviy"in
kastedilmesidir. Lafzında hakikate yorulmuş değildir. Bilakis bu mecazdır.
Sanki "kuvvet sahibi, metin" buyruğunu Allah'ı mübalağalı kuvvetle vasfetmekten ibaret saymıştır. Allah'ın sıfatları dışında
metin, kalınlık, sertlik, yoğunluk manasına gelir. Bu mana ise Allah'ın
sıfatlarında imkansızdır. Kalın elbise, kalın örtü
v.b. kullanımlar vardır.
Halimi der ki: O sahip
olduğu kuvvet eksilip azmi düşen değildir.
Zira böyle bir şey O'nun
dışındaki varlıklarda olur. Çünkü Allah için (zatı, sıfatları için) değişim imkansızdır.
Denildi ki: Meşakkat
çekmeyendir. Delili: Yemin olsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri
altı günde yarattık. Bize bir yorgunluk gelmedi.(Kaf 38) buyruğudur.
İbnü'l-Hassar der ki: Metin, kuvvette
mübalağadır. Şöyle derse ki: Kulların fiilleri onun askeridir. O da bunu
kuvvetle yaptı. Buradan biliriz ki onun makduratı
(güç yetirdikleri) sonsuzdur. Metanetle bu mana da kastedilebilir. Bazan bu mana onun ipine sarılanın, kopması olmayan sağlam
kulpuna tutunanın korunduğu şeyin tazim edilmesine döner. Zira o, ona tutunan
sığınan kimse için metindir (sağlam bir sığınaktır). Artık o korkmaz, mağlup
edilemez.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan: