EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

30- EL-KAVİY

 

Kitap ve Sünnette zikredilmiş, ümmet de üzerinde icma etmiştir.

 

Allah Teala şöyle buyuruyor: "el-Kaviy, el-Aziz"(Hud, 66), "Kuvvet sahibi elMetindir."(Zariyat, 58) Kul için sıfat olarak kullanılmasında bir ihtilaf yoktur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "tutacağın en hayırlı işçi kaviy (güçlü) ve emin olandır."(Kasas, 26), "Benim bu işi yapmaya kuvvetim var, güvenilir biriyim."(Neml, 39)

 

Lügat olarak güçlü olan manasındadır. Farklı sarf kalıplarına göre güçlenmek, galip gelmek, yağmurla beraber kullanıldığında şiddetlenmek, ip örgülerinin her biri, şedidul-kuva: Kulları hükümdarlığına olan, manalarına gelir.

 

Zeccaci der ki: el-Kaviy kalıp olarak Kerim ve Kadir ile aynıdır.

 

Kuvvet kelimesinden türemiş olan "el-kiva" kişinin yapmak istediği şeyi yapmak için kendinde bulduğu yapabilme gücüdür. Fiilen yapmasa da bu kullanım geçerlidir. Kudret ise yapmak istediğini "icad etme, var etme" açısından sahip olunan kudrettir. İkisi arasındaki fark budur. Kuvvet ile kudret sıfatlandıkları zatın sıfatları, Kadir ve Kaviy ise müsemmanın isimleridir. Allah Teala buyuruyor ki: "Allah kavidir, azizdir."(Ahzab, 25),

 

"Allah her şeye muktedir bulunmuştur."(Kehf, 45) Bunlar birer isimdir. Her biri diğerinden bir sıfatla ayrılmıştır. Bazan kuvvetten mevsufun galip gelmesine vesile olan ordu, silah, mallar v.b sebeplerin çokluğu kastedilir. Allah Teala'nın: "Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve atları tutacağınız yularlar hazırlayın."(Enfal, 60) buyruğundaki kuvvet bu manadadır. Resulullah şöyle buyuruyor: Dikkat edin! Kuvvet atıcılıktır." üç defa tekrarlamıştır.

 

Bazıları kuvveti kudret ile aynı manada almıştır. Ancak doğrusu değildir. Ancak kuvvet ile muktedir olmak kastedilirse hayat sıfatını gerektirir. Sebeplerin çokluğu kastedilirse mülkü ve diğer bütün sıfatları kapsamına alır. Allah Teala Ad kavminden ve onlara cevabından bahsederken şöyle buyurur: "Dediler ki: Bizden daha kuvvetli kim var?" Onlar, kendilerine yaratan Allah'ın onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? (Fussilet, 15)

 

Hattabi der ki: Kaviy kadir manasında olur. Bir şeye kuvveti olan, ona kudreti vardır. Manası kudreti tam olan, acizliğin hiçbir halde kendisine bulaşmadığı zat demektir. Mahluk bazan kuvvet ile vasfedilse de onun kuvveti sonludur ve bazı işleri yapmaktan kasırdır.

 

Denildi ki: el-Kaviy, başkasına kuvvet veren demektir. Bu durumda fiil sıfatlarından olur.

 

Binaenaleyh her mükellefin kuvvetin yalnız Allah'ın olduğunu bilmesi vaciptir. Nitekim kitabında şöyle haber verir: "Eğer Allah'a ortak koşarak nefislerine zulmedenler, vaktinde görecekleri azabı bilselerdi, muhakkak bütün kuvvet ve kudretin Allah'ın olduğunu."(Bakara, 165) Kendi güç ve kuvvetinden teberri etmelidir (kendine herhangi bir güç ve kuvvet görmemelidir). Ancak Allah kuvvet verirse kuvvetli olacağını bilmelidir. Allah Teala, "La havle vela kuvvete illa billah" sözünü bizlere ibadet kılmıştır.

 

Şair ne güzel söylemiş:

 

Seninle ey celal ve lütuf sahibi

Zamanın, hallerin gailelerinden korunurum

Güç yetirsem seninle güç yetiririm

Sen olmasan kemiklerim durmazdı

 

Bir an bile beni bana bırakma

 

Bazım, bazıma samimi dost değil

Ondan ona dönecek olursam

Yakınlığıyla her istediğime nailolurum

Allah'ı, kendine hazırlık, sığınak edin

Zira o, her halde kul için hayırlıdır.

 

Sonra da Allah'ın dininde güçlü olmalıdır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kuvvetli mü'min, zayıf müminden hayırlı ve Allah tarafından daha çok sevilir. Hepsinde de hayır vardır." Hadisi Müslim rivayet etmiştir. Mü'minin kendisi kuvvetlendireceği en evla haslet ilimdir. Sonra amel sonra sabır, sonra güzel ahlak gelir." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Kuvveti, güreşte rakibini mağlub eden değildir. Bilakis kuvvetli öfke esnasında nefsine hakim olandır."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

31- EŞ-ŞEDİD