EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
9- ES-SÜBBUH |
Lafzı Kur'an'da ve isimler hadisinde geçmemiştir. Ancak Sahih-i
Müslim'de Aişe (r.anha)
hadisinden sabit olmuştur: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdesinde
şöyle derdi: "Subbüh! Kuddus!
Meleklerin ve ruhun Rabbidir" Kuddus
ile aynı kalıp ta gelmiştir.
Halimi (rahimehullah) der ki: Subbüh:
Yaratılmış varlıklarda var olabilen ayıplardan münezzeh olandır. Tesbih de tazim yoluyla tenzih etmektir. Kur'an'da "Biz seni hamd ile
tesbih etmekteyiz."(Bakara, 30) yani, seni sana
layık olmayan sıfatlardan tenzih etmekteyiz. Senin celalini, cemalini, kemalini
ve sana vacip olan her sıfatı zikretmekteyiz.
Bu şekil üzere her
mükellefin üzerine, nahoş şeylerden beri olduğunu itikat etmek vaciptir. Ondan
başka İlah yoktur. Gaybı ve görüneni bilendir. Bu
isim "sebh" kökünden türemiştir. Manası
koşmak, gitmek, dolanmaktır. Allah Teala buyuruyor
ki: "Senin için gündüzleyin uzun bir "sebh" (meşguliyet) vardır."(Müzzemmil,
7) tesbih edende Allah'ı tenzih etmekle meşguldür. Bu
çabasıyla helak olmaktan boğulmaktan uzaktır. Hızlı koşan ata da "sabih" denir. Çünkü varış noktasına çabuk yetişir.
Kişi de o tesbihi ile başlangıç noktasından gayesine
ulaşmak için çaba halindedir.
Dil ile tesbih sükunet haliyle yapılırsa
güzeldir. Ancak melekut aleminde yüzen bir kalbe sahip
göğsün tesbihi gibi olamaz. Hele hele
o kalp üzerinde sefihlik dalgaları vurmuyor, fitne ve bid'at
rüzgarları onu sarsmıyorsa. Böyle bir kalp Allah'ın
lütuf ve rahmeti ile ilimlerin cevherlerine, anlayışların en dakikine ulaşır.
Nehhas (rahimehullah) ve Beyhaki (rahimehullah) Talha b. Ubeydullah (r.a.)'tan müsned
olarak aktarırlar. Dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
"Sübhanallah'ın tefsirini sordum. Dedi ki:
Allah'ı her kötü şeyden tenzih etmektir. "
Binaenaleyh her
mükellefin, yaradanını sair varlıkların
noksanlıklarından yaratılmışların kusurlarından tenzih etmesi vaciptir. Yaradanın noksanlıklardan kötü vasıflardan, yaratılmışların
mutlak muhtaç olma halinden uzak ve münezzeh olduğunu itikat etmelidir.
Kendisine izafe edilen ortaklardan, misillerden, eş ve evlattan beri olduğuna
inanmalıdır. Tesbihinde "Sübhanallahi
ve bihamdihi sübhanallahil-azim"
sözünü çokça tekrar etmelidir.
Buhari (rahimehullah) ve Müslim (rahimehullah)'in Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dil'e hafif, mizanda ağır,
Rahman'ı razı, hoşnut eden iki kelime "Sübhanallahi
ve bihamdihi sübhanallahilazim,
-Allah'ı uluhiyetine yakışmayan her türlü vasıftan
tenzih ederiz. Ona hamdederiz. Azim olan Allah'ı her
türlü noksanlıktan tenzih ederiz.-" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle de buyurdu:
"Temizlik imanın
yarısıdır. Elhamdülillah mizanı doldurur. Sübhanallah
ve Elhamdülillah gökle yer arasını doldurur (veya doldururlar)." Hadisi
Müslim (rahimehullah) Ebu
Malik el-Eş'ari (r.a.)'den rivayet etmiştir. Tirmizi (rahimehullah)'nin de Cabir (r.a.) yoluyla Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre şöyle
buyurdu: "Kim Sübhanallahi ve bihamdihi derse cennette onun için bir hurma ağacı
dikilir" Ebu İsa dedi ki: Bu hasen
sahih garip bir hadistir.
Tesbih edenin, "Sübhanallahi ve bihamdihi" sözü Allah'ı ona mahsus övgülerle tesbih etmek, celalini, ulvi sıfatlarını ve isimlerini
varlığında caiz olmayacak noksanlıklardan tenzih etmektir. Şunu da bil ki tesbih eden kimse için, kendini meamum
sıfatlardan arındırmadıkça tesbihin hakikatine
ulaşılamaz. Bundan dolayı nefsini arzularından yemeğini haram ve leziz
yiyeceklerden, amellerini gösteriş ve yapma cıktan
arındırmalıdır. Böyle olursa abid olur, dünyadan zahid kabul edilir. Malın haram ve şüphelerden ne zaman
arınırsa senin gözünde kafi gelen az meşgul eden
çoktan daha hayırlı görünürse nefsin ve sair hallerini ağyar'dan (Allah'tan
başka varlıklardan) tasfiye edersen -inşallahistediğine
ulaşırsın.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: