EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

7- ZÜ'L-MEARİC

 

Kur'an'da varid olmuştur: "Onu defedecek geri çevirecek yoktur.

 

"Zül-Mearic" olan Allah'tan"(Mearic, 2-3) Ebu Hüreyre (r.a.)'nin Abdulaziz b. Husayn yoluyla varid olan hadisinde de geçmektedir. Ümmetin de bu isim üzerinde icması vardır. Manası: Refi'ud-deracat (dereceleri yükselten) ile aynıdır. Aynı şekilde: "el-Aliy" ismine racidir.

 

İbn Abbas (r.a.) dedi ki: Mearic yücelik, ululuk, faziletli dereceler sahibidir. Buna göre zatın sıfatlarından olur.

 

Halimi (rahimehullah) der ki: Ruhların ve amellerin kendisine döndüğü zattır.

İbnü'l-Arabi (rahimehullah) der ki: Zül-Mearic: Konumları elinde tutan, işleri mertebelerine göre tasrif edip emre muhatap olanları ka drince bir makama oturtan demektir. Buna göre fiilin sıfatlarından olur. Mearic de çoğul bir isimdir. Tekili "Mi'rac" dır. Bu da meleklerin ve Ruh'un (Cebrail'in) tuttukları yoldur. Buna göre Mearic meleklerin ve Ruh'un yollarıdır. Çıkma halindelerse miraçları olur. Aynı şekilde inişleri de vardır. Allah Teala buyuruyor ki: "Melekler ve Ruh ona uruc ederler (çıkarlar).(Mearic, 4), "Melekler ve Ruh inerler'' (Kadr, 4)

 

"Biz melekleri ancak hak ile indiririz."(Hicr, 8) Kur'an'da inmeye, çıkmaya dair ifadeler çok vardır. Hadiste: "Her mü'minin mutlaka iki kapısı vardır. Amelinin kendisinden yükseldiği bir kapı. Rızkının kendisine indiği bir kapı. Öldüğünde her iki kapı onun için ağlar." Her işin de bir "Mi'racı" vardır. Bundan dolayı "Zül-Mearic"(Mearic 3) ayetinde çoğulolarak getirmiştir. Allah Teala buyuruyor ki: "Yerin derinliklerine gireni bilir, yerden çıkanı bilir. Gökten ineni bilir, göğe çıkanı da (uruc edeni)."(Hadıd, 4)

 

Ademoğlunun ruhları da nefisleri de inerler, zira onlar da tedbir edilenler cümlesindendir. Haberler çeşitli yollardan ve de farklı lafızlar yakın manalar ile birleşti ki: Mü'minin ruhu ölüm esnasında çıktığında göğe yükseltilir. Önünde göğün kapıları birer birer açılır. Nihayetinde Allah'ın bulunduğu semaya ulaşır. Bu senedi sahih bir hadistir. İbn Mace süneninde rivayet etmiştir'' "et-Tezkire" kitabımızda bu hususu anlatmıştık. Kafirin ruhu da çıkartılır. Ancak yüzüne semanın kapıları kapatılır. Melekler onu fırlatırlar o da gökten aşağı doğru yuvarlanır. Allah Teala buyuruyor ki: "Onlara semanın kapıları açılmaz."(A'raf, 40) Tezkire kitabımızda bu hususları teferruatlı olarak açıkladık.

 

Hakim et-Tirmizi (rahimehullah), Nevadirü'l-usul'de şöyle rivayet eder: Bize Kuteybe b. Said (rahımehullah) anlattı, dedi ki: Bize İbn Lehia (rahımehullah) anlattı, Vehb b. Abdullah el-Mearifl (rahımehullah)'nin Abdullah b. Amr (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:

 

"Ruhlar uykularında Allah'ın katına yükselirler. Bu ruhlardan abdestli olanlar arşın altında secde eder. Abdestli olmayan ise uzak bir yerde secde eder. Bundan dolayı insanın abdestli olarak uyuması müstehap görülmüştür. Kuteybe (rahimehullah) dedi ki: Cerır (rahımehullah) bana bu hadisi sordu. Ben de ona anlattım. O da oğlu İsmail (rahımehullah)'e "Bu hadisi yaz dedi."

 

Tirmizi (rahimehullah) dedi ki: Bize Ömer b. Ebu Ömer anlattı dedi ki: Bize Abdulgaffar b. Davud anlattı, İbn Lehia'dan o da Osman b. Nuaym'dan onun da Ebu Osman el-Ashabi yoluyla Ebu Derda (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi: İnsan uyuduğunda ruhu yükselir. Arşın altına kadar getirilir. Şayet abdestli ise secde etmesine izin verilir. Şayet cünüp ise secde edilmesine izin verilmez.

 

237. Bölümde de böyledir. 240 numaralı başlığın altında da aynı senedi vermiştir. Ebu Derda (r.a.) dedi ki: Muhakkak ki nefisler (ruhlar) uykusunda Allah katına çıkartılır. Bu ruhlardan abdestli olanlar arşın altında secde ederler. Abdestli olmayanlar uzak yerde secde ederler. Cünüp olanlara ise secde etmeye izin verilmez.

 

Meleklerin miraçlarına mukabil olarak da şeytanların söz dinleyip çalmak (kapmak) için sema içinde merdivenleri vardır. Allah Teala buyuruyor ki: "Ancak bir bilgi kırıntısı kapan olursa onu da delip geçen yakıcı bir ateş onu izler."(Saffat, 10) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da kulak hırsızlığı yapanları o esnada saf tuttukları şekli parmaklarını kullanarak anlatmıştır. Parmaklarını birleştirip işaret parmağını en üste koymuştur. Serçe parmağını da en alt olarak değerlendirmiştir. Söz çalanın çaldığı kelimeyi merdivenin bir alt basamağındaki velisine aktardığını söylemiştir. O sırada ateş onu vurup yakar. Velisine ateş onu vurmadan verirse ateş diğerine yönelir. Yoksa o kelimenin bir hükmü kalmaz. Manasını Buhari aktarmıştır.

 

Binaenaleyh her mü'minin kendine nefsine bakıp amelini Rabbine halis kılması vaciptir. Allah Teala şöyle buyurmaktadır. "Temiz sözler onun katına yükselir. Salih amel de onu yükseltir."(Fatır, 10), "Muhakkak ki üzerinizde hafaza melekleri vardır, şerefli, değerli yazıcılardır."(İnfitar, 10-11), "Hani biz meleklere Adem'e secde edin dedik. Onlar da secde ettiler. Yalnız İblis (secde etmedi). O cinlerdendi ve Rabbinin emrine itaattan çıktı, ayrıldı.

 

Onlar size böyle düşmanken beni bırakıp onu ve zürriyetini veli mi (dost mu) ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel."(Kehf, 50)

 

Bir bak ey zavallı! Hepimiz de o zavallıyız! Seni sürekli takip edenle meclisinde ne konuşuyorsun? Gece gündüz sahifene ne yazdırıyorsun? İşini ihmal etme, zira sen ihmal edilmemişsin. "Bizim sizi abes (boşuna) olarak yarattığımızı mı zannediyorsunuz?"(Mü'minun, 115), "Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanıyor."(Kıyamet, 36) Keremli meleklerin ahlakıyla ahlaklan. Rahman onlara sorar: "Kullarımı ne hal üzere bıraktınız Derler ki: Namaz kılarken bıraktık, (döndüğümüzde) namaz kılarken bulduk."

 

Kullardan, razı olmadıkları nice şeyler görmekteler, kendilerine yüklenen emaneti yerine getirmek adına bunları onların sahifelerine yazmaktalar. Allah onlara sorduğunda gördükleri en güzel hal ile övüp diğerlerini dile getirmemektedirler. Onlar da sadece kendilerine emredileni yaparlar. Sende böyle ol. Genel bir halden sorulduğunda bildiğinin en hayırlısını söyle. Sineklerin huylarını huyedinme. Bedende sağlıklı yeri bırakıp hastalıklı kokmuş yere konarlar. Evvela senden hiç ayrılmayan hafaza meleklerinden sonra yazıcı meleklerden utan. Onlar ki faziletli amelleri yazarlar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Allah'ın -yazıcı meleklere- ek olarak melekleri vardır. Zikir halkalarını ararlar."

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaza gelirken nefes nefese kalmış ardından, "Allah'ım! Sana hamdolsun! Çok, temiz, mübarek olan bir hamd!" diyen bir zat hakkında şöyle der: "Ben otuz küsur meleğin her birinin ilk önce o kelimeyi yazmak için atıldıklarını gördüm."

 

Senin bunlardan başka şahitlerin olmasa, çirkin olan her işten kaçınıp utanman, güzelolan her amele de koşman gerekirdi. Peki ya üzerinde en büyük şahid, alemlerin rabbi olan en büyük hükümdar varken nasıl olmalısın? O hükümdar ki küçük büyük hiçbir şeyi kaçırmaz, hepsini kaydeder.

 

Yine senden önce geçen ve şu an Berzah'ta bulunan geçmişlerinden de utanmalısın. Çünkü yakınlarının amelleri onlara arzedilir. Salih olan amellerden dolayı sevinirler, kötü olan amellerinden rahatsızlık duyarlar. Kafirler de yakınlarından ve tanıdıklarından kendilerinden sonra gelip yollarını tutanların amellerinden dolayı cezalandırılırlar. Salih olanlardan dolayı üzülür. Kat kat pişman olurlar.

 

Bundan dolayı İbn Abbas (r.a.), Ali (r.a.)'a sövmeyi adet edinenlere şöyle demiştir:

 

Dirileri ölüleri için rezilliktir Ölüler de kalanlar için rezilliktir.

 

Allah Teala da buyuruyor ki: "Kendilerinden sonra gelen, henüz kendilerine yetişmemiş olanlara müjde verirler."(Al-i İmran, 170) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Derda (r.a.) ile Abdullah b. Revaha (r.a.)'yı kardeş yapmıştı. Ebu Derda (r.a.) şöyle derdi: Şüphe yok ki amellerimiz ölülerimize arzedilir, mutlu olurlar, rahatsız olurlar. Ebu Derda (r.a.) diyordu ki: Allah'ım! Abdullah b. Revaha (r.a.)'ın gözünde beni küçük düşürecek bir amelden sana sığınırım. İbnü'l-Mübarek (rahimehullah) "Zühd" kitabında aktarmıştır. Biz de Tezkire kitabında vermiştik.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

8- ZÜ’L-ARŞ