EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

4- EL-KAFİ

 

Tirmizi (rahimehullah)'nin aktardığı Esma hadisinde zikredilmiştir.

 

Kur'an'da da: "Allah, kuluna kafi değil midir." buyrulmuştur.

 

Müslim (rahimehullah)'in Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına geçtiğinde şöyle derdi: "Bize yediren içiren, (hacetlerimizde) kafi olan, bizi barındıran Allah'a hamdolsun. Kafisi olmayan, barındıranı bulundurmayan nice kimseler vardır. Bu (isim) Kur'an'da fiil olarak birkaç yerde geçmiştir. "Vekil olarak Allah kafidir."(Feth, 28) Kifayet: Bir işi müstakil olarak yerine getirmektir. Kifayet kut(gıda) demektir. Bazı alimler dediler ki: Kifayet hoşlanılmayan ve korkulan hali defetmektir.

 

Binaenaleyh Bari Teala, ulılhiyetinde bir ortağı olmadığına göre bütün kifayetlerin onunla olduğu vakidir. Dolayısıyla ibadet yalnız ona yapılır, rağbet yalnız ona yöneltilir, ümit yalnız ondan beklenir, bir şeyi defetme yalnız onunla olur.

 

Kafi'nin manası, muhafaza eden, her işi yerine getiren demektir. Binaenaleyh zat sıfatlarından da fiil sıfatlarından da olur. Zatı olursa, bu durumda, "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter (kafidir)"(Ankebut, 52),

 

"Vekil olarak Allah yeter (kafidir )"(Ahzab, 3) buyrukları ve bu manada olanlar bu kabilden olur. Manası, Allah'ın şahitliği kafidir, vekilliği -kula- kafidir. Buna göre Allah kula kafidir.

 

Fiili olursa o zaman "korudu, muhafaza etti." Manasında olan fiilin ismi faili olur. Buyuruyor ki "Allah kuluna kafi değil midir" İbnü'l-Arabi (rahimehullah) der ki: el-Kafi, "Şahid olarak Allah kafidir" "Hesap gören olarak Allah kafidir" buyruklarındaki "İşi yerine getirmek" manasındaki kifayetten türemiş olabilir. Bu durumda manası "el-Kerim, el-Kayyum" isimlerine döner. Zararı, haceti ondan kaldırdı manasındaki kifayetten de türemiş olabilir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "Kafisi olmayan, barındıranı bulunmayan niceleri vardır" buyruğu da bu manaya delalet eder. Bu durumda manası fiil sıfatlarına döner.

 

Binaenaleyh insan, mutlak olarak işlerin hepsinde mühim olanında, zoru-kolayında, büyüğü-küçüğün de Allah'tan başka kafi bulunmadığını bilmeli, kavramalıdır. Onunla yetinip başkasına müracaat etmemelidir. Kim başkasına müracaat etmez. Onunla iktifa ederse gerçek kafi ile yetinmiş olur. Kim de başkasıyla iktifa (yetinmeye) etmeye kalkarsa kafi olmayan birine müracaat etmiş olur. Bilakis bu serap parıltısına kapılmıştır. Çünkü her şeyin rabbini kafi edinmemiştir. Bununla beraber kişi, nefsine yetmeli, başkasına yük olmamalıdır. İmkan bulursa uzletle, aralarına karışmamakla insanlara şerrini bulaştırmamalıdır. Böylece nefsine gelecek zararı ve acıyı def etmelidir. Aynı şekilde başkasına da gelecek zararı ve acıyı def etmelidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5- EL-ALİYY