EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
14- EL-MUBİN |
Kitap ve Sünnette varid olmuştur. Ümmette üzerinde icma
etmiştir.
Akleşi (rahimehullah) der ki: Bu isim
hem zati bir sıfat hem fiili bir sıfat olur. Her ikisi de ortaya çıkmak manasındaki
"ibane"den türemiştir. Fiil olarak da tek
bir siğa "e-ba-ne"
üzere gelir. Ortaya çıkardı manasındadır. Bari Teala
de zatında açık sıfatlarında Zahir, ayetleriyle ortadadır. Bu izaha göre el-Mübin, Allah Teala'dan kapalı
olmayı, galip kalmayı izale etme manasında zati bir vasıftır. Başkası onu
müşahede etsin veya etmesin. Bu izah, zatında zatını "Beyan edendir"
dediğimiz vecih içindir.
Fakat, "O meleklerinden, peygamberlerinden, evliyalarından
dilediklerine dünya ve ahirette "Mübin" olandır dersek o zaman bu vasıf tamlama manası
muhtevi zati bir sıfat olur. Bu izaha göre "Zahir" gibidir.
Denildi ki: Mübin, gizli kalmayan, gizlenmeyen demektir. Mana aynıdır.
Binaenaleyh Allah gizli
üstü kapatılmış değildir. Çünkü onun kendisine delalet eden fiilleri vardır ki,
bunların varlığı ile beraber, bilinmeyecek şekilde gizli kalması muhaldir.
Halimi (rahimehullah) böyle demiştir.
Derim ki: Buna göre el-Mübin fiil sıfatlarından olur. Nihayetinde
"kelam" manasına döner.
Zeccaci (rahimehullah) der ki: "el-Mübin" ismi faildir. Beyanı da söz veya fiille olur.
Allah Teala kullarına rüşd
yollarını, sevabını veya cezasını gerektirecek amelleri beyan edendir. Yani
onlara neyi yapıp neyi yapmayacaklarını açıklayandır. Beyan da kelamdır. Allah Teala'nın "Rahman, Kur'an'ı
öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti, buyruğundaki "beyan"
kelam ile tefsir edilmiştir. Allah Teala'nın kitabı
"Ha mim. Mübin olan kitaba yemin olsun
ki..."(Zuhruf, 1-2)
buyruğunda "mübin" ile vasfetmesine
gelince denildi ki, manası hakkı batıldan ayıran demektir. Şöyle de denildi:
Hayrı ve bereketi açık olandır. Dolayısıyla her insanın rabbinden bir beyyine (delil) üzere olması gerekir. Şöyle ki: Marifete
dair birçok şahit delil elde etmeli ki Allah'ın sıfatlarını kulların
sıfatlarından ayırt etsin. Gücünün önüne koyduğu delilleri ikame ettiği
şehitleri ve gönderdiği resulleri muhakkak gördün. Bunların hepsi kullarına
onlardan istediğini beyan etmek içindir. Dolayısıyla sende Allah'ın ve
resulünün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sana beyan ettikleri gibi Allah'ın ve resulünün (s.a.v.) öğrettiklerinden beyan
et. Bu hususta Allah'ın ve resulünün (s.a.v.) adabıyla teeddüp etsin. O sana
öğrettiklerinden dolayı bir ücret almadı, üzerine bir vergi koymadı. Bilakis
bunun ecrini sana geri çevirdi, sevabını sana iade etti. Böylece
peygamberlerden sonra gelen Alimler zümresinde haşr olunasın, şahit olan insanların üzerine şahit olasın.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: