EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
6- EL-KADİM |
Hak Teala'nın
Kur'an'daki "O evvel olandır."(Hadid, 3) buyruğunun manası bu isme delalet etmiştir. Daha
önce aktardığımız üzere Musa b. Ukbe ve Abdulazız b. Husayn yoluyla gelen Ebu Hüreyre (r.a.) hadisinde de zikredilmiştir. Beyhaki (rahımehullah) de İsmail
b. Ebi Ayyaş hadisinden rivayet eder. Dedi ki:
Muhammed b. Talha bir adam yoluyla anlattı. (dedi ki): İsa (aleyhisselam)
ölüyü diriltmek istediğinde iki rekat namaz kılardı. İlk
rekatta "Tebarekellezi bi yedihilmülkü"(Mülk)
ikinci rekatta Secde'yi okurdu. Bitirince Allah'ı över sonra yedi isimle dua
ederdi: Ey Kadim! Ey Hafiyy! Ey Daim! Ey Ferd! Ey Vitr! Ey Ahad! Ey Samed! Beyhaki (rahımehullah) dedi ki:
Bu hadis kuvvetli değildir.
Derim ki: senedi sahih
olmasa da mana yönünden sahihtir. Çünkü Allah Teala
"O evvelolandır" buyurmuştur. İsimler
arasında da sayılmıştır. İmamlar da bu ismi kullanmışlardır.
İbnü'l-Arabı (rahımehullah)
der ki: Kadım hakkında ne Kur'an ne de Sünnet de bir
şey varid olmuştur. Ancak alimlerimiz
dediler ki: ümmet bu isim konusunda icma ettiler.
Bundan sonra şöyle dedi: Bilin ki alimlerimiz bu ismi
tazim ettiler, izahında uzun uzadıya kelam ettiler. Hakkında icma olduğunu iddia ettiler. Sahabiler,
tabiiler geçti gittiler. Bu ismi ne bildiler ne de andılar. Ancak görüşler
ortaya çıkınca şeriata felsefecilerin, tabiplerin kelamı bulaşınca bu lafzı
kullanır oldular. Alimlerimiz bunu mülahaza edince o
kadar yayılmışken reddine imkan bulamadılar. Dayanacağı bir yönde buldular bu
sefer onlar da kullandılar. Bu isim için bölümler, alt dallar tertip ettiler.
Dediler ki: Varlık ve ömür açısından takaddüm. Allah'a yemin olsun ki, şeriatta
varid olan isimlerden olsaydı geniş izah eder,
taalluk eden hususları tetkik ederdik.
Derim ki: Dediğimiz gibi
şeriatta zikre varid olmuştur. Bu da bu isim
konusunda geniş izah. Deriz ki: Alimlerimiz dediler
ki: Allah'ın sıfatları arasında Kadim, Selbi sıfatlardandır. Manası varlığının,
bir başlangıcı yoktur. Sanki bu isim ezeldeki varlığının Daimliğine nazarla
verilmiştir. Nitekim Baki de gelecekteki varlığının devamına nazaran
verilmiştir. Zarureten bilinir ki şayet Kadim ise o
zaman da Bakidir.
Halimi der ki: Kadimin
manası: Daim olan ve varlığının başlangıcı olmayan "Mevcut" demektir.
Lügatte "Kadim" geçen demektir. Allah'a Kadim ismi, bütün mevcudattan
önce gelmiş olmasına nazaran verilmiştir. Böyle olunca varlığının bir
başlangıcının olması caiz olmaz. Çünkü bu, ondan başkasının varlığını
gerektirir. Bu "başka"nın da ondan önce var olması vacip olur. Böyle
olunca onu bütün mevcudattan önce gelmesi sahih olmaz. Bu izahtan ortaya çıkan
şudur ki, biz onu mevcudattan önce var olmakla vasfettiğimiz
zaman, varlığının bir başlangıcının olmadığına işaret etmiş oluruz. İşte
sıfatları arasında "Kadim" bu mananın ifadesi olmuştur.
İbn Arabi (rahımehullah)
der ki: Bid'at ehlinden bir taife dedi ki: gerçekte
Allah'tan başka Kadim yoktur. Çünkü Kadimlik mübalağa yalnız ona aittir. Alimlerimiz bu konuda onlarla tartışmışlardır. Dediler ki:
Lügat ehli "Kadim bina", "Kadim hurma dalı" demişlerdir.
Derim ki: İmam İbn Fürek (rahimehullah)
bu hususu beyan etmiştir. Dedi ki: Kadim mübalağa şartıyla varlığı takaddüm
eden (önce olan)'dır. Takaddüm iki kısımdır:
1- Sınırı olan bir
takaddüm (öncelik): Yaratılmış varlıkların birbirine takaddüm etmesi gibi.
"Kadim (eski) ev, Kadim bina, Kadim dal, Kadim bir iftira"
demeleridir. Kur'an'da "Bu Kadim bir
yalandır"(Ahkaf, 11) buyurulur.
2- Sınırı (başlangıç
noktası) olmayan tekaddüm (önce gelme): Bari Teala'nın sıfatlarının bütün mahlukattan
önce gelmesi. Her bir sıfatına da hakikat yoluyla Kadim denir.
Bunun faydası Allah'ın
varlığının ez eli olduğunu, varlığının mahlukatın
varlığı gibi, -yokluk-tan sonra başlamadığını bilmendir. "Kıdem"in
manası şudur. Yani varlıkta önce gelmektir. Onun varlıktaki kıdemi, müddet veya
müddet şeklinde değerlendirilen hiçbir şeyolmaksızın
her varlıktan her hadisten (yaratılmıştan) önce olmasıdır.
Allah'ın bununla vasfedilmesinin vacip olduğunun delili şudur: Şayet böyle
olmasaydı o zaman varlığı ile bütün yaratılmışlardan önce olamayacaktı. Bu
durumda varlığının başlangıcının bulunması gerekecekti. Şayet böyle olsaydı o
zaman "Hadis" olur, varlığı da bir muhdisi
(var edeni) gerektirirdi. Başkasına bağlı olur ona ihtiyaç duyardı. O zaman
yaratılmışlar hükmünde olurdu. Sonra onu var eden de ya Kadim veya hadis
olmalıydı. Eğer hadis ise o da bir muhdisin varlığını
gerektirirdi ve bu nihayetsiz olarak devam ederdi. Ancak hadis değilse o zaman
Kadim, lem yezel (Baki)
olur. O da dile getirdiğimiz şu husustur: Hayadis (mahlukat)'ın mutlaka hadis
olmayana bağlı olması gerekir, varlığı onunla (onun var etmesi ile) olmalıdır.
Ona dayanmalıdır. Hal böyle olunca varlıkları var edenin mutlaka onlardan evvelolduğunu dile getirmek vacip olmuştur. Bu isim Yüce
Mevla için ancak "evveli olmayan" manası cihetiyle mahsustur.
Cevheri (rahimehullah) der ki: Kıdem, hadisliğin hilafınadır.
Binaenaleyh her
mükellefin Allah Teala'nın mutlak Kadim olduğunu, her
açıdan evvelolduğunu, bütün mevcudatın ondan sadır
olduğunu onun var etmesiyle varolduklarını, bir şey
irade buyurduğunda ona "kun (ol)" demesinin
kafi geldiğini bilmesi vaciptir.
Allah'tan başka Kadim
olmadığını, onun dışında ki her şeyin yaratılmış, yaratılmış olanın da her
halinde yaradanına muhtaç olduğunu bilenin üzerine
haktır, vecibedir ki, kalbini fakir (muhtaç) olana bağlamasın ve gani olandan
yüz çevirmesin. Zira bu onu bilmediğinin delilidir.
Başlangıcı olmayanın
daha yer, gök, arş, kürsi, melek, insan
... hiçbir şey yokken kendi zatı ile kaim
olanı, şimdi de aynı evsaf üzere olanın azametini, yüceliğini tefekkür et, bu azimi görmeye çalış. Eğer onun Kerim veçhini görürsen bil
ki kesinlikle büyük bir saadet kazandın.
İbn Arabi (rahimehullah)
der ki: Bari Teala ezeli olmakla vasfedilmez.
Çünkü bu iştikakın desteklemediği lügatta şahidi
olmayan ve de şeriatta bulunmayan felsefi bir lafızdır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: