EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

2- EL-MEVCUD

 

Varlık alemindeki her zat için kullanılan bir isimdir. Şey' denilen her şeye mevcut denir. Mu'tezile dedi ki: Şey', mevcuttan geneldir, çünkü onlar varlığı takdiri olan mümkünleri de "şey" saydılar. Biz ise diyoruz ki: Mükin varlık alemine çıkıncaya kadar malumdur. Çıktığı zaman ona ''şey" deriz. Allah'ın varlığı bizzat kendindendir. Bazı kelamcılar bu ismi sıfatlar arasında saymıştır. Muhakkik alimlerin çoğunluğu zatın aynısı olduğu, onu ilmin zatı bilmek olduğu kanaatindedirler.

 

Onlara göre yine "cevher" herhangi ek bir mana olmaksızın bizzat kendisidir. "Yer işgal etme" ise Cevherin zatına ek bir sıfattır. Bu husus el- Vahid başlığı altında da gelecektir.

 

İbnü'l-Arabi (rahimehullah): "Mevcut" lafzını alimlerimiz Yüce Mevla için kullanmışlardır. Dediler ki: Biz bunu ümmetin icmaına binaen kullandık. Bu ise vehimdir. Çünkü ümmet bu isim konusunda icma etmemiştir. İki şeyden dolayı:

 

1- Bu sahabilerin ve tabiinlerin sözlerinde geçmemiştir. Bilakis bunu kelam alimleri kullanır.

 

2- Bazı kelamcılar bu isim konusunda muhalefet etmişler ve "O mevcuttur" demem, demişlerdir.

 

Doğrusu ise, alimlerimiz hacet hasıl olduğu için kullanmışlardır.

 

Çünkü şeriatta varid olmuştur. Allah Teala kendinden haber verirken şöyle buyurmuştur: "Onun yanında Allah'ın varlığını (mevcut olmasını) buldu. O da tastamam hesabını gördü."(Nur, 39) Bu ayet bu lafzın kullanımına açık bir izin sahih bir nastır. Bu isim mabud ve müstean isimleri kabilindendir.

 

Derim ki: Sahih sünnette Allah şöyle dedi: "Ademoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin. Dedi ki: Sen, alemlerin rabbi iken seni nasıl ziyaret edeyim? Dedi ki: Falan kulum hastalandı onu ziyaret etmedin. Bunu bilmiyor musun? Şayet sen onu ziyaret etseydin beni onun yanında (mevcut) bulurdun." Hadis sahihtir.

 

Her mükellefin gerçek manada mutlak olarak Allah'tan başka mevcud olmadığını tüm varlıkları onun icad ettiğini bilmesi vaciptir. Bütün varlıkları yokluk gaybından icad edip ortaya çıkarmıştır. üzerine boşalttığı nur ile aydınlanmıştır. Şu da var ki varlıkların hepsi nazari taksimde; ya başta ve sonda yokluk ile kesilmiştir. Veya son olarak değil de başta yokluk ile kesilmiştir. Yahut başlangıç olarak değil de son olarak yokluk ile kesilmiştir.

Bu son kısım mahaldir. Çünkü kadim olduğu sabit olanın adem (yok) olması imkansızdır. Her üç kısım sahihtir sabittir. Başında ve sonunda yokluk kesintisi olmayana gelince o, var olduktan sonra fani olan her şeydir. Çünkü yokluktan çıkmış yine yokluğa dönecektir.

 

Başlangıç açısından yokluğu olan, ancak varolduktan sonra yok olmayacak olan ahiret diyarıdır. Başında da sonunda da yokluk olan belirlenmiş ve her tarafından kuşatılmıştır. Çünkü zaman onu kuşatır, hasr onu kapsamına alır. Başlangıç açısından yokluk ile kesintiye uğramış, yokluğu ile yok olmayan varlığa gelince Eş'ariler bu son iki mevcudu ayırtetmemişlerdir. Ancak Allah onu baki kılmıştır. Yoksa onlara göre dünya alemi ile ahiret alemi arasında bir fark yoktur. Çünkü Allah Teala ahiret yurdunu baki kılar. Dünya aleminden de bekayı keser. Bu konunun el-Baki isminde daha ziyade izahı gelecektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

3- EL-MABUD