SÜNEN DARAKUTNİ

Adaklar

 

النذور

Adaklar

 

حدثنا أبو حفص عمر بن محمد بن المسيب النيسابوري نا عبد الله بن روح المدائني نا سلام بن سليمان نا محمد بن الفضل بن عطية عن عبد العزيز بن رفيع عن تميم بن طرفة عن عدي بن حاتم قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم النذر نذران فمن نذر نذرا لله فليف به ومن نذر نذرا في معصية الله فكفارته كفارة يمين

 

4240- Adiy b. Hatİm der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adak iki çeşittir. Kim Allah için bir adakta bulunursa o adağını yerine getirsin. Kim de Allah'a masiyet olan bir adakta bulunursa onun kefareti yemin kefaretidir" buyurdu.

 

Tahric: İbnu'l-Carud (935) ve Beyhili (10/72).

 

 

نا حمزة بن القاسم الإمام نا محمد بن الخليل نا محمد بن عبد الله بن عمران نا طلحة بن يحيى عن الضحاك بن عثمان عن عبد الله بن سعيد ح ونا الحسن بن الخضر نا إسحاق بن إبراهيم بن يونس نا جعفر بن مسافر نا بن أبي فديك نا طلحة بن يحيى عن عبد الله بن سعيد بن أبي هند عن بكير ح ونا الحسين بن إسماعيل نا حميد بن زنجويه النسائي نا بن أبي أويس حدثني أبي عن داود بن الحصين عن ثور بن خالد الديلي أو عن خاله موسى بن ميسرة عن بكير بن عبد الله بن الأشج عن كريب مولى عبد الله بن عباس عن عبد الله بن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال من نذر نذرا لم يسمه فكفارته كفارة يمين ومن نذر نذرا في معصية الله فكفارته كفارة يمين ومن نذر نذرا لم يطقه فكفارته يمين ومن نذر نذرا لله يطيقه فليف به واللفظ للمحاملي

 

4241- Abdullah b. Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim adını belirtmeden bir adakta bulunursa, onun kefareti yemin kefaretidir. Kim Allah'a masiyet olan bir adakta bulunursa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim gücünün yetmeyeceği bir adakta bulunursa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim de Allah için gücünün yeteceği bir adakta bulunursa o adağını yerine getirsin. "

 

Lafız Mahamili'nindir.

 

Tahric: Ebu Davud (3322) ve İbn Mace (2128).

 

 

نا الحسين بن إسماعيل نا أحمد بن منصور زاج نا عمر بن يونس نا سليمان بن أبي سليمان عن يحيى بن أبي كثير عن طاوس عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لا نذر إلا فيما أطيع الله ولا يمين في غصب ولا طلاق ولا عتاق فيما لا يملك

 

4242- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Adak, sadece Allah'a itaat olan konularda söz konusudur. Öfke halinde edilen yemin geçerli değildir. Kişinin nikahı altında olmayan bir kadını boşaması ve sahip olmadığı bir köleyi azad etmesi geçerli değildir. "

 

Tahric: Taberani, M. el-Kebır 11/27 (10933) ve M. el-Evsat (2029).

 

 

نا أحمد بن محمد بن زياد القطان نا جعفر بن محمد بن كزال أبو الفضل نا محمد بن نعم بن هارون نا كثير بن مروان نا غالب بن عبيد الله العقيلي عن عطاء بن أبي رباح عن عائشة قالت قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من جعل عليه نذرا في معصية الله فكفارة يمين ومن جعل عليه نذرا فيما لا يطيق فكفارة يمين ومن جعل عليه نذرا لم يسمه فكفارة يمين ومن جعل ماله هديا إلى الكعبة في أمر لا يريد فيه وجه الله فكفارة يمين ومن جعل ماله في المساكين صدقة في أمر لا يريد به وجه الله فكفارة يمين ومن جعل عليه المشي إلى بيت الله في أمر لا يريد به وجه الله فكفارة يمين ومن جعل عليه المشي إلى بيت الله في أمر يريد به وجه الله فليركب ولا يمشي فإذا أتى مكة قضى نذره ومن جعل عليه نذرا لله فيما يريد به وجه الله فليتق الله وليف به ما لم يجهده غالب ضعيف الحديث

 

4243- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim Allah'a masiyet olan bir adakta bulunursa, onun kefareti yemin kefaretidir, Kim gücünün yetmeyeceği bir adakta bulunursa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim adını belirtmeden bir adakta bulunursa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim Allah rızasını gözetmeksizin malını Kabe'de kurban etmeyi adarsa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim Allah rızasını gözetmeksizin malını yoksullara sadaka olarak vermeyi adarsa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim Allah rızasını gözetmeksizin Kabe'ye kadar yürümeyi adarsa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim Allah rızasını gözeterek Kabe'ye kadar yürümeyi adarsa bineğine binsin ve yürümesin. Böylesi bir durumda kişi Mekke'ye vardığı zaman (bineğinden inip Kabe'ye kadar yürüyerek) adağını yerine getirir. Kim de Allah rızasını gözeterek bir adakta bulunursa Allah'tan korksun ve zor durumda kalmayacaksa adağını yerine getirsin. "

 

Galib, hadisleri zayıf biridir.

 

Tahric: İsnadında Galib b. Ubeydillah bulunmaktadır. İbn Main: "Bu kişi güvenilir bir kimse değildir" dedi.

 

 

نا حمزة بن القاسم الإمام نا محمد بن الخليل نا محمد بن عبد الله بن عمران البياضي نا طلحة بن يحيى عن الضحاك بن عثمان عن عبد الله بن سعيد بن أبي هند عن بكير بن عبد الله بن الأشج عن كريب عن بن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال من نذر نذرا لم يسمه فكفارته كفارة يمين ومن نذر نذرا لم يطقه فكفارته كفارة يمين ومن نذر نذرا فأطاقه فليف به

 

4244- İbn Abbas bildiriyor: Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} şöyle buyurdu:

"Kim adını belirtmeden bir adakta bulunursa, onun kefareti yemin kefaretidir. Kim gücünün yetmeyeceği bir adakta bulunursa, onun kefareti yine yemin kefaretidir. Kim de gücünün yeteceği bir adakta bulunursa o adağını yerine getirsin. "

 

Tahric: Beyhaki (10/45).

 

 

حدثنا أبو عمر نا يحيى بن الفضل الخرقي نا أبو عامر نا زهير بن محمد عن بن حرملة أن رجلا سأل سعيد بن المسيب فقال إني قلت على المشي إلى الكعبة فقال سعيد قلت على نذر قال الرجل لا فقال ليس عليك شيء

 

4245- İbn Harmele bildiriyor: Bir adam, Said b. el-Müseyyeb'e: "Ben: ‘‘Kabe'ye kadar yürüyeceğim’‘ dedim (bu durumda ne yapmam gerekir?)" diye sorunca, Said: "Üzerime adak olsun, dedin mi?" karşılığını verdi. Adam: "Hayır" deyince, Said: "O zaman hiçbir şey yapmana gerek yoktur" dedi.

 

Tahric: Abdürrezzak 8/453 (15880).

 

 

نا محمد بن الحسن بن علي الحراني نا محمد بن الحسن بن قتيبة نا أبي نا أيوب بن سويد الرملي عن الحسن بن عمارة عن حبيب بن أبي ثابت عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال مر النبي صلى الله عليه وسلم على أبي إسرائيل وهو قائم في الشمس فقال ما بال هذا فقالوا يا رسول الله نذر أن لا يتكلم ولا يستظل ولا يقعد وأن يصوم فقال مروه فليتكلم وليستظل وليقعد وليصم ولم يأمره بالكفارة وعن الحسن بن عمارة عن الزهري عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم وعن الحسن بن عمارة عن عمرو بن دينار عن طاوس عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم مثله

 

4246- İbn Abbas der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneş altında duran Ebu İsrail'e rastlayınca: "Buna ne olmaktadır?" diye sordu. Oradakiler: "Ey Allah'ın Resulü! O, konuşmamayı, gölgelenmemeyi, oturmamayı ve oruç tutmayı adadı" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):  "Ona konuşmasını, gölgelenmesini, oturmasını ve bu şekilde oruç tutmasını söyleyin" buyurdu. Ancak kefaret ödemesini zikretmedi.

 

Hasan b. Umara - Zührı - Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe - ibn Abbas kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısı rivayet edilmiştir.

Hasan b. Umara - Amr b. Dinar - Tavus - ibn Abbas kanalıyla da Hz.

Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: Buhari (6704).

 

 

حدثنا أحمد بن محمد بن سعيد نا الحسن بن جعفر بن مدرار حدثني عمي طاهر بن مدرار نا الحسن بن عمارة عن حبيب بن أبي ثابت عن سعيد بن جبير عن بن عباس والزهري عن عبيد الله بن عبد الله عن بن عباس قال مر النبي صلى الله عليه وسلم على أبي إسرائيل ثم ذكر مثله سواء ولم يذكر حديث عمرو بن دينار

 

4247- Ubeydullah b. AbdilIah bildiriyor: İbn Abbas: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güneş altında duran Ebu İsrail'e rastladı. .. " dedi ve bir önceki hadisin aynısını aktardı.

 

Ravi, Amr b. Dinar'ın rivayetinden bahsetmemiştir.

 

 

نا أحمد بن عيسى الخواص نا سفيان بن زياد بن آدم نا حبان بن هلال نا وهيب نا أيوب عن عكرمة عن بن عباس قال بينما النبي صلى الله عليه وسلم يخطب إذ رأى رجلا قائما في الشمس فسأل عنه فقالوا هذا أبو إسرائيل نذر أن يقوم ولا يقعد ولا يستظل ويصوم ولا يتكلم فقال مروه فليقعد وليستظل وليتكلم ويصوم

 

4248- İbn Abbas der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe verirken güneşin altında duran bir adam görüp durumunu sorunca, ashab: "Bu, Ebu İsrail'dir. O, ayakta durup oturmamayı, gölgelenmemeyi, oruç tutmayı ve kimseyle konuşmamayı adadı" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona oturmasını, gölgelenmesini, konuşmasını ve bu şekilde oruç tutmasını söyleyin" buyurdu.

 

 

نا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا خلف بن هشام نا عبثر عن ليث عن حماد عن إبراهيم عن علقمة عن عبد الله قال الأيمان أربعة يمينان يكفران ويمينان لا يكفران فالرجل يحلف والله لا نفعل كذا وكذا فيفعل والرجل يقول والله لأفعل فلا يفعل وأما اليمينان اللذان لا يكفران فالرجل يحلف ما فعلت كذا وكذا وقد فعله والرجل يحلف لقد فعلت كذا وكذا ولم يفعله

 

4249- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Dört çeşit yemirı vardır. Bunlardan ikisinin kefareti vardır, ikisinin ise kefareti yoktur. Kişi yemirı ederek: "Vallahi şunu şunu yapmayacağım" der ve o şeyleri yapar. Yine kişi: "Vallahi (şunu şunu) yapacağım" der ve o şeyleri yapmaz (Bu yemirıler kefaret gerektirmez). Kefaret gerektiren yeminler ise kişinin bir işi yaptığı halde: "Vallahi ben şunu şunu yapmadım" diye yemirı etmesi ve bir şeyi yapmadığı halde: "Vallahi şunu şunu yaptım" demesidir.

 

 

نا إسماعيل بن محمد الصفار نا عمر بن مدرك نا سعيد بن منصور نا بن أبي الزناد عن أبيه عن سالم عن بن عمر قال كل إستثناء غير موصول فصاحبه حانث

 

4250- İbn Ömer der ki: "Kişi bir şey söyler de hemen ardından inşallah demezse dediğini yapmakla yükümlüdür."

 

Tahric: BeyhakI (10/47).

 

 

نا يعقوب بن إبراهيم البزاز نا علي بن مسلم نا خالد بن مخلد نا سليمان بن بلال نا عبد الرحمن بن الحارث عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال جاءت امرأة أبي ذر على راحلة رسول الله صلى الله عليه وسلم القصواء حين أغير على لقاحه حتى أناخت عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالت إني نذرت إن نجاني الله عليها لآكلن من كبدها وسنامها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لبئسما جزيتها ليس هذا نذرا إنما النذر ما إبتغى به وجه الله

 

4251- Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre (müşrikler) Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) develerine baskın yapıp develeri sürüp götürünce, Ebu Zer'in hanımı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi Kasva'nın üzerinde geldi ve deveyi Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında çöktürüp: "Eğer Allah beni bu devenin üzerinde kurtaracak olursa, ciğerinden ve hörgücünden yemeyi adadım" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona ne kötü bir mükafat vereceksin. Bu (dediğin) adak değildir! Adak, ancak Allah'ın rızasını onunla kazanmak için adanan şeydir" buyurdu.

 

Tahric: Ahmed, Müsned (2/183, 211).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا محمد بن يحيى نا محمد بن عبد الله الأنصاري نا أشعث نا بكر بن عبد الله المزني عن أبي رافع أن مولاته أرادت أن تفرق بينه وبين امرأته فقالت هي يوما يهودية ويوما نصرانية وكل مملوك لها حر وكل مال لها في سبيل الله وعليها المشي إلى بيت الله إن لم تفرق بينهما فسألت عائشة وابن عمر وابن عباس وحفصة وأم سلمة فكلهم قال لها أتريدين أن تكوني مثل هاروت وماروت وأمروها أن تكفر يمينها وتخلي بينهما

 

4252- Bekr b. Abdillah el-Müzeni Bildiriyor: Ebu Rafi'nin efendisi Ebu Rafi ve karısını birbirlerinden ayırmak isteyip: ''Eğer onları birbirlerinden ayırmazsam bir gün Yahudi, bir gün de Hıristiyan olayım. Bütün kölelerim hür olsun. Malım Allah yolunda (sebil) olsun ve Kabe'ye kadar yürümek adağım olsun" dedi. Bu durumu, Hz. Aişe, İbn Ömer, İbn Abbas, Hafsa ve Ümmü Seleme'ye sorduğunda, hepsi de: "Sen, Harut ve Marut gibi mi olmak istiyorsun?" dediler ve yeminine kefaret ödeyip aralarından çekilmesini söylediler.

 

Tahric: Beyhakl, Sünen (10/66).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا محمد بن إسحاق نا الحسن بن موسى نا أبو هلال نا غالب عن بكر بن عبد الله المزني عن أبي رافع قال قالت مولاتي لأفرقن بينك وبين امرأتك وكل مال لها في رتاج الكعبة وهي يوما يهودية ويوما نصرانية ويوما مجوسية إن لم تفرق بينك وبين امرأتك قال فانطلقت إلى أم المؤمنين أم سلمة فقلت إن مولاتي تريد أن تفرق بيني وبين أمراتي فقالت أنطلق إلى مولاتك فقل لها إن هذا لا يحل لك قال فرجعت إليها قال ثم أتيت بن عمر فأخبرته فجاء حتى انتهى إلى الباب فقال ههنا هاروت وماروت فقالت إني جعلت كل مال لي في رتاج الكعبة قال فما تأكلين قالت وقلت وأنا يوما يهودية ويوما نصرانية ويوما مجوسية قال إن تهودت قتلت وإن تنصرت قتلت وإن تمجست قتلت قالت فما تأمرني قال تكفري يمينك وتجمعين بين فتاك وفتاتك

 

4253- Ebu Raft' der ki: Efendim olan kadın: "Mutlaka seni hanımından ayıracağım. Eğer seni hanımından ayırmayacak olursam sahip olduğum bütün mallarım Kabe kapısında sebil olsun, bir gün Yahudi, bir gün Hıristiyan, bir gün de Mecusi olayım" dedi. Bunun üzerine mümirılerirı annesi Ümmü Seleme'nirı yanına gidip: "Benim efendim olan kadın beni hanımımdan ayırmak istiyor" dediğimde, Ümmü Seleme: "Efendirı olan kadına git ve ona: ‘‘Böyle bir şey yapmak. senirı içirı helal değildir’‘ de" karşılığını verdi. Ben de ona gittikten sonra İbn Ömer'irı yanına gittim ve durumu kendisine haber verdim. O da kapıya kadar geldi ve: "Harut ile Marut burada mıdır?" dedi. Efendim olan kadın: "Ben, (eğer onları birbirirıden ayırmayacak olursam) bana ait olan bütün malımı Kabe'nirı kapısına sebil kılacağımı söyledim" dedi. İbn Ömer: "O zaman sen ne yiyeceksin?" diye sorunca, efendim: "Ayrıca bir gün Yahudi, bir gün Hıristiyan, bir gün de Mecusı olayım diye de yemin ettim" dedi. İbn Ömer:

"Eğer Yahudi olursan öldürülürsün. Eğer Hıristiyan olursan öldürülürsün. Eğer Meclisi olursan öldürülürsün" deyince, efendim: "O zaman ne yapmamı emredersin?" diye sordu. Bunun üzerine İbn Ömer: "Yeminine kefarette bulunursun ve kölen olan bu adamı ve cariyeyi yine bir araya getirirsin" karşılığını verdi.

 

 

نا يعقوب بن إبراهيم البزاز نا الحسن بن عرفة نا عمر بن عبد الرحمن الأبار عن يحيى بن سعيد الأنصاري عن القاسم قال جاءت امرأة إلى بن عباس قد نذرت نحر ابنها فأمرها بالكفارة فقال رجل من القوم سبحان الله كفارة في معصية الله تعالى فقال بن عباس نعم قد ذكر الله الظهار وأمر بالكفارة

 

4254- Kasım der ki: Oğlunu kesmeyi adayan bir kadın İbn Abbas'a gelince, İbn Abbas, kefaret ödemesini emretti. Orada bulunanlardan bir adam: "Sübhanallah! Allah'a masiyet olan bir konuda kefaret mi ödenecek?" deyince, İbn Abbas: "Evet, Allah zıhar'ı zİkretti ve böylesi durumda kefaret ödemeyi emretti" karşılığını verdi. 

 

Tahric: Malik, Muvatt8. (2/476) ve Beyhakl, Sünen (10/72).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا عبد الرحمن بن بشر بن الحكم نا يحيى بن سعيد عن عبيد الله عن نافع عن بن عمر قال كفارة اليمين مد حنطة لكل مسكين

 

4255- İbn Ömer: "Yemin kefareti her yoksula verilecek bir müd (0,6 kg) buğdaydır" dedi. 

 

Tahric: Malik, Muvatt8. (2/479) ve Beyhaki, Sünen (10/55).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا علي بن حرب نا بن إدريس عن داود بن أبي هند عن عكرمة عن بن عباس قال لكل مسكين مد من حنطة ريعه إدامه

 

4256- İbn Abbas der ki: "Her yoksula katığıyla birlikte bir müd (0,6kg) buğday verilir."

 

Tahric: Beyhaki, Sünen (10/55).

 

 

نا أبو بكر النيسابوري نا محمد بن يحيى نا وهب بن جرير نا هشام صاحب الدستوائي عن يحيى بن أبي كثير عن أبي سلمة بن عبد الرحمن عن زيد بن ثابت في كفارة اليمين قال مد من حنطة لكل مسكين

 

4257- Ebu Seleme b. Ebdirrahman'ın bildirdiğine göre Zeyd b. Sabit yemin kefareti hakkında: ''Her yoksul'a bir müd buğday verilir.'' demiştir.

 

Tahric: Beyhaki (10/55) ve Abdürrezzak 8/506 (16068).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا يوسف بن سعيد بن مسلم نا حجاج نا بن لهيعة عن سليمان بن موسى عن عطاء قال سمعت أبا هريرة في هذا المسجد يقول ثلاثة أشياء فيهن مد مد في كفارة اليمين وفي كفارة الظهار وفدية طعام مسكين

 

4258- Ata der ki: Ebu Hureyre'nin bu mescidde: ''Üç şey vardır ki, bunların kefaretinde birer müd verilir. Bunlar yemin kefareti, zihar kefareti ve yoksulu doyurma kefaretidir.'' dediğini işittim.

 

Tahric: Beyhaki, Sünen (10/55).

 

 

نا أبو شيبة عبد العزيز بن جعفر نا عبد الله بن خالد بن يزيد اللؤلؤي نا محمد بن أبي عدي عن داود بن أبي هند عن عكرمة عن بن عباس قال لكل مسكين مد من حنطة فيه إدامه

 

4259- İbn Abbas: "Her yoksula katığıyla birlikte bir müd (yaklaşık 600 gram) buğday verilir" dedi.

 

 

نا محمد بن منصور بن أبي الجهم نا نصر بن علي نا يزيد بن زريع نا خالد الحذاء عن عكرمة عن بن عباس قال إذا عجز الشيخ الكبير عن الصيام أطعم عن كل يوم مدا واحدا

 

4260- İbn Abbas der ki: "Yaşlı kimse oruç tutmaktan aciz kalırsa tutamadığı her gün için (yoksula) birer müd (0,6kg) (buğday) verir."

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا محمد بن يحيى نا عمرو بن أبي سلمة نا زهير بن محمد عن بن جريج عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إذا ادعت المرأة طلاق زوجها فجاءت على ذلك بشاهد عدل استحلف زوجها فإن حلف بطلت شهادة الشاهد وإن نكل فنكوله بمنزلة شاهد آخر وجاز طلاقه

 

4261- Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kadın, kocasının kendisini boşadığını iddia eder ve bu konuda dürüst bir şahit getirirse, kocasından bu hususta yemin etmesi istenir. Boşamadım diye yemin ederse şahidin şahadeti geçersiz olur. Eğer yemin etmekten imtina ederse, bu imtinası ikinci şahid yerine geçer ve talak geçerli sayılır. "

 

 

حدثنا محمد بن مخلد نا عباس بن عبد الله الترقفي نا يحيى بن يعلى نا أبي نا غيلان بن جامع عن إسماعيل بن أبي خالد عن عامر الشعبي قال شهد رجلان من أهل دقوقاء نصرانيان على وصية مسلم مات عندهم فارتاب أهل الوصية فأتوا بهما أبا موسى الأشعري فاستحلفهما بعد صلاة العصر والله ما اشترينا به ثمنا ولا كتمتما شهادة الله إنا إذا لمن الآثمين قال عامر قال أبو موسى والله إن هذه لقضية ما قضى بها منذ مات رسول الله صلى الله عليه وسلم قبل اليوم

 

4262- Amir eş-Şa'bi der ki: Dakuka halkından Hıristiyan olan iki adam Müslümanlardan birinin vasiyetine şahitlik oldular. Müslüman kişi yanlarında ölmüştü. Ancak müslümanın yakınları bunlardan şüphelenince (davalaşmak üzere) onları Ebu Musa el-Eş'ari'nin yanına getirdiler. Ebu Musa ikindi namazından sonra onlara: "Vallahi bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyeceğiz, yoksa biz elbette günahkarlardan oluruz" diye yemin ettirdi.

 

Amir der ki: Ebu Musa: "Vallahi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zamandan bu güne kadar böyle bir hadise olmadı" dedi.

 

Tahric: BeyhakI (10/165).

 

 

نا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا أحمد بن عيسى المصري نا عبد الله بن وهب أخبرني سليمان بن بلال عن يحيى بن سعيد أن أبا الزبير حدثه عن عدي بن عدي عن أبيه أنه أتى رجلان يختصمان إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم في أرض فقال أحدهما هي لي وقال الآخر هي لي حزتها وقبضتها فقال فيها اليمين للذي بيده الأرض فلما تفوه ليحلف قال له رسول الله صلى الله عليه وسلم أما إنه من حلف على مال امرء مسلم لقى الله عز وجل وهو عليه غضبان قال فمن تركها فله الجنة

 

4263- Adiy b. Adiy, babasından bildiriyor: İki kişi bir tarla konusunda davalaşmak için Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiler. İçlerinden biri: "O benimdir" derken, diğeri: "O benimdir, onu ben aldım" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yemin etmek tarla elinde olana düşer" buyurdu. Adam yemin etmek için yaklaşınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kim Müslüman birinin malını elinden almak için yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın gazabına uğrayarak O'nun huzuruna çıkar" buyurdu. Adam: "Onu bırakan kişiye ne vardır?" diye sorunca da: "Cennet vardır" buyurdu.

 

Tahric: Nesai, S. el-Kübra 3/486 (5995, 5996)

 

 

نا الحسين بن إسماعيل نا محمد بن عبيد الله الزهري نا محمد بن جهضم نا إسماعيل بن جعفر عن يحيى بن سعيد الأنصاري أخبرني أبو الزبير أن عدي بن عدي أخبره عن أبيه عن النبي صلى الله عليه وسلم نحوه

 

4264- Farklı kanalla bir öncekinin aynısı bildirilmiştir.

 

 

نا إسماعيل بن محمد الصفار نا عباس بن محمد نا الحسن بن بشر نا الحكم بن عبد الملك عن قتادة عن أنس بن مالك قال آمن رسول الله صلى الله عليه وسلم الناس يوم فتح مكة إلا أربعة نفر عبد العزى بن خطل ومقيس بن ضبابة الكناني وعبد الله بن سعد بن أبي سرح وأم سارة فأما عبد العزى فقتل وهو آخذ بأستار الكعبة وذكر باقي الحديث

 

4265- Enes b. Malik der ki: Mekke'nin fetih gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dört kişi dışında herkese eman verdi. Bunlar Abduluzza b. Hatal, Mikyas b. Subabe el-Kindi, Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh ve Ümmü Sare'dir. Abduluzza, Kabe'nin örtülerine tutunmuş bir şekilde öldürüldü ... " Sonrasında ravi hadisin devamını aktardı.

 

Tahric: Beyhaki, Delailu'n-Nübüvve (5/60).

 

 

نا أبو عبد الله أحمد بن محمد بن المغلس نا زهير بن محمد بن قمير نا أحمد بن المفضل نا أسباط بن نصر قال زعم السدي عن مصعب بن سعد عن أبيه قال لما كان يوم فتح مكة آمن رسول الله صلى الله عليه وسلم الناس إلا أربعة نفر وامرأتين وقال اقتلوهم وإن وجدتموهم متعلقين بأستار الكعبة عكرمة بن أبي جهل وعبد الله بن خطل ومقيس بن ضبابة وعبد الله بن سعد بن أبي سرح وذكر باقي الحديث

 

4266- Mus'ab b. Sa'd'ın, babasından bildirdiğine göre Mekke'nin fetih gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dört erkek ve iki kadın dışında herkese eman vermiş ve: "Onları Kabe 'nin örtülerine tutunmuş olarak bulsanız bile öldürün" buyurmuştur. Bunlar İkrime b. Ebi Cehl, Abdullah b. Hatal, Mikyas b. Subabe, Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh'tir ... " Sonrasında ravi hadisin devamını aktardı.

 

Tahric: Ebu Davud (2683).

 

 

نا إسماعيل بن محمد الصفار نا العباس بن محمد نا أحمد بن المفضل بهذا الإسناد مثله

 

4267- Ahmed b. Mufaddal bu isnadla bir öncekinin aynısını bildirmiştir.

 

 

نا إبراهيم بن حماد نا علي بن حرب نا زيد بن الحباب نا عمر بن عثمان بن عبد الرحمن بن سعيد المخزومي حدثني أبي عن جدي أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال يوم فتح مكة أربعة لا أؤمنهم في حل ولا حرم الحويرث بن نقيد ومقيس بن ضبابة وهلال بن خطل وعبد الله بن سعد بن أبي سرح وذكر باقي الحديث

 

4268- Ömer b. Osman b, Abdirralıman b, Said el-Mahzumi'nin, babası

kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin fetih gününde: "Dört kişi vardır ki onlara ne harem dışında, ne de harem içinde eman vermiyorum, Bunlar; Huveyris b, Nukayd, Mikyas b. Subabe, Hilal b, Hatal ve Abdullah b, Sa'd b, EM Serh'tir., , " Sonrasında ravi hadisin devamını aktardı.

 

Tahric: Ebu Davud (2684).

 

 

نا محمد بن مخلد نا عبد الله بن أحمد بن حنبل حدثني صالح بن عبد الله الترمذي حدثني يحيى بن زكريا بن أبي زائدة عن محمد بن أبي القاسم عن عبد الملك بن سعيد بن جبير عن أبيه عن بن عباس قال كان تميم الداري وعدي بن بداء وكانا يختلفان إلى مكة بالتجارة فخرج رجل من بني سهم فتوفي بأرض ليس بها مسلم فأوصى إليهما فدفعا تركته إلى أهله وحبسا جاما من فضة مخوصا بالذهب فاستحلفهما رسول الله صلى الله عليه وسلم ما كتمتما ولا اطلعتما ثم عرف الجام بمكة فقالوا اشتريناه من عدي بن بداء وتميم فقدم رجلان من أولياء السهمي فحلفا بالله أن هذا الجام للسهمي ولشهادتهما أحق من شهادتهما وما اعتدينا إنا إذا لمن الظالمين فأخذوا الجام وفيهم نزلت هذه الآية

 

4269- İbn Abbas der ki: Temim ed-Dari ile Adiy b. Bedda ticaret için Mekke'ye gider gelirlerdi. Bir gün bunlarla birlikte Sehm oğullarından bir adam da yola çıktı ve bu kişi hiç Müslüman bulunmayan topraklarda öldü. Onlara eşyalarını ailesine götürmeleri için vasiyet etti. Bıraktığı eşyaları ailesine getirdiklerinde altınla işlenmiş gümüş bir bardağı saklamışlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bir şey saklamadıklarına ve elden çıkarmadıklarına dair Allah adına yemin ettirdi. Sonra (ailesi) bu gümüş bardağı Mekke'de bulunca, adamlar: "Biz bunu Adiy b. Bedda ve Temim'den aldık" dediler. Bunun üzerine Sehmi'nin akrabasından iki kişi: "Bu bardak Sehmi'nindir, bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz hiçbir hakkı çiğnemiyoruz, yoksa zalimlerden oluruz" diyerek Allah adına yemin ettiler ve bardağı aldılar, Maide Süresi'nin yüz yedinci ayeti de işte bunlar hakkında inmiştir.

 

Tahric: Buhari (2780).

 

 

نا أحمد بن إسحاق بن بهلول نا الحسين بن الحكم بن مسلم الوشاء نا الحسن بن الحسين الغربي نا أبو كدينة يحيى بن المهلب عن عطاء بن السائب عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال كان تميم الداري وعدي يختلفان إلى مكة فخرج معهما فتى من بني سهم فتوفي بأرض ليس بها مسلم فأوصى إليهما فدفعا تركته إلى أهله وحبسا جاما من فضة مخوصا بالذهب فاستحلفهما رسول الله صلى الله عليه وسلم بالله ما كتمتما ولا اطلعتما ثم وجد الجام بمكة قالوا اشتريناه من عدي وتميم فجاء رجلان من ورثة السهمي فحلفا أن هذا الجام للسهمي ولشهادتهما أحق من شهادتهما وما اعتدينا إنا إذا لمن الظالمين فأخذوا الجام وفيهم نزلت هذه الآية

 

4270- İbn Abbas der ki: Adiy ile Temim ed-Dar! ticaret için Mekke'ye gider gelirlerdi. Bir gün Sehm oğullarından bir genç bunlarla birlikte çıktı ve Müslüman yaşamayan topraklarda öldü. Onlara eşyalarını ailesine götürmeleri için vasiyet etti. Bıraktığı eşyaları ailesine getirdiklerinde altınla işlenmiş gümüş bir bardağı izlemişlerdi. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bir şey saklamadıklarına ve elden çıkarmadıklarına dair Allah adına yemin ettirdi. Sonra (ailesi) bu gümüş bardağı Mekke'de bulunca, adamlar: "Biz bunu Adiy ve Temim'den aldık" dediler. Bunun üzerine Sehmi'nin akrabasından iki kişi: "Bu bardak Sehmi'nindir, bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz hiçbir hakkı çiğnemiyoruz, yoksa zalimlerden oluruz" diyerek Allah adına yemin ettiler ve bardağı aldılar. Maide Süresi'nin yüz yedinci ayeti de işte bunlar hakkında inmiştir.

 

 

نا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز وأحمد بن الحسين بن الجنيد قالا نا الحسن بن عرفة نا عبد الرحيم بن سليمان عن مجالد عن الشعبي عن جابر قال أتى النبي صلى الله عليه وسلم بيهودي ويهودية قد زنيا فقال لليهود ما يمنعكما أن تقيموا عليهما الحد فقالوا كنا نفعل إذ كان ذلك فينا فلما ذهب ملكنا فلا تجترى على الفعل فقال لهم ائتوني بأعلم رجلين فيكم فأتوه بابني صوريا فقال لهما أنتم اعلم من وراءكما قالا يقولون قال فأنشدكما بالله الذي أنزل التوراة على موسى كيف تجدون حدهما في التوراة فقالا الرجل مع المرأة زنية وفيه عقوبة والرجل على بطن المرأة زنية وفيه عقوبة فإذا شهد أربعة أنهم رأوه يدخله فيها كما يدخل الميل في المكحلة رجم قال ائتوني بالشهود فشهد أربعة فرجمهما النبي صلى الله عليه وسلم تفرد به مجالد عن الشعبي وليس بالقوي

 

4271- Cabir anlatıyor: Allah Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna ikisi de Yahudi olan zina etmiş bir erkek ile bir kadın getirildi. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yahudilere: "Ona haddi (şer'i cezayı) uygulamaktan sizi alıkoyan nedir?" diye sorunca: "İdare elimizdeyken öyle yapıyorduk. Ancak idare elden gidince yapamaz olduk" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden, en bilgin iki adam getirin" buyurunca, Süriya'nın iki oğlunu getirdiler. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz arkanızdakilerin en bilgini misiniz?" diye sorunca: "Öyle derler" karşılığını verdiler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tevrat'ı MUsa ya indiren Allah aşkına sana soruyorum. Bunlara had uygulamayı Tevrat'ta nasıl bulmaktasınız?" diye sordu. Bunun üzerine: "Erkeğin kadınla bir arada olması zinadır ve bunun cezası vardır. Erkeğin, kadının üzerinde olması zinadır ve bunun cezası vardır. Eğer dört kişi erkeğin organının kadının organına milin sünneliğe girdiği gibi girdiğine dair şahitlik ederse recmedilirler" dediler. Sonra Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şahitleri getirin" buyurdu. Dört kişi bu konuda şahitlik edince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları taşlattı.

 

Tahric: Ebu Davud (4452) ve İbn Mace 2328).

 

 

نا أبو محمد بن صاعد وأبو بكر النيسابوري وموسى بن جعفر بن قرين وأحمد بن إبراهيم بن حبيب الزراد وعبد الله بن أحمد بن إسحاق المصري قالوا نا الربيع بن سليمان نا بشر بن بكر نا الأوزاعي عن عطاء بن أبي رباح عن عبيد بن عمير عن بن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال إن الله عز وجل يجاوز لأمتي عن الخطأ والنسيان وما استكرهوا عليه

 

4272- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Muhakkak ki Allah, ümmetimin hata ile, unutarak ve zorlanarak yaptığı şeyi affetmiştir" buyurdu. 

 

Tahric: İbn Mace (2054).

 

 

حدثنا أبو بكر النيسابوري نا يوسف بن سعيد بن مسلم نا حجاج بن محمد عن بن جريج عن عطاء عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن الله يجاوز عن أمتي ما حدثت به أنفسها وما أكرهوا عليه إلا أن يتكلموا به ويعملوا به

 

4273- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhakkak ki Allah, konuşmadıkça ve uygulamaya koymadıkça ümmetimin içinden geçirdiği kötü düşünceleri ve zorlanarak yaptığı şeyleri affetmiştir" buyurdu.

 

Tahric: Buhari (2528, 5269, 6664).

 

 

نا أبو بكر محمد بن الحسن المقري نا الحسين بن إدريس عن خالد بن الهياج نا أبي عن عنبسة بن عبد الرحمن عن العلاء عن مكحول عن واثلة بن الأسقع وعن أبي أمامة قالا قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ليس على مقهور يمين

 

4274- Vasile b. el-Eska' ile Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Baskı altında yapılan yemin geçersizdir" buyurmuştur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Süt Emme