DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) HASTALANMASI, VEFATI VE BUNLARDA
PEYGAMBERLİĞİNE VE DOĞRULUĞUNA İŞARET EDEN ŞEYLERE DAİR BÖLÜMLER |
Nebi'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Hayatta iken Ebu Bekr'in Halka Namaz Kıldırmasını Onaylaması,
Namazı Tamamlamaları için Sahabeye işaret Etmesi, Yaptıklarından Memnun Olması
-ki Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vefat Ettiği Gün Olan
Pazartesi Günü Sabah Namazında Gerçekleşmiştir.- Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Yanlarına Çıkıp Ebu Bekr'in Ardında Bir Rekat Kıldığını ve
Sonra Bir Rekat Daha Kılıp Namazı Tamamladığını iddia Edenler
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile beraber on yıl yaşayıp ona hizmet ederek sohbetinde
bulunan Enes bin Malik bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vefatından önceki hastalığında Hz. Ebu Bekr sahabeye namaz kıldırıyordu.
Pazartesi günü namaza durmak için saf tutmuşken Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) odanın perdesini kaldırıp cemaati seyretmeye başladı. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yüzü, mushaf yaprağı gibi parlaktı. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) tebessüm ederek gülünce, sevinçten neredeyse namazı
bozacaktık. (Onu gören) Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namaz için çıktığını zannedip geri çekilmek isteyince Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) namazı tamamlamamız için işaret etti, sonra içeri girip perdeyi
kapattı. O gün de vefat etti.
Hadisin lafzı Kattan'a
aittir. Buhari bunu Sahih'te Ebu'l-Yeman'dan, Müslim de Salih bin Keysan,
Ma'mer ve ibn Uyeyne' den, hehsi de Zühri'den rivayet etmiştir.
Enes bin Malik der ki:
"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç gün boyunca yanımıza çıkmadı. Kamet
getirilip Ebu Bekr namaz kıldırmak için öne geçince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) odanın perdesini kaldırdı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yüzü bize görününce onun yüzü kadar hayret verici bir manzara
görmedik. Yüzü çok hoşumuza gitti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu
Bekr'in mihraba geçmesi için işaret etti. Kendisi de perdeyi tekrar indirdi.
Vefat edinceye kadar artık yanına gidilemedi.
Buhari bunu Sahih'te Ebu
Ma'mer'den; Müslim ise Abdussamed bin
Abdulvaris kanalıyla
babasından rivayet etmiştir.
Bu iki hadis te Enes bin
Malik'in önceki rivayetlerine şahitlik etmektedir.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasının oğlu Abdullah bin Abbas, Enes'in bu
rivayetini destekleyen ve hadisin sahih olduğuna şahitlik eden bir rivayette
bulunmuştur.
ibn Abbas'ın bildirdiğine
göre halk Ebu Bekr'in ardında saf tutmuşken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) perdeyi kaldırdı ve şöyle buyurdu: ''Ey insanlar! Müslümanın göreceği
veya ona gösterilecek salih rüya dışında nübüvvetin müjdecilerinden hiçbir şey
kalmadı. Bilin ki, rüku ve secdede Kur'an okumam yasaklanmıştır. Rüku'da Rabbi
ta'zim edin, secdede ise dua etmeye çalışın. Zira secde halinde duanıza icabet
edilmesi umulur."
Müslim bunu Sahih'te
Said bin Mansur ve başkası kanalıyla Süfyan'dan rivayet etmiştir.
ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından önceki hastalığında perdeyi
kaldırıp üç defa şöyle dedi: ''Allahım! Tebliğ ettim mi? Salih kulun göreceği
veya ona gösterilecek salih rüya dışında nübüvvetin müjdecilerinden geriye hiçbir
şey kalmadı. Bilin ki, rüku ve secdede Kur'an okumam yasaklanmıştır. Rüku'da
Rabbi ta'zim edin, secdede ise dua etmeye çalışın. Zira secde halinde duanıza
icabet edilmesi umulur."
Müslim bunu Sahih'te
Yahya bin Eyyub kanalıyla ismail bin Cafer'den rivayet etmiştir.
Ümmü'l-Fadl
binti'l-Haris'in, ayrıca Ubeydullah bin Abdillah bin Utbe'nin Hz. Aişe ve ibn
Abbas'tan naklettikleri ile Abdulaziz bin Suheyb'in, Enes bin Malik'ten
naklettiği Ebu Bekr'in cuma gecesi halka yatsı namazını kıldırdığı, sonra cuma
günü beş vakit namaz kıldırdığı, sonra cumartesi günü beş vakit, sonra pazar
günü beş vakit, pazartesi günü de sabah namazını kıldırdığı, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) O gün vefat ettiği, Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendini iyi hissedince cumartesi veya pazar günü Hz. Ebu Bekr öğle
namazına başladıktan sonra yanlarına çıktığı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) oturarak, onların ise ayakta ona uyarak namaz kıldığı, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) başka bir defa Ebu Bekr'in ardında namaz
kıldığıyla ilgili Ebu Hind ve başkasının da mutabaat ettiği rivayetler, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayattayken Ebu Bekr'in cemaate on yedi vakit
namaz kıldırdığına delalet etmektedir.
Vakıdi der ki: Ebu Bekr
bin Ebi Sebre'ye: "Ebu Bekr halka kaç vakit namaz kıldırmıştı?" diye
sorduğumda: "On yedi vakit" cevabını verdi. Ben: "Bunu sana kim
söyledi?" diye sorunca ise: "Eyyub bin Abdirrahman bin Ebi Sa'sa'a,
babasından, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir kişiden
nakletti" cevabını verdi.
Derim ki: Musa bin Ukbe,
Megazı'sinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) pazartesi günü sabah
namazında cemaatin yanına çıkıp Hz. Ebu Bekr'in yanında durarak ardında bir
rekat kıldığını, Ebu Bekr namazı bitirince Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir rekat daha kılarak namazı tamamladığını bildirmiştir.
Ebu'l-Esved'in Meğazi'sinde Urve'den naklettiği de aynı şekildedir.
Bu, "Humeyd - Sabit
- Enes bin Malik" kanalıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebu Bekr'in ardında namaz kılmasıyla ilgili rivayete muvafakat etmektedir.
Nuaym bin Ebi Hind ve başkasının Hz. Aişe'den olan rivayeti bizim Zühri ve
başkası kanalıyla Enes'ten olan rivayetimize ters değildir. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sahabeyi ilk rekatta Ebu Bekr'in ardında namaz kılarken
görmüş, Enes ve ibn Abbas'ın da belirttiği şeyi söylemiş, (tekrar eve girdikten
sonra) çıkıp ikinci rekata yetişerek bir rekat kılmış olabilir. Veya
söylediklerini namazı bitirdikten sonra söylemiş olabilir. Bu şekilde de Enes
ve ibn Abbas hadisin bir kısmını nakletmiş, başkaları da diğer kısmını
nakletmiş olabilir. Enes ve ibn Abbas ta ikisinden biri diğerinin nakletmediği
kısımları nakletmiştir. Doruya ulaşmak Allah'ın sayesindedir.
İbn Şİhab ile Musa bin
Utbe derler ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda haccından sonra
Medine'ye döndü ve Muharrem ayından sonra Safer ayında hastalandı ve hastalığı
ağırlaştı. Bütün hanımları yanında toplanıp ona baktılar. Hanımları: "Ey Allah'ın
Resulü! Öyle acı çektiğini görüyoruz ki, böyle bir acıyı başkasının çektiğini
görmedik" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bize verilen
ecir daha büyük olduğu gibi, başımıza gelen musibet te daha büyük olur"
karşılığını verdi.
Günlerce bu acı devam
ederken bu sırada cemaatle namaza devam ediyordu. Sonunda müezzin gelip onu
namaza çağırınca kalkmaya çalıştı, ancak güçsüzlüğünden dolayı kalkamadı.
Hanımları da etrafındaydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müezzine:
''Ebu Bekr'e git ve halka namaz kıldırmasını söyle" deyince Hz. Aişe:
"Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr yufka yürekli biridir. Senin yerine geçerse
ağlar. Ömer bin el-Hattab'a emret te namazı o kıldırsın" dedi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz kadınlar, Yusuf zamanındaki kadınların
karakterindesiniz" buyurdu.
Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle deyince sustum ve Rebıu'l-Evvel
ayının pazartesi gününe kadar Ebu Bekr halka namaz kıldırdı. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ağrıları dinip kendine gelince, Fadl bin el-Abbas ve Nub
adında bir kölesine yaslanarak Mescid'e çıktı. Halk Ebu Bekr'e uymuş sabah
namazını kılıyordu. Ebu Bekr ikinci rekatın kıyamındaydı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) safları aşarken ona yol açtılar ve Ebu Bekr'in
yanına gelince Ebu Bekr geri çekilmek istedi, ancak Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) elbisesinden tutup mihraptaki yerine geçirdi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturuyor, Ebu Bekr ayakta okuyordu. Ebu Bekr
okumasını bitirince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı ve onunla
birlikte son rekatın rükusunu yaptı. Ebu Bekr oturup secde teşehhüdünü bitirip
selam verdikten sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp diğer rekatı
kıldı, sonra Mescid'in direklerinden birine yaslandı. O zaman Mescid'in tavanı
hurma dalı ve yaprağıyla kapatılmıştı. Tavanda fazla çamur yoktu. Yağmur
yağdığı zaman Mescid çamurla dolardı. Mescid o zaman sanki bir çardak gibiydi.
Usame de gazveye çıkmak
için hazırlıklarını yapmıştı. Usame hareket için Medine dışındaki Curuf mevkine
gidip, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı sebebiyle bu
günleri orada geçirdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onu aralarında Hz.
Ömer'in de olduğu çoğunluğu Muhacirlerden oluşan orduya komutan yapmıştı. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebi Talib ve
Abdullah bin Revaha'nın şehid olduğu Mute ve Filistin taraflarına hücum emri
vermişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o direğe yaslanınca
Müslümanlar etrafını sarıp selam vererek afiyet dilediler. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Usame'yi çağırıp: "Haydi, Allah'ın bereketiyle yola çık!
Allah yardımcın olsun, afiyet versin. Sonra sana emrettiğim şekilde hücum et"
buyurunca, Usame: "Ey Allah'ın Resulü! Bugün seni biraz daha iyi gördük.
Umarım ki, Allah sana
şifa verecek. Müsaade etsen de, Allah sana şifa verene kadar burada kalsam.
Zira sen bu haldeyken gidersem içimde bir yara ile yola gideceğim. Senin halini
insanlara sormak istemiyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona cevap vermeden kalkıp Hz. Aişe'nin odasına gitti. Ebu Bekr de gelip
kızının yanına girerek: "Resulullah bugün bayağı kendine gelmiş, umarım
ki, Allah ona şifa verecek" deyip sonra da Sunah mahallesinde bulunan ve
Harise bin el-Hazrec kabilesinden olan hanımı Habibe binti Harice bin Ebi
Züheyr'in yanına gitti.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bütün hanımları da Hz. Aişe' nin evinde toplandı.
Bir pazartesi günüydü. Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağrısı birden çok
şiddetlendi. Hanımları başına toplandı. Artık ölüme doğru gidiyordu. Baygın bir
halde o gün güneş battı. Bir ara gözlerini açtı ve gözlerini semaya doğru
dikerek: "Refik-i A'la'ya ... İşte onlar Allah'ın nimetine eriştirdiği
peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehidler ve iyilerle beraberdirler. Onlar ne
iyi arkadaştırlar"[Nisa Sur. 69] dedi.
Denildiğine göre bunu
her ayılışında defalarca söyledi. Hanımlarının dediğine göre o esnada melek
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip, dünya ile cennet arasındaki
tercihini bildirmiş, o da cennet ve Allah katında olanları tercih etmişti.
Durumu ağırlaşınca Hz.
Fatıma, Ali bin Ebi Talib'e, Hz. Hafsa Ömer bin elHattab'a, diğerleri de
yakınlarına haber gönderdiler, ancak onlar gelmeden, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Aişe'nin nöbet gününde Pazartesi gecesi, Rebiü'l-Evvel ayının
hilalinde Hz. Aişe'nin kucağında vefat etti.
Urve: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda haccından dönüp Medine'ye gelince Safer
ayında hastalanıp hastalığı ağırlaştı" deyip Musa bin Ukbe'nin hadisi gibi
bir rivayette bulundu.
ibn Ebi Muleyke der ki:
Ebu Bekr halka sabah namazını kıldırırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip onun yanında oturdu ve başını bağlamış bir şekilde namaz kıldı.
Namazı bitirince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halka dönüp sesini
yükselterek Mescid'in kapısından çıkıncaya kadar: ''Ey insanlar! Cehennem
harlandı ve fitneler karanlık bir gece parçası gibi hücuma geçti'' dedi.
Bu hadis mürseldir ve
önceki hadisin şahididir.
Bu hadiste Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazın hangi rekatına yetiştiği
zikredilmemiştir.
Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) perdeyi kaldırdı -veya kapıyı açtı
(emin olmayan Mus'ab'dır)- ve Hz. Ebu Bekr'in ardında namaz kılan halka bakıp
gördüklerinden memnun olarak Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:
''Allah'a hamd olsun.
Allah, ümmetinden bir adam kendisine imamlık yapmadıkça bir peygamberi vefat ettirmez.
Ey insanlar! Benden sonra başına herhangi bir sıkıntı ve acı bir olay gelen
kişi, beni kaybetmenin büyük sıkıntı ve kederiyle o sıkıntı arasında
karşılaştırma yaparak sıkıntısını hafifletsin. Zira ümmetimden hiç kimsenin
başına, beni kaybetmenizin sıkıntısından daha ağır bir sıkıntı gelemez.''
Derim ki: Bu hadisin baş
kısmının manası, Enes bin Malik ve ibn Abbas'ın hadisinde mevcuttur. Hadisin
sonuyla ilgili sahih bir şahit bulamadım. Allah en doğrusunu bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Vefatından
Önceki Hastalığında Söylediği Sözler ve Vefat Anı