DELAİLU NÜBÜVVE |
ARAP HEYETLERİNİN RESULULLAH'A (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) GELMESİNE DAİR BÖLÜMLER |
Devs ve Tufeyl bin
Amr'ın Kıssası, Tufeyl'in Önce Alnında Sonra da Kamçısı Ucunda Beliren Işık,
Rüyasında Gördüğü Şey ve Rüyası Hakkında Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Dua Etmesi
Ebu Hureyre der ki:
Tufeyl bin Amr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip:
"Ey Allah'ın Resulü! Devs asi olup (iman etmeyi) kabul etmedi. Onlara
beddua et" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye doğru
yönelip ellerini kaldırdı ve üç defa: "Allahım! Devslilere hidayet ver ve
onları doğru yola getir" diye dua etti.
Buhari, Sahih'de Ali bin
Abdillah kanalıyla Süfyan'dan rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre der ki:
Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelirken yolda: "O geceler
ki ne uzun ve ne kadar zorlu geçen geceler idi. Ama beni küfür diyarından
kurtaran da bu geceler idi" diyordum. Yolda kölem kaçıp gitmişti. Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip kendisine biat ettim. Tam bu
sırada kölem çıkıp gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Ebu Hureyre! Bu senin kölendir" buyurdu. Bunun üzerine: "Allah için
onu azat ediyorum" dedim.
Buhari, Sahih'de
Muhammed bin el-Ala kanalıyla Ebu Usame'den rivayet etmiştir.
Daha önce Musa bin Ukbe
ve başkası kanalıyla gelen rivayetlerde aralarında Ebu Amir el-Eş'arı'nin de
bulunduğu Eş'ari bir grup ve aralarında Tufeyl ve Ebu Hureyre'nin de bulunduğu
Devsli bir grup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber'de iken
yanına geldikleri zikredilmişti.
Muhammed bin ishak bin
Yesar anlatıyor: Tufeyl bin Amr ed-Devsı'nin anlattığına göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'de iken kendisi de Mekke'ye geldi. Tufeyl
şerefli ve güzel bir şair idi. Kureyşliler ona gelerek: "Cemaatimizi
birbirinden ayıran, işlerimizi bozan, sözleri sihir gibi olup baba ile oğlu,
kardeş ile kardeşi ve karı ile kocayı birbirinden ayıran bu adam aramızda iken
sen şehrimize geldin. Biz senin için ve kavmin için endişe etmekteyiz. Yanımıza
gelirse onu konuşturma onu kesinlikle dinleme" demeye başladılar.
Tufeyl bin Amr ed-Devsi
şöyle devam etti: Vallahi o kadar üstüme geldiler ki artık onu konuşturmamaya
ve dinlememeye karar verdim. Hatta Mescid'e gittiğim zaman istemeyerek te olsa
sözlerini işitebilirim korkusuyla kulaklarıma pamuk tıkadım. Mescid'e
gittiğimde Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'nin yanında namaz
kılıyor buldum. Ben de kendisine yakın bir yerde durdum .. Ancak Yüce Allah
bana onun sözlerinden bir kısmını işittirdi. Çok gÜzel, sözler işitmiştim.
Kendi kendine: "Annemi kaybedeyim! Va Ilahi ben akıllı ve şair biriyim.
İyi ile kötüyü ayırt etmek benim için zor değildir. Onun söylediği sözleri
işitmekle bana ne zarar gelebilir ki? Eğer söylediği şeyler gÜzel şeyler ise
onu kabul ederim. Eğer değil ise onu terk ederim" dedim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) evine gidene kadar orada bekledim. Evine girince de peşinden
gittim ve yanına girip: "Ey Muhammed! Kavmin bana senin hakkında şöyle
şöyle dedi. Vallahi beni o. kadar korkuttular ki seni işitmemek için
kulaklarımı pamuk ile tıkadım. Ancak Yüce Allah bana sözlerinden bir kısmını
işittirdi. Ben senden çok güzel şeyler işittim. Bana ne üzere olduğunu arz
etsen" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana
İslam'ı anlatıp Kur'an okudu. Vallahi ondan daha güzel sözleri ve ondan daha
güzel, bir dini asla işitmemiştim. Böylece müslüman oldum ve hak üzere şahadet
ettim. Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, kavmim arasında sözü dinlenen
birisiyim. Ben geri dönüp onları İslam'a davet edeceğim. Bunun için bende
onlara karşı bana yardımcı olacak bir delil olması için Allah'a dua etsen"
dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım!
Ona bir delil kıl" diye dua etti.
Kavmimin yanına gitmek
üzere yola çıktım ve filan tepeye geldiğimde alnımda ışık gibi bir nur oluştu.
Bunun üzerine: "Allahım! Bu nur alnımdan başka bir yerde olsun. Halkın bu
nuru, dinlerini terk ettiğim için bana arız olmuş bir hastalık zannetmesinden
korkuyorum" dediğimde, nur kamçımın ucunda bir kandil gibi durdu. Ben
tepeden kendilerine doğru gel mekteydim. Sonunda yanlarına vardım.
Yanlarına yetiştiğimde
yaşlı olan babam yanıma geldi. Ona: "Ey baba! Bana yaklaşma, ben senden
değilim, sen de benden değilsin" dedim. Babam: "Neden ey
oğılum!" deyince: "Ben müslüman oldum, Muhammed'in dinine
girdim" karşılığını verdim. Babam: "Eyoğlum! Senin dinin, benim de
dinimdir" deyince: "Ey babacığım! O zaman gidip yıkan ve temiz
giysilerini giyin. Sonra da yanıma gel ki bana öğretileni ben de sana
öğreteyim" dedim. Bunun üzerine babam gidip yıkandı, giysilerini temizledi
ve yanıma geldi. Ben de ona İslam'ı arz ettim ve müslüman oldu ..
Sonra karım yanıma
gelince ona da: "Bana yaklaşma, ben senden değilim, sen de benden
değilsin" dedim. Karım: "Annem babam sana feda olsun! Neden ki?"
deyince: "İslam bizi ayırdı. Ben müslüman oldum, Muhammed'in dinine girdim"
karşılığını verdim. Karım: "Senin dinin, benim de dinimdir" deyince:
"O zaman Zü Şerr putunun yanına git ve temizlen" dedim. Zü Şerr,
Devslilerin bir putu idi. Etrafı da onun koruluğu idi. Orada dağdan inen bir su
vardı. Karım: "Annem babam sana feda olsun! Zü Şerr putundan çocuklara bir
zarar gelmesinden korkmaz mısın?" deyince: "Hayır, buna ben
kefilim" dedim. Karım gidip orada yıkanarak geldi ve kendisine İslam'ı
anlattığımda müslüman oldu.
Sonra Devslileri İslam'a
davet ettim. Ama onlar bu davetime icabet etmekte geciktiler. Sonra
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim ve: "Ey Allah'ın
Resulü! Doğrusu Devs kabilesinde zina galip geldi. Onlara beddua et"
dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım!
Devslilere hidayet ver" diye dua etti.
Sonra bana: ''Kavmine
dön ve onları Allah'a davet et. Ancak onlara karşı yumuşak davran"
buyurdu. Bunun üzerine yanlarına döndüm ve onları Allah'a davet ettim. Sonra da
müslüman olanlarla birlikte Hayber'de olan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına geldim. Medine'ye yetmiş veya seksen ev olarak yerleştik. Sonra
Hayber'e Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. O da diğer
Müslümanlarla birlikte bize de ganimetten pay verdi.
ibn Yesar der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince ve Araplar dinden çıkınca
Tufeyl, Müslümanlarla birlikte onların üzerine gitti. Tuleyha'nın işini
bitirdikten sonra Müslümanlarla birlikte Yemame'ye gitti. Yanında oğlu Amr bin
Tufeyl de bulunmaktaydı. Tufeyl arkadaşlarına: "Ben bir rüya gördüm.
Rüyamı bana yorumlayın. Ben rüyamda, başımın tıraş edildiğini ve ağzımdan bir
kuş çıktığını gördüm. Sonra bir kadınla karşılaştım ve bu kadın beni fercine
soktu. Oğlumun da durmadan beni oradan çıkarmak istediğini gördüm. Sonra da
benden ayrılıp kaybolduğunu gördüm" dedi. Arkadaşları:
"Hayırlı bir şey
görmüşsündür" deyince, Tufeyl: "Vallahi ben, bu rüyayı tevil
ettim" dedi. Arkadaşları: "Nasıl tevil ettin?" diye sorunca:
"Başımın tıraş edilmesi (bedenimden) kopup düşmesi demektir. Ağzımdan
çıkan kuş ise ruhumdur. Beni fercine sokan kadın ise yeryüzüdür. Bu da yerde
bir çukurun açılması ve benim o çukura gömülüp kaybolmam demektir. Oğlumun beni
çıkarmaya çalışması ve sonra da görünmez olması, benim şehid olmam gibi
kendisinin de şehid olması için gayret göstermesidir" karşılığını
verdi.
Sonra Tufeyl, Yemame'de
şehid oldu. Oğlu da ağır bir şekilde yaralandı.
Sonra müminlerin emiri
Ömer bin el-Hattab zamanında Yermuk savaşında şehit oldu.
Cabir bildiriyor: Tufeyl
bin Amr ed-Devsi, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: ''Ey
Allah'ın Resulü! Sağlam bir kaleye ve muhafızların olduğu yere gitmek ister
misin?" dedi. (Cahiliye döneminde Devslilere ait bir kale vardı)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu kabul etmedi, çünkü Allah
muhafızlığı Ensar'a ayırmıştı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Medine'ye hicret edince Tufeyl de kendi kavminden bir kişiyle Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte hicret etti. Fakat Medine'de
sıkılmışlardı. Tufeyl ile birlikte olan kişi hastalanınca, sabretmeyip bir ok
alarak parmak eklemlerini kesti. Hızlı kan kaybından da öldü. Tufeyl rüyasında
onu güzel bir vaziyette olduğu halde gördü. Ancak elini örttüğünü gördü.
Kendisine: "Neden elini örtülü olarak görüyorum?" deyince: ''Bana:
‘‘Senin bozduğun bir uzvunu biz düzeltemeyiz’‘ dediler'' karşılığını verdi.
Tufeyl rüyasını Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Onun ellerini de bağışla"
diye dua etti.
Müslim, Sahih'de ishak
bin İbrahim ve başkası kanalıyla Süleyman bin Harb'dan rivayet etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: