DELAİLU

NÜBÜVVE

ARAP HEYETLERİNİN RESULULLAH'A (Sallallahu aleyhi ve Sellem) GELMESİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Amir Oğullarının Heyeti, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amir bin et-Tufeyl'e Beddua Etmesi, Yüce Allah'ın, Peygamber'ini Amir bin et-Tufeyl ile Erbed bin Kays'ın Şerrinden Koruması ve Bu Yönde Zuhur Eden Peygamberlik Mucizeleri

 

Yezid bin Abdillah Ebu'l-Ala der ki: Babam, Amir oğullarından bir heyetle birlikte Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Sen bizim efendimiz, sen bizim büyüğümüzsün (bize hüküm verensin)" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yavaş olun. Diyeceğinizi deyin ve şeytan sizi sürüklemesin (şeytanın istediği doğrultuda konuşmayın). Efendi Allah'tır. Efendi Allah'tır'' buyurdu.

 

 

 

ibn ishak der ki: Aralarında Amir bin et-Tufeyl, Erbed bin Kays, Halid bin Cafer ve Hayyan bin Müslim bin Malik'in de bulunduğu Amir oğullarından bir heyet Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Bu kişiler kabilenin ileri gelenleri ve şeytanları idi. Amir bin et-Tufeyl (kavmine): "Vallahi bütün Arapları kendime bağlayıncaya kadar durmayacağıma dair yemin etmiştim. Şimdi ben mi bu Kureyşli gence uyacağım?" dedi. Sonra da Erbed'e: "Adamın yanına geldiğimiz zaman ben onun yüzünü senden başka bir tarafa çevireceğim. Ben böyle yaptığım zaman da ona kılıcın ile hamle et" dedi.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiklerinde Amir: "Ey Muhammed! Seninle yalnız konuşmak istiyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır, Vallahi Allah'ın birliğine iman etmedikçe seninle yalnız konuşmam'' buyurdu. Amir bir daha: "Ey Muhammed! Seninle yalnız konuşmak istiyorum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır, Vallahi Allah'ın birliğine ve ortağı olmadığına iman etmedikçe seninle yalnız konuşmam'' buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun isteğini kabul etmeyince Amir: ''Vallahi buraları sana karşı süvari ve piyadelerle dolduracağım" dedi ve çekip gitti. Amir dönüp giderken de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! Amir bin et-Tufeyl'e karşı beni koru'' diye dua etti.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından çıktıklarında Amir, Erbed'e: "Yazıklar olsun sana ey Erbed! Neden sana söylediğim gibi yapmadın. Vallahi benim için yeryüzünde senden daha korkunç bir adam yoktu. Yemin ederim ki, bu günden sonra artık asla senden korkmayacağım'' dedi. Bunun üzerine Erbed:

 

"Babasız kalasın, böyle yapma. Vallahi kaç defa dediğin gibi yapmak için davrandım, ama her defasında sen benimle onun arasına girdin. Aramızda senden başka bir şey de göremiyordum. Yani kılıçla seni mi vursaydım!" karşılığını verdi. Sonra da ülkelerine dönmek üzere yola çıktılar. Yolda iken Yüce Allah, Amir bin et-Tufeyl'in boynuna bir çıban musallat etti ve onu Selul oğullarından bir kadının evinde öldürdü. Arkadaşları onu defnettikten sonra yola çıktılar.

 

Amir oğullarının topraklarına geldiklerinde kavmi onları karşılayıp: "Ey Erbed! Geldiğin yerde neler vardır?" deyince, Erbed: "Bizi bir şeye ibadet etmeye davet etti. Şimdi onun yanımda olmasını ve onu okla vurup öldürmeyi isterdim'' dedi. Böyle dedikten bir veya iki gün sonra devesiyle yolda giderken Yüce Allah bir yıldırım gönderdi ve ikisini de yaktı. Erbed, Lebid bin Rabia'nın anne bir kardeşi idi. Lebid kardeşi için ağıtlar yakarak ağlamıştı.

 

 

 

Evzai, ishak bin Ebi Talha kanalıyla (Enes'ten aktardığı) Maune Kuyusu kıssası içinde bildiriyor: Yahya (b. Yahya) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), otuz sabah Amir bin et-Tufeyl'e: "Allahım! Dilediğin gibi beni Amir bin et-Tufeyl'e karşı koru. Ona kendisini öldürecek bir hastalık gönder'' diye beddua etti. Bunun üzerine Yüce Allah ona bir çıban gönderdi ve onu öldürdü.

 

 

 

Enes bin Malik, Ümmü Haram binti Milhan kıssası içinde der ki: Müşriklerin reisi Amir bin et-Tufeyl idi. Bu kişi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Seni üç şeyden birini seçmekte muhayyer bırakıyorum. Ya ova ve kır sakinleri senin, şehir ve köy halkı da benim olacak, ya senden sonra halifen ben olacağım veya bin tane erkek, bin tane de dişi kızıl deve ile Gatafan kabilesiyle sana saldıracağım" dedi. Daha sonra Amir bir kadının evinde vebaya yakalandı ve: "Filan oğullarının evinde devenin boğazına isabet eden gudde hastalığıyla mı öleceğim? Bana atımı getirin" dedi. Atına bindi ve atı üzerinde öldü.

 

Buhari, Sahih'de Hemmam kanalıyla rivayet etmiştir.

 

 

 

Muemmel bin Cemil der ki: Amir bin et-Tufeyl, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Amir! Müslüman ol'' buyurdu. Amir: "O zaman ova ve kır sakinleri benim, şehir ve köy halkı da senin olsun, olur mu?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hayır'' buyurdu. Sonra yine: ''Ey Amir! Müslüman ol'' buyurunca, Amir: "O zaman ova ve kır sakinleri benim, şehir ve köy halkı da senin olsun, olur mu?" dedi ve (Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: ''Hayır'' buyurması üzerine) giderken: "Ey Muhammed! Vallahi buraları hızlı koşan atlar ve tüysüz delikanlılarla dolduracağım" veya: "Her hurma ağacına da bir at bağlayacağım" diyordu. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Amir'e karşı beni koru ve kavmine hidayet ver'' diye dua etti.

 

Amir oradan çıktı ve Medine karşısına vardığı zaman Seluliye adlı bir kadınla karşılaştı. Atından inip onun evinde uyudu. Orada iken boğazında bir gudde meydana geldi. Bunun üzerine yerinden sıçrayarak mızrağını alıp atına bindi ve atını dörtnala koşturarak: "Genç deveye isabet eden bir hastalıkla Seluliyeli bir kadının evinde mi öleceğim" demeye başladı. Atından ölü olarak düşene kadar böyle demeye devam etti. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Abdulkays Heyeti ve Onların Gelmesinden Önce Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Geldiklerini Haber Vermesi