DELAİLU

NÜBÜVVE

MEKKE'NİN FETHİ

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ci'rane'ye Dönmesi, Ganimetin Taksim Edilmesi ve Kalpleri İslam'a Isındırmak (Müellefetü'l-kulub) İçin Verilenler Karşısında Ensar'ın Dedikleri

 

ibn ishak der ki: "Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisiyle birlikte olanlarla beraber Duhna (Taif ve Ci'rane arasında bir yer) üzerinden yola çıktı ve Ci'rane'de konakladı. Yanında da Hevazin esirlerinden altı bin çocuk ve kadın vardı. Develerin ve koyunların sayısı ise bilinemeyecek kadar çoktu."

 

 

 

Enes bin Malik anlatıyor: Mekke'yi fethettikten sonra ve Huneyn'e savaşa Çıktığımızda müşrikler öyle bir saf düzeni almıştı ki daha önce böylesine düzgün bir saf düzeni görmüş değildim. Önde atlılar, arkalarında askerler, onların arkalarında kadınlar, onların arkalarında koyunlar, onların da arkalarında develer dizilmişti. Biz de bayağı kalabalıktık, altı bin kişi kadar vardık. Atlıların başında Halid bin el-Velid vardı. Bizim atlılarımız arkamızda dolanıyordu. Ancak fazla bir zaman geçmeden atlılarımız bozguna uğradı. O anda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce: ''Ey Muhacirler! Ey Muhacirler!'' diye seslendi. Sonra da: ''Ey Ensar! Ey Ensar!" diye seslendi. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Emrindeyiz'' deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hücuma geçti. Allah'a yemin olsun ki daha biz düşmana ulaşır ulaşmaz Allah onları hezimete uğrattı. Malları aldık ve Taif'e gittik. Taiflileri de kırk gün boyunca kuşatma altında tuttuk. Sonra da Mekke'ye geri döndük ve orada konakladık.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elde edilen ganimet mallarından her bir adama yüzer deve vermeye başladı. Ensar kendi aralarında: "Kendisine karşı savaşana hisse veriyor, ama kendisine karşı savaşmayana vermiyor" diye konuşmaya başladı.

 

Onların bu sözleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhacirlerin ve Ensar'ın ileri gelenlerinin yanına gelmelerini emretti. Sonra: "Ensar'den (veya) Ensar'dan başkası yanıma girmesin" buyurdu. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çadırına girdik ve çadır dolunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Sonra da: "Bana ulaşan bu sözler de nedir?" buyurdu. Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Sana ne ulaştı?" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"İnsanlar evlerine (dünyalık) mallarla dönerken sizler evlerinize ResUlullah'la birlikte dönmeye razı değil misiniz?" buyurdu. Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Razıyız" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ''Eğer insanlar bir vadiyi, Ensar farklı bir vadiyi (veya bir yolu) tutacak olsa ben Ensar'ın tuttuğu vadiyi (veya yolu) tutardım" buyurdu. Bunun üzerine Ensar bir daha: "Ey Allah'ın Resulü! Razıyız" dediler ve (bu taksime) razı oldular.

Lafız el-Bahili'nin lafzıdır.

 

Müslim, Sahih'de Ubeydullah bin Muaz ve başkasından rivayet etmiştir.

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Huneyn günü Hevazin, Gatafan ve başka kimseler çocuklarıyla ve hayvanlarıyla birlikte geldiler. O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte on bin kişi vardı. Beraberinde (Mekke fethinde serbest bırakılan) tulakalar da vardı. Ancak bunlar (bozguna uğrayıp) geri dönünce ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tek başına kalınca sağına döndü ve özel olarak: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Emrindeyiz, biz yanındayız'' dediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) soluna döndü ve yine: "Ey Ensar topluluğu!'' diye seslendi. Onlar da: "Ey Allah'ın Resulü! Emrindeyiz, biz yanındayız" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz katırı üzerinden inip: "Ben, Allah'ın kulu ve Resulü'yüm" buyurdu. Bunun üzerine müşrikler hezimete uğradı.

 

O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birçok ganimetler ele geçirmişti. Ganimeti muhacirler ve tulakalar arasında taksim ederek Ensar'a bir şey vermedi. Bunun üzerine Ensar: "Savaş anında biz çağrılmaktayız, ganimet ise başkasına verilmektedir" dedi. Bu sözler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca onları çadırı altında topladı ve: "Ey Ensar topluluğu! Bana ulaşan bu konuşmalarınız da nedir?" diye sordu. Ensar susmuş ve bir cevap vermemişti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ensar topluluğu! İnsanlar evlerine dinarlarla dönerken sizler ResUlullah'la birlikte dönmeye razı değil misiniz?" buyurdu. -Muaz'ın rivayeti: "Sizler evlerinize Resulullah'la birlikte dönmeye razı değil misiniz?" şeklindedir- Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Razıyız" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Eğer insanlar bir vadiyi Ensar farklı bir vadiyi (veya bir yolu) tutacak olsa ben Ensar'ın tuttuğu vadiyi (veya yolu) tutardım" buyurdu.

 

Muaz rivayetinde şu ekleme yer almıştır: "Hişam der ki; Ebu Hamza'ya (yani Enes'e): "Ey Ebu Hamza! Sen buna şahit miydin?" dediğimde: "(Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle buyururken) nerede olabilirdim ki!" karşılığını verdi.

 

Benim beyan ettiğim dışında her iki kanalın lafzı aynıdır.

Buhari, Sahih'de Ali bin el-Medini kanalıyla rivayet etmiştir. Muhammed bin Beşşar da Muaz kanalıyla aktarmıştır. Müslim ise Muhammed bin el-Müsenna ve İbrahim bin Muhammed bin Ar'ara kanalıyla Muaz bin Muaz'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

Enes bildiriyor: Yüce Allah, (Huneyn savaşı sonrası) Resulü'ne, Hevazin kabilesinin mallarından bol miktarda ganimet bahşedince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyşli bazı adamlara yüzer deve vermeye başladı. Ensar'dan bazıları: "Yüce Allah, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bağışlasın! Ganimetten Kureyşlilere veriyor da bizi bırakıyor. Oysa kılıçlarımızdan hala onların kanı damlamaktadır" demeye başladılar. Onların bu dedikleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatıldığı zaman, Ensar'a haber gönderip hepsini deriden bir çadıra topladı. Ensar dışında da yanlarına kimsenin gelmesine izin vermedi. Toplandıkları zaman Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına geldi ve:

"Sizden kulağıma gelen o sözler de nedir?" diye sordu. Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! içimizden aklı başında olanlar bir şey söylemiş değiller. Ancak henüz genç olanlar şöyle şöyle dediler" karşılığını verdiler.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, henüz küfürden yeni kurtulmuş kişilere veriyorum ki kalpleri (İslam'a) ısınsın. İnsanlar evlerine (dünyalık) mallarla dönerken sizler evlerinize Resulullah 'la birlikte dönmeye razı değil misiniz? Vallahi sizlerin kendisiyle döndüğünüz şey onların yanlarına alıp döndükleri şeyden daha hayırlıdır" buyurunca, Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Razıyız" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Benden sonra başkaları sizlere çokça tercih edilecek, ancak sizler Yüce Allah ve Resulü'yle buluşana kadar sabredin! Ben sizlerden önce Havz'a gideceğim" buyurdu.

Enes: "Ancak biz sabretmemiştik" dedi.

 

Buhari, Sahih'de Ebu'l-Yeman'dan rivayet etmiştir. Buhari ve Müslim bunu başka kanallarla Zühri'den rivayet etmişlerdir.

 

 

 

Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huneyn gününde ele geçirdiği ganimetleri kalplerini İslam'a ısındırmak istediği Kureyşliler ve diğer Araplar arasında taksim etti. Ensar'ın ise bu ganimetlerden az veya çok hiçbir payı olmadı. Ensar bundan dolayı kendi içlerinde bir kırgınlık hissetti ve sözcüleri: "Vallahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) artık kendi kavmi ile buluştu" dedi. Bunun üzerine Sa'd bin Ubade, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Ensar'dan şu grup içlerinde sana karşı bir kırgınlık hissetmektedir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Neden?" diye sorunca, Sa'd: "Şu ganimetleri kendi kavmin ve diğer Araplar arasında taksim etmenden ve kendilerine bir şey vermemenden dolayı" karşılığını verdi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Sa'd! Bu hususta sen hangi taraftasın?" diye sorunca, Sa'd: "Ben sadece kendi kavmimden bir kişiyim" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Öyleyse kavmini şu bahçede topla. Toplandıkları zaman da bana haber ver'' buyurunca, Sa'd Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından çıktı ve onları çağırıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediği bahçede topladı.

 

Muhacirlerden bazı adamlar gelince onlara izin verdi. Başkaları geldiğinde ise onları geri çevirdi. Ensar'ın hepsi toplanınca Sa'd, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Ensar'ı emrettiğin yerde topladım" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ya nlarına çıkıp kend isine yakışır bir şekilde Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra: ''Ey Ensar topluluğu! Ben size geldiğimde siz sapık kimseler değil miydiniz? Allah sizi hidayete erdirmedi mi? Siz yoksul kimseler değil miydiniz? Allah sizi zengin kılmadı mı? Siz düşman kimseler değil miydiniz? Allah kalplerinizi birbirine ısındırmadı mı?" buyurdu. Ensar: "Evet" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ensar topluluğu! Neden cevap vermiyorsunuz?'' buyurdu. Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Ne cevap verelim? Allah ve Resulü'nün minneti üzerimizdedir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vallahi isteseydiniz: ‘‘Sen yanımıza kovulmuş olarak geldin, biz seni barındırdık. Sen yanımıza yoksul olarak geldin, biz sana ihsanda bulunduk. Sen ürkmüş olarak yanımıza geldin, biz sana güven verdik. Sen yardımsız olarak yanımıza geldin, biz sana yardım ettik’‘ derdiniz, doğru söyler ve sözünüz de tasdik edilirdi'' buyurdu.

Ensar yine: "Minnet, Allah ve Resulü'nündür" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ey Ensar topluluğu! Bir kavmin kalbini İslam'a ısındırmak için kendilerine verdiğim azıcık bir dünyalıktan ötürü kalbinizde kırgmlık mı hissettiniz? Oysa ben sizi, Allah'ın size İslamiyeti pay olarak verişine bırakmıştım. Ey Ensar topluluğu! İnsanlar deve ve koyunları götürürken siz evlerinize Resulullah ile birlikte dönmeye razı değil misiniz? Canım elinde olana yemin olsun ki eğer insanlar bir vadiyi, Ensar farklı bir vadiyi (veya bir yolu) tutacak olsa ben Ensar'ın tuttuğu vadiyi (veya yolu) tutardım. Şayet hicret olmasaydı Ensar'dan biri olmak isterdim. Allahım! Ensar'a, Ensar'ın çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına merhamet et.''

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözleri üzerine oradaki herkes sakalları ıslanıncaya kadar ağladı ve: "Rab olarak Allah'a, ganimet payı olarak da Resulü'ne razı olduk" dediler. Sonra da dağılıp gittiler.

 

 

 

Rafi' bin Hadic bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalplerini İslam'a ısındırmak istediği her kişiye yüzer deve verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kureyşli olan Ebu Süfyan bin Harb ile Safvan bin Umeyye'ye yüzer deve verdi. Uyeyne bin Hısn'a, Akra' bin Habis'e, Alkame bin Ulase'ye ve Malik bin Avf en-Nasri'ye yine yüzer deve verdi. Abbas bin Mirdas'a ise bundan daha az verdi. Bunun üzerine Abbas bin Mirdas şöyle dedi:

 

"Benim ve Ubeyd'in payı yok oldu Paylaşıldı Uyeyne ve Akra' arasında Oysa ne Hısn, ne de Habis Mirdas'tan üstün değildir toplum arasında Ben savaşta savunucu bir kişi idim

Bana ne bir şey verildi ne de esirgendi Ben onlardan daha değersiz biri değilim Bugün senin alçalttığın kişi artık bir daha YÜkselmez."

 

Lafız İbrahim'in lafzıdır. Ravi ibn Ebi Ömer üçüncü beyti zikretmemiştir.

 

Bununla birlikte Malik bin Avf ile Alkame bin Ulasa'yı da zikretmemiştir. Hadisin sonunda da: "Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun payını da yüz deveye tamamladı" demiştir.

 

Müslim, Sahih'de ibn Ebi Ömer'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Urve ile Musa bin Ukbe derler ki: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimeti veya Allah'ın ondan dilediği kadarını taksim etti. Ancak Mekke halkına Kureyşlilerden daha fazla verdi. Onlara az verip kalplerini İslam'a ısındırmak için Huneyn'de kendisiyle birlikte olan başkalarına da pay verdi. Hatta bazılarına yüz deve verirken bazılarına bin koyun verdi. Taksimatta başkalarına ashabından daha fazla verdi. Bundan dolayı bu, Ensar'ın ağırına gitti ve: "Biz her zor durumda kendisiyle birlikte olanlarız. Şimdi ise başkalarını bize tercih etmektedir. Onlara bize verdiği paydan çok daha fazlasını verdi. Bunu da onların arasında yaşamak istediği için yaptığı görüşündeyiz'' dediler. Ensar'ın bu konuşmaları Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca yanlarına geldi ve onları toplayıp: "Ensar'dan olmayan kişiler evine gitsin" buyurdu.

 

Sonra şahadet getirerek şöyle buyurdu: "Kalplerini İslam'a ısındırmak için ganimet dağıtımında başkalarını size tercih etmem konusunda söyledikleriniz bana ulaştı. Ben onların kalplerini İslam'a ısındırmak için böyle yaptım. Umulur ki artık hakikatı anlarlar. (Ey Ensar!) Yüce Allah size imanı bahşetmedi mi? Sizi cömertlikle vasıflandırmadı mı? (Allah'ın yardımcıları ve Resulullah 'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardımcıları gibi) en güzel isimlerle anmadı mı? Şayet hicret olmasaydı ben de Ensar'dan biri olurdum. Şayet insanlar bir vadiye siz de bir vadiye girseniz ben sizin girdiğiniz vadiye girerdim. İnsanlar ganimetlerle, koyunlarla, mal ve develerle giderken siz Allah'ın Resulü'yle gitmeye razı değil misinizr Ensar bunu duyunca: "Razıyız" dediler.

 

Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Söylediğim şeylere cevap verin!'' buyurunca, Ensar: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bizi bir karanlıkta buldun ve Yüce Allah senin vasıtanla bizleri aydınlıklara çıkardı. Bizi sapmış bir şekilde buldun da Yüce Allah senin vasıtanla bizi hidayete erdirdi. Bizler Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a ve peygamber olarak Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) razıyız! Ey Allah'ın Resulü! Dilediğin gibi yap" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vallahi bana bundan başka bir cevap verseydiniz yine: ‘‘Doğru söylediniz’‘ derdim. Şayet: ‘‘Kovulmuş bir şekilde geldiğinde seni himaye ettik. Yalanlanmış bir şekilde geldiğinde biz sana inandık. Zayıf bırakılmış bir şekilde bize geldiğinde biz sana yardım ettik ve insanların kabul etmediğini biz senden kabul ettik’‘ deseydiniz yine: ‘‘Doğru söylediniz’‘ derdim'' buyurunca, Ensar: "Aksine bize de, başkalarına da cömertçe davranan Allah ve Resulü'dür" dedi.

 

Sonra yine ağlamaya başladılar. Çok ağlayınca da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onlarla birlikte ağladı. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu güzel şeyleri işitmiş olmalarından dolayı mal onlar için artık ikinci planda idi.

 

Abbas bin Mirdas es-Sülemi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimeti bu

şekilde taksim ettiğini görünce şöyle dedi:

 

"Öyle bir ganimet idi ki, o bir tay üzerinde alınmıştı Düzlük bir yerde hamle yaparak kazanılmıştı O sırada uyumakta olan kavmimi uyandırdım İnsanlar uyurken kendim de uykusuz kaldım Benim ve Ubeyd'in ganimet olarak aldığı şeyler Uyeyne ve Akra' arasında paylaştırıldı Ben savaşta savunucu bir kişi idim Bana ne bir şey verildi, ne de esirgendi Ancak bana verilen küçük develer Onların dört ayağı sayısı kadar idi Oysa ne Hısn, ne de Habis Mirdas'tan üstün değildir toplum arasında Ben onlardan daha değersiz biri değilim

Bugün senin alçalttığın kişi artık bir daha Yükselmez."

 

Abbas bin Mirdas'ın bu sözleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca onu çağırdı ve: "Sen: ‘‘Benim ve Ubeyd'in ganimet olarak aldığı şeyler Uyeyne ve Akra) arasında paylaştırıldı’‘ diyen kişi misin?'' diye sordu. Ebu Bekr esSıddik: "Annem babam sana feda olsun, o öyle demedi, ama vallahi sen bir şair değilsin ve bunu okumak sana yaraşmaz" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ya nasıl dedi?'' diye sorunca do, Ebu Bekr söz konusu şiiri kendisine okudu. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İkisi de aynıdır, hangisiyle başlarsan başla. Akra' veya Uyeyne ile başlamanın sana bir zararı olmaz'' buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onun dilini benden kesin'' buyurunca, insanlar: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abbas bin Mirdas'ın müsle edilmesini emretti" diyerek korkuya kapıldılar. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun dilini benden kesin'' buyruğuyla ona keçilerden ve koyunlardan bir miktar daha verilmesini kasdetmişti.

 

Ebu Ulase: "Şiirde zikredilen Ubeyd, şairin atıdır" dedi.

 

 

 

Abdullah bin Ebi Bekr bin Hazm ve başkası şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kureyş'ten ve Abdi Şems oğullarından olan diğer Arap kabilelerinden bazı kimselere kalplerini İslam'a ısındırmak için yüzer deve verdi. Ebu Süfyan bin Harb'a yüz deve verdi. Oğlu Muaviye'ye yüz deve verdi. Esed bin Abdiluzza bin Kusay oğullarından Hakim bin Hizam'a yüz deve verdi. Abdiddar oğullarından Nadr bin Haris bin Kelede bin Alkame'ye yüz deve verdi. Zühre oğullarından müttefikleri olan Ala bin Haris es-Sekafi'ye yüz deve verdi. Mahzum oğullarından Haris bin Hişam'a yüz deve verdi. Nevfel bin Abdimenaf oğullarından Cübeyr bin Mut'im'e yüz deve verdi. Malik bin Avf en-Nasrı'ye yüz deve verdi. işte bunlar kendilerine yüzer deve verilen kişilerdir.

 

Yüz deveden daha az verdiği Kureyşli kişiler ise Mahreme bin Nevfel bin Uheyb ez-Zühri, Umeyr bin Vehb el-Cumahi ve Amr bin Lueyy oğullarına mensup Hişam bin Amr'dır. Bunlara yüzer deveden daha az verdi. Ancak kaçar tane verdiğini hatırlamıyorum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Said bin Yerbu' bin Amir bin Mahzum'a elli deve verdi. Kays bin Adiy es-Sehmi'ye elli deve verdi.

 

Abbas bin Mirdas'a birkaç deve verince Abbas öfkelenmiş ve bir şiir okuyarak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sitemde bulundu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gidin ve bunun dilini benden kesin'' buyurdu. Bunun üzerine ona razı olacağı şekilde bir miktar daha verdiler. Dilinin kesilmesi de böyle oldu.

 

 

 

ibn ishak'ın bildirdiğine göre Muhammed bin İbrahim bin el-Haris et-Teymi şöyle demiştir: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Uyeyne bin Hısn'a ve Akra' bin Habis'e yüzer deve verirken Cuayl bin Suraka ed-Damri'ye bir şey vermedin" denilince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Canım elinde olana yemin olsun ki, Cuayl bin Suraka yeryüzünde Uyeyne ve Akra' gibi olanların tümünden daha hayırlıdır. Ancak onların kalpleri İslam'a ısınsın diye öyle yaptım. Cuayl'ı da Müslümanlığına emanet ettim'' buyurdu.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huneyn Ganimetini Taksim Etmesi Sırasında Münafıklardan İtirazda Bulunan Kişi, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Onun Gibilerinin İmandan Okun Yaydan Çıkması Gibi Çıkabileceğini Haber Vermesi, Onun Vasıfları ve Bu Yönde Zuhur Eden Şeylerin Peygamberlik Alametlerinden Olması