DELAİLU

NÜBÜVVE

MEKKE'NİN FETHİ

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Halid bin el-Velid'i Cezime'ye Göndermesi

 

ibn ishak der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke etrafına savaş için değil de Allah'a davet için birlikler gönderdi. Gönderdiği kişiler arasında da Halid bin el-Velid vardı. Ona Tihame'nin en alt taraflarına gitmesini emretti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onu savaşçı olarak değil de davetçi olarak gönderdi. Halid bin el-Velid, Cezime bin Amir bin Abdimenat bin Kinane oğulları tarafına gelince onlardan bir kaç kişiyi öldürdü.

 

 

 

ibn Ömer anlatıyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Halid bin el-Velid'i, Cezime oğulları üzerine göndermişti. Cezime'liler: "Müslüman olduk" değil de (dinimizden çıktık anlamında): "Saba'ne, Saba'ne" demeye başladılar. Bunun üzerine Halid kimini öldürmeye, kimini de esir almaya başladı. Bizden her bir kişiye de bir esir verdi. Bir gün sabahlayınca da her kişinin kendi esirini öldürmesini emretti. Ben: "Vallahi ben esirimi öldürmeyeceğim. Arkadaşlarımdan da hiç kimse esirini öldürmeyecektir" dedim. Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardığımızda Halid'in yaptığı kendisine zikredildi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırarak iki defa: "Allahım! Halid'in yaptığından beri olduğumu sana arz ederim'' buyurdu

 

Buhari, Sahih'de Mahmud kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir.

 

 

 

Muhammed bin Ali anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'nin fethi sırasında Halid bin el-Velid'i savaşçı olarak değil de davetçi olarak gönderdi. Subaşında olan Cezime bin Amir bin Abdimenat bin Kinane oğulları topraklarına girdiler. Bunlar Cahiliye döneminde amcası Fakih bin el-Muğire'yi ve Abdurrahman bin Avf'ın babası Avf bin Abdi Avf'ı öldürmüşlerdi. Sonrasında ravi Kinane oğullarının silaha sarılmasını ve sonradan silah bırakmasını zikrederek şöyle devam etti: Halid'in emri üzerine onlardan bazıları esir alındı ve boyunları vuruldu. Bu haber, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaştığı zaman:

 

"Allahım! Halid bin el-Velid'in yaptığından beri olduğumu sana arz ederim" buyurdu.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ali bin Ebi Talib'i çağırdı ve: ‘‘Şu kavme gidip onların kan ve mal paralarını öde. Böylece Cahiliye adetlerini ayaklarının altına al'' buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ali yola çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine (ödeme yapması için bayağı) para vermişti. O da onlara kanlarının diyetlerini ve telef olan mallarının bedelini ödedi. Hatta onlara köpeğin ağaçtan oyulmuş yalağının bedelini bile ödedi. Yine de kendisinde bir miktar para artmıştı. Onlara: "Bunu size Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve sizin de bilmediğiniz şeylerin yerine sayılması üzere veriyorum" dedi ve artan malı kendilerine verdi. Sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip durumu kendisine bildirdiğinde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Güzel yapmış ve isabet etmişsin" buyurdu.

 

 

 

ibn Ebi Hadred, babasından bildiriyor: Ben, o zaman ibn Velid'in süvarileri arasında idim. Cezime oğullarından bir gencin elleri iple boynuna bağlanmıştı. Bana: ''Ey delikanlı! Bu ipi tutup beni o kadınların yanına götürür müsün? Onların görülecek bir ihtiyacı var da o ihtiyacı yerine getireyim. Sonra da bana dilediğinizi yapın'' dedi. Ona: ''İstediğin şey kolaydır'' dedim ve ipini tuttum. Onu kadınların yanına götürdüğümde:

 

''Müslüman ol ey Hubeyş! Hayat sona ermeden'' dedi. Sonra da şöyle devam etti: "Gece karanlığı gündüz sıcağı demeden Sizleri takip eden kimse aşık değil mi? Hilye veya Havanik'te sizi bulanın Maşukuna ermek hakkı değil mi? Ailemiz varken de dedim, benim suçum yok seni sevmemden Bir vuslat ver, kılıç kalkıp inmeden Biraz sevgi, umutlar tükenmeden Sevgilinin ardından ağlayıp inlemeden Çünkü ben ifşa edip açığa çıkardım gizli bir özeli Benim gözlerim senden sonra görmez hiçbir güzeli Aşirete giden yol sevgiliye giden yolu kesmektedir Ancak sevginin olması bu engeli de geçmektedir." Hubeyş de ona:

"Sen iki sekiz ve bir de tek yıl olmak üzere on yedi yıl yaşadın" karşılığını verdi. Sonra onu getirip boynunu vurduk.

 

 

 

ibn ishak der ki: Ebu Sünbüle el-Eslemi oğullarından Ebu Firas, orada o hadisede Halid bin el-Velid ile birlikte hazır bulunan Cezimeli bir takım yaşlılardan naklederek: "O genç öldürülünce Hubeyş kalkıp üzerine kapandı ve üzerinde ölene kadar onu öpüp durdu" dedi.

 

Bu, Ebu Abdillah'ın lafzıdır ki, ravi Kadı, Ebu Firas'tan olan rivayetin sonunda bunu zikretmemiştir.

 

 

 

ibn isam, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yere ordu ve müfreze göndereceği zaman onlara: "Gittiğiniz yerde bir mescid görürseniz veya orada ezan okunduğunu duyarsanız sakın onlardan kimseyi öldürmeyin!'' buyururdu. Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müfreze olarak bizleri gönderdi ve gönderirken de aynı şeyleri buyurdu. Tihame topraklarında yol alırken yük develerini önüne katıp giden bir adamla karşılaştık ve ona: "Müslüman ol!" dedik. Adam: "İslam da ne?" diye sorunca, ona İslam'ı anlattık ki İslam hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Bize:

"Müslüman olmazsam bana ne yaparsınız?" diye sorunca: "Seni öldürürüz" dedik. Bunun üzerine: "Şu yük devesine varıncaya kadar bana zaman tanıyın'' deyince: "Tamam, biz de senin arkandan gelmekteyiz" dedik ve onu izlemeye koyulduk. Devenin yanına yetişti ve (hevdecte bulunan bir kadına):

 

"Müslüman ol ey Hubeyş! Hayat sona ermeden" dedi. O da: "Sen on sekiz ile on dokuz yıl arası yaşayasın" karşılığını verdi. Bunun üzerine adam şu beyitleri okudu:

 

"Gece karanlığı gündüz sıcağı demeden Sizleri takip eden kimse aşık değil mi? Hilye veya Havanik'te sizi bulanın Maşukuna ermek hakkı değil mi? Ailemiz varken de dedim, benim suçum yok seni sevmemden Bir vuslat ver, kılıç kalkıp inmeden Biraz sevgi, umutlar tükenmeden Sevgilinin ardından ağlayıp inlemeden."

 

Sonra adam yanımıza gelip: "Şimdi istediğinizi yapabilirsiniz" dedi. Biz de onu öne geçirip boynunu vurduk. Bunun üzerine o kadın hevdecinden inip üzerine kapandı ve o da öldü.

 

 

 

ibn isam el-Müzeni'nin bildirdiğine göre Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olan babası: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bizi bir müfreze ile birlikte Necd tarafına gönderdi" demiş ve mana olarak söz konusu hadisi zikrederek şöyle devam etmiştir: "Yük develerinin yanına geldiğinde hevdeci olan bir devenin yanına geldi ve ona övgülerde bulunarak: ‘‘Sizleri takip eden kimse aşık değil mi?’‘ dedi. Sonra diğer iki beyiti de zikredince, kadın: ‘‘Evet (hakkıdır)'' karşılığını verdi. Bunun üzerine adam: ‘‘Benim suçum yok’‘ dedi ve diğer iki beyiti de zikretti ve her iki beyitte: ‘‘Bir vuslat ver’‘ dedi. Sonra da: ‘‘Müslüman ol ey Hubeyş! Hayat sona ermeden’‘ dedi. Kadın: ‘‘Sen on sekiz ile on dokuz yıl arası yaşayasın’‘ karşılığını verince, adam geri döndü ve:

 

‘‘Şimdi ne yapmak istiyorsanız yapın'' dedi. Biz de onun boynunu vurduk. Bunun üzerine kadının. hevdecinden inerek adamın üstüne kapandığını ve ölene kadar ağladığını gördüm."

 

 

 

ibn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik gönderdi ve bu birlik ganimetler elde etti. Düşman topluluğu içinden bir adam ise: "Ben onlardan değilim. Bir kadına aşık oldum ve onları takip ettim. Beni bırakın da onu bir defa göreyim. Sonra da bana istediğinizi yapın" diyordu. Adamın aşık olduğu kadın uzun boylu ve esmer biri idi. Adam kadına: "Müslüman ol ey Hubeyş! Hayat sona ermeden" dedi ve mana olarak söz konusu iki beyiti okudu. Kadın: "Evet, ben de seni sevdim" deyince, adamı ileri çıkardılar ve boynunu vurdular. Kadın adamın yanına gelip durdu ve bir iki defa iç çektikten sonra o da düşüp öldü. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiklerinde ve durumu kendisine bildirdiklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aranızda merhametli biri yok muydu?" buyurdu.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Huneyn Gazvesi ve Bu Gazvede Peygamberlik Mucizesinin Gösterilmesi