DELAİLU NÜBÜVVE |
HAYBER SAVAŞINA DAİR BÖLÜMLER |
Hayber Dönüşü Uyuyakalıp
Namazın Kaçırılması ve Yolda Peygamberliğe Delalet Eden Bazı Olayların
Gerçekleşmesi
Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber savaşı dönüşünde gece boyu yol aldı.
Yorulunca da dinlenmek ve uyumak için devesini çöktürüp mola verdi. Bilal'a da:
"Ey Bilal! Bu gece nöbeti sen tut" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabıyla birlikte uykuya dalarken Bilal ayakta kaldı. Şafak
sökmeye yakın da devesine yaslanmışken gözleri uykuya yenilince uyuyakaldı.
Güneş üzerlerine vuruncaya kadar ne Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
ne Bilal, ne de bir başkası uyanabildi.
ilk uyanan kişi
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oldu. "Ey Bilal!" diye
seslenince, Bilal: "Anam babam sana feda olsun, ey Allah'ın Resulü!
Uykusuzluk sende olduğu gibi beni de yenmiş ve uyumuşum" karşılığını
verdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Biraz ilerleyin" buyurunca
bineklerle biraz ilerlediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
mola verip abdest aldı. Sonra Bilal'a namaz için kamet getirmesini söyledi. Bu
şekilde ashabına sabah namazını kıldırdı. Namazı kıldırıp bitirdikten sonra:
''Namaz kılmayı unutan kişi aklına gelince onu kılsın. Zira Yüce Allah: ‘‘Beni
anmak için namaz kıl’‘ [Taha 14] buyurur" dedi."
Yunus der ki: ibn Şihab
bu ayeti: ''li zikri'' lafzıyla okurdu.
Ahmed de şöyle demiştir:
"Anbese bu hadisi Yunus'tan rivayet ederken "li zikri" lafzını
kullanmıştır." Lafız Ahmed bin Salih'in lafzıdır.
Müslim, Sahih'de Harmele
bin Yahya'dan rivayet etmiştir. Said bin elMüseyyeb de bunu Ebu Hureyre'den
rivayet ederken, olayın Hayber dönüşü gerçekleştiğini zikretmiştir. Malik de
Muvatta'da bunu bu şekilde Zühri kanalıyla ibnu'l-Müseyyeb'den mürsel olarak
rivayet etmiştir.
Zeyd bin Eslem
anlatıyor: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke
yolunda gece vakti mola verdi. Müslümanları sabah namazına uyandırması için de
Bilal'i görevlendirdi. Müslümanlar uyuduktan sonra Bilal da uyudu.
Uyandıklarında güneş doğmuştu. Müslümanlar endişe içinde uyanınca Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineklerine binip o vadiden çıkmalarını söyledi
ve: "Zira bu vadi, içinde şeytanın bulunduğu bir vadidir" buyurdu.
Bineklerine binip
vadiden çıktıklarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konaklayıp
abdest almalarını söyledi. Sonra da Bilal'a ezan okuyup kamet getirmesini emretti.
Sonrasında da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara sabah namazını
kıldırdı. Uyuyup kalmalarından dolayı Müslümanların yüzündeki endişeyi görünce
de: ''Ey insanlar! Yüce Allah (uykudayken) ruhlarımızı aldı ve dileseydi
ruhumuzu başka bir zamanda bedenimize geri verirdi. Bundan dolayı biriniz
uyuyakalıp veya unutup namazı kılamadığı zaman uyandığında veya aklına
geldiğinde normal vaktinde kılıyormuş gibi kılsın" buyurdu.
Sonra Ebu Bekr'e döndü
ve: ''Bilal gece namazı kılarken şeytan yanına geldi ve ninni ile uyutulan
çocuk gibi onu uyuttu" buyurdu. Daha sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Bilal'i yanına çağırdı. Bilal, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Ebu Bekr'e söylediği sözü aynıyla söyleyince Ebu Bekr: "Şahadet ederim
ki sen Allah'ın Resulü'sün" dedi.
Zeyd bin Eslem'den gelen
bu mürsel rivayete göre olay, Mekke yolunda vaki olmuştur.
Abdullah bin Mes'ud'dan
da Hudeybiye dönüşü uyuyakalıp namazı kaçırdıkları yönünde rivayet gelmiştir.
Abdullah bin Mes'ud der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti Hudeybiye'den dönüşe
geçti. Gece vakti konakladığımızda: "Bizi namaza kaldırma işini kim
üstlenir?'' diye sordu. Bilal: "Ben yaparım" dedi. Ancak herkes uyudu
ve uyandıklarında güneş doğmuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca:
"Daha önce kıldığınız gibi namazı kılın'' buyurdu. Biz de dediği gibi
yaptık. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Uyuyakalan
veya unutarak namazı kılamayan kişi bu şekilde kılsın'' buyurdu.
Gunder ve başkası bunu
Şu'be'den rivayet ederken namaza uyandırma işini üstlenen kişinin Bilal
olduğunu söylemişlerdir. Yahya el-Kattan da Şu'be'den olan iki rivayetinden
birinde bu kişinin Bilal olduğunu söylemiştir. Yahya ve Abdurrahman kanalıyla
Şu'be'den gelen başka bir rivayette ise bu kişinin Abdullah bin Mes'ud olduğu
söylenmiştir.
Abdurrahman bin Abdillah
el-Mes'udi de olayı Cami' bin Şeddad'dan rivayet ederken bu kişinin Abdullah
bin Mes'ud olduğunu söylemiştir.
Abdullah bin Mes'ud der
ki: Hudeybiye dönüşü gece vakti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize:
''Bizi namaza kaldırma işini kim üstlenir?'' diye sordu. ''Ey Allah'ın Resulü!
Ben yaparım" dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen
uyursun!" buyurdu ve bir daha: ''Bizi namaza kaldırma işini kim
üstlenir!" diye sordu. Yine kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ben
yaparım" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birkaç defa aynı
şeyi sorup: "Ey Allah'ın Resulü! Ben yaparım" dediğimde, sonunda: ''O
zaman sen yap'' buyurdu.
Bu şekilde nöbeti ben
tuttum. Sabaha yakın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen
uyursun!'' sözünü hatırladım ve uyudum. Bizi uyandıran da güneşin sırtımızdaki
sıcaklığı oldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca daha önce yaptığı
gibi abdest aldı, sabahın ilk iki rekatını kıldıktan sonra da bize sabah
namazını kıldırdı. Namazı bitirince de: ''Yüce Allah şayet uyumamanızı
dileseydi uyumazdınız. Ancak sizden sonra geleceklere örnek olmanız için
uyumanızı diledi. Uyuyakalan veya unutarak namazı kılamayan kişi bu şekilde
kılsın'' buyurdu.
Yoldayken insanların
develeri dağılınca herkes devesini bulmaya koyuldu.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi dışında herkes devesini buldu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Onu şu yerden alıp gel'' buyurunca dediği
yere gittim ve deveyi orada buldum. Dizginleri bir ağaca takılıp kalmıştı ve
Vallahi bir el çözmedikçe oradan kurtulamazdı. Deveyi alıp Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim. Sonrasında Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Fetih Suresi nazil oldu.
Bu rivayette böyle
anlatılmıştır. Yusuf bin Bukeyr ise Mes'udl'dan bu kıssayı naklederken, olayın
Hudeybiye dönüşünde Fetih Suresi'nin nazil olmasından sonra gerçekleştiğini
zikreder. Bu durumda bu olayın olduğu tarih ile Fetih Suresi'nin nazil olduğu
tarih farklı olur. ikisinin tarihi bir ise de bu durumda -Allah doğrusunu
bilir- Hudeybiye dönüşü bir namazı kaçırma olayı, Hayber dönüşü de bir başka
namazı kaçırma olayı gerçekleşmiştir.
Uyuyakalıp namazı kaçırma
konusunda imran bin Husayn ve Ebu Katade el-Ensari'den de rivayet gelmiştir. Bu
rivayette matara ile ilgili bir olay da zikredilir. Ancak bunun Hudeybiye
dönüşü mü, Hayber dönüşü mü yoksa başka bir zamanda mı olduğunu bilmiyorum. Bu
konuda istihare edip Yüce Allah'tan yardım istedikten sonra da hadislerini
buraya aldım. Doğruya ulaştıran Allah'tır.
Vakıdi de Ebu Katade'nin
rivayetinde bu olayın Tebuk savaşı dönüşü olduğunu söylemiştir. Zafir bin
Süleyman da Şu'be kanalıyla Cami' bin
Şeddad'dan ibn Mes'ud'un
bu kıssasını naklederken olayın Tebuk savaşı dönüşü vaki olduğunu söylemiştir.
Doğrusunu da Allah bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: