DELAİLU

NÜBÜVVE

HENDEK -AHZAB- SAVAŞINA

DAİR BÖLÜMLER

 

Bu Savaş Sırasında Abdullah bin Ubey bin Selul'ün Münafıklığı

 

ibn ishak der ki: Muhammed bin Yahya bin Habban, Abdullah bin Ebi Bekr ve Asım bin Ömer bin Katade, Mustalik oğulları gazvesini anlatırken şöyle derler: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradayken suyun başında Ömer bin elHattab'ın işçisi olan Cahcah bin Said el-Gifari ile Sinan bin Zeyd kavga ettiler."

 

 

 

ibn ishak anlatıyor: Muhammed bin Yahya bin Habban bana şunu anlattı: Su başında itişince kavgaya başladılar. Sinan: "Ey Ensar!" diye bağırınca, Cahcah da: "Ey Muhacirler!" diye bağırıp onları yardımına çağırdı. Zeyd bin Erkam ve Ensar'dan bir grup da Abdullah bin Ubey'in yanında bulunuyordu. Abdullah bu kargaşayı duyunca: "Bölgemizi bizimle paylaştılar. ‘‘Besle köpeği, ısırsın seni!’‘ derler. Vallahi Kureyş'in bu cübbelileri ile durumumuz buna benziyor. Vallahi Medine'ye döndüğümüzde aziz olanlar zelil olanları oradan çıkartacaktır" dedi. Sonra kabilesinden yanında olanlara doğru döndü ve şöyle dedi: "Bunu kendinize sizler yaptınız! Onları topraklarınıza yerleştirdiniz ve mallarınızı onlarla paylaştınız. Vallahi bu yardımı onlardan kesmeniz durumunda sizin bölgenizden çıkıp başka yere gideceklerdir,"

 

O zamanlar yeni yetme bir çocuk olan Zeyd bin Erkam bunu duyunca Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip bunu iletti. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında da Ömer bin el-Hattab vardı. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Abbad bin Bişr'i gönder de gidip boynunu vuralım" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ömer! İnsanlar ‘‘Muhammed ashabını öldürmeye başladı!’‘ demeye başlarlarsa ne olacak? Olmaz! Ama yola çıkılması yönünde çağrı yap!'' buyurdu.

 

 

 

Abdullah bin Ubey, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyduğunu haber alınca yanına geldi ve Allah adına yeminler ederek Zeyd bin Erkam'ın iddia ettiği sözü söylemediğini dile getirdi. Abdullah'ın kabilesinin yanında önemli bir konumu vardı. Müslümanlar da: "Ey Allah'ın Resulü! Belki de bu çocuk yanlış duymuş ve adamın dediklerini tam olarak anlayamamıştır" dediler.

 

O günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adeti olmayan bir zamanda yola çıktı.

Useyd bin Hudayr onunla karşılaşınca peygamber olarak onu selamladı ve:

"Ey Allah'ın Resulü! Daha önce şahit olmadığımız bir saate yola çıkıyorsun" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Arkadaşın İbn Ubey'in söylediklerini duymadın mı? Medine'ye döndüğü zaman aziz olanların zelil olanları oradan çıkaracağını söylüyor'' buyurunca, Useyd: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi aziz olan sensin, kendisi de zelildir. Ey Allah'ın Resulü! Onu anlayışla karşıla! Yüce Allah seni bize gönderdiğinde kabilesi ona taç giydirmek için kıymetli taşlar diziyorlardı. Bu gücü elinden aldığını düşünüyor" dedi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıktığında bu söylenenleri unutturmak için akşama kadar yürüttü. Akşam vakti durmayıp gece boyu da yol aldı. Diğer gün kuşluk vakti mola verdi. insanlar o kadar yorgundu ki mola verir vermez hemen uykuya geçtiler. Bu sırada da Münafikun Suresi nazil oldu.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir gazvedeyken Muhacirlerden biri Ensar'dan birine tekme attı. Ensar'dan olan adam: "Ey Ensar! Yetişin!" diye bağırınca, Muhacirlerden olan kişi de: "Ey Muhacirler! Yetişin!" diye bağırmaya başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu işitince: ''Cahiliye dönemindeki gibi bu kavgaya çağırmalar da nedir? Böylesi pis olan çağrıları bırakın!" diye çıkıştı.

 

Abdullah bin Ubey bunu işitince: "Sonunda bunu da yaptılar ha! Vallahi Medine'ye döndüğümüzde aziz olanlar zelil olanları oradan çıkaracaktır" demeye başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye geldiğinde de Ensar'dan olanlar Muhacirlerden daha kalabalıktı. Daha sonraları ise Muhacirlerin sayısı çoğaldı. Ömer, Abdullah'ın bu sözünü duyunca: "Bırak da gidip şu münafığın boynunu vurayım" dedi. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bırak! İnsanlar: ‘‘Muhammed ashabını öldürmeye başladı!’‘ şeklinde konuşmaya başlamasınlar" karşılığını verdi.

 

Buhari, Sahih'de Humeydi'den rivayet etmiştir.

 

Müslim, Ebu Bekr bin Ebi Şeybe ve başkası kanalıyla Süfyan'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

Zeyd bin Erkam der ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte bir gazveye çıktık. Beraberimizde bedeviler de bulunuyordu. Bir su gördüğümüzde hemen ona doğru koşardık. Ancak bedeviler bizden önce suya ulaşırlardı. Arkadaşlarından önce ulaşan bedevi hemen kendine havuz gibi bir yer yapar, etrafını taşlarla çevirip üzerine de bir örtü atar ve arkadaşlarının gelmesini beklerdi.

 

Ensar'dan biri bedevinin bu şekilde bir su havuzunun yanına geldi.

 

Havuzdan içmesi için devesinin yularını saldı. Ancak bedevi buna izin vermedi. Sopasını da kaldırdı ve Ensarlı olanın kafasına vurup yardı. Bunun üzerine bu Ensarlı, arkadaşı ve münafıkların elebaşı olan Abdullah bin Ubey'e gelip durumu anlattı. Abdullah öfkelendi ve: "Resulullah'ın yanındaki adamlara yardım etmeyin ki etrafından dağılsınlar" dedi. Kastettiği bedevilerdi, zira bedeviler yemek zamanı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelirlerdi. Abdullah: "Onlar etrafından dağıldıkları zaman Muhammed'e yemek götürün, yanındakilerle beraber yesin" diye de ekledi. Sonra arkadaşlarına: "Medine'ye döndüğümüzde aziz olanlar, zelil olanları oradan çıkaracaktır!" dedi.

 

Ben de amcamın bineğinin arkasına binmiştim. Dayı tarafından akrabamız olan Abdullah'ın bu dediklerini duyunca gidip amcama söyledim. O da gidip bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iletti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu yanına çağırttı, ancak Abdullah yeminler ederek bunu inkar etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona inandı, beni ise yalanladı. Bunun üzerine amcam yanıma geldi ve: "Neden öyle yaptın? Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana kızdı ve yalanladı. Müslümanlar da seni yalanladılar" dedi. Bundan dolayı hiç kimsenin üzülemeyeceği kadar üzüldüm.

 

Bu şekilde Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte yol alıyordum. Üzüntümden dolayı başım sallanıyordu. Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma geldi, kulağımı çekiştirip yüzü me güldü. Dünyalar benim olsa bu hareketi kadar beni sevindirmezdi. Sonra Ebu Bekr bana ulaştı ve: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana ne dedi?" diye sordu. Ben: "Bana bir şey demedi. Sadece kulağımı çekiştirip yüzü me güldü" karşılığını verdim. Bunun üzerine bana: "Müjdeler olsun!" dedi. Sonra Ömer bana yetişip aynı şeyleri sordu. Ebu Bekr'e dediklerimi ona da söyledim. Sabahladığımızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Münafıklar sana gelince ‘‘Senin şüphesiz Allah'ın Peygamberi olduğuna şahadet ederiz’‘ derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir ... Onlar: ‘‘Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler’‘ diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar. Onlar, ‘‘Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır’‘ diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler"[Münafikun 1-8] ayetlerini okudu. --- Tirmizi, tefsir (3313).

 

 

 

Zeyd bin Erkam der ki: Amcamla birlikteyken Abdullah bin Ubey bin Selul'ün, arkadaşlarına: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaki adamlara yardım etmeyin ki etrafından dağılsınlar" dediğini işittim. Yine: "Medine'ye döndüğümüzde aziz olanlar, zelil olanları oradan çıkaracaktır!" diyordu. Bunu amcama anlattığımda o da gidip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber gönderip Abdullah bin Ubey ile arkadaşlarını getirtti. Ancak yeminler ederek böylesi bir şey demediklerini söylediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara inanıp beni yalanladı. Bundan dolayı hiç olmadığı kadar üzüldüm ve evime kapandım. Bunun üzerine Yüce Allah, "Münafıklar sana gelince ‘‘Senin şüphesiz Allah'ın Peygamberi olduğuna şahadet ederiz’‘ derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir ... Onlar: ‘‘Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler’‘ diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar. Onlar, ‘‘Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır’‘ diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler"[Münafikun 1-8] ayetlerini indirdi. Bu ayetler inince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni çağırıp ayetleri okudu ve: ''Yüce Allah seni doğruladı'' buyurdu.

 

Buhari, Sahih'de Adem'den rivayet etmiştir.

 

 

 

ibn Lehia, Ebu'l-Esved kanalıyla Urve'den, Musa bin Ukbe de Meğazi'de bu kıssayı zikretmiştir. Musa'nın zikrettiğine göre Abdullah bin Ubey'in söz konusu sözünü duyan kişi, Haris bin el-Hazrec oğullarından biri olan Evs bin Erkam'dır. Evs, Abdullah'ın bu sözünü Ömer bin el-Hattab'a zikretmiş, Ömer de bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah'ı çağırıp bu söylenenleri sormuş, Abdullah yeminler ederek böylesi bir sözü söylemediğini bildirmiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Eğer böyle bir şey söylemişsen tövbe et" buyurunca, Abdullah yine böyle bir şey demediğine dair yemin etmiştir.

 

Bunun üzerine bazıları Evs bin Erkam'a kızmış ve: "Amcan oğluna kötülük ve haksızlık ettin. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana inanmadı" demişlerdir. Yolda giderlerken de bir ara Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy geldiğini görmüşlerdir. Yüce Allah vahyini indirip bitirince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Evs'i görmüştür. Kulağından tutup çekiştirmiş ve: ''Müjdeler olsun! Yüce Allah sözünü doğruladı'' buyurmuştur. Sonra ona Yüce Allah'ın, Münafikun Suresi'nde Abdullah bin Ubey hakkındaki "Onlar: ‘‘Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler’‘ diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar. Onlar, ‘‘Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır’‘ diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler"[Münafikun 7-8] ayetlerini okumuştur.

 

Başka bir kanalla da Musa bin Ukbe, Zeyd bin Erkam'ın kıssasını aktarmıştır:

 

 

 

Musa bin Ukbe der ki: Abdullah bin el-Fadl'ın bana bildirdiğine göre Enes bin Malik'in şöyle dediğini işitmiştir: "Harre'de kabilemin başına gelenlerden dolayı çok üzülmüştüm. Zeyd bin Erkam bu üzüntümden haberdar olunca bana bir mektup yazdı. Yazdığı mektupta Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allahım! Ensar'ı ve Ensar'ın çocuklarını bağışla’‘ buyurduğunu işittiğini zikretti. "

 

Ancak Abdullah bin el-Fadl, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ensar'ın torunlarına da bağışlanma dileyip dilemediği konusunda şüpheye düştü ve sözüne şöyle devam etti: Enes, yanında bulunanlardan birine Zeyd bin Erkam'ı sorunca adam şöyle dedi: "Zeyd, Yüce Allah tarafından sözü doğrulanan biridir. Zira zamanında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbedeyken münafıklardan bir adamın: ‘‘Şunun söyledikleri doğru ise biz eşeklerden de beteriz’‘ dediğini işitmiş ve adama: ‘‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru söylüyor ve sen eşekten de betersin’‘ karşılığını vermişti. Daha sonra olay Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) intikal edince adam inkar etti ve böyle bir şey demediğini söyledi, Bunun üzerine Yüce Allah, Zeyd'in söylediğini tasdik eder mahiyette ‘‘Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve müslüman olduktan sonra inkar ettiler ... ‘‘[Tevbe 74] ayetini indirdi."

 

Buhari, Sahih'de İsmail bin Ebi Üveys'ten "Zeyd, Yüce Allah tarafından sözü doğrulanan biridir" sözüne kadar rivayet etmiştir. Sanırım daha sonrası Musa bin Ukbe'nin kendi sözleridir.  --- İbn Hacer, Fethu'l-Bari (8/650).

 

ibn Fuleyh de bunu Musa bin Ukbe'den aynı isnadla rivayet etmiş, "ibn Şihab şöyle dedi" dedikten sonra gerisini Musa bin Ukbe kanalıyla ibn Şihab'dan zikretmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Münafıklardan Büyük Birinin Öldüğünü Gösteren Rüzgarın Esmesi, Bineğinin Kaybolması ve Münafıklardan Birinin Bu konuda Konuşması, Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler