DELAİLU

NÜBÜVVE

HENDEK -AHZAB- SAVAŞINA

DAİR BÖLÜMLER

 

Mustalik Oğulları Gazvesi ve Muraysi' Gazvesi de Denilen Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler

 

Urve der ki: "Mustalik oğulları ve Lihyan oğullarıyla hicri beşinci yılın Şaban ayında savaşıldı."

 

 

 

ibn Şihab, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazvelerini anlatırken şöyle der: "Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mustalik oğulları ve Lihyan oğullarıyla hicri beşinci yılın Şaban ayında savaştı."

Yine bize rivayet edildiğine göre Katade: "Mureysi' (Mustalik oğulları) savaşı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicretinin beşinci yılında gerçekleşti" demiştir.

 

 

 

Vakıdi der ki: Mureysi' (Mustalik oğulları) savaşı hicretin beşinci yılında vaki oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Şaban ayının ikisinde Pazartesi günü gazve için çıktı. Ramazan ayının başında da Medine'ye döndü. Gazveye çıkarken Medine'de yerine Zeyd bin Harise'yi bıraktı. Şuayb bin Abbad'ın bana bildirdiğine göre Misver bin Rifaa: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu gazveye yedi yüz kişilik bir orduyla çıktı" demiştir.

 

 

 

ibn ishak der ki: "Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huzaa kabilesinden Mustalik oğullarıyla hicri altıncı yılın Şaban ayında savaştı."

 

 

 

Muhammed bin Yahya bin Habban, Asım bin Ömer bin Katade ve Abdullah bin Ebi Bekr bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mustalik oğullarının, Haris bin Ebi Dirar liderliğinde kendisiyle savaşmak için adam topladıklarını duyunca onlarla savaşmak için yola çıktı. Haris de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Cüveyriye'nin babasıdır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola düşüp Mustalik oğullarının su bölgelerinden biri olan Mureysi'de konakladı. Mustalik oğulları da hazırlıklarını tamamlayınca iki ordu savaşa başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mustalik oğullarını hezimete uğrattı. Savaşta öldürülenler dışında geriye kalan çocuklarını, kadınlarını ve mallarını ganimet olarak Müslümanlar arasında paylaştırdı. Bu savaş, Kedid taraflarından sahile kadar uzanan bir bölgede gerçekleşti.''

 

 

 

Zühri'nin yeğeni Muhammed bin Abdillah, Ma'mer bin Raşid ve başkalarını bildiriyor: "Müdlic oğullarının müttefiklerinden olan Mustalik oğulları, Haris bin Ebi Dirar liderliğinde Fur' bölgesinde konaklamışlardı. Haris, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı savaşmak üzere kabilesinin yanında diğer Araplardan adam toplamış, at ve silah satın alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru yola çıkma hazırlıkları yapıyordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bölgeden gelen kervanlar aracılığıyla bu hazırlığın haberini alınca durumu öğrenmek için Bureyde el-Eslemi'yi gönderdi. Bureyde döndüğünde Mustalik oğullarının bu hazırlığını bildirdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hemen yola çıkılması yönünde Müslümanlara çağrı yaptı."

 

 

 

Cüveyriye bintu'l-Haris der ki: Mureysi'de bulunduğumuz sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Babamın: "Kendisine gücümüzün yetmeyeceği kişi geldi" dediğini işittim. Bu savaşta anlatamayacağım kadar çok sayıda adam, at ve silah gördüm. Savaş sonrası Müslüman olup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile evlendiğimde dönüşe geçtik. Dönerken Müslümanlara baktım, ama daha önce gördüğüm gibi değillerdi. Savaş sırasındaki o durumun, Yüce Allah'ın müşriklerin kalplerine düşürdüğü korku olduğunu anladım. Yahudilerden samimi bir Müslüman olan biri de: "Boz atlar üzerinde beyaz giyimli adamlar görüyorduk. Böylesi adamları da ne önce, ne de sonra görmüş değildik" derdi.

 

 

 

Vakıdi der ki: Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su bölgesi olan Mureysi'ye ulaştı. Orada konaklayınca kendisi için deriden bir çadır kuruldu. Yanında da eşlerinden Aişe ve Ümmü Seleme vardı. Müslümanlar su başında toplanmış, savaş için hazırlıklarını yapmışlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabını saf düzenine soktu. Muhacirlerin sancağını Ebu Bekr'e, Ensar'ın sancağını da Sa'd bin Ubade'ye verdi. Muhacirlerin sancağının Ammar bin Yasir'de olduğu da söylenmiştir.

Sonrasında Ömer bin el-Hattab, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emriyle Yahudilere: "La ilahe illallah deyin ve bu sayede canlarınızı ve mallarınızı koruyun" diye çağrı yaptı. Ancak Yahudiler bunu kabul etmedi. ilk olarak Yahudilerden bir adam bir ok atınca Müslümanlar onlara mızrak atmaya başladılar. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saldırı emrini verince Müslümanlar tek bir adam gibi hep birden saldırıya geçtiler.

 

Yahudilerden kaçabilen olmadı. On kişi öldürüldü ve geriye kalanları esir alındı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yahudilerin erkeklerini, kadınlarını ve çocuklarını esir aldı. Develeri ve koyunlarını da ele geçirdi. Bu savaşta Müslümanlardan sadece bir adam öldü.

 

Ebu Katade bu savaşı anlatırken şöyle derdi: "Müşriklerin sancağını Safvan Zu'ş-Şefre taşıyordu. Onu kafama koydum ve öldürmeden de bırakmadım. O öldürüldükten sonra da fetih gerçekleşti. Bu savaşta parolamız ‘‘Ey Mansur (=yardım gören)! Öldür!'' idi."

 

 

 

ibn Avn der ki: Nafi'ye bir mektup yazıp savaş öncesi karşı tarafı İslam'a davet etme konusunu sordum. Nafi' bana yazdığı cevapta şöyle dedi: "Savaş öncesi davet konusu İslam'ın ilk dönemlerine has bir şeydi. Zira daha sonraları Mustalik oğulları, hayvanlarını sularken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aniden onlara saldırmış askerlerini öldürüp diğerlerini esir almıştır. O savaşta Cüveyriye binti'l-Haris'i de esir almıştı. Bu orduda bulunan Abdullah bin Ömer de aynısını bana anlattı."

 

Buhari ve Müslim, Sahih'de Abdullah bin Avn'dan rivayet etmişlerdir.

 

 

 

ibn Muhayriz der ki: Ebu Sirma ile birlikte Ebu Said el-Hudri'nin yanına girdik. Ebu Sirma ona: "Ey Ebu Said! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azil konusunda bir şey dediğini duydun mu?" diye sorunca, Ebu Said şöyle dedi:

"Duydum! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Mustalik oğulları savaşına gittiğimizde soylu Araplardan bir grup kadını esir aldık. Sefer uzayınca bekarlık bize ağır gelip kadınları arzu etmeye başladık. Onlardan çocuklarımız olmadan sonradan satabilmemiz için azil yapmak istedik. Ancak: ‘‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızdayken ona sormadan mı azil yapacağız’‘ diye düşündük. Bunu ona sorduğumuzda: ‘‘Bunu yapıp yapamamanız bir şey ifade etmez. Zira kıyamete dek olması (dünyaya gelmesi) takdir edilen her canlı mutlaka olacaktır’‘ buyurdu."

 

Buhari ve Müslim, Sahih'de Ukbe kanalıyla İsmail'den rivayet etmişlerdir.

 

 

 

Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mustalik oğullarıyla yapılan savaşta elde edilen esirleri paylaştırınca Cüveyriye binti'l-Haris, Sabit bin Kays bin Şemmas'ın veya onun bir amcası oğlunun payına düşmüş ve onunla mükatebe (kendi bedelini ödeyip hür olacağına dair anlaşma) yapmıştı. Cüveyriye de çekici ve gören herkesi etkileyecek kadar güzel bir kadındı. Anlaşma bedeli konusunda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip yardım istedi. Vallahi gelip odamın kapısında durduğunu gördüğümde ondan hiç hoşlanmadım. Zira Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim onda gördüğümü (güzelliğini) görecekti.

 

Cüveyriye: "Ey Allah'ın Resulü! Kavminin efendisi olan Haris bin Ebi Dirar'ın kızı Cüveyriye'yim. Başıma gelen musibeti sen de biliyorsun. Payına düştüğüm kişiyle mükatebe yaptım. Anlaşma bedeli konusunda bana yardım et" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan daha hayırlı bir şeyi sana yapayım. Hem anlaşma bedelini ödeyeyim, sonra da seninle evleneyim!" buyurunca, Cüveyriye de: "Olur!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediği gibi yapıp onunla evlendi.

 

Müslümanlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cüveyriye ile evlendiğini duyunca ellerindeki esirleri "Bunlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabaları oldular" diyerek serbest bıraktılar. Cüveyriye sayesinde Mustalik oğullarından bu şekilde yüz aile azad edildi. Cüveyriye kadar kendi kavmi için bereketler getiren başka bir kadın görmüş değilim.''

 

 

 

Hizam bin Haşim, babasından bildiriyor: Cüveyriye binti'l-Haris şöyle dedi: "Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize gelişinden üç gün önce rüyamda Ay'ın Yesrib'den gelip kucağıma düştüğünü gördüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize gelene kadar da bu rüyamı kimselere anlatmak istemedim. Savaş sonrası esir alındığımızda rüyamın gerçekleşmesini umdum. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni azat edip benimle evlendi. Vallahi kabilemden esir düşenler konusunda onunla hiç konuşmadım. Müslümanlar kendi yanlarından onları serbest bıraktılar. Bunun haberini bana amca kızlarımdan biri haber verince Allah'a hamd ettim."

 

 

 

Vakıdi der ki: "Denildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Cüveyriye'nin mehrini Mustalik oğullarından esir alınan her bir kişinin serbest bırakılması yapmıştır. Bazıları da mehrinin, kabilesinden kırk kişinin serbest bırakılması olduğunu söylemiştir."

 

 

 

Musa bin Ukbe, Mureysı'de yapılan Mustalik oğulları savaşını anlatırken şöyle der: "Yüce Allah onları hezimete uğrattı. Bu savaşta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ibn Ebi Dirar'ın kızı Cüveyriye binti'l-Haris'i esir aldı, sonradan da onunla evlendi. Mustalik oğullarından bazılarının söylediğine göre babası fidye vererek kızını Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) istemiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu verdikten sonra ona talip olmuş, babası da kızını Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vermiştir." 

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bu Savaş Sırasında Abdullah bin Ubey bin Selul'ün Münafıklığı