DELAİLU NÜBÜVVE |
UHUD GAZVESİNE DAİR BÖLÜMLER |
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Savaş Meydanındaki Metaneti, Yüce Allah'ın, Ubey
bin Halef Hakkındaki Sözünü Yerine Getirmesi ve Savaşta Yaralanması
Hz. Ali der ki: "Bedir
günü savaş kızlŞtığı zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
gelip O'nunla korunuyorduk. O, savaş meydanında insanların en çetiniydi ve
müşriklere ondan daha çok yaklaşanı yoktu."
Urve bin ez-Zübeyr der
ki: Cumah oğullarından Ubey bin Halef daha Mekke'de iken Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldüreceğine yemin etmişti. Onun bu yemini
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca: "İnşallah onu ben
öldüreceğim" buyurmuştu. Uhud günü Ubey zırhını giyip: "Muhammed kurtulursa
ben kurtulmayayım" diyerek gelip Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) öldürmek için hamle yaptı. Abduddar oğullarına mensup Mus'ab bin Umeyr
bedeniyle Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) korumak üzere Ubey'i
karşıladı ve şehid oldu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kılıç ve zırhlar
arasından Ubey'in gırtlağını görüp mızrağıyla vurunca Ubey atından yere düştü.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu vurmasıyla ondan kan çıkmadı.
Arkadaşları yetişip onu yüklendiklerinde Ubey öküz gibi böğürüyordu. Ona:
"Neden feryad ediyorsun? Sadece ufak bir çizik" dediklerinde onlara
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnşallah Ben Ubey'i
öldüreceğim'' dediğini hatırlattı ve: "Eğer bana olan, Zülmecaz halkına
olsaydı hepsi ölürlerdi" dedi ve ölüp cehenneme gitti.
Daha önce "Musa bin
Ukbe - ibn Şihab - Said bin el-Müseyyeb" kanalıyla bize rivayet
olunmuştur.
Abdurrahman bin Halid
bin Musafir bunu ibn Şihab kanalıyla ibnu'l-Müseyyeb'den aktarmıştır.
Vakıdi, bunu Abdullah
bin Ka'b bin Malik kanalıyla babasından nakletmiştir.
Ayrıca eklemiştir: ibn
Ömer şöyle derdi: Ubey bin Halef, Rabiğ vadisinde öldü. (Daha sonraları) gece
olduğunda ben Rabiğ vadisinde yürürken bir ateş gördüm. Yaklaştığımda oradan
zincirleri sürüyen susamış bir adam çıktı. O esnada bir adam: "Sakın ona
su verme. Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürdüğü Ubeyy bin
Halef'tir" dedi.
Abdülaziz bin Ebi
Hazım'ın babasından bildirdiğine göre Sehl bin Sa'd'a Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yarası sorulunca şöyle dedi: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yüzü yaralanmış, azı dişi kırılmış ve başındaki miğferi
ezilmişti. Hz. Fatıma kanı yıkıyor, Hz. Ali de su döküyordu. Hz. Fatıma kanın
arttığını görünce, bir hasır parçası alıp onu yakarak külünü yaraya bastı. Kan
da kesildi."
Buhari bu hadisi
Sahih'te Ka'nebı'den, Müslim ise Yahya bin Yahya'dan rivayet etmiştir. ---
Buhari, cihad (85) ve Müslim, cihad 37(101).
Sehl bin Sa'd der ki:
Uhud günü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün yaralanmış, azı
dişinin kırılmış ve başındaki miğferinin ezilmiş olduğunu gördüm. Hz. Ali bir
kalkanla su getirdi ve Hz. Fatıma da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yüzündeki kanı yıkadı. Sonra bir hasır parçasını yakıp külünü yarasına
bastı. --- Müslim, cihad 37(103).
Müslim bu hadisi
Sahih'te Amr bin Sevvad'dan rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Allah'ın gazabı, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapan bir
topluluğa artmıştır -Bu sırada eliyle dişlerini gösterdi- Allah'ın gazabı
ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürdüğü kişiye artmıştır.''
Buhari bu hadisi
Sahih'te ishak bin Nasr'dan, Müslim ise Muhammed bin Rafi'den, ikisi de
Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir. --- Buhari, megazi 24(4073) ve Müslim, cihad
38(106).
ibn Abbas der ki:
"Allah'ın gazabı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah için
kendi eliyle öldürdüğü kişiye artmıştır. Allah'ın gazabı, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünü kanatan topluluğa artmıştır."
Buhari bu hadisi
Sahih'te Amr bin Ali kanalıyla Ebu Asım'dan rivayet etmiştir. --- Buhari,
megazi 24(4076).
Enes'in bildirdiğine
göre Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişi kırılıp başı
yarılınca, yüzündeki kanı silmeye başladı ve: "Kendilerini İslam'a davet
eden peygamberlerinin başını yarıp azı dişini kıran bir topluluk nasıl
kurtuluşa erer" dedi. Bunun üzerine: "Allah'ın, onların tövbelerini
kabul veya onlara azab etmesi işiyle senin bir ilişiğin yoktur ... ''[Al-i
İmran 128] ayeti nazil oldu.
Bu hadis başka bir
kanalla nakledilmiştir. Müslim bunu Sahih'te Ka'nebi"den rivayet etmiştir.
ibn Ömer, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kunut duasında bir kavme beddua ettiğini bu sebeple AI-i
imran Suresinin 128. ayetinin nazil olduğunu söylemiştir.
Hz. Aişe der ki: Hz, Ebu
Bekr, Uhud gününden bahsedilince ağlar ve: "O günün bütünşerefi Talha'ya
aittir" der ve şöyle anlatırdı: Uhud günü müslümanlar hezimete uğrayınca
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına ilk dönen bendim. Nebi'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde onunla birlikte vuruşan bir adam gördüm ve
kendi kendime: "Talha olsun" dedim. Çünkü o fırsatları değerlendirme
hususunda beni geçmişti ve demiştim ki: "Bu, kavmim içinde benim en
sevdiğim adam olmalı." Benimle müşrikler arasında tanımadığım bir adam
vardı. Ben Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o adamdan daha yakındım.
Ama o benden daha hızlı yürüyordu. Bu kişinin Ebu Ubeyde bin el-Cerrah olduğunu
gördüm. Birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına yetiştik.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişi kırılmış, yüzü yaralanmış,
miğferinin halkalarından ikisi yanağına geçmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yaralı olan Talha'yı kastederek: "Arkadaşınıza bakın"
buyurdu. Biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözüne kulak vermedik.
Ben miğferin halkasını Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünden
çıkarmaya çalıştım. Ebu Ubeyde: "Eğer bana bırakmazsan hakkımı sana helal
etmem" deyince ben de ona bıraktım. Ebu Ubeyde halkayı eliyle çıkarmak
suretiyle Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eziyet vermek istemeyip
dişiyle halkalardan birini çıkardı. Bir ön dişi de halka ile beraber düştü.
Onun yaptığı şekilde öbür halkayı da ben çıkarmak istedim. Ebu Ubeyde yine:
"Eğer bana bırakmazsan hakkımı sana helal etmem" dedi ve ikinci
halkayla birlikte diğer ön dişi de düştü. Ebu Ubeyde insanlar arasında ön
dişleri en güzel olan idi. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böylece
tedavi ettikten sonra, çukurlardan birine düşmüş olan Talha'nın yanına gittik.
Yetmiş küsur ok, mızrak ve kılıç yarası almış ve bir parmağı kopmuştu. Onu da
tedavi ettik.
Mikdad bin Amr, Uhud
günüyle ilgili bir hadis zikredip şöyle dedi: Vallahi bizden çok sayıda kişiyi
öldürüp Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaraladıkları zaman, onu hak
olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, bir karış bile geri çekilmedi ve
düşmanın karşısında se bat etti. Bu sırada ashabından bir grup bazen yanına
geliyor, bazen ondan uzaklaşıyordu. Bazen onu ayakta ok atarken, bazen taş
atarken gördüm. Nihayet araya girilinceye kadar bu böyle sürdü. Zaten o kendisi
ile birlikte kaçıp dağılmadan, sabreden bir topluluğun arasında idi.
Nafi bin Cubeyr'in
bildirdiğine göre Muhacirlerden bir kişi şöyle dedi: Uhud savaşında bulundum ve
her taraftan Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ok geldiğini gördüm.
Sahabe de bu okları ondan savıyordu. Abdullah bin Şihab ez-Zühri'nin o gün:
"Bana Muhammed'i gösterin. Eğer o kurtulursa ben kurtulmayayım"
dediğini gördüm. Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yanı
başındaydı ve kendisiyle beraber kimse yoktu. Sonra Safvan yanına gelip onu
azarlayınca: "Vallahi görmedim. Allah'a yemin ederim ki O bizden
saklanıyor. Dört kişi çıktık ve onu öldürmek üzere aramızda sözleştik, fakat
buna muvaffak olamadık" dedi.
Vakıdi der ki: Bize
ulaştığına göre; Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanağını yaralayan
ibn Kamia; dudağını yaralayan ve azı dişini kıran da Utbe bin Ebi Vakkas'tır.
ibn ishak der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişi kırıldı, yüzü
yaralandı, dudağı yarıldı. Onun azı dişini kıran da Utbe bin Ebi
Vakkas'tır."
Sa'd bin Ebi Vakkas der
ki: "Utbe bin Ebi Vakkas'ı öldürmeyi arzuladığım kadar kimseyi öldürmeyi
arzulamamıştım. Utbe, ahlakı bozuk ve kavmi içinde sevilmeyen biriydi. Onun
hakkında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah Resulü'nün
yüzünü kana bulayana Allah'ın gazabı şiddetli olur" sözü bana yeter.
Miksem'in bildirdiğine
göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü, azı dişini kıran ve yüzünü
yaralayan Utbe bin Ebi Vakkas'a beddua ederek: "Allahım! Bir yıl geçmeden
kafir olarak ölmesini sağla" dedi. Bir yıl geçmeden Utbe bin Ebi Vakkas
kafir olarak öldü.
Ömer bin es-Saib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü
yaralanınca Ebu Said el-Hudri'nin babası Malik yarayı emerek temizledi. Ona:
"Kanı tükür" denilince: "Hayır Vallahi; kesinlikle
tükürmem" deyip savaşmak için geri döndü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Cennetlik birine bakmak isteyen buna baksın'' buyurdu. Malik bu savaşta
şehid oldu.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: