DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ
ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI |
Bedir Savaşının
Sonucunun Mekke'de Yayılması, Umeyr bin Vehb'in Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Gelmesi, Daha Sonra Kubas bin Eşyem'in Medine'ye Gelmesi ve Bu
Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler
Ebu Rafi anlatıyor: Biz
Abbas'ın ailesi müslüman olmuştuk, ancak bunu gizliyorduk. Ben Abbas'ın bir
kölesi idim ve okları yontuyordum. Kureyşliler Bedir günü Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı çıkınca biz haber gözlemeye başladık.
Heysaman el-Huza'l bize savaşla ilgili haberi getirince, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) galip gelmesi sebebiyle sevindik. Vallahi ben
Zemzem suffasında oturmuş okları yontarken ve Ümmu'l-Fadl da yanımda oturmuşken
savaşın durumuyla ilgili haberin bizi sevindirdiği bir sırada, Ebu Leheb iki
ayağını şerle sürüyerek geldi ve çadırın bir tarafına oturdu. O sırada, halk:
"işte, Ebu Süfyan bin el-Haris geldi ve halk etrafında toplanmış"
dediler. Ebu Leheb, ona: "Yanıma gel yeğenim! Hayatıma andolsun ki; haber
muhakkak sendedir!" deyince Ebu Süfyan gelip onun yanına oturdu. Ebu
Leheb: "Ey yeğenim! Bana haber ver: Kureyş halkının işi nasıl oldu?"
diye sordu. Ebu Süfyan: "Vallahi biz, karşılaştığımız kavme omuzlarımızı
ve sırtımızı teslim ettik. Onlar bizi nasıl istedilerse öyle öldürdüler. Onlar
bizi nasıl istedilerse öyle esir ettiler. Vallahi, bununla birlikte, Kureyş
kavmini kınamadım. Gökle yer arasında kır atlar üzerinde, beyaz tenli adamlarla
karşılaştık ki, Vallahi onlar hiçbir şeyi bırakmaz, onlara hiçbir şey de karşı
koyamaz" deyince, çadırımın kenarını elimle kaldırıp: "işte, Vallahi
onlar meleklerdir" dedim. Ebu Leheb elini kaldırdı ve yüzü me bir tokat
indirdi. Ben de ona karşı durunca zayıf bir adam olduğum için, beni tutup yere
yıktı ve dövmek için üzerime çöktü. Ümmu'l-Fadl hemen çadırın direklerinden
birini alıp ona bir darbe indirerek başını yardı ve: "Efendisi burada
olmayan bir köleyi zayıf mı buldun?" diyerek ona çıkıştı. Ebu Leheb kalkıp
zelil bir halde gerisin geri gitti. Vallahi, o ancak yedi gece yaşadı. Allah,
onu adese denilen taun gibi öldürücü bir yara ile vurdu ve onunla öldürdü.
Oğulları, üç gün onu kabre gömmediler ve Ebu Leheb'in cesedi koktu.
Kureyşliler, adese hastalığından (ölümcül çıbandan), taundan sakındıkları gibi
sakınırlardı. Kureyşlilerden birisi, Ebu Leheb'in oğullarına: "Yazıklar
olsun size! Babanızın ölüsü evinde koktuğu halde, onun yanına uğramamaktan
utanmıyor musunuz!" deyince, onlar: "Biz onun hastalığından
korkuyoruz" karşılığını verdiler. Kureyşli: "Hadi gelin; ben size
yardım edeyim" dedi ve birlikte giderek Ebu Leheb'in ölüsünü yıkamadılar
ve ona ellerini de sürmediler. Sadece, uzaktan üzerine su serptiler. Onu
Mekke'nin yukarı taraflarında bir duvara dayadılar ve üzerini taşla kapattılar.
Abdullah bin
ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Hz. Aişe, Ebu Leheb'in gömüldüğü bu yerden her
geçişinde, oradan uzaklaşana kadar giysisiyle kendini iyice örterdi.
Urve ile Meğazi'sinde
Musa bin Ukbe derler ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir'den
Medine'ye esir ve ganimetle döndü. Müşriklerin ileri gelenleri ise
öldürülmüşlerdi. Halk Revha'da Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
karşılayıp onu ve müslümanları kutlayarak müşriklerden kimi öldürdüklerini
sordular.
Abduleşhel oğullarından
Seleme bin Selame: "Kayda değer birini öldürmedik. Sadece ihtiyar ve
saçları ağarmış kişileri öldürdük" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ona dönüp: ''Sus! Adama karşı fahiş sözler söyledin'' dedikten sonra
Seleme'den yüz çevirdi. Sonra: ''Ey yeğenim! Onlar eşraf ve reislerdir''
buyurdu. Bedir hezimetinden sonra müşrikler Mekke'ye döndüler. Allah onlardan
dilediğini öldürmüştü. Umeyr bin Vehb el-Cumahi, Hicr'de olan Safvan bin
Umeyye'nin yanında oturunca, Safvan: "Bedir'de öldürülenlerden sonra
yaşamakta bir hayır yoktur" dedi. Umeyr: "Doğru söylüyorsun, eğer
üzerimde olan ve ödeyecek karşılığı da bulunmayan borcum, benden sonra açlıktan
ölmelerinden korktuğum çoluk çocuk olmasaydı, gider Muhammed'i öldürürdüm. Hem
benim için, onların kabul edecekleri bir bahanem de vardır. Oğlum onların
ellerinde esirdir. ‘‘Esir olan oğluma geldim’‘ derim" karşılığını verince
Safvan sevinerek: "Senin borcun bana aittir. Senin adına, onu ben öderim.
Çoluk çocuğuna da, kendi çoluk çocuğumla birlikte, sağ oldukları müddetçe
bakar, geçimlerini en geniş şekilde sağlarım" dedi. Safvan ona binek verip
yolculuk için gerekli şeyleri temin etti. Umeyr de kılıcını bileyerek zehir
sürdü ve: "Birkaç gün bunu gizli tut" diyerek Medine'ye doğru yola
çıktı. Medine'ye varınca Mescid'in kapısında inip bineğini bağlayarak kılıcını
aldı ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru yöneldi.
Hz. Ömer ile
Müslümanlardan bir grup oturmuş, Bedir gününü ve Allah'ın kendilerine verdiği
nimetleri konuştukları bir sırada, Hz. Ömer'in gözü o esnada kılıcını kuşanmış
olarak Umeyr'e takıldı ve: "işte şu köpek, Allah düşmanı Umeyr'dir. Bedir
günü sayımızı tahmin eden oydu" diyerek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına girip: "Umeyr bin Vehb, kılıcını kuşanmış olarak
Mescid'e girdi. O tacir ve ihanet eden biridir. Ona eman verme, ey Allah'ın
Resulü!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onu yanıma
getir'' buyurunca Hz. Ömer çıkıp sahabeye Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına girip Umeyr'e karşı onu korumalarını söyledi. Sonra Hz. Ömer ve
Umeyr Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdiler. Bu sırada
Umeyr'in kılıcı üzerindeydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz.
Ömer'e: ''Ondan (Umeyr'den) uzaklaş'' buyurdu.
Umeyr, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaşınca, Cahiliye halkının selamı olarak:
"iyi sabahlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah bize senin selamlaşmandan daha hayırlı bir selamlaşma olan,
cennetliklerin selamlaşmasıyla selamlaşmayı ikram etmiştir'' buyurdu. Umeyr:
"Ben bu selamlaşmayı yeni işitiyorum" deyince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah bize ondan daha hayırlısını verdi. Neden geldin
ey Umeyr?" buyurdu. Umeyr:
"Şu elinizde
bulunan esir için geldim. Esirlerimizi bağışlayın. Sizler bizim
aşiretimizdensiniz" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Peki şu boynunda asılı duran kılıç ta ne oluyor?'' diye sordu. Umeyr:
"Allah kılıçların yüzünü karartsın, sanki bir işe mi yarıyorlar.
Bineğimden indiğimde onu boynumda unuttum" cevabını verince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bana doğruyu söyle, neden geldin?" diye
sordu. Umeyr: "Sadece esirim için geldim" cevabını verince Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Hicr'de Safvan bin Umeyye'ye hangi şartı koştun?''
diye sordu. Bunun üzerine Umeyr korku içinde: "Ona ne şart koşmuşum
ki?" karşılığını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Beni
öldürmen karşılığında çocuklarının bakımını üstlenmesi ve borcunu ödemesini
şart koştun. Ancak Allah bunu yapmana engel olmuştur" buyurdu. Bunun
üzerine Umeyr şöyle dedi: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve senin de
Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik ederim. Ey Allah'ın Resulü! Biz sana gökten
gelen vahyi yalanlıyorduk. Şu durum öyle bir mesele ki, orada ben ve Safvan'dan
başka kimse yoktu. Vallahi ben kesinlikle inanıyorum ki, bu konuştuklarımızı
sana Allah'tan başka kimse haber veremez. Beni İslam'a ulaştıran Allah'a
hamdolsun." Umeyr'in müslüman olmasıyla müslümanlar sevindi. Hz. Ömer
şöyle dedi: "Canım elinde olana yemin ederim ki, Umeyr geldiği zaman bir
domuz benim için ondan daha sevimliydi. Bugün ise o benim için çocuğumdan daha
sevimlidir." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Otur ey
Umeyr, sana yardım edelim" diyerek sa ha beye: "Kardeşinize Kur'an'ı
öğretin" buyurdu ve Umeyr'in esirini serbest bıraktı. Umeyr: "Ey
Allah'ın Resulü! Ben önceleri Allah'ın nurunu söndürmek için çırpınan
birisiydim. Allah'a hamd olsun ki, beni bu yola sürüp hidayete kavuşturdu. Bana
izin ver de, Kureyş'e varıp onları Allah'a ve İslam'a çağırayım. Belki Allah
onlara da hidayet nasib eder ve helak olmaktan kurtarır" deyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona izin verdi ve Umeyr Mekke'ye
gitti.
Umeyr'in Medine'ye
gidişinden sonra Safvan( Kureyşlilere: "Size Bedir hezimetini unutturacak
bir olayın müjdesi gelmek üzere" der, Medine'den gelen her kafileye:
"Orada bir olayoldu mu?" diye sorar dururdu. Umeyr'in sözünde durup
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürmesini umuyordu. Sonunda
Medine'den bir adam gelince Safvan( Umeyr'i sordu. Adam: "Müslüman
oldu" deyince müşrikler onu lanetleyerek: "Dininden döndü"
dediler. Safvan da: "Bir daha Umeyr'e yardım yapmamaya ve onunla konuşmamaya
yemin ediyorum" dedi. Umeyr, Mekke'ye gelince onları İslam'a davet edip
nasihat etti. Onun vasıtasıyla pek çok insan Müslüman oldu.
Hadisin lafzı Musa bin
Ukbe'ye aittir.
Muhammed bin Cafer bin
ez-Zübeyr der ki: Umeyr bin Vehb Kureyş'in şeytanlarındandı ve Mekke'deyken Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabına eziyet edenlerdendi. Bedir'de
müşrikler hezimete uğrayınca Safvan bin Umeyye ile oturdu.
Ravi, Musa bin Ukbe'nin
anlattığı kıssayı anlattı ve sonunda şöyle dedi:
Umeyr Mekke'ye gelince
müslüman olduğunu açıkladı ve birçok kişinin müslüman olmasına vesile oldu.
Sonra kendisine karşı koyanlara eziyet etmeye başladı.
Vakidl'nin söylediğine
göre Kubas bin Eşyem el-Kinanı şöyle derdi: Müşriklerle beraber Bedir savaşına
katıldığım zaman Muhammed'in ashabının azlığına, bizimle beraber olan atlı ve
piyadelerin çokluğuna bakıyordum. Hezimete uğrayanlarla beraber kaçarken kendi
kendime şöyle dedim: "Bunun gibi bir şeyle karşılaşmadım. Böylesi bir
durumda sadece kadınlar kaçar." Kubas daha sonra Mekke'ye gidip orada
ikamet etmesini anlatıp şöyle devam etti: "Hendek savaşından sonra da
şöyle dedim: "Medine'ye gideyim de Muhammed'in söylediklerine bir
bakayım." O esnada kalbime İslam'a girme düşüncesi yerleşmişti. Medine'ye
gittim. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nerede olduğunu sordum.
"işte o, ashabıyla birlikte Mescid'in gölgesinde duruyor" dediler.
Yanına gidince ashabının arasında onu tanıyamadım. Selam verince bana: "Ey
Kubas bin Eşyem! Bedir gününde: ‘‘Bunun gibi bir şeyle karşılaşmadım. Böylesi
bir durumda sadece kadınlar kaçar’‘ diyen sen misin?'' dedi. Ben de şöyle
dedim: "Şahadet ederim ki sen Allah'ın Resulü'sün. Çünkü ben bunu hiç
kimseye anlatmamıştım. Sadece kendi içimden söylemiştim. Eğer sen Peygamber
olmasaydın, bundan haberin olmazdı. Gel de İslam'a girmek üzere sana biat
edeyim." Böyle dedikten sonra Müslüman oldum.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Bedir'e
Katılan Melek ve Sahabenin Fazileti