DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ganimet ve Esirler Hakkındaki Tasarrufu, Söylediklerinin Gerçekleşmesi ve Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler

 

ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü: "Şunu şunu yapan kişiye (ganimetten) şu şu vardır. Birini esir alan kişiye de şu şu vardır" buyurdu. Savaş sırasında ihtiyarlar sancağın yanında kalırken bu sözü duyan gençler müşrikleri öldürmeye ve ganimet elde etmeye koştular. Sonrasında ihtiyar olanlar gençlere: "Elde ettiklerinize bizi de ortak edin. Zira biz sizin arkanızı kolladık ve hezimete uğramanız durumunda bize sığınacaktınız" dediler. Gençler onları ortak etmeyi kabul etmeyip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu bize verdi" dediler. Bu konuda: "Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler, Allah'a ve Resulü'ne aittir ... Nitekim, Rabbin seni hak uğrunda evinden savaş için çıkarmıştı, oysa müslümanların bir takımı bundan hoşlanmamıştı"[Enfal 1-5] ayetleri nazil oldu. ibn Abbas bunları anlatırken şöyle diyordu: "Bu savaşa çıkmak, Bedir mücahidleri için çok daha hayırlı oldu. Ganimetlerin gençlerle ihtiyarlar arasında eşit olarak paylaştırılması da aynı şekilde hayırlı oldu, Öyleyse bu anlattığım hususlarda şimdi siz de bana uyun, Çünkü ben bu ganimetlerin paylaştırılması işini sizden daha iyi bilirim,"--- Ebu Davud (2737, 2738).

 

 

Aynı hadis başka bir kanalla: "Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimeti aralarında eşit bir şekilde paylaştırdı" ibaresiyle nakledilmiştir. Halid'in bir önceki rivayeti ise daha detaylıdır. --- Ebu Davud (2738).

 

 

ibn Abbas'ın bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kılıcı Zülfikar'ı Bedir günü ganimet olarak almıştı.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Ömer bin el-Hattab: "Bedir günü ... " deyip olayı anlattı.

Simak Ebu Zumeyl el-Hanefı der ki: ibn Abbas, Hz. Ömer'den naklen kıssayı anlatmaya şöyle devam etti: Bedir esirlerini ele geçirdikleri zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Bekrı Ali ve Ömer! Bu esirler konusunda ne dersiniz?'' diye sordu. Hz. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar senin kavmin ve akrabalarındır. Bunlardan fidye al. Bununla kafirlere karşı güç elde etmiş oluruz ve olur ki Yüce Allah onlara İslam'ı nasib eder" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen ne dersin ey İbnull-Hattab?'' diye sorunca, Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, Ebu Bekr ile aynı görüşte değilim. Ben, bize boyunlarını vurma imkanını vermen görüşündeyim, Ali'ye imkan ver, Akil'in boynunu vursun. Bana da imkan ver filanın Ömer'in bir akrabasının adını vererek- boynunu vurayım. Şüphesiz bunlar kafirlerin önderleri ve elebaşlarıdır."

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'in dediğini beğendi, benim dediğimi uygun görmedi. Ertesi gün geldiğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr oturmuş ağlıyorlardı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bana söyle, sen ve arkadaşın ne diye ağlıyorsunuz? Eğer ben de ağlayabilirsem ağlarım. Ağlayamayacak olursam, siz ağladığınız için ağlar gibi yaparım" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Senin arkadaşların bana bunlardan fidye almayı teklif ettikleri için ağlıyorum. Bana bunların azapları şu ağaçtan daha yakın bir yerde gösterildi.'' Nebi bu sırada kendisine yakın bir ağacı kastetmişti. Yüce Allah da: "Yeryüzünde çokça savaşıp zaferler kazanıncaya kadar esirler alması hiç bir peygambere yaraşmaz ... Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş yiyin"[Enfal 67-69] ayetlerini indirdi ve böylelikle ganimetleri onlara helal kıldı.

Müslim bu hadisi Sahih'te Züheyr bin Harb'dan rivayet etmiştir. ---  Müslim, cihad 18(58).

 

 

 

Ebu Ubeyde bin Abdillah'ın bildirdiğine göre babası şöyle dedi: Bedir günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeye: "Bu esirler hakkında ne dersiniz?'' diye sorunca, Abdullah bin Revaha: "Odunu bol olan bir vadidesin. Bir ateş yak ve onları bu ateşin içine at" deyince Abbas: "Allah akrabalık bağlarını kessin" dedi. Hz. Ömer: "Bunlar küfrün ileri gelenleri ve liderleridir. Seninle savaşıp seni yalanladılar. Bunların boynunu vur" dedi. Hz. Ebu Bekr ise: "Bunlar senin aşiretin ve kavmindir" dedi.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir iş için çadırına girince bir grup: "isabetli olan görüş Ömer'in görüşüdür" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar çıkıp şöyle buyurdu: ''Bunlar (görüş bildirenler) hakkında ne dersiniz? Bunların durumu daha önceki kardeşlerinin durumu gibidir, Hz. Nuh: ‘‘Rabbim! Yeryüzünde hiçbir inkarcı bırakma’‘ [Nuh 26] demişti. Hz. Musa da: "Rabbimiz! Mallarını yok et, kalplerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar’‘[Yunus 88] demişti. Hz. İbrahim: ‘‘Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin’‘[İbrahim 36] demişti. Hz. İsa: ‘‘Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin’‘[Maide 118] demişti. Sizler şu an yoksulsunuz. Onun için fidye vereni serbest bırakın, vermeyenin de boynunu vurun.''

 

Abdullah: "Ey Allah'ın Resulü! Süheyl bin Beyda bundan müstesna olsun; zira onun Müslüman olduğunu söylediğini işittim" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup herhangi bir şey demedi. Abdullah bu konuda: "O günü gökten başıma taş düşmesinden korktuğum kadar hiçbir günde korkmadım" demiştir. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Süheyl bin Beyda müstesNadir'' buyurdu. --- Tirmizi, cihad (4/213) ve Hakim, Müstedrek (3/22).

 

 

 

Abide'nin bildirdiğine göre Hz. Ali der ki: Bedir savaşında esirler konusunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanlara: "Dilerseniz onları öldürün. İsterseniz de fidye karşılığı onları bırakır ve fidyeden faydalanırsınız. Ancak esir sayısınca kişi sizden şehit düşer'' buyurdu. Fidye kabul edildiğinden şehit düşen yetmişinci kişi Sabit bin Kays olmuştur ki Yemame savaşında şehit oldu.

 

(Ravi) ibn Ar'ara der ki: Ezher'e bu hadisi arzettiğimde "Abıde, Ali'den" demekten kaçındı (yani yine ibıde şeklinde yanlış telaffuz etti).

Bu hadiste Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), şehit olacaklarını haber verdiği kimselerin eninde sonunda buyurduğu akıbeti yaşayacaklarını haber vermektedir.

 

 

 

ibn Abbas'ın bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü esirlerin fidyesini dört yüz dinar olarak belirledi. --- Ebu Davud, cihad (2691).

 

 

 

İsmail bin Abdirrahman es-Süddi der ki: "Bedir'de esir edilen Abbas'ın, yeğeni Akil bin Talib'in ve Nevfel'in fidye bedellerini dört yüz dinar olarak belirledi."

 

 

 

Abdullah bin Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü şöyle buyurdu: "Haşim oğulları ve başkalarından bazılarının istemedikleri halde zorla savaşa çıkarıldıklarını öğrendim. Haşim oğullarından biriyle karşılaşan onu öldürmesin. Ebu'l-Bahteri bin Hişam ile karşılaşan onu öldürmesin. Abbas bin Abdilmuttalib ile karşılaşan onu öldürmesin. Çünkü o, zorla savaşa çıkarılmıştır.'' Ebu Huzeyfe bin Utbe: "Babalarımız, kardeşlerimiz ve kabilelerimiz öldürülecek te Abbas bırakılacak mı! Vallahi onunla karşılaşırsam kılıçla ona saldıracağım" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar oldu ve Ömer bin el-Hattab'a şöyle dedi: "Ey Ebu Hafs! -Hz. Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk defa beni o gün bu künyeyle çağırdı- ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasının yüzüne kılıçla vurulur mu?'' Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! izin ver de şunun (Ebu Huzeyfe'nin) boynunu vurayım. Çünkü o münafık oldu" dedi. Ebu Huzeyfe şöyle derdi: "Vallahi; benim o günde söylemiş bulunduğum o sözden eman içinde değilim. Ondan hala korkup duruyorum. Buna ancak şehitlik kefaret olabilir." Ebu Huzeyfe, Yemame günü şehid oldu. 

 

 

 

ibn ishak der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu'l-Bahteri'nin öldürülmesini yasaklamasının sebebi, Mekke'de Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en çok savunan kişilerden olması, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiç eziyet etmemesi ve zarar vermemesidir." Sonra ibn ishak, Ebu'l-Bahteri'nin esareti kabul etmemesi sebebiyle öldürülmesini de anlattı.

 

 

 

ibn Abbas der ki: Esirler iplerle bağlı hapis iken Bedir günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akşamladı. Gecenin başında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumamıştı. Ashabı kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Niçin uyumuyorsun?" diye sordular. Ensar'dan bir adam Abbas'ı esir almıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Abbas'ın bağlıyken inlemesini işittim. Onu çözün'' buyurdu. Abbas'ın bağları çözülüp inlemesi kesilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyudu.

 

 

 

ibn ishak der ki: Bedir günü esirler arasında en çok fidye ödeyen Abbas'tı. Çünkü onun maddi durumu iyiydi. Bu sebeple fidye olarak yüz ukiyye altın verdi.

 

 

 

Enes bin Malik'in bildirdiğine göre Ensar'dan bazıları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Kız kardeşimizin oğlu Abbas'ın fidyesinden vazgeçmemize izin ver" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır vallahi; Bir dirhemden bile vaz geçemezsiniz" buyurdu. Buhari bu hadisi Sahih'te ibn Ebi Üveys'ten rivayet etmiştir. ---  Buhari, ıtk 11(2537). 

 

Musa bin Ukbe: "Alacakları fidye kırk ukiyye altındı. Fidyeyi de Medine'ye geldikten sonra aldılar. Fidyeleri yüksek olanlardan idiler."

 

 

 

Zühri, Urve ve ismini verdiği bir gruptan bu kıssayı naklederken şöyle dedikleri aktarılmıştır: Kureyşliler, esirlerin fidyesini Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiler. Her kabile kendi esirinin fidyesini ödedi. Abbas bin Abdilmuttalib:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Ben müslümandım" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Müslüman olduğunu biliyorum. Eğer dediğin gibiyse Allah sana bunun mükafatını verecektir. Ancak görünüşte sen bizim aleyhimize görünüyordun. Bu sebeple kendi fidyeni ve kardeşlerinin oğulları Nevfel bin el-Haris bin Abdilmuttalib ile Akil bin Ebi Talib bin Abdilmuttalib'in, müttefikin Haris bin Fihr oğullarının kardeşi Utbe bin Amr'ın fidyelerini öde." Abbas: "Ey Allah'ın Resulü! Yanımda bu kadar mal yoktur" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen ve Ümmü'l-Fadl'ın gömdüğü para nerede? Hani sen ona: ‘‘Bu para, oğullarım Fadl, Abdullah ve Kusem'indir’‘ demiştin'' karşılığını verdi. Bunun üzerine Abbas şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a yemin olsun ki, ben senin Allah'ın elçisi olduğunu kesin olarak biliyorum. Bunu ben ve Ümmü'l-Fadl'dan başka hiç kimse bilmiyordu. Ey Allah'ın Resulü! Benim yanımda olan malımdan almış olduğun yirmi Okkiyeyi benim için say." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, bu Allah'ın senden bize vermiş olduğu şeydir'' buyurdu. Abbas da kendinin, iki kardeşinin, iki oğlunun ve dostunun fidyelerini verdi. Yüce Allah bununla ilgili: "Ey peygamber! Elinizdeki esirlere de ki : Eğer Allah kalbinizde hayır olduğunu bilirse sizde olandan daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. 

 

Allah Gafur'dur, Rahim'dir''[Enfal 70] ayetini indirdi. Abbas der ki: "Allah yirmi Okkiyenin yerine bana yirmi köle verdi. Hepsinin de elinde çalıştıracağı parası vardı. Bununla birlikte ben Allah'ın beni bağışlayacağını da umarım."

 

Bu hadisi ibn ishak da ibn Ebu Necih kanalıyla ibn Abbas'tan rivayetle yukarıdaki şekline yakın olarak bu ayetin tefsirinde rivayet etmiştir .

 

 

 

ibn Abbas: "Ey peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalbinizde hayır olduğunu bilirse sizde olandan daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah Gafur'dur, Rahim'dir"[Enfal 70] ayetini açıklarken şöyle dedi:

 

Abbas, Bedir savaşında esir edilince kendi fidyesi olarak kırk ukiyye altın ödedi. Abbas bu ayet nazil olunca şöyle dedi: "Muhakkak Allah, bize iki haslet vermiştir ki onların karşılığında dünyanın benim olmasını asla istemezdim: Bedir günü esir olmuş ve kendi fidyem olarak kırk ukiyye altın vermiştim. Allah bana kırk köle bahşetti. Ben Allah'ın bize vaad etmiş olduğu bağışlanmayı da umarım."

 

 

 

Abdullah bin el-Haris bin Nevfel der ki: Bedir günü Nevfel bin el-Haris esir edilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Nevfel! Fidyeni öde" dedi. Nevfel: "Fidyemi ödeyecek bir malım yoktur, ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Harre'deki malınla fidyeni öde" buyurdu. bunun üzerine Nevfel: "Şahitlik ederim ki sen Allah'ın Resulü'sün" diyerek Harre'deki malıyla fidyesini ödedi. --- İbn Sa'd, Tabakat (4/43).

 

Megazi alimleri tarafından meşhur olan, Nevfel'in fidyesini Abbas'ın ödediğidir.

Bu hadiste ise Nevfel'in, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdiği malıyla fidyesini ödediği nakledilmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bedir Savaşının Sonucunun Mekke'de Yayılması, Umeyr bin Vehb'in Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Gelmesi, Daha Sonra Kubas bin Eşyem'in Medine'ye Gelmesi ve Bu Olayda Peygamberliğe Dair İşaretler