DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KATILDIĞI GAZVELER VE GÖNDERDİĞİ
ASKERİ BİRLİKLER BÜYÜK BEDİR SAVAŞI |
İki Tarafın Karşı
Karşıya Gelmesi, Meleklerin inmesi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bir Avuç
Toprak Alıp Müşriklerin Üzerine Atınca Kalplerine Korku Girmesi ve Bu Olayda
Peygamberliğe Dair işaretler
ibn Abbas: "Hani Allah size iki topluluktan birini, o
sizindir diye vaad ediyordu ...
"[Enfal 7] ayetini açıklarken şöyle demiştir: Mekke'lilere
ait kervan Şam'dan dönüşe geçince Müslümanların bundan haberi oldu. Kervanı ele
geçirmek üzere Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte yola çıktılar.
Mekkeliler Müslümanların bu niyetle çıktığını öğrenince Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve
ashabı onu ele geçirmeden önce kurtarmak için aceleyle yola düştüler.
Şam'dan dönen kervan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetişmeden arayı açtı. Yüce Allah da Müslümanlara
kervan veya Mekkeli müşrikler olmak üzere iki topluluktan birini vaad etmişti. Güçlerine güç katacağı ve ganimet elde
edecekleri için Müslümanlar kervanla karşılaşmayı daha çok istemişlerdi. Ancak
kervan ellerinden kurtulunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
müşriklerle savaşmak üzere yolunu değiştirdi. Bu değişiklik müşriklerin silah
gücünü bilen Müslümanların pek hoşuna gitmedi.
Resululllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle su kuyularının o rası
nda kalan bir kum tepesinin yanında konakladı. Burada
Müslümanların içine zayıflık korkusu düştü. Şeytan da kalplerine:
"Allah'ın dostları olduğunuzu, Allah Resulü'nün aranızda bulunduğunu
söylüyorsunuz; ancak müşrikler sizden önce su kuyularına vardı. Sizler ise
cünüp bir şekilde namazlarınızı kılıyorsunuz" şeklinde vesveseler verdi.
Ancak Yüce Allah o gün sağanak bir yağmur gönderdi. Bu yağmurla su
ihtiyaçlarını giderip temizlendiler. Yüce Allah içlerinden şeytanın verdiği
vesveseleri de temizledi. Yağmuru yiyen kumlar da yürümek için daha uygun bir
hale geldi. Bu şekilde Müslümanlar kimi deve üzerinde, kimi de yürüyerek
müşriklerin karşısına çıktılar. Bu savaşta Yüce Allah, Peygamber'ine yardım
olarak bin melek gönderdi. Cibril ile Mikail, her birinin emrinde beş yüz melek
olacak şekilde Müslümanların ordusunun sağ ve sol kanatlarında yerlerini
aldılar. iblis de elinde sancağı şeytanlardan oluşan ordusuyla müşriklerin
yardımına geldi. Şeytanlar, Mudlic oğullarından
erkeklerin suretinde, iblis ise Suraka bin Malik bin Cu'şum'un suretinde idi. iblis, müşriklere Yüce Allah'ın da
bildirdiği gibi: " ... Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur;
doğrusu ben de size yardımcıyım ... "[Enfal
45-48] dedi.
Müşrikler savaş için saf
düzenine girince Ebu Cehil: "Allahım! içimizden
kim hakka daha yakın ise ona yardım et" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ellerini kaldırıp: "Rabbim! Bu topluluk yok olursa yeryüzünde artık sana
kimseler ibadet etmez'' diye dua etti. Cibril ona: "Bir avuç toprak al ve
müşriklerin yüzlerine doğru savur" deyince, Allah Resulü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aldığı bir avuç toprağı müşriklerin yüzlerine doğru
savurdu. Müşriklerden gözü, burnu ve ağzı toprakla dolmayan kimse kalmadı ve
kaçmaya başladılar. Cibril de iblis'in yanına geldi. iblis müşriklerden birinin
kolundan tutmuştu. Cibril'i görünce adamın kolunu bırakıp ordusuyla birlikte
kaçmaya başladı. Kolu bırakılan adam da arkasından: "Ey Suraka! Hani sen bizim yardımcımızdın!'' diye seslendi.
iblis de Yüce Allah'ın bildirdiği gibi: " ... Benim sizinle ilgim yok;
doğrusu sizin görmediğinizi ben görüyorum ve şüphesiz Allah'tan korkuyorum,
Allah'ın azabı şiddetlidir"[Enfal 45-48]
karşılığını verdi. Gördüğü şey de meleklerdi.
Ebu Bekr bin Süleyman bin Ebi Hasme der ki: Mervan bin el-Hakem'in, Hakim bin Hizam'a
Bedir savaşını sorduğunu gördüm. Hakim sorudan hoşlanmayınca Mervan ona ısrarla sordu. Bunun üzerine Hakim şöyle dedi:
"Karşı karşıya gelip savaştık. Bu sırada gökyüzünden tıpkı bir çakılın
leğen içine düşerken çıkardığı ses gibi bir sesin geldiğini işittim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerden bir avuç toprak alıp üzerimize savurdu. Biz
de bunun üzerine yenilgiye uğradık.
Nevfel bin Muaviye ed-Dılı der ki: "Bedir günü kaçarken önümüzde ve
arkamızda tıpkı bir çakılların leğen içine düşerken çıkardığı ses gibi sesler
geliyordu. Bu ses bizi en çok korkutan şey oldu.''
Hakim bin Hizam der ki:
"Bedir savaşında gökyüzünden tıpkı bir çakılın leğen içine düşerken
çıkardığı ses gibi bir sesin geldiğini işittik. Bedir günü o çakılları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) atmıştı. Biz de bunun üzerine yenilgiye
uğradık."
Zühri, Muhammed bin Yahya bin Hibban,
Asım bin Ömer bin Katade, Abdullah bin Ebi Bekr ve başka alimler Bedir
savaşıyla ilgili bu hadisi zikredip şöyle dediler: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ve Hz. Ebu Bekr
gölgelikteydi ve yanlarında başka kimse yoktu. Müslümanlarla müşrikler
birbirlerine yaklaşmışlardı. Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Rabbinden kendisine vaad ettiği yardımı göndermesi
için dua ederek: "Allahım! Eğer şu bir avuç
topluluk ölürse artık sana ibadet edilmeyecektir" dedi. Ebu Bekr de: "Ey Allah'ın
Resulü! Rabbine yaptığın yalvarmalardan bazı şeyleri iste. Çünkü Allah, senin
için vaad ettiklerini yerine getirecektir"
diyordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kısa bir süre uyukladıktan sonra
uyanıp: ''Müjdeler olsun ey Ebu Bekr!
Allah'ın yardımı geldi. İşte Cibril, atının yularını tutmuş ve tozu dumana
katarak geliyor" dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
çıkıp ashabını savaşa hazırlayarak: ''Emir vermeden saldırmakta acele
etmeyiniz. Size yaklaştıklarında onlara ok atın" buyurdu. iki taraf
yaklaşıp birbirine girince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
avuç çakıl alıp Ku reyşlilere
dönerek onları yüzlerine savurdu ve: ''Yüzler çirkin olsun" dedi. Sonra:
''Ey müslümanlar! Saldırın!" deyince müslümanlar saldırdılar ve Allah, Kureyşlileri
hezimete uğrattı. Onlardan bazıları öldürülüp bazıları da esir alındı.
Beni Saide
oğullarından birinin bildirdiğine göre Bedir savaşına katılan Ebu Useyd Malik bin Rabia,
gözlerini kaybettikten sonra şöyle dedi: " Şayet şu an sizinle Bedir'de
bulunsaydım ve gözlerim görüyor olsaydı, meleklerin çıktığı yolları tereddüt
taşımadan teker teker size gösterirdim."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: