DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Birinci Akabe'de ve Hac Mevsiminde Hazır Bulunan Ensar'ın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Biat Etmesi Hakkında Gelen Rivayetler

 

Musa bin Ukbe'nin bildirdiğine göre ibn Şihab ez-Zühri, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Taif'e gitmesi kıssasını şöyle anlatmıştır: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'ye geri döndü. Hac mevsimi geldiğinde, Ensar'dan bir topluluk hacca gitti. Topluluk içinde olanlardan bazıları şunlardı: Muaz bin Afra, Esa'd bin Zürare, Rafi' bin Malik, Zekvan, Ubade bin es-Samit, Ebu Abdirrahman bin Sa'lebe, Ebu'l-Heysem bin et-Teyyihan ve Uveym bin Saide. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına geldi. Yüce Allah'ın, peygamberliği ve kerameti gibi kendisi için seçtiği şeylerden haber verdi ve onlara Kur'an'ı okudu. Söylediklerini duyunca sustular ve davetine karşı içlerinde bir güven hissettiler. Daha önceden Ehl-i Kitabdan duyduklarına da dayanarak onu sıfatlarını ve davet ettiği şeyi tanıdılar. Ona inanıp iman ettiler ve hayra vesile oldular.

 

Sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evs ve Hazrecliler arasındaki ihtilafı ve kan davalarını biliyorsun. Biz de Yüce Allah'ın gösterdiği ve sana emrettiği şeyi seviyoruz. Yüce Allah ve senin için çalışacağız. Emrettiğin yönde davranmaya hazırız. Ancak Yüce Allah'ın adı üzere biraz daha bekle. Biz kavmimize geri dönüp senin davanı anlatalım. Onları Yüce Allah'a ve davetine çağıralım. Belki Yüce Allah birlik ve dirliğimizi düzeltir. Zira bu günlerde birbirimizden uzağız ve birbirimize düşmanız. Şayet şimdi bizimle beraber gelirsen ve aramızda bir anlaşma sağlanamazsa senin etrafında bir topluluk oluşturamayız. Fakat gelecek yıl hac mevsiminde görüşelim" dediler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu teklifi kabul etti.

 

Onlar da kavimlerine geri dönüp gizlice İslam'a davet ettiler. Onlara Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın kendisini gönderdiği ve Kuran'la da davet ettiği şeyden bahsettiler. Öyle ki Ensar'dan her evde artık birkaç Müslüman kişi bulunuyordu. Sonra Muaz bin Afra ve Rafi' bin Malik'i, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tarafından, Yüce Allah' ın kitabıyla insanları davet edecek birini yolla ki bu, icabet edilmesi için daha uygundur" diye haberci olarak gönderdiler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abduddar ibn Kusay oğullarına mensup Mus'ab bin Umeyr'i yolladı. Mus'ab, Teym oğullarından Es'ad bin Zürare'nin yanında misafir oldu. Gizlice insanları davet etmeye, İslam'ı yaymaya, taraftarlarını çoğaltmaya çalışıyorlardı ki o zaman bu işi gizlice yapıyorlardı.

Sonra Ebu Umame'nin babası Es'ad bin Zürare ile Mus'ab bin Umeyr, Merk oğullarının kuyusunun yanına geldiler. Orada oturdular ve bir topluluğa haber gönderdiler. Onlar da yanlarına gizlice geldiler. Mus'ab bin Umeyr onlarla konuşup Kur'an'ı anlatırken, Sa'd bin Muaz'ın bundan haberi oldu ki bazı kimseler bu kişinin Useyd bin Hudayr olduğunu söylemektedir-. Mızrağıyla kızgın bir şekilde gelerek başlarında durdu ve: "Bu yalnız, tek başına çıkıp gelmiş yabancı neye dayanarak evlerimize kadar geliyor, zayıflarımızı batıl olan bir şeyle kandırıp, kendisine davet ediyor? Sakın bir daha sizi yakınlarımızda görmeyeyim!" dedi. Bunun üzerine onlar da geri döndüler.

 

Sonra ikinci defa Merk oğullarının kuyusunun yanına geldiler. Sa'd bin Muaz'ın yine onlardan haberi oldu. Ancak bu sefer onlara bir öncekinden daha farklı davrandı. Es'ad onda bir yumuşama görünce: "Ey teyzemin oğlu! Onun sözlerini dinle, eğer kötü bir şey duyarsan sözlerini reddet. iyi şeyler duyarsan da icabet et" dedi. Sa'd da: "Ne diyor?" diye sorunca Mus'ab bin Umeyr: "Ha, Mim. Apaçık Kitap'a and olsun ki, akledesiniz diye Kur'an'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır"[Zuhruf 1-3] ayetlerini okudu. Bunun üzerine Sa'd bin Muaz: "Bu duyduklarım benim bildiğim şeylerdir" dedi. Yüce Allah onu hidayete erdirdi; ancak Müslüman olduğunu onlara söylemedi. Kavmine döndüğü zaman Abduleşhel oğullarını İslam'a davet etti. Müslümanlığını açıkladı ve: "Bu söylediklerimden eğer şüphe eden biri varsa daha doğru olan bir şeyi ortaya koysun da ona uyalım. Vallahi herkesin boyun eğmesi gereken bir dava gelmiştir" dedi. Sa'd bin Muaz'ın Müslüman olması ve İslam'a davetinden sonra Abduleşhel oğullarının çok azı hariç hepsi Müslüman oldular. Aileleriyle birlikte ilk Müslüman olan Ensar topluluğu da onlar oldu.

 

Diğer taraftan Neccar oğulları Mus'ab bin Umeyr'i kovup Es'ad bin Zürare'ye de sert davrandılar. Bunun üzerine Mus'ab bin Umeyr, Sa'd bin Muaz'ın yanına taşındı. Ensar'ın çok azı hariç çoğunluğu Müslüman olana kadar Mus'ab davete devam etti ve Yüce Allah onun vasıtasıyla insanları hidayete erdirdi. Ensar'ın çok azı hariç hepsi Müslüman oldular, onların ileri gelenleri de Müslüman oldu. Amr bin Camuh ta Müslüman oldu. Putları da kırıldı. O zaman Müslümanlar Medine'de ahalinin en saygın insanları oldular. Bunun üzerine Mus'ab bin Umeyr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri döndü. O zaman Mus'ab "el-Mukri (Kuran okutan)" diye anılmaya başlandı.

 

ibn Şihab der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye gelmeden önce orada ilk olarak Cuma namazı kıldıran kişi Mus'ab idi."

 

Musa bin Ukbe, Ensar'ın kıssasını ibn Şihab kanalıyla bu şekilde rivayet etmiştir.

 

İbn ishak bunu hocalarından bundan daha uzun bir metinle zikretmiş ve rivayetinde (ibn Şihab'dan naklen) şöyle demiştir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendileriyle karşılaştığı ilk grup Es'ad bin Zürare'nin de aralarında bulunduğu gruptur. Sonra bu kişiler gitti ve ikinci yıl hac mevsiminde Ensar'dan on iki adam olarak geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Akabe'de karşılaştılar ve kendisine biat ettiler. Bu kişiler arasında Es'ad bin Zürare ve Ubade bin esSamit bulunmaktaydı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendileriyle birlikte veya onlardan sonra Mus'ab bin Umeyr'i gönderdi." Biz de bu kıssayı inşallah tam metin olarak zikredeceğiz.

 

Muhammed bin ishak bin Yesar der ki: Yüce Allah, dinini yüceltmeyi, Peygamber'ini aziz kılmayı ve ona verdiği sözü yerine getirmeyi dilediği zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hac mevsiminde Ensar'dan bir toplulukla karşılaştı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha önceki hac mevsiminde yaptığı gibi kendini kabilelere arz etti. Kendisi, Akabe'de iken Allah'ın haklarında hayır dilediği Hazrec kabilesinden bir toplulukla karşılaştı.

 

 

 

ibn ishak şöyle devam etti: Asım bin Ömer bin Katade'nin bildirdiğine göre kavminden bazı yaşlılar şöyle demişlerdir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onlarla karşılaştığında: "Siz kimlersiniz?" diye sordu. Onlar da: "Hazrec kabilesinden bir topluluğuz" cevabını verdiler. ''Yahudilerin mevalisinden misiniz?'' buyurunca: "Evet" cevabını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sizinle biraz konuşmam için oturmaz mısınız?" buyurunca da: "Olur" dediler ve yanında oturdular.

 

Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları, Allah'a iman etmeye davet etti, onlara İslamiyet'i anlattı ve onlara Kur'an okudu. Yahudiler kendileriyle birlikte aynı memlekette ikamet etmekteydi ve Yahudiler, Ehl-i Kitap olup, ilim sahibi kimseler idiler. Kendileri ise ehli şirkti ve putlara tapıyorlardı. Aralarında bir şeyolduğu zaman, Yahudiler onlara: "Şüphesiz yakında bir peygamber gönderilecektir. Onun gönderilme zamanı gelmiş bulunmaktadır. Biz, ona uyarak Ad ve irem'in öldürülmesi gibi onun yardımıyla sizi öldüreceğiz" derdi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml, kendileriyle konuşup onları, Allah'a iman etmeye davet ettiğinde onlar birbirlerine: "Ey kavmimiz! Bilin ki Vallahi Yahudilerin sizi kendisiyle korkuttukları bu kişi bir peygamberdir. Onlar kendisine uymakta sizden önce davranmasın" demişlerdi. Böylece onlar Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a iman etmeye davetini ve İslam'dan onlara sunduğunu kabul ederek: "Artık kavmimizi terk ediyoruz. Zaten onların arasında düşmanlık ve şerden başka bir şey yoktur. Umulur ki Allah, onları seninle bir araya toplar ve biz onlara yakında gelir ve onları senin emrine davet ederiz. Kabul ettiğimiz bu dini onlara arz ederiz. Umulur ki Allah, bu din üzerine onları toplar, zira senden daha güçlü ve aziz bir kimse yoktur" dediler.

 

Sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman etmiş ve kendisini tasdik etmiş oldukları halde memleketlerine döndüler. Bana anlatıldığına göre bu Hazrecliler, Neccar oğullarından Ebu Umame Es'ad bin Zürare, Avf bin Malik bin Rifa'a, Rafi' bin Malik bin el-Adan, Kutbe bin Amir bin Hadıd, Ukbe bin Amir bin Ziyad ve Cabir bin Abdillah olmak üzere altı kişiydiler. -Ravi der ki: "ibn ishak bunların neseplerini de zikretmişti. Ancak ben neseplerini saymadan kısa olarak zikrettim."-

 

Medine'ye kavimlerine geldikleri zaman onlara Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattılar ve onları, İslam'a davet ettiler. İslam, onların içinde yayıldı. Böylece Ensar'ın bütün evlerinde Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söz edilmeye başlandı. ikinci sene hac mevsiminde Ensar'dan on iki kişi gelmişti. Bunlar Akabe'de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaştılar ve kadınların biatı gibi kendisine biat ettiler. Bu da savaş farz kılınmadan önce idi. Bu on iki kişi, Es'ad bin Zürare, Avf, Muaz bin el-Haris, Rafi' bin Malik, Zekvan bin Abdikays, Ubade bin es-Samit, Yezid bin Sa'lebe, Abbas bin Ubade bin Nadle, Ukbe bin Amir, Kutbe bin Amir, Ebu'l-Heysem bin et-Teyyihan ve Uveym bin Saide'dir.

 

 

 

Asım bin Ömer bin Katade der ki: Onların kavminden bir kişinin bana bildirdiğine göre kavimlerinden olan bu grup cemreyi taşladıktan sonra geri dönerken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Siz kimlersiniz?'' diye sordu. Onlar da: "Hazrec kabilesinden bir topluluğuz" cevabını verdiler. Sonrasında ravi söz konusu hadisi Yunus'un rivayeti içeriği ile aktardı. Ancak rivayetinde altı kişiyi sayarken Avf bin Malik ve Ukbe bin Amir yerine Avf bin Afra ve Muaz bin Afra'yı zikretmiştir.

 

 

 

Ubade bin es-Samit der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birinci Akabe'de biat eden on iki kişiden biri de bendim. Kadınların biatı gibi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, zina etmemek, hırsızlık yapmamak, haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymamak, başkasının malını zorla almamak ve emirlere isyan etmemek üzere biat ettik. Bu da savaş farz kılınmadan önce idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bunu yapmanız halinde size cennet vardır, bunlardan birini işlemeniz halinde ise hükmünüz Allah'a kalmıştır. Dilerse sizi bağışlar, dilerse de azap verir" buyurdu .

 

 

 

Abdurrahman bin Useyle es-Sunabihı bildiriyor: Ubade bin es-Samit: "Birinci Akabe'de on iki kişi idik" dedi ve söz konusu hadisi aktardı. Ancak rivayetinde: "Bu da savaş farz kılınmadan önce idi" lafzını kullanmamıştır.

Aynısını Cerir bin Hazım, ibn ishak kanalıyla rivayet etmiştir.

 

 

 

Ubade bin es-Samit der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birinci Akabe'de biat eden temsilcilerden biri de bendim. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, zina etmemek, hırsızlık yapmamak, haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymamak, başkasının malını zorla almamak ve emirlere isyan etmemek üzere biat ettik. Bunu yapmamız halinde cennette olacağımız, bunlardan birini işlememiz halinde ise hükmümüzün Yüce Allah'a kalmış olduğu söylendi."

 

Buhari ve Müslim, Sahih'de Kuteybe bin Said'den rivayet etmişlerdir. --- Buhari, menakibu'l-ensar 43 (3893) ve Müslim, hudud 10 (44).

 

 

 

ibn ishak der ki: Medineliler geri dönünce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla birlikte Mus'ab bin Umeyr'i gönderdi. Ancak Asım bin Ömer'in bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mus'ab'ı daha sonra göndermiştir. Medineliler: "İslam dini aramızda yayıldı. Bize ashabından bir adam gönder ki bize Kur'an'ı okusun, İslam dinini anlatsın, aramızda İslam'ın sünnet ve emirlerini uygulasın ve bize imamlık etsin" diye mektup yazdılar. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mus'ab bin Umeyr'i gönderdi. Mus'ab bin Umeyr, Ebu Umame Es'ad bin Zürare'nin yanında misafir olmuştu. Mus'ab, Medine'de "el-Mukri (Kur'an okutan)" diye anılmaya başlanmıştı. Ebu Umame kendisiyle birlikte Ensar'ın evlerine gitmekte, o da onları İslam'a davet etmekte ve Müslüman olana İslam'ı öğretmekte idi.

 

 

 

ibn ishak, Abdullah bin Ebi Bekr ve Ubeydullah bin el-Muğire bin Muaykıb'dan bildiriyor: "Es'ad bin Zürare, Mus'ab bin Umeyr ile Abdu'l-Eşhel ve Zafer oğullarının yanına gittiler. Bu iki kabileden Müslüman olan herkes yanlarına gelmeye başladı ve Sa'd bin Muaz bu ikisinden haberdar oldu." ---  İbn Hişam, es-Sire (2/43).

 

 

 

Yezid bin Ebi Habib der ki: "Medineliler geri döneceği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mus'ab bin Umeyr'i kendileriyle birlikte gönderdi."

 

 

 

ibn ishak, Asım bin Ömer bin Katade'den bildiriyor: "Mus'ab bin Umeyr onlara namaz kıldırmakta idi. Çünkü Evs ve Hazrec kabileleri birbirlerine namaz kıldırmak istemiyordu."

 

 

 

ibn ishak'ın bildirdiğine göre Abdullah bin Ebi Bekr bin Hazm ve Abdullah bin el-Muğire bin Muaykıb şöyle demişlerdir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mus'ab bin Umeyr'i, birinci Akabe biatında kendisine biat eden on iki kişilik grupla birlikte Medine'ye gönderdi. Medine ahalisine İslam'ı ve Kur'an'ı öğretecekti. Abdullah bin Ebi Bekr: "Birinci Akabe'nin ne olduğunu bilmiyorum" derdi.

 

ibn ishak der ki: Ömrüme yemin olsun ki birinci Akabe ve ikinci Akabe vardı. Abdullah bin Ebi Bekr bin Hazm ve Abdullah bin el-Muğire bin Muaykıb şöyle devam ettiler: Mus'ab, Es'ad bin Zürare'nin yanında misafir oldu. Medine'de artık "el-Mukri (Kur'an okutan)" diye anılmaya başlanmıştı. Bir gün Es'ad bin Zürare, Mus'ab ile birlikte Abduleşhel oğullarının evlerine gitti ve Zafer oğulları kabilesine ait bahçelerden birine girdi. Bu yer Abduleşhel oğullarının yerleşim yerinden ayrı Zafer oğullarına ait bir yerdi. Bunlar amcaoğulları idi. Merak kuyusunun yanına geldiler. Es'ad bin Zürare'nin teyzesi oğlu Sa'd bin Muaz onların geldiğini işitince Useyd bin Hudayr'a: "Es'ad bin Zürare'ye git ve onu azarla. Hoşlanmadığımız şeyler yapmasın. Zira bana ulaşan habere göre o, bu yabancı adamla gelmiş, sefih ve zayıf kişilerin aklını çelmektedir. Şayet Es'ad bin Zürare yakınım olmasaydı, senin yerine ona ben giderdim" dedi.

 

Bunun üzerine Useyd bin Hudayr, mızrağını alıp yanlarına gitti. Es'ad bin Zürare onu görünce, Mus'ab bin Umeyr'e: "Vallahi işte bu, kavminin efendisidir, sana gelmiştir. Sanırım bela ile gelmiştir" dedi. Mus'ab da: "Eğer oturursa onunla konuşurum" dedi. Useyd, kendilerine söverek önlerinde durdu ve: "Ey Es'ad! Ne oluyor da sefih ve zayıf kişilerimizin aklını çelen bu yabancı adamla gelmişsin?" dedi. Bunun üzerine Mus'ab: "Oturup dinlemez misin? Eğer dediklerimi beğenirsen kabul edersin, beğenmezsen de istemediğin bir şeyolmaz" deyince Useyd: "Doğru konuştun" karşılığını verdi ve mızrağını yere dikerek yanlarına oturdu. Sonra Mus'ab, ona İslamiyet'i anlattı ve Kur'an okudu. Bize bildirilene göre Es'ad bin Zürare ile Mus'ab bin Umeyr: "Vallahi, o konuşmadan önce yumuşamasından dolayı yüzünde İslamiyet'i gördük" demişlerdir.

 

Sonra Useyd: "Bu sözler ne tatlı ve ne güzel sözlermiş! Bu dine girmek istediğiniz zaman ne yaparsınız?" deyince, Mus'ab: "Gusül edersin, temizlenirsin ve elbiseni de temizlersin. Sonra hak üzere şahadet eder ve iki rekat namaz kılarsın" karşılığını verdi. Useyd de öyle yaptı. Sonra da onlara:

 

"Arkamda bir adam var ki, eğer o size tabi olursa, ondan sonra hiç kimse size muhalif olmaz" dedi. Sonra da Sa'd bin Muaz'ın yanına gitti. Sa'd bin Muaz, Useyd'in geldiğini görünce: "Allah'a yemin ederim ki Useyd bin Hudayr sizin yanınızdan ayrıldığı yüzden daha başka bir yüzle gelmiştir" dedi. Sonra Useyd'e: "Ne yaptın?" diye sorunca: "Onlarla konuştum. Ancak bana verilen habere göre Harise oğulları, sana hakaret için teyzen oğlu olan Es'ad bin Zürare'yi öldürmeye çalışmaktadır" karşılığını verdi.

 

Bunun üzerine Sa'd, öfkelenerek kalktı ve mızrağı elinden alarak: "Vallahi senin bir şey yapacağını zannetmiyorum" dedi ve onlara doğru yola çıktı. Es'ad bin Zürare kendisini görünce: "Vallahi işte bu, kavminin efendisidir. Eğer bu adam sana tabi olursa, ondan sonra kavminden hiç kimse sana muhalif olmaz ve onun sayesinde Allah'a iman eder" dedi. Mus'ab bin Umeyr de:

 

"Eğer oturursa onunla konuşurum" karşılığını verdi. Sa'd kendilerine söverek yanlarında durdu ve: "Ey Es'ad! Ne oluyor da istemediğim şeyler yapmaktasın! Vallahi akrabalık bağımız olmasaydı bana karşı bu şekilde davranmazdın" dedi. Bunun üzerine Mus'ab: "Oturup dinlemez misin? Eğer dediklerimi beğenirsen kabul edersin, beğenmezsen de istemediğin bir şey olmaz" deyince, Sa'd: "Doğru konuştun" karşılığını verdi ve mızrağını yere dikerek yanlarına oturdu. Sonra Mus'ab, ona İslamiyet'i anlattı ve Kur'an okudu. Bize bildirilene göre Es'ad bin Zürare ile Mus'ab bin Umeyr: "Vallahi, o konuşmadan önce yumuşamasından dolayı yüzünde İslamiyet'i gördük" demişlerdir.

 

Sonra Sa'd: "Bu sözler ne tatlı ve ne güzel sözlermiş! Bu dine girmek istediğiniz zaman ne yaparsınız?" deyince, Mus'ab: "Gusül edersin, temizlenirsin ve elbiseni de temizlersin. Sonra hak üzere şahadet eder ve iki rekat namaz kılarsın" karşılığını verdi. Sa'd da öyle yaptı.

 

Abduleşhel oğulları Sa'd'ın geldiğini görünce: "Allah'a yemin ederiz ki Sa'd sizin yanınızdan ayrıldığı yüzden daha başka bir yüzle gelmiştir" dediler. Sa'd yanlarında durunca: "Ey Abduleşhel oğulları! Beni nasıl bilirsiniz?" dedi. Onlar da: "Vallahi, sen bizim efendimizsin, bizim en faziletlimiz ve görüş bakımından en üstünümüzsün" deyince, Sa'd: "Vallahi, tek olan Allah'a iman edip Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik etmezseniz kadın erkek hiçbirinizle konuşmayacağım" karşılığını verdi. Vallahi o gece Abduleşhel oğullarından erkek veya kadın Müslüman olmayan kimse kalmadı. Sonra Mus'ab bin Umeyr, Es'ad bin Zürare'nin evine gitti. --- İbn Hişam, es-Sire (2/43-46).

 

 

 

Yunus rivayetinde şöyle geçmektedir: "Onun evinde ikamette devam edip insanları İslam'a davet ettiler. Artık Ensar'dan olan her evde mutlaka Müslüman kadın ve erkekler vardı. Yalnız Umeyye bin Zeyd oğullarının, Hatme'nin, Vail'in ve Vakıf'ın evinden kimse Müslüman olmadı. Sonra Mus'ab bin Umeyr Mekke'ye döndü.

 

 

 

Ayrıca Musa bin Ukbe kanalıyla bildirilene göre ibn Şihab ez-Zühri: "Mus'ab bin Umeyr Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye gelmeden önce orada Müslümanlara ilk olarak Cuma namazı kıldıran kişi idi" demiştir.

 

 

 

Abdurrahman bin Ka'b bin Malik der ki: Babam gözlerini kaybettiği zaman ona öncülük yapıyordum. Onu her cuma namaz için çıkardığım ve ezanı işittiği zaman Ebu Umame (yani Es'ad bin Zürare) için bağışlanma dilerdi. Bir müddet bunu kendisinden işittim ve nedenini sordum. Bunun üzerine o:

 

"Evladım! Es'ad bin Zürare, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelmeden önce Beyada oğulları taşlığındaki çukur yerde Nakiu'l-Hadimat denilen yerde ilk cuma namazını kıldıran kişiydi" karşılığını verdi. Ona: "O zaman kaç kişi idiniz?" dediğimde: "Kırk kişi idik" dedi.

 

Bu da ibn Şihab'ın söylediğine ters düşmeyebilir. Belki Mus'ab, Es'ad bin Zürare'nin yardımıyla onlara cuma namazını kıldırmış, Ka'b da rivayet ederken kıldırma işini Mus'ab'a nisbet etmiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İkinci Akabe; Hac Mevsiminde Ensar'dan İslam Üzere ve Malları ile Canlarını Korudukları Gibi Kendisini de Korumak Üzere Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Biat Edenler