DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Geceleyin Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya Götürülmesi ve Bu Yöndeki Mucizeler

 

Yüce Allah: "Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı ayetterimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur"[İsra 1] buyurmaktadır.

 

 

 

ibn Şihab der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye hicret etmeden bir yıl önce (geceleyin) Beyt-i Makdis'e götürüldü."

 

Başka bir kanalla aynısı rivayet edilmiştir.

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/108).

 

 

 

ismail es-Süddi der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hicretten on altı ay önce (geceleyin) Beyt-i Makdis'e götürüldüğü zaman beş vakit namaz kendisine farz kılındı."

 

 

 

Şeddad bin Evs der ki: Biz: "Ey Allah'ın Resulü! isra gecesi götürülüşün nasıl oldu?'' dediğimizde şöyle buyurdu: "Ashabımla beraber Mekke'de yatsı namazını geç kıldım. Cibril bana eşekten daha büyük, katırdan daha küçük beyaz bir binekle geldi. Bana: ‘‘Bin!’‘ dedi. Ancak binek beni bindirmek istemedi. Fakat Cibril onu kulağından tutarak çevirdi ve beni ona bindirdi. Sonra bizimle havalanır gibi yürümeye başladı. Adımını gözünün gördüğü en son yere kadar atıyordu. Bir hurma bahçesine yetişince Cibril, beni indirdi ve: ‘‘Namaz kıl’‘ dedi. Ben de namaz kıldım. Sonra tekrar bineğe bindik. Bana: ‘‘Nerede namaz kıldığını biliyor musun?’‘ diye sordu. ‘‘ Allah daha iyi bilir’‘ dediğimde: ‘‘Sen Yesrib'de yani Taybe'de namaz kıldın’‘ dedi.

 

Sonra binek tekrar bizimle havalanır gibi yürümeye başladı. Yine adımlarını gözünün gördüğü en son yere kadar atıyordu. Bir yere ulaştık ve Cibril bana: ‘‘İn!’‘ dedi. Ben de indim. ‘‘Namaz kıl’‘ deyince de namaz kıldım. Yine bineğe bindiğimizde: ‘‘Nerede namaz kıldığını biliyor musun?’‘ dedi. Ben: ‘‘Allah daha iyi bilir’‘ cevabını verince: ‘‘Sen Medyen'de, Musa'nın ağacının yanında namaz kıldın’‘ dedi. Sonra binek tekrar havalanır gibi yürümeye başladı. Hayvan yine adımlarını gözÜnün gördÜğÜ en son yere kadar atıyordu. Sonra köşkler gözÜken bir yere geldiğimizde, bana: ‘‘İn!’‘ dedi. Ben de indim. ‘‘Namaz kıl’‘ deyince de namaz kıldım.

 

Tekrar bineğe bindiğimizde: ‘‘Nerede namaz kıldığını biliyor musun?’‘ dedi. Ben: ‘‘Allah daha iyi bilir’‘ cevabını verince: ‘‘Sen, Beyt-i Lahm'da, İsa bin Meryem'in doğmuş olduğu evde namaz kıldın’‘ dedi. Sonra şehre ulaşana kadar gittik ve şehrin Yemen tarafına bakan kapısından içeri girdik. Cibril Mescid'in kıble tarafına gitti ve bineği bağladı. Mescid'e Güneş'in ve Ay'ın vurduğu bir kapıdan girdik. Mescid'de bir müddet namaz kıldım. Daha önce hiç susamadığım bir şekilde susamıştım. Bana birinde süt, diğerinde bal olan iki kap getirildi. İkisi birden bana sunuldu. Allah bana hidayet etti ve ben süt kabını alarak kaptaki bütün sütü içtim. Cibril'in önünde minbere yaslanmış yaşlı biri vardı. Bu yaşlı: ‘‘Arkadaşın doğru yola iletecek olan fıtratı aldı’‘ dedi. Sonra beni alıp yola çıktı ve şehirdeki vadiye geldik. Bir de baktık ki, Cehennem tepeler gibi görünüyor.'' Kendisine: ''Ey Allah'ın Resulü! Onu nasıl buldun?" dediğimde şöyle devam etti: "Onu sıcak su kaynağı gibi buldum. Sonra beni alıp yola devam etti. Kureyşlilerin filan filan yerdeki kervanıyla karşılaştık. Onlar bir develerini kaybetmiş ve filan kişi onu bulmuştu. Onlara selam verdiğimde bazıları: ‘‘Bu, Muhammed'in sesidir’‘ dediler. Sonra sabaha karşı Mekke'de arkadaşlarımın yanına vardım. Ebu Bekr yanıma gelip: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Bu gece neredeydin? Yerine baktığımda yoktun’‘ dedi. Bunun Üzerine ona: ‘‘Bu gece Beyt-i Makdis'e gittiğimi bildin mi?’‘ dedim. O: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Dediğin yer bir aylık bir mesafedir. Bana orayı anlat’‘ dedi. Bana bir yol açılmıştı ve ben sanki Beyt-i Makdis'e bakıyor gibiydim. O bana ne sorduysa mutlaka ona cevap verdim.''

 

Ravi der ki: Ebu Bekr: "Senin Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederim" dedi. Müşrikler: "ibn Ebi Kebşe'ye bakın. Bir gecede Beyt-i Makdis'e gittiğini iddia ediyor" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size söylediğim şeylerin delillerini bildireyim. Ben sizin filan filan yerdeki kervanınızla karşılaştım. Onlar bir deveyi kaybetmişti ve onu filan kişi buldu. Onlar filan yerdedir ve filan yerde konaklayacaklar. Filan zamanda da yanınıza varacaklar. Kervanın önünde üzerinde siyah bir örtü bulunan, iki siyah çuval yüklü olan boz bir deve bulunmaktadır" buyurdu. O gün geldiği zaman kavim yolu gözlemeye başladı. Gün yarısına yakın bir zamanda iken kervan göründü ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarif etmiş olduğu deve en öndeydi.

 

Bu sahih bir isnaddır. Bu hadis başka rivayetlerde ayrı ayrı aktarılmıştır. Biz de bunların bir kısmını zikredeceğiz, inşallah.

 

 

 

Ebu Hureyre der ki: isra gecesi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birinde şarap, birinde de süt olan iki kap getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bakıp süt kabını alınca, Cibril : "Seni fıtrata hidayet eden Allah'a hamdolsun. Eğer şarabı alsaydın ümmetin sapıtırdı'' dedi.

 

Başka bir kanalla Ebu Hureyre'den bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir. Buhari, Sahih'de Abdan'dan  ve Müslim ise Ebu Hayseme kanalıyla Züheyr bin Harb'dan rivayet etmiştir.

 

--- Buhari, Tefsir 3 (4709).  -  Müslim, iman (272) ve Ahmed, Müsned (2/282).

 

 

 

Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Kureyşlilerin Hicr'de bana İsra yolculuğumu sorduklarını bir görseydiniz. Bana Beyt-i Makdis'ten tespit edemediğim bazı şeyler sordu. Bu sebeple o kadar zor durumda kaldım ki, hiç bu kadar sıkılmamıştım. Derken Allah, onu bana gösterdi ve bana ne sordularsa ona bakıp onlara haber verdim.

 

(İsra gecesi) bir de kendimi peygamberlerden oluşan bir cemaatin içinde gördüm. Baktığımda Musa'nın kalkmış namaz kılıyor olduğunu gördüm. Düz saçlı, uzunca boylu bir kişi idi. Sanki Şenue kabilesi erkeklerinden biri gibiydi. Yine baktığımda İsa bin Meryem'in kalkmış namaz kılıyor olduğunu gördüm. İnsanların ona en çok benzeyeni Urve bin Mes'ud esSekafi'dir. Yine baktığımda İbrahim'in de kalkmış namaz kılıyor olduğunu gördüm. İnsanların ona en çok benzeyeni arkadışınızdır (yani benim). Derken namaz vakti geldi, ben onlara imam oldum. Namazı bitirince içlerinden biri: ‘‘Ey Muhammed! Şu zat cehennemin bekçisi Malik'tir, ona selam ver’‘ dedi. Ben ona doğru bakınca o bana selam verdi.''

 

Müslim, Sahih'de Muhammed bin Rafi' kanalıyla rivayet etmiştir. --- Müslim, iman 74 (272).

 

 

 

Cabir bin Abdillah el-Ensari der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Kureyş, Hicr'de beni yalanladığı zaman Yüce Allah bana Beyt-i Makdis'i gösterdi. Bunun üzerine ben de ona bakarak sordukları her soruya cevap vermeye başladım.''

 

Buhari, Sahih'de ibn Bükeyr'den ve Müslim ise Kuteybe kanalıyla Leys'ten rivayet etmiştir. ---  Buhari, menakibu'l-ensar 41 (3886). - Müslim, iman 75 (276).

 

 

 

ibnu'l-Müseyyeb der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Beyt-i Makdis'e vardığı zaman orada Hz. ibrahim, Musa ve isa'yı gördü. Orada kendisine iki kase getirildi. Birinde süt diğerinde şarap vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaselere bakıp süt kasesini alınca, Cibril : "Sen fıtratı seçtin, eğer şarap kasesini alsaydın ümmetin sapıtırdı" dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye döndü ve geceleyin Beyt-i Makdis'e götürüldüğünü söyledi. Bunun üzerine daha önce kendisiyle namaz kılan birçok kişi fitneye düştü.

 

ibn Şihab'ın bildirdiğine göre Ebu Seleme bin Abdirrahman şöyle demiştir:

 

Kureyşli bazı kimseler hazırlanıp Ebu Bekr'in yanına gittiler ve: "Arkadaşın bir gecede Beyt-i Makdis'e götürüldüğünü ve Mekke'ye geri döndüğünü iddia ediyor" dediler. Ebu Bekr: "Bunu o mu söyledi?" diye sorunca: "Evet" dediler. Bunun üzerine Ebu Bekr: "Eğer bunu o söylemişse, kesinlikle doğru söylediğine şahadet ederim" dedi. Onlar: "Sen onun Şam'a gidip sabah olmadan Mekke'ye geri geldiğini tasdik ediyor musun?" deyince: "Evet, ben, bundan çok daha ötesini tasdik ediyorum. Ben göğün haberlerinin (ona indiğini) tasdik ediyorum?" karşılığını verdi. Bu sebeple de Ebu Bekr, Sıddik diye adlandırılmıştır.

 

Ebu Seleme'nin bildirdiğine göre Cabir bin Abdillah, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Beyt-i Makdisle götürülmem konusunda Kureyş beni yalanladığı zaman Hicr'de durdum ve Yüce Allah bana Beyt-i Makdis'i gösterdi. Bunun üzerine ben de ona bakarak sordukları her soruya cevap vermeye başladım.''

 

 

 

Hz. Aişe der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gecede Mescid-i Aksa'ya götürülüp getirildiği zaman insanlar bu konuda ileri geri konuşmaya başladı. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman edip kendisini tasdik eden kişiler mürted oldular ve Ebu Bekr'in yanına gidip: "Arkadaşın bir gecede Beyt-i Makdis'e götürüldüğünü iddia ediyor" dediler. Ebu Bekr: "Bunu o mu söyledi?" diye sorunca: "Evet" dediler. Bunun üzerine Ebu Bekr: "Eğer bunu o söylemişse, kesinlikle doğru söylemiştir" dedi. Onlar: "Sen onun bir gecede Beyt-i Makdis'e gidip sabah olmadan geri geldiğini tasdik ediyor musun?" deyince:

 

"Evet, ben bundan çok daha ötesini tasdik ediyorum. Ben her sabah veya her akşam göğün haberlerinin (ona indiğini) tasdik ediyorum?" karşılığını verdi. Bu sebeple de Ebu Bekr, Sıddik diye adlandırılmıştır.

Lafız Ebu Ubeydullah'ın lafzıdır. --- Hakim, Müstedrek (3/62, 63).

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazı kişilerin bana anlattığına göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) isra gecesi, Hz. Musa'ya uğradı. O, mezarında namaz kılıyordu. --- Müslim, fadail42 (164).

 

Yine bana bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Burak denilen bineğe bindirildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu geceyi anlatırken: ''Atı bağladım'' veya: ''Atı halkaya bağladım" buyurmuştur. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bana onu tarif et" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O şöyle şöyleydi'' buyurdu. Sanki Ebu Bekr de daha önce onu görmüş gibi bize tarif etti.

 

Bu rivayette bu şekilde zikredilmiştir. Başka bir rivayette ise: ''Usulca süzülen ceylan gibiydi'' şeklindedir. Ancak birincisi sahih olanıdır.

 

 

 

Enes bin Malik der ki: Cibril, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Burak ile geldiği zaman, Burak sanki ürkmüş gibi kuyruğunu salladı. Cibril: "Yavaş ol ey Burak! Vallahi bunun gibisi daha sana binmedi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (binitiyle) yoluna devam etti ve yolun kenarında bir yaşlıyla karşılaştı. Cibril'e: ''Bu kimdir?" diye sorunca: "Yürü ey Muhammed!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yoluna devam etti. Bir süre sonra bir de baktı ki yolun kenarından biri kendisini çağırıyor ve: "Gel ey Muhammed!" diyordu. Cibril, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yürü ey Muhammed!" dedi. Yine biraz yol aldıktan sonra Allah'ın yarattığı kullarından bir grupla karşılaştı. Bunlar:

"Selam olsun sana ey Evvel! Selam olsun sana ey Ahir! Selam olsun sana olsun ey Haşir!" dediler. Cibril: "Selama cevap ver" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selamlarına cevap verdi. Sonra bir grupla daha karşılaştı ve aynı şeyleri söylediler. Üçüncü bir grupla karşılaştı ve aynı şeyleri söylediler. Sonra Beyt-i Makdis'e vardılar.

 

Orada Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su, şarap ve süt arz edildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sütü alınca, Cibril: "Sen fıtratı seçtin. Eğer suyu içseydin ümmetin gark olurdu. Eğer şarabı içseydin ümmetin sapardı" dedi. Sonra Adem ve bütün peygamberler kendisine gönderildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gece onlara imam oldu. Cibril: "Yolun kenarında gördüğün yaşlıya gelince, dünyanın kalan ömrü ancak o yaşlının kalan ömrü kadardır. Seni çağıran, yanına gitmeni isteyen kişi, Allah'ın düşmanı iblistir. O, senin kendisine gitmeni istedi. Sana selam verenler ise İbrahim, Musa ve isa'dır" dedi.

 

 

 

Enes b, Malik der ki: isra gecesi Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eyerlenmiş ve gem vurulmuş bir şekilde Burak ismindeki binek getirildi, Ancak Burak, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine bineceği zaman huysuzlanmış ve zorluk çıkarmıştı, Bunun üzerine Cibril kendisine: "Vallahi! Allah katında ondan daha değerli bir kişi sana asla binmemiştir" dedi. Bunun üzerine Burak'tan ter boşalmaya başladı,

 

 

 

İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İsra gecesi Beyt-i Makdis'e götürüldüğüm zaman Mekke'de sabahladım. Tek kaldım ve insanların beni yalanlayacağını anladım. Ayrı bir yerde üzüntülü bir şekilde oturdum'' buyurdu. Ebu Cehil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip oturdu ve alay edercesine: "Bir şeyler var mı?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet'' buyurunca: "Ne var?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gece götürüldüm'' buyurdu. o: "Nereye?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beyt-i Makdis'e'' karşılığını verdi. Ebu Cehil: "Sonra da yanımızda sabahladın, öyle mi?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, öyledir'' buyurdu. Ebu Cehil, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kavmini çağırdığında anlattıklarını inkar eder korkusuyla inanmadığını bildirmek istemedi. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer kavmini çağırırsam bana anlattıklarını onlara da anlatır mısın?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, anlatırım'' karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Ey Ka'b bin Luey oğulları topluluğu!" diye çağırınca meclisler boşalıp yanına toplandı. Sonra Ebu Cehil: "Bana anlattıklarını kavmine anlat" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Bu gece götürüldüm'' buyurdu. Oradakiler: "Nereye götürüldün?" diye sorunca: "Beyt-i Makdis'e götürüldüm'' cevabını verdi. Onlar: "Sonra da burada, yanımızda sabahladın öyle mi?" deyince: "Evet'' cevabını verdi. Kimisi şaşkınlıktan ellerini birbirine vurarak, kimisi de elini başına koyarak: "Bize oradaki Mescid'in özelliklerini söyler misin?" dediler. Orada bulunanların içinde Beyt-i Makdis'e giden ler vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ben oradaki Mescid'in özelliklerini saymaya başladım. Bazı yerleri bana kapalı gelince Beyt-i Makdis getirildi ve Ukayl veya İkal'ın evinin beri tarafına konuldu. Ben de oraya bakarak orayı kendilerine tek tek anlattım'' buyurdu. Bunun üzerine onlar: "Vallahi doğru anlattı" dediler. --- Ahmed, Müsned (1/309).

 

Başka bir kanalla bir öncekinin aynısı ibn Abbas'tan rivayet edilmiştir.

 

 

 

Zir bin Hubeyş, Huzeyfe'den bildiriyor: "isra gecesi Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem), eşekten daha büyük, katırdan daha küçük (ikisi arasında) olan Burak getirildi. Beyt-i Makdis'e ulaşana kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Cibril üzerinden inmediler. Cibril, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte gökyüzüne çıkarak kendisine cenneti ve cehennemi gösterdi."

 

Zir bin Hubeyş der ki: Sonra Huzeyfe bana: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Beyt-i Makdis'te namaz kıldı mı?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdim. Huzeyfe: "Dinle ey kel adam! Ben seni tanımadığım gibi adını da bilmiyorum" deyince: "Ben Zir bin Hubeyş'im" dedim. Huzeyfe: "Namaz kıldığını neye dayanarak söylüyorsun?" diye sorunca: "Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur"[İsra 1] ayetinden bunu anlıyorum" karşılığını verdim. Bunun üzerine Huzeyfe: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orada namaz kılsaydı diğerlerinin gelip Mescid-i Haram'da namaz kıldıkları gibi siz de gidip orada namaz kılardınız" dedi.

 

Kendisine: "Orada atını peygamberlerin atlarını bağladığı halkaya bağladı mı?" diye sorduğumda: "Allah tarafından kendisine verilmişken kaçar korkusuyla mı bağlayacak?" karşılığını verdi.

 

Hammad bin Zeyd bunu Asım kanalıyla bu manada rivayet etmiştir. Ancak Burak'ın şeklini hatırlamamaktadır. Huzeyfe de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Beyt-i Makdis'te namaz kıldığını işitmemiştir. --- Tirmizi (3147).

 

Ebu Hureyre ve başkası kanalıyla gelen sabit bir hadisle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beyt-i Makdis'de namaz kıldığını rivayet etmiştik. Atı bağlama konusuna gelince onu da başka bir hadiste aktardık. Burak, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için yaratılmış bir attır; ancak Allah onu korumaya muktedir olsa da hayvanları bağlamak adettendir diye bağlanmıştır. Sabit (sahih) olan bir hadis te diğerlerinden daha önceliklidir. Doğruya ulaşmak, Allah sayesindedir.

 

 

 

ikrime bildiriyor: ibn Abbas: "Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lanetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik''[İsra 60] buyruğunu açıklarken: "Burada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) isra gecesi, Beyt-i Makdis'e götürüldüğü zaman uykuda değil de gözüyle gördüğü şeyler kastedilmektedir. Lanetlenen ağaç ise zakkum ağacıdır" dedi.

Buhari, Sahih'de Ali bin Abdillah'tan rivayet etmiştir. --- Buhari, Tefsir 9 (4716).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mirac'a Çıktığının, Sidretü'l-Münteha'da ve Daha Önce de Ufuku'l-A'la'da da Cibril'i Kendi Suretiyle Gördüğünün Delili