DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Resulullah'ın (s.a.v.) ve Ashabının Hicret Ederek Mekke'den Çıkarılana Kadar Müşriklerden Gördükleri Eziyet; Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yedi Kişiye Ettiği Bedduanın Kabul Edilip Gerçekleşmesi; Ümmetine Yüce Allah'ın Kendilerine Fetihler Nasip Edeceğine Dair Vaatleri; Allah'ın Bu Dini Tamamlaması ve Zinnire Hakkında Gelen Rivayet

 

Urve bin ez-Zübeyr der ki: Abdullah bin Amr bin el-As'a: "Bana, müşriklerin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı en ağır şeyi anlat!" dediğimde şöyle anlattı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'nin avlusunda namaz kılarken Ukbe bin Ebi Muayt geldi ve giysisini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) boğazına dolayıp nefesini kesecek şekilde sıkmaya başladı. Ancak Ebu Bekr geldi ve Ukbe'yi omuzlarından tutup onu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzaklaştırdı. Sonra: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi"[Mü'min 28] dedi,"

 

Buhari, Sahih'de Abbas bin el-Velid ve başkası kanalıyla Velid bin

Müslim'den, o da Evzai'den rivayet etmiştir. ibn ishak bunu Yahya bin Urve kanalıyla Urve (b. ez-Zübeyr)'den: "Abdullah bin Amr bin el-As'a şöyle dedim" şeklinde rivayet ederek mutabaat etmiştir.

 

 

 

Urve der ki: Abdullah bin Amr bin el-As'a: "Kureyş'in Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı besledikleri açık düşmanlıkların arasında en ağır olarak şahit olduğun şey nedir?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Bir gün Kureyş'in önde gelenlerinin Hicr denilen yerde toplandıklarını gördüm. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiler ve: ‘‘Biz bu adamdan çektiğimizi daha önce hiçbir adamdan çekmedik. O, büyüklerimize cahil dedi, atalarımıza sövdü, dinimizi ayıpladı, cemaatimizi böldü ve ilahlarımıza sövdü. Onun çok büyük suçlarına biz tahammül gösterdik -veya buna yakın bir şeyler söylediler-’‘ dediler. Onlar tam böyle konuşuyorlarken Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve Rükn'ü istilam etti. Onların yanından geçerek Kabe'yi tavaf etmeye başladı. Onların yanına gelince kendisine laf attılar. Bunu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünden anlayabiliyordum. Sonra dönüp ikinci defa onların yanına ulaşınca yine aynı şekilde kendisine laf attılar. Bunu yine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünden anlayabiliyordum. Sonra dönüp üçüncü kez yanlarından geçince önceki gibi kendisine laf attılar. O da: ‘‘Ey Kureyş topluluğu! Beni dinliyor musunuz? Canım elinde olana yemin olsun ki size boğazlama (ölüm) getirdim’‘ buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözleri onları çok etkilemişti. Sanki her birinin başına bir kuş konmuş şekilde duruyorlardı. Öyle yumuşadılar ki daha önce kendisine sataşanlar şimdi onu en güzel sözlerle teskin etmeye çalışıyordu. Hatta: ‘‘Ey Ebu'l-Kasım! Sen doğru birisi olarak işine dön. Vallahi sen cahil biri değilsin’‘ diyorlardı.

 

Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüp gitti. Ertesi gün Hicr denilen yerde toplandılar. Ben de onların yanında idim. Onlar birbirlerine: ‘‘Maruz kaldığınız nahoş durumları ve ondan gelen musibetleri biliyorsunuz. Sizin hoşlanmadığınız şeyleri anlatmaya başlarsa onu terk edin’‘ diyorlardı. Onlar bu şekilde konuşurken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Hep birden Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerine yürüyerek etrafını çevirdiler ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların ilahlarını ve dinlerini ayıplamasını kastederek: ‘‘Sen misin şöyle şöyle diyen?’‘ dediler ve kendisini azarladılar. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Evet bunları ben söyledim’‘ buyurunca, onlardan birinin Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakasından tuttuğunu gördüm. Hemen Ebu Bekr es-Sıddik onun önüne geçip ağlayarak: ‘‘Vay halinize! "Rabbim Allah'tır" dediği için bir adamı öldürecek misiniz?’‘ dedi. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafından dağılıp gittiler. işte bu, Kureyş'in Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı eziyetlerden benim gördüklerimin en ağırı idi."

 

Burada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara boğazlamayı yani ölümü vaad etti. Bir zaman sonra Yüce Allah, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu vaadini gerçekleştirdi ve onların köklerini kazıyarak Müslümanları şerlerinden kurtardı.

 

Buhari der ki: Abde ve Süleyman bin Bilal'ın Hişam bin Urve'den bildirdiğine göre babası Urve: "Amr bin el-As'a: ... denildi" ibaresiyle aktarmıştır.

 

 

 

Amr bin el-As der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yapılan en ağır eziyetlerden biri de kuşluk vakti Kabe'yi tavaf ettikten sonra olmuştu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tavafını bitirdikten sonra müşrikler onun yakasından tutup: "Atalarımızın taptığı putlardan bizi uzaklaştırmak isteyen sen misin?" dediler. Allah Resulü: ''Evet, benim!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr gelip Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasına aldı. Müşriklere sert bir sesle, gözlerinden yaş akarak: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendianedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez!"[Mü'min 28] diye bağırdı. Bunun üzerine müşrikler Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bıraktılar.

 

Muhammed bin Fuleyh bunu Hişam, babası kanalıyla Abdullah bin Amr'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

ibn Abbas, Hz. Fatıma'dan bildiriyor: Kureyş müşrikleri Hicr'de toplandı ve: "Muhammed buradan geçtiği zaman ona bir tek adam gibi hareket edeceğiz ve darbemizi vuracağız" dedi. Hz. Fatıma bunu işitti ve babasının yanına geçip bu durumu kendisine bildirdi. Bunun üzerine babası: ''Ey kızım! sus!'' buyurdu. Sonra dışarı çıkıp yanlarına Mescid(-i Haram)a girdi. Onlar önce başlarını kaldırıp kendisine baktılar ve sonra önlerine eğdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir avuç toprak aldı ve: ''Yüzleri çirkin olsun'' diyerek onlara doğru üzerlerine saçtı. Onların arasında, Resulullah'ın saçtığı toprağın isabet ettiği her kişi, Bedr savaşında kafir olarak öldürüldü.

 

 

 

Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdede iken Kureyş'ten bazı kişiler de bir kenarda oturuyorlardı. Yan tarafta da bir devenin atılmış döl eşi vardı. Birbirlerine: "Kim bu döl eşini götürür de onun sırtına atar?" dediklerinde, Ukbe bin Ebi Muayt onu aldı ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtına attı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdede idi ve başını kaldırmıyordu. Sonra Hz. Fatıma gelip onu sırtından kaldırdı ve bunu yapanlara beddua etti. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o güne kadar onlara beddua ettiğini görmedim. Ancak o gün: "Allahım! Ebu Cehl bin Hişam'ı, Utbe bin Rabia'yı, Şeybe bin Rabia'yı, Ukbe bin Ebi Muaytı, Umeyye bin Halefi, -veya: Ubey bin Halefi, buradaki şüphe Şu'be'ye aittir- sana havale ediyorum'' diye beddua etti. Daha sonra onların Bedir savaşında öldürüldüğünü ve kuyuya atıldıklarını gördüm. Ancak Ubey bin Halef (veya) Umeyye bin Halef kilolu olduğundan dolayı kuyuya doğru sürüklenirken cesedi parçalandı.

 

Buhari ve Müslim, Sahih'de Şu'be bin el-Haccac kanalıyla rivayet etmişlerdir.

 

--- Buhari, cizye ve... (3185) ve Müslim, el-cihadu ve's-Sire 39 (3/1419).

 

 

 

Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kabe'nin gölgesinde namaz kılıyordu. Ebu Cehil ve Kureyş'ten bazı kişiler: "Mekke'nin bir kenarında erkek bir deve kesildi" dediler. Birini gönderip döl eşini getirdiler ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omuzlarına attılar. Hz. Fatıma da gelip onu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtından kaldırıp attı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazlardan sonra üç defa dua etmeyi severdi. Orada da üç defa: ''Allahım! Kureyş'i sana havale ediyorum'' dedikten sonra: ''Allahım! Ebu Cehil bin Hişamı, Utbe bin Rabia'yı, Şeybe bin Rabia'yı, Velid bin Utbe'yi, Umeyye bin Halefi ve Ukbe bin Ebi Muayfz sana havale ediyorum'' diye beddua etti. Daha sonraları onları Bedir kuyularına atılmış olarak gördüm. ibn ishak: "Yedinci kişiyi unuttum" demiştir.

 

Buhari ve Müslim, Sahih'de Ebu Bekr bin Ebi Şeybe kanalıyla Cafer bin

Avn'dan rivayet etmişlerdir.

 

--- Buhari, cihad 98 (2934) ve Müslim, el-cihadu ve's-Sire 39 109 (1439).

 

 

 

Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'nin yanında namaz kılarken Ebu Cehil ve dostları yan tarafta oturmaktaydı. Bir gün önce de bir deve kesilmişti. Ebu Cehil: "içinizden kim (kesilen bu devenin) döl eşini getirip Muhammed secde ettiği zaman onu omuzları üzerine atar?" dedi. Bunun üzerine oradakilerin en bedbahtı gidip onu getirdi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secde ettiğinde onu omuzları üzerine attı. Onlar da gülüşmeye başladılar. Hatta gülmekten birbirlerinin üzerlerine yıkılıyorlardı. Ben de durmuş olanlara bakıyordum. Eğer güç yetirebilseydim onu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtından kaldırıp atardım. Bir kişi gidip bu durumu Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Fatıma'ya bildirene kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını secdeden kaldırmadı. Fatıma yetişkin biri idi ve gelip döl eşini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtından kaldırıp attı. Sonra onlara doğru dönüp kendilerine sövmeye başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını bitirince yüksek bir sesle üç defa: "Allahım! Kureyş'i sana havale ediyorum" diye beddua etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beddua ettiğinde ve bir şey istediğinde bunu üç defa tekrar ederdi. Kureyşliler Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sesini işitince bedduasından korkarak gülüşmeyi kestiler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ebu Cehil bin Hişam'ı, Utbe bin Rabia'yı, Şeybe bin Rabia'yı, Velid bin Utbe'yi, Umeyye bin Halefi ve Ukbe bin Ebi Muayt'ı sana havale ediyorum" diye beddua etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yedi kişi saymıştı, ama ben yedinciyi unuttum. Muhammed'i hak olarak gönderene yemin olsun ki Bedir savaşında bu kişilerin Bedir kuyusuna sürüklendiklerini gördüm.

Müslim, Sahih'de Abdullah bin Amr bin Eban kanalıyla rivayet etmiştir.

 

--- Müslim, el-cihadu ve's-Sire 39107 (1418).

 

 

 

Habbab der ki: Demircilik yapıyordum ve As bin Vail'den bir alacağım vardı. Yanına gidip bunu istediğimde bana: "Vallahi Muhammed'i inkar etmedikçe alacağını sana vermem" karşılığını verdi. Ben: "Vallahi sen ölüp tekrar dirilsen de ben Muhammed'i inkar etmem!" dediğimde: "Ben ölüp tekrar dirildiğim zaman malım ve çocuklarım olacak. O zaman alacağını sana veririm" karşılığını verdi. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ayetterimizi inkar eden ve ‘‘Bana elbette mal ve çocuk verilecektir’‘ diyeni gördün mü?"[Meryem 77] ayetini indirdi.

 

Buhari ve Müslim, Sahih'lerinde farklı kanallarla A'meş'ten rivayet etmişlerdir.

 

--- Buhari, buyu' 29 (2091) ve Müslim, sıfatu'l-münafikun (36).

 

 

 

Abdullah (b. Mes'ud) der ki: "Müslümanlığını ilk açığa vuranlar yedi kişidir. Bunlar da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr, Ammar, Ammar'ın annesi Sümeyye, Suheyb, Bilal ve Mikdad'dır. Yüce Allah, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcası Ebu Talib vasıtasıyla, Ebu Bekr'i de kendi kabilesi vasıtasıyla müşriklerin şerrinden korumuştur. Diğerlerine gelince, müşrikler onları alıp demirden giysiler giydirmişler ve güneşin sıcağında bırakmışlardır. Bilal dışındakiler işkenceler sonucu müşriklerin istediklerini yaptılar. Bilal ise Allah yolunda canını çok değersiz gördü. Efendileri de onu çok değersiz gördüğü için onu çocuklara teslim ettiler. Çocuklar da onu alıp Mekke sokaklarında dolaşmaya başladı. Bilal da hep ‘‘Ehad (=Allah birdir)! Ehad!’‘ diyordu."

 

--- Hakim, Müstedrek (3/284) ve Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya (1/149).

 

 

 

Cabir bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine eziyet edilen Ammar ve ailesini görünce: ''Ey Ammarın ve Yasir'in ailesi! Müjdeler olsun size. Mutlaka size vaad edilen cennettir'' buyurdu.

 

--- Hakim, Müstedrek (3/388) ve İbn Hişam, es-Sire (1/342).

 

 

 

Mücahid der ki: "İslam'da ilk şehit, Ammar'ın annesi Sümeyye'dir. Ebu Cehil, Sümeyye'yi cinsel organına mızrak saplayarak şehit etmişti."

 

--- İbn-u Abdilberr, el-İstiab (4/330).

 

 

 

Hişam bin Urve, babasından bildiriyor: Ebu Bekr, kendilerine Allah yolunda eziyet edilen yedi kişiyi azat etmiştir. Bunlardan biri Zinnıre idi. Bu kişi İslam'da Allah yolunda kendisine eziyet edilmiş ve gözleri kör olmuştu. Ama yine de İslam'dan başka hiçbir şeyi de kabul etmemişti. Müşrikler: "Lat ve Uzza onun gözlerini kör etti" deyince, kendisi: "Hayır, Vallahi öyle değildir" karşılığını vermiş ve bunun üzerine Yüce Allah ona gözlerini geri vermiştir.

 

--- İbn-u Abdilberr, el-İstiab (4/322) ve İbn Hacer, el-İsabe (3/311).

 

 

 

Habbab der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'nin gölgesinde cübbesini (başının altına) yastık olarak koymuş bir halde (dinlenir) iken kendisine şikayette bulunarak: "Bizim için Allah'a dua etmeyecek misin? Bizim için Allah'tan yardım dilemeyecek misin?" dediğimizde yüzü kızarmış bir şekilde oturdu ve şöyle buyurdu: "Vallahi sizden önceki (ümmetlerden) bir kişi alınıp kemiği üzerinde et ve sinir olarak ne varsa hepsi demir taraklarla taranı rdı ve yine de kişi dininden geri dönmezdi veya testere getirilip başının üzerine konulur ve onunla başı iki parça edilirdi. Ama yine de kişi dininden geri dönmezdi. Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle bir zaman gelecek ki sizden biri Allah'tan ve koyunları hakkında kurttan başka kimseden korkmadan (tek başına) San'a ile Hadramevt arasında yolculuk yapabilecektir.''

 

Buhari, Sahih'de Humeydi'den vel ve Buhari ile Müslim farklı kanallarla ismail'den rivayet etmişlerdir.

 

--- Buhari, menakibu'l-ensar 29 (3852).  -  Ahmed, Müsned (5/109) Bakın: İbn Kesir el-Bidaye ve-nihaye (3/59, 60).

 

 

 

Ebu ishak der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturmuş olan Ebu Cehil ve Ebu Süfyan'ın yanından geçerken Ebu Cehil: "Ey Abdişems oğulları! işte sizin peygamberin!'' deyince, Süfyan: "Bizden bir peygamberin çıkmasına mı şaşırıyorsun! Bizden daha az ve daha zelil kabilelerden bile peygamber çıkmıştır" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Ben, yaşlılar dururken bir gencin peygamber olmasına şaşıyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların konuşmalarını işitiyordu. Yanlarına gelerek: "Sana gelince ey Ebu Süfyan! Vallahi sen bu kişiye Allah ve Resulü için değil, sadece kabilen için kızdın. Sana gelince ey Ebu'l-Hakem! Vallahi sen (bundan sonra) az gülecek ve çok ağlayacaksın" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Yeğenim! Şu peygamberliğin sebebiyle beni ne kötü tehdit ediyorsun" dedi.

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve-nihaye (3/65).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Habeşistan'a İlk Hicret, Sonra İkinci Hicret, Orada (Resulullah'ın (s.a.v.) Peygamberliği Hakkında) Zuhur Eden Deliller; Necaşi'nin, Hahamların ve Rahiplerin Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tasdik Etmesi