DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER |
Kureyşlilerin Mekke'de
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İstekleri
ibn Abbas der ki:
Kureyşliler, Yahudilere: "Bize bir şey söyleyin de şu adama soralım"
dediler. Yahudiler: "Ona ruhu sorun" deyince: "Sana ruh hakkında
soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az
ilim verilmiştir"[İsra 85] ayeti nazil oldu. Yahudiler: "Bize ilimden
çok az bir şey verilmiştir. Oysa bize içinde Allah'ın hükmü olan Tevrat
indirilmişti. Kendisine Tevrat verilen kişilere çok hayır verilmiş olması
gerekmez mi" deyince, Yüce Allah: "De ki: "Rabbimin sözlerini
yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere
deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi"
ayetini indirdi.
ibn Abbas bildiriyor:
Kureyşliler Nadr bin el-Haris'i ve Ukbe bin Ebi Muayt'ı Medine Yahudilerinin
hahamlarına gönderdiler. Onlara: "Hahamlara Muhammed'i sorup vasıflarını
söyleyerek dediklerini haber verin. Onlar ilk kitap ehlidir. Bizde bulunmayan
peygamberler hakkındaki bilgiler onlarda vardır" dediler. Bunlar gittiler
ve Medine'ye vardılar. Yahudilerin hahamlarına Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) durumunu sorup vasıflarını bildirerek dediklerini haber verdiler.
Hahamlar: "Ona üç şeyi hakkında sorun. Eğer bu soruları cevaplarsa
gönderilmiş bir peygamberdir. Eğer cevaplamazsa o yalancı bir kişidir ve sizin
görüşünüz gibi bir şeyler söyler. Ona daha önceki zamanlarda kaçan gençlerin
durumunun ne olduğunu sorun. Çünkü onların acayip bir hadisesi vardır. Yine ona
yeryüzünün batısıyla doğusunu dolaşan adamın durumunu sorun. Bir de ruhun ne
olduğunu sorun. Eğer bunları cevaplarsa o bir peygamberdir ve ona tabi olun.
Eğer cevaplamazsa yalancı biridir" karşılığını verdiler.
Bunun üzerine Nadra ve
Ukbe geri döndüler ve Mekke'de Kureyş'e yetişip:
"Ey Kureyş
topluluğu! Size, sizinle Muhammed'in arasındaki meseleleri bitirecek şeylerle
geldik. Yahudilerin hahamları ona bazı şeyler sormamızı istediler" diyerek
durumu kendilerine anlattılar. Bunun üzerine Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip: "Ey Muhammed! Bize söyle" dediler ve hahamların dediği
gibi o soruları sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sorduklarınızı yarın size söylerim'' buyurdu. Ancak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) inşallah dememişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) on beş gece geçirmiş, bu süre içinde Allah kendisine bir vahiy göndermemiş
ve Cibril kendisine hiç gelmemişti. Mekke ahalisi ileri geri konuşmaya
başlamış, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahyin kesilmesinden dolayı
üzülmüş ve Mekke ahalisinin konuştukları ağırına gitmeye başlamıştı. Sonra
Cibril Allah katından Kehf Suresi ile geldi. Surede Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) üzülmesinden dolayı kendisine bir kınama, gençler ve seyahat
eden kişi hakkındaki sorulan sorulara cevaplar ve Allah'ın: "Sana ruh
hakkında soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size
pek az ilim verilmiştir"[İsra 85] mealindeki ayeti vardı.
ibn ishak der ki: Bana
ulaşan habere göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sureyi:
"Allah'a hamdolsun ki, kuluna Kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik
koymadı. O dosdoğru kitabı, kendi katından gelecek şiddetli bir azaptan
insanları sakındırmak ve iyi işler yapan müminleri de güzel bir ödülle
müjdelemek üzere indirmiştir"[Kehf 1,2] ayetlerini okuyarak başladı.
Ayetteki "Kuluna" ifadesi ile Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kastedilmektedir. Peygamberliği hakkında kendisine sorular sorulan
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hak peygamber olduğu
bildirilmektedir. "Ona hiçbir eğrilik koymadı" buyruğuyla dosdoğru
biri ve hakkında ihtilaf olmayan biri olduğu kastedilmektedir. "Kendi
katından gelecek şiddetli bir azaptan" buyruğuyla da kendisini peygamber
olarak gönderen Rabbi katından onlara acil olarak dünyada verilecek ceza ve
ahirette verilecek olan azap kastedilmektedir. Bu rivayette de Kureyşlilerin
ruh hakkında sormaları zikredilmiştir. --- İbn Hişam, es-Sire (1/321-323).
ibn Mes'ud'un hadisi ise
Yahudilerin ruh hakkındaki soruyu Medine'de sorduğuna ve bu konudaki ayetin
Medine'de indiğine delalet etmektedir. Doğrusunu da Allah bilir.
--- Buhari, el-i'tisam
bi's-sünne (3/7297) ve Müslim, sıfatu'l-münafikın 32 (2152).
ibn Abbas der ki: Mekke
ahalisi, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendileri için Safa
tepesini altına çevirmesini ve ekmeleri için etrafındaki dağları bir tarafa
çekmesini istediler. Bunun üzerine Yüce Allah, Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "istersen onlara istediklerini verelim. Ancak istediklerini
verdikten sonra küfrederlerse kendilerinden önceki ümmetleri helak ettiğim gibi
kendilerini de helak ederim. istersen de onlara zaman verelim" diye
vahyedildi. (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, onlara zaman
vermek isterim" deyince) Yüce Allah: "Bizim ayet göndermemize mani
olan şey, ancak evvelkilerin onu yalanlamış olmalarıdır''[İsra 59] ayetini indirdi.
--- Nesai, S. el-Kübra
(Tuhfetu'l-eşraf 4/402).
ibn Abbas der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer Safa ve Merve tepeleri
altın olduğu halde sabahlarsak o zaman sana iman eder ve seni tasdik
ederiz" dedi. Yüce Allah: "Eğer istersen Safa ve Merve tepesi altın
olarak sabahlarlar. Ancak bundan sonrada küfredenleri alemlerden hiç kimseyi
azaplandırmadığım bir şekilde azaplandırırım. istersen de onlara tövbe ve
rahmet kapısını açarım" diye vahyetti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet, tövbe ve rahmet kapısını isterim" dedi.
iki ayrı kanalla ibn
Abbas der ki: Kureyş'liler, Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Safa
tepesini bize altına çevirmezsen sana iman etmeyiz. Eğer Safa tepesini bizim
için altına çevirirsen sana iman ederiz" dediler. Bunun üzerine Cibril
gelip: "Ey Muhammed! Rabbin sana selam ediyor ve: ‘‘Eğer dilersen Safa
tepesi onlar için altın olarak sabahlar, Ancak yine de iman etmezlerse
mucizenin inişinden sonra bir münazaraya (mazerete) mahal vermeyecek şekilde
azabı üzerlerine indiririm, Dilersen de onlara tövbe ve rahmet kapısını
açarım’‘ buyuruyor" dedi, Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır, onlara tövbe ve rahmet kapısını aç" dedi,
Rabi' bin Enes el-Bekri
der ki: insanlar Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Salih ve
diğer peygamberler gibi bize mucizelerle gelsen" deyince: "Eğer
isterseniz Allah'a dua ederim ve istediğinizi indirir. Sonra da küfrederseniz
helak olursunuz'' buyurdu. Bunun üzerine: "Hayır, istemiyoruz"
dediler,
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: