DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Cinlerin Müslüman Olması ve Allah Resulü'nün (s.a.v.) Bu Yöndeki Mucizeleri

 

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Hani cinlerden bir grubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca ‘‘Susun’‘ demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi. (Kavimlerine) şöyle dediler: ‘‘Ey kavmimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.’‘ Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler."[Ahkaf 29-32]

 

 

 

Başka bir yerde de: "Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur'an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız"[Cin 2] buyurmaktadır.

 

 

 

ibn Abbas anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlere Kur'an okumadığı gibi onları görmedi de. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla beraber Ukaz panayırına doğru yola çıktı. Şeytanlarla gök haberleri arasında bir engel çekilmiş ve şeytanların üzerine ateş kıvılcımları gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerine boş olarak döndüklerinde, kendilerine: "Size ne oldu?" diye sordular. Şeytanlar: "Gök haberleri ile aramıza bir set çekildi ve üzerimize ateşten kıvılcımlar gönderildi" karşılığını verdiler. Kavimleri: "Sizinle gök haberlerinin arasına, meydana gelen önemli bir şey yüzünden set çekilmiştir. Yeryüzünün doğu ve batısına gidin de gök haberleri ile aranıza set çeken bu olay nedir bir bakın!" deyince, şeytanlar, gök haberleri ile aralarına engel teşkil eden bu hadisenin ne olduğunu öğrenmek için yeryüzünün doğu ve batı taraflarına dağıldılar.

 

Bunlardan Tihame taraflarına gidenler, Ukaz panayırına gitmek üzere olan Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nahle denilen yerde ashabına sabah namazını kıldırırken karşılaştılar. Okunan Kur'an'ı duyduklarında dinlemeye başladılar ve birbirlerine: "Vallahi gök haberleri ile aramıza giren şey işte bu!" dediler. Oradan kavimlerine döndüler ve: "Ey kavmimiz! ‘‘Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur'an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız’‘[Cin 1,2] dediler. Bunun üzerine Yüce Allah, Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "De ki, bana cinlerden bir topluluğun (Kur'an'ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi''[Cin 1] diye başlayan ayetleri indirdi ki aslında Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahyedilen cinlerin bu söyledikleriydi."

 

Buhari, Sahih'de Müsedded'den ve Müslim ise Şeyban bin Ferruh kanalıyla Ebu Avane'den rivayet etmiştir.  --- Müslim, salat 33 (149).

 

Abdullah bin Abbas'ın rivayeti bu şekildedir. Cinler ilk olarak burada Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıraatını işitti ve durumunu bildi. Oysa o zaman Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine okumadığı gibi onları görmedi de. Daha sonra cinlerin davetçisi kendisine geldi ve birlikte gidip kendilerine Kur'an okudu. Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizleri götürüp onların ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Doğrusunu da Allah bilir.

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud her iki kıssayı da iyi bellemiş ve rivayet etmiştir. Birinci kıssa şöyledir:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nahle vadisinde Kur'an okurken cinlerden bir grup yanına geldi. Kur'an'ı duyduklarında birbirlerine: "Susup dinleyin!" dediler. Bunlar yedi kişiydi ve içlerinden birinin adı Zevbe'a (Kasırga) idi. Bu konuda Yüce Allah: "Hani cinlerden bir grubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca ‘‘Susun’‘ demişler,

 

Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi. (Kavimlerine) şöyle dediler: ‘‘Ey kavmimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.’‘ Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz. işte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler"[Ahkaf 29-32] ayetlerini indirdi.

 

 

 

Ma'n der ki: Babamın şöyle dediğini işittim: "Mesruk'a: ‘‘Cinlerin Kur'an'ı dinledikleri gece onların geldiğini Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kim haber verdi?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Baban yani ibn Mes'ud onların geldiğini bir ağacın haber verdiğini söyledi’‘ dedi."

 

Buhari ve Müslim, Sahih'lerinde Ebu Kudame'den rivayet etmişlerdir.

 

--- Buhari, menakibu'l-ensar (32) ve Müslim, salat 33 (153),

 

 

 

ikinci kıssa ise şöyledir:

 

Alkame der ki: Abdullah bin Mes'ud'a: "Cinlere Kur'an okuduğu gece Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında sizden biri var mıydı?" diye sorduğumda, ibn Mesud şöyle dedi: "Hayır! Ama bir gece Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberken onu kaybettik. Kendisine bir şey yapıldı veya kaçırıldı veya bir suikasta uğradı diye düşünmeye başladık. O gece bir topluluğun geçirebileceği en kötü bir geceyi geçirdik. Ancak sabah olduğunda onu Hira tarafından gelirken gördük. "Ey Allah'ın Resulü!" diyerek kendisine gece vakti yaşadıklarımızı anlattığımızda: "Cinlerin davetçisi bana geldi, onunla beraber gittim ve onlara Kur'an'ı okudum" buyurdu. Sonra bizleri götürüp onların ve ateşlerinin izlerini gösterdi."

 

Şa'bi rivayetinde: "Cinler, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azıklarını sormuşlardı" dedi. ibn Ebi Zaide'nin bildirdiğine göre Amir şöyle demiştir:

"Arap yarımadasından olan bu cinler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azıklarını sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elinize geçen ve üzerine Besmele çekilmiş her kemik olabildiği kadar bol etli olarak sizindir. Her deve tezeği de hayvanlarınıza yemdir’‘ buyurmuştur. Sonra (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize:) "Sizler bunlarla taharetlenmeyin. Çünkü bunlar cinlerden din kardeşlerinizin yiyeceğidir" buyurdu.

 

Müslim, Sahih'de Ali bin Hucr kanalıyla ismail bin Uleyye'den rivayet etmiştir.! Sahih rivayetler ise Abdullah bin Mes'ud'un cin gecesinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte olmadığına delalet etmektedir. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi ile başkalarına onların ve ateşlerinin izlerini göstermeye gittiği zaman kendisiyle birlikte idi.

 

--- Müslim, salat 33 (150).

 

 

 

Başka bir kanalla da o gece kendisiyle birlikte olduğu rivayet edilmiştir ki o da şöyledir:

Abdullah bin Mes'ud anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mekke'de iken ashabına: "Bu gece cinlerin durumunu öğrenmek isteyen kimse benimle gelsin" buyurdu. Fakat benden başka kimse Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte gitmedi. Birlikte yola çıktık ve Mekke'nin en yüksek yerine geldiğimizde yerde ayağıyla bir çizgi çizdi. Sonra bana (çizgiyi geçmeyecek şekilde) orada oturmamı emretti. Sonra kendisi biraz yürüdü ve ayakta Kur'an okumaya başladı. Etrafını o kadar sarmışlardı ki artık kendisini göremez ve işitemez olmuştum. Sonra bulut gibi dağılıp gittiler. içlerinden sadece bir grup kalmıştı. Tan yeri ağardığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitti ve sonra yanıma gelip: "Grup ne yaptı?'' diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Daha oradalar" dediğimde, kemik ve tezek alarak bunları azık olarak kendilerine verdi. Sonra da kişinin kemik veya tezekle taharetlenmesini yasakladı.

 

Muhtemelen sahih hadiste: "Fakat benden başka kimse Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte gitmedi" demesi ile sadece birlikte çıkma zamanını kastetmektedir. Yoksa burada rivayet edilen hadis: "Bir gece Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberken onu kaybettik. Kendisine bir şey yapıldı veya kaçırıldı veya bir suikasta uğradı diye düşünmeye başladık" şeklinde sahih olarak rivayet edilen hadise muhalif olur. Ancak: "Onu kaybettik" diyenle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp gittiğini bilmeyen biri kastediliyorsa o başkadır. Doğrusunu da Allah bilir.

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud der ki: (Bir gece) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden kendisini takip etmemi istedi ve: "Kardeş oğulları ve amcaoğullarından oluşan cinlerden on beş kişilik bir grup bu gece bana gelecektir. Onlara Kur'an okuyacağım'' buyurdu. Bunun üzerine kendisiyle birlikte istediği yere gittim. Bana bir çizgi çizdi ve beni orada oturtarak: ''Bu çizgiyi geçme'' buyurdu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seher vakti elinde kemik, tezek ve kömürle bana geri dönünceye kadar orada kaldım. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Abdest bozmaya çıktığın zaman bunlardan bir şeyle silinip temizlenme'' buyurdu. Sabahladığımda kendi kendime: "(Dün gece) Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bulunduğu yeri mutlaka öğreneceğim" dedim. Gittiğimde altmış devenin çöküp kalacağı kadar bir yer gördüm.

 

 

 

Ebu Osman en-Nehdi bildiriyor: ibn Mes'ud yolda Zut kabilesine mensup bazı kimselerle karşılaştığında ve: "Bunlar kimdir?" diye sorduğunda: "Bunlar Zut kabilesinden kimselerdir" denildi. Bunun üzerine ibn Mes'ud: "Onların benzerlerini sadece cin gecesinde gördüm. Onlar ürkmüş gibi birbirlerini takip ediyorlardı" dedi.

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud der ki: Cinlerle görüştüğü gece Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte yola çıktım. Hacun denilen yere geldiğinde bana (yerde) bir çizgi çizdi. Sonra kendisi cinlere doğru ilerledi. Cinler onu görünce yanına yaklaşmak için izdiham yaptılar. İçlerinden efendileri olan Verdan adında bir cin: "Onları ben senden uzaklaştırayım" deyince, Allah Resulü: ('Yüce Allah bana bir kötülük edecekse kimseler buna mani olamaz" buyurdu.

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına Rahman Suresini (baştan sona) kadar okudu. Ashab susmuştu ve bir şey demiyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Ben bu sureyi cin gecesi cinlere okuduğumda cevap bakımından sizden daha iyiydiler. Onlar suredeki: ‘‘O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?’‘[Rahman 13] ayetini her okuyuşumda: ‘‘Ey Rabbimiz! Senin nimetlerinden hiçbir şeyi yalanlamayız’‘ dediler.''

 

 

 

Cabir bin Abdillah der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına Rahman Suresini baştan sona kadar okudu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ne oluyor ki sizi susmuş görüyorum? Ben bu sureyi cin gecesi cinlere okuduğumda cevap bakımından sizden daha iyiydiler. Onlar suredeki: ‘‘O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?’‘[Rahman 13] ayetini her okuyuşumda: ‘‘Ey Rabbimiz! Senin nimetlerinden hiçbir şeyi yalanlamayız, hamd yalnız saNadir’‘ dediler. ''

 

 

 

Katade bildiriyor: Ebu'l-Melih el-Huzeli, Ebu Ubeyde bin Abdillah bin

Mes'ud'a: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), cinlere nerede Kur'an okudu?" diye bir mektup yazdı. O da cevaben: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Hacun denilen bir tepede (Kur'an) okudu" diye yazdı.

 

 

 

Amr bin Yahya, dedesi Said bin Amr'dan bildiriyor: Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest alması ve istinca etmesi için bir su kabı taşır ve peşinden giderdi. Bir gün yine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peşinden giderken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kimdir o?'' diye seslendi. Ebu Hureyre:

"Ben Ebu Hureyre'yim" cevabını verince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İstinca etmem için bana birkaç taş getir. Ama bana kemik veya tezek getirme'' buyurdu.

Ebu Hureyre şöyle devam etti: Ben elbisemin kenarına birkaç taş koyarak kendisine getirdim ve onları yanına koydum. Nihayet hacetini bitirdikten sonra peşinden yürüdüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Kemik ve tezek ile temizlenmekte ne sakınca var ki?" diye sordum. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bana Nasibin (Nusaybin) cinlerinin bir heyeti geldi ve benden azık istedi. Ben de onlar için rastlayacakları her kemik ve tezek üzerinde kendilerine muhakkak bir yiyecek bulmaları için Allah'a dua ettim'' buyurdu.

 

Buhari, Sahih'de Musa bin İsmail kanalıyla Amr'dan rivayet etmiştir.

 

--- Buhari (3860).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kahinin Sözünün Doğru Çıkması, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peygamber Olarak Gönderilmesinden Sonra Kahinliğin Sona Ermesi veya çoğunun Yok Olması