DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendilerini İmana Davet Ettiği Zaman Ebu Leheb'in Verdiği Karşılık; Yüce Allah'ın Ebu Leheb Hakkında Kur'an'da İndirdiği ve Onun Hakkında: "O, Alevli Bir Ateşte Yanacak. Odun Taşıyıcı Olarak ve Boynunda Hurma Lifinden Bükülmüş Bir İp Olduğu Halde Karısı da (Ateşe Girecek)" Buyurması; Müslümanlar Arasında Bunun Gerçekleştiği Haberinin Yayılmasına Kadar İkisinin de Müslüman Olmaması ve Böyle Bir Şeyi Kişinin Ancak Vahiy İle Bilebilmesi

 

ibn Abbas der ki: "Öncelikle en yakın akrabalarını uyar, ihlasa erdirilmiş taraftarlarını da"[Şuara 214] ayeti nazil olduğu zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Safa tepesine çıkarak: "Baskın var" diye bağırdı. Halk: "Bu bağıran da kimdir?" deyince: "Muhammed'dir" dediler. Bunun üzerine herkes oraya toplanmaya başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu dağın arkasında size saldırmak üzere bekleyen bir süvari birliği var desem bana inanır mıydınız?'' buyurdu. Onlar: "Daha önce yalan söylediğini hiç görmedik" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman önünüzde bekleyen çetin bir azaba karşı sizleri uyarıyorum!'' buyurdu. Ebu Leheb: "Kahrolasıca! Bizi bunun için mi buraya topladın!" dedi ve kalkıp gitti. Bunun üzerine Tebbet Suresi nazil oldu. 

Lafız Ebu Hemmam'ın lafzıdır. Müslim, Sahih'de Ebu Kureyb kanalıyla rivayet etmiş ve rivayetinde: ''....'' ifadesi yerine "...." ifadesini kullanmıştır. A'meş bunu bu şekilde okumuştur.

 

--- Müslim (355).

 

Buhari, Yusuf bin Musa kanalıyla Ebu Usame'den rivayet etmiştir. (Buhari (736, 737).

 

 

 

ibn Abbas der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Safa tepesine çıktı ve: "Baskın var!'' diye bağırdı. Kureyşliler bu uyarı üzerine orada toplanıp: "Neyin var?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ''Bu dağın arkasında size saldırmak üzere bekleyen bir süvari birliği var desem bana inanır mıydınız?" diye sordu. Kureyşliler: "Evet" karşılığını verince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman önünüzde bekleyen çetin bir azaba karşı sizleri uyarıyorum!'' buyurdu. Bunun üzerine orada bulunan Ebu Leheb: "Kahrolasıca! Bizi bunun için mi buraya topladın!" deyince, Yüce Allah, Tebbet Suresini indirdi.

 

Buhari, Sahih'de Muhammed kanalıyla Ebu Muaviye'den ve Müslim de Ebu Bekr bin Ebi Şeybe'den rivayet etmiştir.

 

--- Buhari, Fethu'l-bari (8/737) ve Müslim (356).

 

 

 

Zühri der ki: Urve bin ez-Zübeyr, Süveybe'nin sütanneliği konusundaki hadisi zikrederek şöyle demiştir: "Ebu Leheb, Süveybe adında bir cariyesini azat etti. Bu cariye de Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emzirmişti. Ebu Leheb öldüğü zaman akrabalarından biri onu (Ebu Leheb'i) rüyasında kötü bir halde gördü ve ona: "Ne ile karşılaştın?" diye sordu. Ebu Leheb: "Sizden sonra hiç de rahat yüzü görmedim. Ancak Süveybe'yi azat ettiğim için bana şuradan az bir su veriliyor" dedi ve başparmağı ile işaret parmağının arasını gösterdi.

Buhari, Ebu'l-Yeman'dan rivayet etmiştir. Burada Peygamberliğin büyük bir mucizesi vardır.

 

 

 

Hüseyn bin Hasan bin Atiyye, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: ibn Abbas: "Odun taşıyan karısı da"[Tebbet 4] ayetini açıklarken: "Ebu Leheb'in karısı eziyet vermek için dikenli dallar taşıyıp Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile ashabının geçeceği yollara atardı. Aynı şekilde laf taşıma, koğuculuk yapma işi de: ‘‘Odun taşımak’‘ deyimiyle ifade edilir" demiştir: "Boynunda mesedden bir ip de olduğu halde"[Tebbet 5] ayetini açıklarken de: "Mesed, Mekke'de kullanılan bir çeşit kalın iptir. Makaranın ortasındaki demire de mesed denilir. Aynı şekilde boncuk gerdanlığa da mesed denilir" demiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Yüce Allah'ın: "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur''[Maide 67] Buyruğu; Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Risaletini Tebliğ Edinceye, Emaneti Ödeyinceye ve Ümmete Nasihatte Bulunıncaya Kadar Allah'ın Kendisini Koruma Altına Alması