DELAİLU

NÜBÜVVE

RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBER

OLARAK GÖNDERİLİŞİNE DAİR BÖLÜMLER

 

Sahabelerden İlk Müslüman Olanlar; Mucizelerden Ebu Bekr'e Görünenler; Talha'nın Rahipten İşittikleri; Mucizelerden İbn Mes'ud'a Görünenler; Halid bin Said'in Gördüğü Rüya ve Başka Şeyler

 

Muhammed bin ishak der ki: Hz. Hatice, Allah'a ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman eden ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiklerini tasdik eden ilk kişidir. Sonra namaz farz kılındığı zaman Cibril, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bulunduğu vadinin bir tarafında yeri dürttü ve o yerden bir su kaynağı çıktı. Cibril ve Muhammed abdest aldılar. Sonra dört secdeli iki rekat namaz kıldılar. Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geri döndü. Allah gözünü aydın kılmış ve gönlünü hoş etmişti. Zira Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'tan sevdiği bir şey gelmişti. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Hatice'yi elinden tutarak o kaynağa geldi ve Cibril'in abdest aldığı gibi abdest aldı.

 

 

Sonra dört secdeli iki rekat namaz kıldı. Bundan sonra Hz. Hatice ve kendisi namazı gizli olarak kılmaya başladılar.

 

--- İbn Hişam, es-Sire (1/263) Bakın: İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/24).

 

 

 

ibn ishak der ki: Bu olaydan sonra bir gün Ali bin Ebi Talib yanlarına geldi. ikisi de namaz kılıyordu. Bunun üzerine: "Ey Muhammed! Bu nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu, Allah'ın kendisi için seçtiği ve onunla peygamberlerini göndermiş olduğu dinidir. Ben seni Lat ve Uzza'yı bırakıp bir olan ve hiçbir ortağı olmayan Allah'a ibadet etmeye davet ediyorum'' buyurdu. Ali: "Bu daha önce hiç duymadığım bir şeydir. Ebu Talib'e danışmadan da bir şey yapmam" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daveti alenen ortaya çıkmadan önce bu gizli işinin ifşa edilmesini hoş görmemişti. Bu nedenle: ''Ey Ali! Eğer Müslüman olmayacaksan bu işi gizli tut'' buyurdu. Ali o gece bekledi. Allah o gece Ali'nin kalbine İslam'ı sevdirmişti. Sabahleyin erkenden Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey Muhammed! (Dün) beni neye çağırmıştın?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek olduğuna ve hiçbir ortağının bulunmadığına şahadet etmeye, Lat ve Uzza'yı reddetmeye ve tüm putlardan beri olmaya davet etmiştim'' buyurdu. Ali bunu yerine getirdi ve Müslüman oldu. Fakat Müslümanlığını babası Ebu Talib'den çekinerek açığa vurmadı ve bunu bir müddet gizli tuttu. ibn Harise, Müslüman oldu ve bunu yaklaşık olarak bir ay gizli tuttu. Ali sürekli olarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip geliyordu. Allah'ın Ali'ye verdiği nimetlerden biri de Müslümanlıktan önce Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) himayesi altında olmasıydı.

 

--- İbn Hişam, es-Sire (1/264, 265).

 

 

 

Mücahid bin Cebr Ebu'l-Haccac der ki: Allah'ın, Ali bin Ebi Talib hakkındaki takdiri ve onun için hayır murad etmesi, Allah'ın kendisine ihsan ettiği (büyük) nimetlerdendir. Kureyş şiddetli sıkıntılar çekmekteydi. Ebu Talib'in (maddı durumu zayıf) aile efradı ise kalabalıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haşim oğulları arasında maddi durumu en iyi olan amcası Abbas'a: "Ey Abbas! Biliyorsun ki kardeşin Ebu Talib'in ailesi çok kalabalık. İnsanlar kıtlık ve açlığa maruz kalmıştır. Haydi, Ebu Talib'in yanına gidelim oğullarından alarak onun yükünü biraz hafifletelim'' buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ali'yi yanına aldı ve Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamberliği lütfedinceye kadar Ali yanında kaldı. Hz. Ali, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tabi oldu ve kendisini tasdik etti.

 

--- İbn Hişam, es-Sire (1/264).

 

 

Ancak Hz. Ali'nin Müslüman olma yaşı konusunda ihtilaf edilmiştir. Fakat Sünen'de Buluntular ()bölümünde bu konuda rivayetler zikredilmiştir.

 

--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (6/206, 207).

 

 

 

İsmail bin iyas bin Afif'in, babasından bildirdiğine göre dedesi Afif şöyle anlatıyor: Ben tüccar biri idim. Hac mevsiminde Mina'ya geldim. Abbas bin Abdilmuttalib de tüccar biri idi. Bu sebeple onunla alışveriş yapmak için yanına geldim. Biz o halde iken bir kişi çadırından çıkarak Kabe'ye doğru yöneldi ve namaz kılmaya başladı. Sonra bir kadın çıktı ve o da namaz kılmaya başladı. Sonra bir çocuk çıktı ve onunla birlikte namaz kılmaya başladı. Bunun üzerine: "Ey Abbas! Bu din de nedir? Biz bu dinin ne olduğunu bilmiyoruz" dediğimde: "Bu, Muhammed bin Abdillah'tır. Allah'ın kendisini resul olarak gönderdiğini söylemektedir. O, Kisra ve Kayser'in hazinelerini ele geçireceğini söylemektedir. Bu, eşi Hatice binti Huveylid'dir ve kendisine iman etmiştir. Küçük çocuk ise amcası oğlu Ali bin Ebi Talib'dir. Bu da ona iman etmiştir" karşılığını verdi. Keşke ben de o gün kendisine iman etmiş olsaydım. O zaman kendisine iman edenlerin üçüncüsü olurdum.

ibrahim bin Sa'd da bunu Muhammed bin ishak'tan rivayet ederek mutabaat etmiştir. Hadisinde: "Kendisine yakın bir çadırdan bir adam çıktı ve gökyüzüne baktı. (Güneşin zeval vaktini geçip batıya) meylettiğini görünce namaz kılmaya başladı" demiş ve sonrasında Hz. Hatice'nin çıkıp arkasında namaz kılmasını zikretmiştir.

 

 

 

Muhammed bin Ka'b el-Kurazi der ki: Bu ümmetten Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman edip Müslüman olan ilk kadın Hatice binti Huveylid'dir. Müslüman olan ilk iki erkek te Ebu Bekr es-Sıddik ve Ali bin Ebi Talib'dir. Ebu Bekr esSıddik Müslümanlığını açıklayan ilk kişidir. Ali ise babasından çekinerek Müslümanlığını gizliyordu. Ebu Talib kendisini (namaz kılarken) görüp:

 

"Müslüman mı oldun?" deyince, Ali: "Evet" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ali'ye: "Amcan oğlunu güçlendir ve ona yardımda bulun" dedi. Ali, Ebu Bekr'den önce Müslüman olmuştu.

 

--- İbn Kesir el-Bidaye ve'n-nihaye (3/27).

 

 

 

ibn ishak der ki: Ebu Bekr, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaşınca: "Ey Muhammed! ilahlarımızı terk ettiğin, akıllılarımızı aptallıkla suçladığın ve babalarımızı tekfir ettiğine dair Kureyş'in söyledikleri doğru mudur?" diye sordu. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'ın, ResUlü ve peygamberiyim, beni risaletini tebliğ etmem için gönderdi. Seni Allah'a, hakka davet ediyorum. Vallahi O haktır. Ey Ebu Bekr! Seni bir tek olan, ortağı olmayan ve kendisinden başkasına ibadet edilmeyen Allah'a ve O'na itaat edenlerin destekçisi olmaya davet ediyorum'' buyurdu ve ona Kur'an okudu. Ebu Bekr hiç tereddüt etmedi ve Müslüman olup putları inkar etti, ortaklardan sıyrılıp İslam'ın hak olduğuna iman etti. Bu şekilde Ebu Bekr inanmış bir mümin olarak geri döndü.

 

 

 

ibn ishak der ki: Muhammed bin Abdirrahman bin Abdillah bin el-Husayn et-Temimi'nin bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kimi İslam'a davet ettiysem mutlaka tereddüt etmiş ve düşünmüştü. Fakat Ebu Bekr'i davet ettiğim zaman, o hiç beklemedi ve tereddüt etmedi.''

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/26, 27).

 

 

 

Bu da Ebu Bekr'in, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini davet etmeden önce peygamberliğin alametlerini görmüş ve işitmiş olmasından dolayıdır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini İslam'a davet ettiği zaman kendisi daha önce bu konuyu yeteri kadar düşünmüş olduğundan dolayı hiç tereddüt etmeden kabul etmişti.

 

 

 

Ebu Meysere bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (yalnız) bir yere çıktığı zaman kendisine: "Ey Muhammed!" diye seslenen birini işitiyordu. (Bir gün yine) bu sesi işitince kaçarak orayı terk etti ve bunu Ebu Bekr'e bildirdi. Ebu Bekr Cahiliye döneminde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakın arkadaşı idi.

 

 

 

ibn ishak der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman eden ilk kişi, eşi Hatice binti Huveylid'dir. Sonra kendisine iman eden ilk erkek kişi, Ali bin Ebi Talib'dir. Ali o zamanlar daha on yaşında idi. Sonra iman eden kişi, Zeyd bin Harise, sonra da Ebu Bekr es-Sıddik'tir. Ebu Bekr Müslüman olduğu zaman Müslümanlığını açıklamış ve insanları Allah'a ve Resulü'ne davet etmiştir."

 

Ebu Bekr kavmi arasında ülfet eden ve sevilen biriydi. O, Kureyş'in soylularından olup Kureyş'in hakkında iyiyi ve kötüyü iyi bilen birisiydi. Kendisi güzel ahlakıyla bilinen tüccar biriydi. Kavminin ileri gelenleri onun bilgisinden, ticaretinden ve güzel sohbetlerinden dolayı kendisine gelirlerdi. Güvenilir biri olmasından dolayı yanına gittiği ve kendisiyle oturduğu kimseleri İslam'a davet ediyordu. Zübeyr bin el-Avvam, Osman bin Affan, Talha bin Abdillah, Sa'd ve Abdurrahman bin Avf onun elinde Müslüman olmuştur. Hep birlikte Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Müslüman olduklarını bildirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Kur'an okudu, İslam hakkında ve Allah'ın kendilerine vaad ettiği şeyler hakkında bilgi verdi. Onlar iman edip İslam'ı kabul ettiler. Bunlar Müslüman olan ilk sekiz kişidir. Namaz kıldılar, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik ettiler ve Allah'ın katından getirdiğine iman ettiler.

 

--- İbn Hişam, es-Sire (1/268) ve İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/29).

 

 

 

ibrahim bin Muhammed bin Talha der ki: Talha bin Ubeydillah, Basra'da bir panayıra gelmişti. Bir rahibin manastırından: "Bu mevsim gelenlere bir sorun bakalım. Aralarında Harem ahalisinden kimse var mı?" diye seslendi. Talha: "Ben varım" deyince, rahip: "Ahmed zuhur etti mi?" dedi. Talha: "Ahmed kimdir?" dediğinde: "Abdulmuttalib'in oğludur. Bu ay onun peygamber olarak gönderileceği aydır. Kendisi peygamberlerin sonuncusudur. Harem bölgesinden çıkacak, hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir. Sen bir an önce gidip kendisine tabi olmaya bak" dedi.

 

Rahibin sözleri Talha'nın kalbinde yer etti ve oradan acele ayrılıp Mekke'ye geldi. "Olan biten bir şey var mı?" diye sorduğunda: "Evet var, Abdullah'ın oğlu Muhammedü'l-Emin peygamber olduğunu söylemektedir. ibn Ebi Kuhafe ona uydu" dediler. Bunun üzerine Talha doğruca Ebu Bekr'in yanına gitti ve: "Şu adama uydun mu?" dedi. Ebu Bekr: "Evet, sen de hemen ona git, huzuruna gir, kendisine tabi ol! Çünkü o, hak ve gerçeğe davet ediyor" deyince, kendisine rahibin söylediklerini anlattı. Sonra birlikte Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip Müslüman oldu. Rahibin sözlerini Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan hoşnut olmuştu. Ebu Bekr ve Talha Müslüman oldukları zaman Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye (adamları ile birlikte) onları (yakalayıp) bir iple bağladı ve işkence yaptı. Teym oğulları olanlara mani olmamıştı. Nevfel bin Huveylid, "Kureyş'in aslanı" diye çağrılırdı. Bu sebeple de Ebu Bekr ve Talha: "Karineyn (bitişikler)" diye adlandırılmıştı.

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/29).

 

 

 

Muhammed bin Ömer el-Vakıdi aynı isnad ve mana ile bir önceki hadisin aynısını rivayet etmiştir. Ancak rivayetinin sonunda şöyle demiştir: "Nevfel bin Huveylid, Kureyşin en güçlülerinden idi, Bu sebeple de Ebu Bekr ve Talha: "Karineyn (bitişikler)" diye adlandırılmıştı. Nevfel bin Huveylid, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında: "Allahım! İbnu'l-Adeviyye'nin şerrini üzerimizden def etI! diye dua ettiği kişidir.

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/29).

 

 

 

isa bin Talha'dan bildirilene göre Talha'nın kardeşi Osman bin Ubeydillah, Talha'yı namazdan alıkoymak ve dininden geri çevirmek için Ebu Bekr ile ellerini bir bağlamıştı. Ellerini çözünce onlardan korumadı ve Ebu Bekr ile birlikte namaz kıldı.

 

 

 

Ammar bin Yasir der ki: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğümde kendisiyle birlikte sadece beş köle, iki kadın ve Ebu Bekr vardı.

Semti'nin rivayeti: "Ammar bin Yasir'in şöyle dediğini işittim" şeklindedir.

Buhari, Sahih'de Abdullah kanalıyla Yahya bin Main'den ve Ahmed bin

Ebi't-Tayyib kanalıyla ismail'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Amr bin Abese der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak gönderildiği ilk zamanlarda (daveti alenen ortaya çıkmadan önce) daha gizli iken Mekke'de yanına geldim ve: "Sen nesin?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, Allah'ın nebisiyim'' cevabını verince: "Allah'ın nebisi de neymiş?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın elçisi demektir'' cevabını verince: "Seni Allah mı elçi olarak gönderdi?" diye sordum. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet'' cevabını verince: "Seni ne ile gönderdi?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a ibadet edilmesi, putların kırılması, akrabalık bağlarının gözetilmesi ile gönderdi'' cevabını verdi. Ben: "Kendileriyle gönderildiğin şeyler ne güzeldir. Bunlar üzere sana kim tabi oldu?" dediğimde: "Bir hür ve bir köle'' buyurdu. Yani bunlar Ebu Bekr ve Bilal idi. Dört kişinin dördüncüsü olduğumu bir görseydiniz. Müslüman olup: "Ey Allah'ın Resulü! Ben sana tabi olacağım" dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, kavmine dön. Benim peygamber olarak çıktığımı duyduğun zaman gel" buyurdu.

 

Bir grup bunu Ebu Umame'den rivayet etmiştir. Müslim de Şeddad bin

Ammar ve Yahya bin Ebi Kesir kanalıyla Ebu Umame'den rivayet etmiştir.

 

 

 

Sa'd bin Ebi Vakkas der ki: "Benim Müslüman olduğum günde benden başka kimse Müslüman olmamıştı. Ben yedi gün boyunca Müslümanların üçüncüsü olarak kaldım."

Buhari Sahih'de ishak kanalıyla Ebu Usame'den rivayet etmiştir.

 

--- Buhari (6215).

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud der ki: "ilk olarak Müslüman olduğunu açıklayanlar yedi kişidir. Bunlar, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr, Ammar, annesi Sumeyye, Suheyb, Bilal ve Mikdad'dır."

 

--- Hakim, Müstedrek (3/384),

 

 

 

Kays der ki: Kufe mescidinde Said bin Zeyd bin Amr bin Nufeyl'in şöyle dediğini işittim: "Vallahi beni İslam üzere sebat ettiren kişi (bana yaptığı hakaretlerden dolayı) Ömer'dir. O zaman kız kardeşi Müslüman olmuş, ama Ömer daha Müslüman olmamıştı. Eğer sizin Osman'a yaptığınızdan dolayı Uhud dağı yerinden gitseydi muhakkak yerinden gitmesi hak olurdu."

 

Buhari, Sahih'de Kuteybe bin Said kanalıyla rivayet etmiştir.

 

--- Buhari (3862).

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud der ki: Ben yetişkin bir delikanlı iken Mekke'de Ukbe bin Ebi Muayt'ın koyunlarını otlatıyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr müşriklerden kaçarak bana geldiler ve: "Ey genç! Yanında bize içirebileceğin süt var mı?" diye sordular. Ben de: "Emanet olarak var, size onu içiremem" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yanında üzerine damızlık koç çıkmamış bir koyun var mı?'' buyurdu. Ben de: "Evet, var" dedim. Koyunu yanlarına getirdim. Ebu Bekr koyunu bağladı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) koyunun memesini tutup Allah'a dua etti. Koyunun memesinde süt toplanıverdi. Sonra Ebu Bekr içi oyulmuş bir taş getirdi ve içine sütü sağdı. Kendisi ve Ebu Bekr içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana da içirdi. Sonra da süt dolu memeye: ''Çekir' buyurdu ve süt kesildi. Bu olaydan sonra (bir gün) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: " Bana da bu güzel sözleri (Kur'an'ı) öğret" dedim. O da bana: "Sen eğitilebilir bir delikanlısın" buyurdu. Böylece bizzat kendisinin ağzından yetmiş sureyi öğrendim ve bu konuda kimse benimle çekişemez.

 

 

 

Abdullah bin Mes'ud der ki: Ben yetişkin bir delikanlı iken Ukbe bin Ebi Muayt'ın koyunlarını otlatıyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr bana geldiler ve: "Ey genç! Yanında bize içirebileceğin süt var mı?" diye sordular. Ben de: "Evet var, ama emanet olarak var" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanında üzerine damızlık koç çıkmamış bir koyun var mı?" buyurunca kendisine (istediği gibi) bir koyun getirdim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) koyunun memesini sıvazladı ve meme sütle doldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan bir kaba süt sağdı ve içti. Sonra Ebu Bekr'e içirdi. Sonra da memeye: ''Çekil" buyurdu ve süt kesildi. Bu olaydan sonra (bir gün) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: " Bana da bu sözleri (Kur'an'ı) öğret" dedim. O da başımı meshederek: ''Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Sen eğitilebilir bir delikanlısın" buyurdu.

 

--- Ahmed, Müsned (1/379) ve Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-tarih (2/537).

 

 

 

Muhammed bin Abdillah bin Amr bin Osman der ki: Halid bin Said bin el-As (İslam'ın çıktığı) ilk zamanlarda Müslüman olmuştu. Kardeşleri arasında Müslüman olan ilk kişidir. Onun Müslüman olması şöyle gerçekleşti: Bir gün rüyasında bir ateşin kenarında durdurulduğunu gördü. O zaman cehennemin ne kadar geniş olduğunu ancak Allah bilir diye düşündü. Rüyasında babasının kendisini ateşe ittiğini ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini belinden yakalayıp düşmekten koruduğunu gördü. Korku ile uyandı ve:

"Vallahi bu rüya gerçektir" dedi.

 

Ebu Bekr bin Ebi Kuhafe ile karşılaşınca bu rüyasını ona anlattı. Ebu Bekr: "Hakkında hayırlı olsun. Bu kimse Allah'ın Resulüdür. Sen ona tabi olacak, İslam'a girecek ve İslam seni ona (rüyanda gördüğün o ateşe) girmekten koruyacaktır. Baban ise onun içine düşecektir" dedi.

 

Bunun üzerine Halid bin Said, Ecyad denilen yerde olan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Ey Muhammed! Sen insanları neye davet ediyorsun?" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ben insanları tek olan ve hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a inanmaya, Muhammed'in O'nun kulu ve peygamberi olduğuna inanmaya, işitmeyen, görmeyen, hiçbir zarar ve hiçbir fayda veremeyen, kendisine tapanları ve tapmayanları bilmeyen taş parçalarına tapmayı bırakmaya davet ediyorum ki sen de onlara tapıyorsun" buyurdu. Bunun üzerine Halid: "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet ederim" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Halid'in Müslüman olmasına sevinmişti. Halid ortalıktan kaybolmuştu. Ancak babası Müslüman olduğunu öğrenince onu (bulup) getirmeleri için birilerini gönderdi. Getirildiğinde de ona dinden ayrılmasını söyleyerek elindeki sopa kırılıncaya kadar başına vurdu ve: "Vallahi artık sana yemek vermeyeceğim" dedi. Bunun üzerine Halid: "Eğer sen bana vermezsen Allah bana geçineceğim rızkımı verir" karşılığını verdi. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve sürekli olarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında kaldı.

 

--- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (3/32).

 

 

 

ibn ishak der ki: Sonra Ebu Ubeyde (Amir bin Abdillah bin el-CerrahL Ebu Seleme (Abdullah bin Abdilesed), Erkam bin Ebi'l-Erkam el-Mahzumi ve Ubeyde bin el-Haris -Yunus rivayetinde: "Osman bin Maz'un el-Cumahi" ibaresi geçmiştir- Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Müslüman oldular. Sonra Arap kabilelerinden bazı kimseler Müslüman oldular. Bunlardan bazıları şöyledir: "Adiy bin Ka'b oğullarına mensup Said bin Zeyd bin Amr bin Nufeyl ve eşi Hattab'ın kızı ve Ömer bin el-Hattab'ın kardeşi olan Fatıma, Esma binti Ebu Bekr, daha küçük olan Aişe binti Ebi Bekr, Kudame bin Maz'un el-Cumahi, Abdullah bin Maz'un el-Cumahi, Zühre oğullarının müttefiki Habbab bin el-Eret, Umeyr bin Ebi Vakkas ez-Zühri, Zühre oğullarının müttefiki Abdullah bin Mes'ud, Mes'ud bin el-Karl, Amir bin Luey oğullarının kardeşi Salit bin Amr, Ayyaş bin Ebi Rabia el-Mahzumi ve eşi Esma binti Selame et-Temimi, Huneys bin Huzafe es-Sehmi, Adiy bin Ka'b oğullarının müttefiki Amir bin Rabia, Abdullah bin Cahş el-Esedi, Ebu Ahmed bin Cahş, Cafer bin Ebi Talib ve eşi Esma binti Umeys, Hatib bin el-Haris el-Cumahi ve eşi Esma bintü'l-Mücellel, Hatıb bin el-Haris ve eşi Fukeyhe binti Yesar, Ma'mer bin el-Haris bin Ma'mer el-Cumahi, Saib bin Osman bin Maz'un, Muttalib bin Ezher bin Abdiavf ez-Zühri ve eşi Remle binti Ebi Avf bin Sabıre, Nehham (Adiy bin Ka'b oğullarına mensup Nuaym bin Abdillah), Ebu Bekr es-Sıddık'in azatlısı Amir bin Fuheyre, Halid bin Said bin el-As ve Huzaalı eşi Umeyne binti Halef bin Es'ad bin Amir bin Bayada, Amir bin Luey oğullarına mensup Hatıb bin Amr bin Abdişems, Ebu Huzeyfe bin Utbe bin Rabia, Adiy bin Ka'b oğullarının müttefiki Vakid bin Abdillah et-Temimi, Halid bin el-Bükeyr, iyas bin el-Bükeyr, -Bir başkası rivayetinde:

 

"Amir bin el-Bükeyr, Akil bin el-Bükeyr'' ziyadesinde bulunmuştur- Mahzum oğullarının müttefiki Ammar bin Yasir ve Suheyb bin Sinan.''

 

Sonra ibn ishak şöyle devam etti: "Sonra kadınlardan ve erkeklerden gruplar halinde gelip Müslüman olanlar oldu. Bundan sonra İslam, Mekke'de yayıldı ve Mekke'de artık İslam'dan bahsedilmeye başlandı. Bunlar Müslüman olunca ve durumları açığa çıkınca bu durum Kureyşlilere çok ağır gelmiş Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı öfkeleri çok büyümüştü. Sonra Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı azgınlık yapmaya ve hased etmeye başladılar. Bazı adamlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabının karşısına düşmanlıkla dikilmişti. Bunlardan bazıları Ebu Cehl bin Hişam ve Ebu Leheb'dir.'' Sonra ibn ishak bu kişilerin isimlerini saydı.''

 

--- İbn Hişam, es-Sire (1/269-274).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Farzın Önce Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sonra Diğer İnsanlara İndirilmesi; Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyş'i Toplayıp Onlara Yemek Vermesi ve Bu Yemekteki Bereket