MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

KADILIK ADABI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hasım ve Şahitlerle ilgili Hakimin Görevleri

 

19792- Ebu'I-Avvam el-Basrı der ki: Ömer b. el-Hattab, Ebu Musa el-Eş'ari'ye şöyle yazdı: "İnsanlar arasındaki davaları çözmek, muhkem bir farz ve amel edilmesi gereken bir sünnettir. Sana bir dava getirildiğinde, meseleyi iyice anla. Çünkü tatbik edilmeyen hakkın bir faydası yoktur. İnsanlara (davalarını görmek için gelenler) yüzünü dönmede, oturmada ve muamelende eşit davran ki; eşraftan olan kendi lehine hükmedeceğin umuduna kapılmasın, zayıf olan da adaletinden ümidini kesmesin. Delil getirmek iddia sahibine, yemin ise inkar edene düşer. Haramı helal veya helali haram kılmadıkça, müslümanlar arasında sulh caizdir. O an mevcut olmayan bir hak veya delili olduğunu iddia edene, bunu getirmesi için süre ver. Eğer delilini getirirse ona hakkını ver. Eğer getiremezse, aleyhine hüküm vermen helal olur. Bu davranış mazeretler için daha yeterli ve daha aydınlatıcıdır. Daha önce hükmedip de yeniden düşünüp verdiğin hükmün doğru olmadığını anlarsan, önceden vermiş olduğun hüküm seni doğruya dönmekten alıkoymasın. Çünkü hak her şeyden öncedir ve hakka dönmek, batılda kalmaktan daha hayırlıdır. Müslümanlar şahitlikte birbirine eşittir. Ancak had cezasına çarptırılan veya yalancı şahitlik ettiği tesbit edilen ya da azatlı oluşu veya akraba oluşu şüpheli olan kimselerin şahitliği geçerli değildir. Delil ve yemin sebebiyle töhmet altında olan kimse hariç, Allah sırları bilmeyi üzerine almış ve delillere dayanarak hüküm verdiğiniz takdirde sizden sorumluluğu kaldırmıştır. Kur'an ve Sünnette hükmü bulunmayan kesin bir kanaate varamadığın davaları iyice an la ve düşün. Emsalolayları araştır ve benzerlikleri bulmaya çalış. Bulduğun sonuçlar içinde Allah katında en sevimli ve senin kanaatine göre hakkaniyete en yakın olan hükmü ver. Sakın öfkelenme, sesini yükseltme ve tarafların davranışları sebebiyle canını sıkma. Zira Allah bunlara katlanmaya karşılık mükafat verir ve ahiret azığını güzelleştirir. Kimin Allah'la arasındaki ilişkilerde niyeti iyi olursa, Allah da onun diğer insanlarla ilişkilerini iyileştirir. Kim dünyevi riyakarca insanlara şirin görünmeye çalışırsa Allah onu küçük düşürür. Allah kullarından sadece kendisi için ihlasla yapılan amelleri kabul eder. Sen Allah'ın dünyada vereceği rızkı ve ahirette rahmet hazinelerinden ihsan edeceği mükafatı tahmin edemezsin."(--- Beyhaki, es-Sünenu'l-Kübra (10135) ve Abdurrezzak, Musannef (11/319).

 

19793- Bu mektubu, Said b. Ebi Burde rivayet etmiştir.

 

19794- Yine bu mektubu Ebu'I-Melih el-Huzeli'nin de rivayet ettiği söylenmiştir.

 

19795- Bu mektup, meşhur bir mektuptur ve hakimlerin bu mektubu bilip onunla amel etmesi gerekir.

 

19796- Bize rivayet olunduğuna göre Abdullah b. ez-Zübeyr der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasımların, hakimin önünde oturmalarına hükmetmiştir.''(--- Ebu Davud, akdiye (3588).

 

19797-19798- Hz. Ali der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Yemen'e kadı olarak gönderince: "Ey Allah'ın Resulü! Beni genç olmama ve kadılıkla ilgili bilgim olmamasına rağmen mi gönderiyorsun?" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Allah kalbine doğruyu gösterecek ve dilini (hak üzere) sabit kılacaktır. Sana iki hasım gelince, birini dinlediğin zaman, diğerini dinlemeden hüküm verme. Bu şekilde yaparsan, nasıl hüküm vereceğini daha iyi anlarsın" buyurdu. Hz. Ali şöyle dedi: "O günden bu yana bu şekilde hüküm vermekteyim -veya- Bundan sonra hüküm verme işi işinde hiç şüpheye düşmedim."(--- Ebu Davud, akdiye (3588), Tirmizi, ahkam (1331) ve İbn Mace, ahkam (2310).

 

19799- Beyhaki der ki: Abdullah b. Abdilazız el-Ömeri'nin Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak naklettiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'yi Yemen'e gönderirken: ''Avamdan olanlara ileri gelenlerin yanında öncelik ver, zayifa da kuvvetlinin yanında öncelik ver" buyurdu.

 

19800- Müzenı, el-cami' kitabında şöyle geçmektedir: Şafii isnadıyla der ki: Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İki zayif olan dul kadının ve yetimin hakkını ver" buyurdu. Abdullah b. Cafer bunu el-Ahnesi'den rivayet etmiştir.

 

19801- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahım! İki zayif olan yetim ve kadının hakkını yemenizi şiddetle yasaklıyorum" buyurdu.

 

19802- Şafii: "Hakim, diğeri olmadan hasımlardan sadece birini misafir edemez" demiştir.

 

19803- Beyhaki der ki: "Hz. Ali, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasımların ikisi olmadan sadece birinin misafir edilmesini yasaklamıştır."(--- Beyhaki, es-Sünenu'l-kübra (10/137- 138).

 

19804- Şafii der ki: "Hakim, hasımlardan hediye kabul edemez."

 

19805- Beyhaki der ki: "Şafii'nin bu konudaki rivayetleri daha önce Zekat kitabı içinde geçmiştir."

 

19806- Abdullah b. Amr der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüşvet verene de, alana da lanet etmiştir."

Ebu Davud bunu Sünen'de Ahmed b. Yunus kanalıyla İbn Ebi Zi'b'den rivayet etmiştir.(--- Ebü Davud, akdiye (3580); Tirmizi, ahkam (1337) ve İbn Mace, ahkam (2313).

 

19807- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Hind binti Utbe, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ebu Süfyan cimri birisidir. Bana yetecek kadar bir şeyler vermiyor" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aşırıya kaçmadan sana ve çocuklarına yetecek kadarını alabilirsin'' buyurdu.

 

19808- Şafii, bu rivayeti hakimin, hasımlardan biri olmadan ve kendi bildiğiyle de hüküm verebileceğiyle ilgili delil olarak sunmuştur. Başka bir yerde ise: "Hakim, kendi bildiğiyle konuyla ilgili malumatına dayanarak hüküm veremez" demiş ve Şureyh'ten şöyle nakletmiştir: (Kadı) Şureyh'e haklı olduğu bilinen bir adam gelip, hakkında lehine hüküm vermesini istedi. Şureyh: "Lehine hüküm vermemi istiyorsan iki şahit getir" deyince adam:

"Sen haklı olduğumu biliyorsun" karşılığını verdi. Şureyh: "O zaman valiye git ve davanı o görsün. O zaman senin için şahitlik ederim" dedi.

 

19809- Şafii, şahidin yalan söylediğini itiraf etmesiyle veya hakimin anlamasıyla ilgili bu şahidi tazir cezasına çarptıracağını ve adamın mescidinde, çarşısında veya kabilesinde teşhir edeceğini: "Bunun yalancı şahitlik yaptığını tesbit ettik. Bunu bilin ve bundan sakının" diyeceğini söylemiştir.

 

19810- Şafii bunu bazı Iraklılardan birisi kanalıyla Heysem'den, o da Şureyh'ten rivayet etmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenu'l-Kübra (10/142).

 

19811- Bize rivayet olunduğuna göre Ömer b. el-Hattab, yalan yere şahitlik yapan bir kişi getirilince, gece oluncaya kadar onu halkın karşısında durdurdu.

 

19812- Başka bir rivayette ise Hz. Ömer'in onu kırbaçladığı ve halkın huzurunda durdurup: "Falan oğlu falan olan bu zat yalancı şahitlik etmiştir. Bunu tanıyın" diyerek hapsettiği geçmektedir.

 

19813- Bize rivayet olunduğuna göre Hz. Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) masum olduğumla ilgili ayeti halka okuduğu zaman, benim hakkımda iftira atıp bunu yayan iki erkek ve bir kadına had cezası uyguladı."

 

19814- Bu rivayet, hakimin, kendi hanımıyla ilgili hüküm verebileceğini göstermektedir. Eğer onun hakkında hüküm veriyorsa, onunla ilgili şahitlik te yapabilir. Şafii ve Hasan el-Basri de bu görüştedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

ŞAHİDLİKLER / Alışverişte Şahitlik