MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

CİZYE

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ahde Vefa Göstermek, Adağı Yerine Getirmek ve Ahdi Bozmak Hakkında

 

18718- Şafii der ki: "Yüce Allah ahdi ve adağı yerine getirme konusunda: ''Ey inananlar! Akidleri yerine getirin''[Maide, 1] buyurmuştur. Başka yerde de: ''Onlar sözlerini yerine getirirler ve alabildiğine kötü olan bir günden korkarlar''[İnsan, 7] buyurmuştur. Yüce Allah Kitabı'nda ahde ve söze vefayı başka ayetlerde de zikretmiştir." Sonra Şafii bu ayetleri zikrettİ.(--- Şafii, el-Ümm (4/184).

 

18719- Burada Arab dilinin genişliği ortaya çıkmaktadır. Ayetlerin zahiri bütün akidleri kapsamaktadır. -Allah doğrusunu bilir- Yüce Allah burada Allah'a itaat olan veya Allah'a masiyet olmayan her akdi yerine getirmeyi kastetmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (4/184).

 

18720- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hudeybiye'de kendisine gelenleri geri çevirmek üzere Kureyşliler ile sulh anlaşma yapmasını buna huccet saymıştır. Ancak Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslüman olarak gelen kadın hakkında: ılİnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin"[Mumtehine, 10] ayetini indirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın emri ile onları geri çevirmemiştir.

 

18721- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Müşriklerden bir kavim ile anlaşma yapmış ve Yüce Allah: "Allah ve Resulünden, kendileriyle anlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır''[Tevbe, 1] ayetini indirmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (4/184).

 

18722- "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sulh anlaşması nasıldı?" diyen olabilir.

 

18723- Kendisine şöyle cevap verilir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla yaptığı anlaşma, yüce Allah'ın emrine uygundu. Yaptığı bu sulh ya Allah'tan gelen bir nassa dayanıyordu veya yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dilediğiyle dilediği gibi sulh yapmasına izin vermişti. Sonra yüce Allah ona bu konudaki hükmünü indirdi ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hüküm ile amel etti. Bu şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendi fiili ile yine kendi fiilini neshetti. Bu iki durumda da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın emrine uygun davranmıştır.(--- Şafii, el-Ümm (4/184).

 

18724- Sonra bunu kıble olayına ve bunun nesh edilmesiyle ilgili rivayetlere benzetti.

 

18725- Sonra sözlerine devam ederek şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Allah'ın farzları son buldu. Bunlardan herhangi birinin neshedildiğini bilerek onunla amel eden kimse asi olur ve bu masiyetinden de geri dönmesi gerekir.(--- Şafii, el-Ümm (4/185).

 

18726- Sonra sözlerine devam ederek şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'a itaati adayan kişi adağını yerine getirsin, Allah'a isyan etmeyi

-adayan-ise ona ısyan etmesin" buyurmuştur. Müşrikler Ensar'dan bir kadını esir almıştı. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini de ele geçirmişlerdi. Bu kadın bağından kurtularak Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine geldi ve bu deve üzerinde kurtulması halinde onu kesmeyi adadı. Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredilince: ''Allah'a masiyet olan şeyde adak olmaz. Kişinin sahip olmadığı bir şeyi adaması da olmaz" buyurdu.

 

18727- Şafii: "Böylesi bir adağı yerine getirmeye gerek yoktur" demiştir.

 

18728- Sonra Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Yüce Allah yemin konusunda: "Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlede sizi sorumlu tutar''[Maide, 89] buyurmuştur.

 

18729- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bir şey için yemin edip, başka şeyin daha hayırlı olduğunu gören, daha hayırlı olan şeyi yapıp yemin kefareti ödesin" buyurmuştur. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başka bir şeyin daha hayırlı olması halinde Allah'a itaatin yemini yerine getirmediğini ve hayırlı olanı yapıp Allah'ın farz kıldığı kefaretin ödenmesi gerektiğini bildirmiştir. Bütün bunlar da mubah olması ve Allah'a masiyet olmaması halinde her adağın yerine getirilmesi ve Müslümana olsun müşrike olsun her sözün yerine getirilmesi gerektiğine delalet etmektedir.

 

18730- Şafii der ki: Yüce Allah: "(Anlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de anlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez''[Enfal, 58] buyurmaktadır.

 

18731- Şafii der ki: "Bu ayet anlaşmalı bir kavim hakkında nazil olmuştur.

Bu kavmin hainlikleri konusunda bir şey Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirilmiş ve Allah ResUlü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu onlara karşı delil olarak kullanmıştı. "

 

18732- Eğer anlaşmalı kişilerin anlaşmanın tamamını yerine getirmeyeceklerine dair bir delilolursa karşı tarafın da anlaşmayı bozduğunu bildirmesi gerekir. Anlaşmanın bozulduğu kendisine bildirilen kişi de bunu tarafına ulaştırması gerekir. işte o zaman kişi anlaşmalı olmadığı kimselerle savaştığı gibi bu kimselerle savaşabilir.(--- Şafii, el-Ümm (4/185).

 

18733- Şafii der ki: "Kendileriyle sulh anlaşması yapılan kişiler veya bunların bir kısmı açık olarak bu anlaşmayı bozarsa anlaşmayı bozan kişiye yine açık olarak ne söz, ne de fiili olarak muhalefet edilmez."(--- Şafiİ, el-Ümm (4/185,186).

 

18734- Sonra Şafii sözlerine devam ederek şöyle dedi: "İdarecinin anlaşmayı bozanlara karşı savaşması gerekir. Eğer idareci böyle yapar ve savaşmak için anlaşmayı bozanlardan başka kimse karşısına çıkmazsa idareci savaşanlarla savaşır, zürriyetini esir alır ve mallarını ganimet olarak ele geçirir.''(--- Şafiİ, el-Ümm (4/185,186).

 

18735- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kurayza oğulları ile böyle yapmıştı. Onların sorumluları ile sulh anlaşması yapmıştı. Bu kişi anlaşmayı bozmuş ve kavmi kendisini yalnız bırakmamıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'nin kenarında olan bu yerlerine saldırı yaptı ve savaşanları öldürüp zürriyetlerini esir ve mallarını ganimet olarak ele geçirdi. Ancak Kurayza oğullarının hepsi kaleye çekilmiş ve hainleri yalnız bırakmamıştı. Ancak kaçıp gelen kişi canını ve malını koruma altına almış oluyordu.(--- Şafii, el-Ümm (4/186).

 

18736- Şafii der ki: "Anlaşma yapılan topluluktan bir kişi anlaşmayı bozup Müslümanlarla savaşırsa idarecinin o toplulukla savaşma hakkı vardır. Kureyş, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile anlaşma yapmış olmasına rağmen, Kureyş'ten üç kişi Huzaa kabilesiyle savaşanlara (Benu Bekr'e) yardım edip onları barındırınca, üç kişinin anlaşmayı bozması ve diğerlerinin gelen yardıma göz yumması sebebiyle fetih yılı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huzaalılar tarafından girip Kureyşlilerle savaştı.''(--- Şafii, el-Ümm (4/186).

 

18737- Beyhaki der ki: Şafii'nİn bildirdiğine göre anlaşmayı bozanların bir kısmı, Kurayza oğullarından idi. Huzaalılara yardım eden de Kureyşli idi. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her iki fırkayla da savaştığı siyer ehlinin yanında bilinen meşhur bir şeydir. Sünen kitabında buna ve tarihine delalet eden haberler rivayet ettik. Bu, Abdurrahman b. Ka'b'ın hadisinde sahabeden bir adam kanalıyla bildirildiğine göre: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kurayza oğulları ile anlaşma yapmıştır" şeklindedir.(--- Beyhaki, es-$ünenü'l-kübra (9/232).

 

18738- Yezid b. Ruman, Urve'den ve diğer hocalarından bildiriyor:

"Huyey b. Ahtab ve kendisiyle orduları hazırlayan Kureyş'e geldi ve onları ResUlullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı savaşmaya davet etti. Hendek yılı Ebu Süfyan ve ordularla geldi. Huyey b. Ahtab çıkıp Kurayza oğulları adına anlaşma yapan Ka'b b. Esed'in yanına geldi. Bunun üzerine Ka'b, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile yaptığı anlaşmayı bozdu ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile aralarındaki anlaşmaya uymayacağını açıkladı.''(--- Beyhaki, es-$ünenü'l-kübra (9/232).

 

18739- Musa b. Ukbe'nin hadisinde ise şöyle demiştir: "Hepsi de bir adamın emri ile hainlik üzere toplandılar. Esed, Useyd ve Sa'lebe bunların dışında idi. Bunlar çıkıp ResUlullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmişti."

 

18740- İbn İshak bu kişilerin çıkıp gelme kıssasını zikretmiştir.

 

18741- İbn Ömer bildiriyor: "Nadır oğulları ve Kurayza Yahudileri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile savaşınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nadır oğullarını sürgün etti, Kurayza oğullarını ise bıraktı. Daha sonra Kurayza savaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların adamlarını öldürdü, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını Müslümanlar arasında taksim etti. Ancak bunlardan bazısı ResUlullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara eman verdi ve bu kişiler de Müslüman oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abdullah b. Selam'ın kabilesi olan Kaynuka oğulları, Harise oğulları ve Medine'de olan bütün Yahudileri sürgün etti."

Buhari ve Müslim, Sahih'lerinde rivayet etmişlerdir.

 

18742- Musa b. Ukbe ve başkası der ki: "Sonra DIl kabilesinin Nufase oğulları kolu (Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Kureyş arasında anlaşmanın devam ettiği süre içinde) Ka'b oğullarına saldırdılar. Bekr oğulları, Nufase oğullarına yardım ettiler. Kureyş te silah ve kölelerle onlara yardımcı oldular."

 

18743- Kureyş'ten kendilerine yardım edenler Safvan b. Umeyye, Şeybe b. Osman ve Süheyl b. Amr'dır. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile sulh anlaşması yapmış olan Ka'b oğullarından bir kervan çıkıp Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve başlarına gelenler ile Kureyş'in konumunu anlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkmak için hazırlanınca, Ebu Bekr es-Sıddık:

"Sanırım Kureyş'in üzerine gitmek istiyorsun?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet'' cevabını verince, Ebu Bekr: "Aranızda belli bir süreye kadar olan anlaşma yok muydu?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ka'b oğullarına neler yaptıklarını işitmedin mi?" karşılığını verdi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Anlaşmalı Olanlarla Muhacirler Arasında Hüküm