MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
CİZYE |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Anlaşmalı Olanlarla
Muhacirler Arasında Hüküm
18744- Şafii der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye gelince cizye
olmaksızın bütün Yahudiler ile anlaşma yaptığı konusunda Siyer ehlinden hiç
kimsenin muhalefet ettiğini görmedim.''(--- Şafii, el-Ümm (4/210).
18745- Yüce Allah:
"Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz
çevir"[Maide, 42] buyurmaktadır. Bu ayet, anlaşma yapılırken cizye vermeyi
kabul etmeyen ve haklarında verilecek hükmü kabul etmeyen Yahudiler hakkında
nazil olmuştur.(--- Şafii, el-Ümm (4/210).
18746- Kimisi de bu
ayetin zina eden iki Yahudi hakkında nazil olduğunu söylemektedir.
18747- Şafii der ki:
Yahudilerin dediği Yüce Allah'ın: "İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat
yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kllıyorlar?"[Maide, 43] buyruğuna
benzemektedir.
18748- Yüce Allah:
"Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve
Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni
şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı
günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor''[Maide, 49, 50]
buyurmaktadır. -Allah doğrusunu bilir- burada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) verdiği hükümden yüz çevirmeleri kastedilmektedir.
18749- Burada hakime
kendi rızasıyla giden kişi kastedilmektedir.
Yahudiler kendilerinden
olan ve zina eden evli bir erkek ile evli bir kadını Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) getirip hüküm vermesini istediler. Ancak arzuları
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recmetme hükmü dışında bir hüküm
vermesiydi. Tevrat'ta da recmetme hükmü vardı. Fakat bu konuda Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiklerinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onları recmetti (haklarında taşlanma hükmü verdi).(--- Şafii, el-Ümm
(4/210).
18750- İbn Ömer der ki:
Yahudiler, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip, kendilerinden
olan bir adam ile bir kadının zina ettiğini zikrettiler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: ''Tevrat'ta recm konusunda ne var?" diye
sorduğunda onlar: "(Tevrafa göre) onları teşhir eder ve sopa atarız"
dediler. Abdullah b. Selam: "Yalan söylüyorsunuz! Tevrat'ta zinanın cezası
recm olarak var" diye çıkışınca, Tevrafı getirip açtılar ve bir adam söz
konusu yeri okumaya başladı. Adam eliyle recm ayetinin üzerini kapatıp ayetin
öncesini ve sonrasını okuyunca Abdullah b. Selam: "Elini kaldır!"
dedi. Adam elini kaldırınca altında recm ayetinin olduğunu gördüler. Bunun
üzerine: "Ey Muhammed! Doğru söylüyor! Ceza olarak recm varmış"
dediler. Sonrasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri üzerine
Yahudi olan erkek ile kadın recmedildi.
18751- Abdullah b. Ömer
der ki: "Recmedilirken adamın, zina ettiği kadını taşlardan kendi
bedeniyle korumaya çalıştığını gördüm."(--- Malik, hudad (2/819) ve Şafii,
el-Ümm (4/210) ile er-Risale (692).
18752- İbn Ömer der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yahudi bir adamla Yahudi bir
kadını recmettiğini gördüm. Recmedilirken de adamın kadını taşlardan kendi
bedeniyle korumaya çalıştığını gördüm."
Buhari ve Müslim,
Sahi'h'lerinde Malik ve Eyyub kanalıyla rivayet etmişlerdir.
18753- Rabi'nin rivayetinde
Şafii şöyle demiştir: "Anlaşmalı olan bir kişi Allah'ın haddi gerekli
kıldığı bir suçla getirilirse idarecinin muhayyerlik hakkı yoktur. Ona haddi
uygulaması gerekmektedir."(--- Şafii, el-Ümm (4/210).
18754- Sonra sözlerine
devam ederek şöyle dedi: Müslümanlardan veya başka kimselerden biri gelip
zimmilerin aralarında faiz ve başka şeylerle çalıştığını söyleyecek olursa bunu
dikkate almayız. Çünkü müşrik olmalarına rağmen onlara dokunmamamız bundan çok
daha ciddi bir durumdur. Aynı şekilde mahremleriyle evlenmelerine de
karışılmaz.(--- Şafii, el-Ümm (4/213).
18755- "Hz. Ömer:
''Mecusilerden mahrem olanlar birbirinden ayrılır'' diye yazdı" diyen
olabilir. Muhtemelen burada kadının veya velisinin istemesi veya mehri
üzerinden düşürmek için kocanın istemesi halinde ayrılmaları
kastedilmektedir.(--- Şafii, el-Ümm (4/213).
18756- Tek Nikahta
Kardeş Hanımları Tutmanın Haramlığı bölümünde Ebu Said'in rivayetinde Şafii
isnadıyla irad etmiştir: Fadl b. İsa er-Rekkaşı der ki: Ömer b. Abdilazız,
Adiy'e: "Hasan'a; Müslümanların neden Mecusilerin mabedini, putperestlerin
putlarını, anne ve kardeş ile nikah kıyanları olduğu gibi bırakıp onlara
engelolmadığını sor" diye bir mektup yazdı. Adiy bunu sorunca, Hasan:
"Ala b. el-Hadramı, Bahreyn'e geldiği zaman onlara karışmayıp olduğu gibi
bırakmıştır" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/248).
18757- Şafii der ki:
"Bu konuda birbirlerine muhalif olan kimseyi bilmiyorum. "
18758- Şafii,
el-Kadim'de Kada bölümünde şöyle demiştir: Bazı muhaddisler: "Avf el-A'rabi
kanalıyla Hasan'dan şöyle rivayet etmişlerdir" demiş ve hadis kesilmiştir.
-Allah doğrusunu bilir- burada bir sonraki hadisi kastetmişlerdir.
18759- Avf el-A'rabı der
ki: Ömer b. Abdilazız, Adiy b. Ertaa'ya: "Sonrasına gelince, Hasan b.
Ebi'l-Hasan'a: ''Bizden önceki imamların, hiçbir millette olmadığı şekilde bazı
kadınlarla evli olan Mecusileri bu şekilde bırakıp onları ayırmamalarının
sebebi nedir?'' diye sor" diye bir mektup yazdı.
18760- Adiy bu konuyu
Hasan'a sorunca şu cevabı aldı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Bahreyn ahalisinden cizyeyi kabul etmiş ve onları Mecusilikleri üzerinde
bırakmıştır. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bahreyn Mecusilerine
gönderdiği vali de Ala b. el-Hadrami'ydi. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sonra Ebu Bekr, Ebu Bekr'den sonra Ömer, Ömer'den sonra da Osman onları
Mecusilikleri üzerinde bırakmıştır.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/248).
18761- Şafii,
el-Kadım'de bu konudaki rivayetlerinin bazısını başkasından naklederek, bazısını
da bizzat işiterek nakletmiştir. İşiterek naklettiği hadisleri de kimden
işittiğini bildirerek nakletmiştir.
18762- İbn Abbas der ki:
Maide Suresinde iki ayet neshedilmiştir. Biri kalaid [Maide, 2] ayetidir. Bir
diğeri de: "Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister
onlardan yüz çevir"[Maide, 42] ayetidir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) önceleri gayr-ı müslimlerin davaları konusunda muhayyerdi. İster
aralarında hüküm verir, isterse de vermez ve onları kendi hakimlerine bırakırdI.
Daha sonra ise: "Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların
arzularına uyma''[Maide, 49] ayeti nazil oldu ve Hz. Peygamber'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aralarında Kitab'ımıza göre hükmetmesi emredildi.
18763- Hüküm verme
konusunda bunu Atiyye el-Avfı de İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. İkrime de aynı
şeyi söylemiştir.
18764- İkrime der ki:
"Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz
çevir"[Maide, 42] ayeti "Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve
onların arzularına uyma''[Maide, 49] ayetiyle neshedilmiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/249).
18765- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir zaman onların kendi aralarındaki davalarda
hüküm vermez. İnsanlara haksızlık ettikleri zaman ise onlar muhakeme için
gelmeseler bile aleyhlerine hüküm verir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: