MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
SİYER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Ganimetten Önce
Kişinin Düşman Topraklarında Ölmesi
17728- Şafii, Kitabu
ihtilafi Ebi Hanife vel-Evzai'de der ki: Ebu Hanife savaş alanında ölen veya
öldürülen kişi hakkında: "Ganimetten ona bir pay verilmez"
demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (7/338).
17729- Evzai der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber'de öldürülen
Müslümanlardan bir adama (ganimetten) pay verdi."
17730- Hidayetimamları
da (düşman topraklarında) ölen veya öldürülen kişiye (ganimetten) pay verilmesi
yönünde icma etmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (7/338).
17731- Ebu Yusuf der ki:
Hocalarımızdan birinin bildirdiğine göre Zühri der ki: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şehit olan kimseye ganimetten kesinlikle bir pay vermedi.
Zira Medine'ye girmeden önce Safra denilen yerde ölen Ubeyde b. el-Haris'e de
Bedir ganimetinden pay vermedi.''(--- Şifii, el-Ümm (7/338).
17732- Ebu Yusuf der ki:
"Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey dediği zaman o şey
dediği gibidir. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) feyde ve
başka şeylerde başkasında olmayan özel bir durumu vardır."
17733- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir savaşında bulunmayan Osman b. Affan'a
(ganimetten) pay verdi. Osman: "Ey Allah'ın Resulü! Ecir de alabilecek
miyim?" diye sorunca: "Ecir de alacaksın'' buyurdu.(--- Şafii, el-
Ümm (7/338).
17734- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir savaşında bulunmayan Talha b. Ubeydillah'a
da (ganimetten) pay verdi. Talha: "Ey Allah'ın Resulü! Ecir de alabilecek
miyim?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ecir
de alacaksın'' buyurdu.
17735- Eğer
Müslümanların yöneticilerinden biri savaşa katılmayan bir grubu ganimete ortak
ederse bu doğru değildir ve kötü bir şey yapmış olur. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ne Bedir gününde, ne Huneyn gününde, ne de Hayber gününde
şehid edilen kimselere pay verdiğini bilmiyoruz. Bu savaşlarda herkes
tarafından tanınan bir grup öldürülmüştü.
17736- Genelin bildiği
hadisleri almaya bak ve şaz hadislerden uzak dur.(--- Şafii, el-Ümm (7/338).
17737- Halid b. Ebi
Kenme'nin bildirdiğine göre Ebu Cafer der ki:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Yahudileri çağırıp onlara bazı konuları sordu. Hz. İsa
konusunda yalan şeyler konuştuklarında Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minbere çıkıp insanlara bir konuşma yaptı. Konuşmasında: ''Benden
aktarılan sözler her yere yayılacaktır. Benim adıma size ulaşan sözler eğer
Kur'an'a muvafıksa benim sözlerimdir. Benim adıma Kur'an'a muhalif olan bir şey
gelirse benden değildir'' buyurdu.(--- Şafii, el-Ümm (7/338,339).
17738- Ali b. Ebi Talib
der ki: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) size bir hadis
aktarıldığı zaman bu sözün en doğru, en kalıcı ve faydalı söz olduğunu
aklınızdan çıkarmayın."(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17739- Karaza b. Ka'b
el-Ensari der ki: Bir defasında Ensar'dan bir grupla Kufe'ye gideceğimiz sırada
Ömer b. el-Hattab bizi uğurlarken yanımızda yürüdü ve (Dirar'a kadar) bize
eşlik etti. Sonra da: "Ey Ensar topluluğu! Sizinle buraya kadar neden
geldiğimi biliyor musunuz?" diye sordu. "Evet, (yolculuk) hakkımız
olduğu için" karşılığını verdiğimizde şöyle dedi: "Evet. sizin
(yolculuk) hakkınız vardır. Kur'an okumaktan an uğultusu gibi sesleri çıkan bir
topluluğun yanına gidiyorsunuz. Hadislerle onları Kur'an okumaktan meşgul
etmeyin. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadis rivayetini az
tutun. Ben de bu yapacağınız şeyde sizlerin ortağı olacağım."
Karaza der ki: "Bu
sebeple Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) asla hadis
nakletmeyeceğim.''(--- Şafii, el-Ümm (7/339) ve İbn Mace, mukaddime (1/12).
17740- Bize ulaşan
habere göre Hz. Ömer, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakledilen
hadisi ancak iki şahit ile kabul ederdi.
17741- Ali b. Ebi Talib
de Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakledilen hadisi ancak kişinin
rivayetiyle birlikte yemin etmesiyle kabul derdi.(--- İbn Mace, Sünen (2/1220),
Malik, Muvatta (3/363) ve Şafii, el-Ümm (7/339).
17742- Ebu Yusuf der ki:
Güvenilir kişinin bize bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ölümüne sebep olan hastalığında şöyle buyurmuştur: ''Ben ancak
Kur'an'ın haram kıldığını haram kılar ve Kur'an'ın helal kıldığını helal
kılarım. Sadece bana has şeyler üzerinden bir şeyi yapmayın. ''(--- Şafii,
el-Ümm (7/339).
17743- Ebu Yusuf der ki:
"Kur'an'ı ve sünneti kendine imam ve öncü kıL.
Ona uyarak sana rivayet
edileni bunlara göre değerlendir.''(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17744- Güvenilir kişi
bize Hevazin taksimatını veya Hevazin heyetini şöyle nakletti. Hevazinliler
(ailelerini ve mallarını) isteyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Malınızdan, benim ve Abdulmuttalib oğullarının hissesine düşenler
sizindir. Öğle namazını kıldıktan sonra, siz kalkın ve: ''Ey Allah'ın Residül Biz
Müslümanlara karşı kadınlarımızın ve çocuklarımızın geri verilmesi konusunda
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardım istiyoruz'' deyin"
buyurdu. Öğle namazını kıldıktan sonra öyle yaptılar ve Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benim ve Abdulmuttalib oğullarının hissesine
düşen sizindir" buyurdu.
Muhacirler: "Bizim
hissemize düşen de Resulullah'ındır (Sallallahu aleyhi ve Sellem)"
dediler. Ensar aynı şeyi söyledi. Abbas b. Mirdas: "Benim ve Süleym
oğullarının hissesine düşeni vermeyiz" deyince, Süleym oğulları kalktı ve:
"Bizim hissemize düşen Resulullah'ındır (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)" dediler. Akra' b. Habis: "Benim ve Temım oğullarının
hissesine düşeni vermeyiz" deyince Uyeyne de: "Benim ve Fezara
oğullarının hissesine düşeni vermeyiz" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim kendine düşen hisseyi tutmaz geri
verirse, ona Allah'ın bize ilk kazandıracağı ganimetlerden altı hisse
verilecektir" buyurunca insanlar onların çocuklarını, kadınlarını ve ellerindekileri
geri verdiler.(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17745- Ebu Yusuf der ki:
Bu konuda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkasına benzemeyen bir
özelliği vardır. Yöneticinin askerlerine ellerindeki esirleri elde edecekleri
ganimetten altı hisse almak üzere sahiplerine vermelerini istemesi caiz
değildir. Çünkü bize ulaşan habere göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) veresiye olarak canlıyı başka bir canlıya karşılık satmayı
yasaklamıştır. Bu da ellerindeki canlıyı aynı olmayan başka canlıya karşı
satmak demektir.(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17746- Şafii der ki:
Bedir konusunda Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ubeyde b.
el-Haris'e pay vermemesine gelince; eğer dediği gibiyse Ubeyde sağ olduğu halde
ganimet taksim edilmiş ve kendisine pay verilmemiş demektir. Çünkü Ubeyde
ganimet taksim edildikten sonra yaşadı, bu sebeple de ravi Ubeyde'nin ganimette
payı olduğunu söylemektedir. Eğer dediği gibiyse gerçeğe muhalif olur. Ancak
olay dediği gibi değildir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimeti
taksim etti ve sağ olan Ubeyde'ye de pay verdi. Ubeyde ganimet taksim
edildikten sonra öldü.(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17747- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Osman'a ve Talha b. Ubeydillah'a pay vermesine
gelince; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir savaşında bulunmayan
sekiz veya dokuz kişiye pay vermişti. Ganimetin humusu hakkındaki ayetise Bedir
savaşından sonra nazil olmuştu.(--- Şafii, el-Ümm (7/339).
17748- Şafii der ki:
"Söylenildiğine göre Resulul!ah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara kendi
payından diğerlerine verildiği kadar pay vermiştir. Ancak yanımızda açık olan
rivayet naklettiğimiz şekildedir."
17749- Yüce Allah:
"Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: Ganimetler, Allah'a ve
Resulüne aittir. O halde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının,
aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin"[Enfal, 1] buyurmaktadır.
17750- Bedir ganimeti
ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) idi ve onu dilediği gibi tasarrufta
bulunabilirdi.
17751- "Bilin ki,
ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah'a,
Peygamber'e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir''[Enfal,
41] buyruğu, Bedir savaşından sonra nazil oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), Bedir savaşından sonraki her ganimeti sana dediğim gibi beşte
birini kaldırıp öyle taksim etti. Sonra da beşte dördünü savaşta hazır bulunan
Müslümanlar arasında taksim etti. Seleb olarak alınanlar bunun dışında idi.
Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selebin öldüren kişinin olduğunu
bildirmişti. Yani seleb ganimetin dışında olan bir şey idi. Safiy
(Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) payı) hakkında ihtilaf edilmiş ve:
"Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) payını ganimetin beşte
dördünden alırdı" denilirken, yine: "Beşte birden olan payından
alırdı" denilmiştir.
17752- Esirlerden baliğ
olanlara gelince; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara değişik
uygulamalarda bulundu. Kimini öldürürken, kimini de fidye karşılığında serbest
bıraktı. Kimini bağışlarken, kimini de esir Müslümanlar karşılığında bıraktı.
(--- Şafii, el-Ümm (7/340).
17753- Hevazin esirleri
hakkında dediğine gelince; dediği gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onları Müslümanlardan hibe olarak aldı. Bu da Müslümanlardan elindekileri gönül
rızasıyla verenler dışındakilere daha sonra (elde ettiği ganimetten) haklarını
verdiğine delalet etmektedir.(--- Şafii, el-Ümm (7/340).
17754- "Esirini
elinde tutup vermek istemeyen kişilere Allah ResUlü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) altı pay vereceğini söyledi" demesine gelince; onlara altı hisse
verirken gönül rızası ile onları hoş tutacak şekilde verdi. (Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) esir kadınları altı hisse ile Hevazinlilere geri verdiğinde)
Uyeyne elindeki ihtiyar esiri vermeyi kabul etmemiş ve (kendi kendine):
"Buna karşılık Hevazinlilerden güzel fidye alırım" demişti.
Huza'a'dan bir kişi kendisine: "Vallahi burnun yere sürtse de onu geri
vereceksin. Vallahi o kadının memeleri tombul değildir. Karnı doğurgan
değildir. Ağzı da serin değildir" deyince: "Doğru mu
söylüyorsun" karşılığını verdi. Adam: "Evet vallahi" deyince,
Uyeyne: "Allah seni de, onu da benden uzak kılsın" dedi ve ona karşı
bir şeyalmadan onu geri verdi.(--- Şafii, el-Umm (7/340).
17755- "Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) veresiye olarak hayvanı hayvana karşılık
satmayı yasaklamıştır" demesine gelince; bu Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) nakledilen sabit bir hadis değildir. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrettiği şeyi önce kendisi uygulardı. Oysa (bu
konuda) Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güvenilir kişilerden
şöyle rivayetler gelmiştir.(--- Şafii, el-Umm (7/340).
17756- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) veresiye olarak hayvanı hayvana karşılık satmaya
cevaz vermiştir. Kendisi de ödünç olarak bir deve almış ve yerine aynısı
gibisini veya daha güzelini vermiştir.
17757- Mükatebede,
kadınların mehrinde ve diyet ödemede hayvanda veresiye caizdir.
17758- Eğer
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hayvanın diyet ödemek için üç yıla
kadar veresiye olarak satılması yönünde hüküm kıldığını söylüyorsa o zaman
nasıloluyor da veresiyenin caiz olmadığını söylüyor. Müslümanların hayvanın
mükatebe bedelini ödemede ve kadınların mehrini ödemede veresiye olarak
satılmasını caiz kıldıklarını söylüyorsa o zaman nasıl oluyor da Müslümanların
genelinin görüşünden yüz çevirip onlara muhalif oluyor?
17759- "Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsanlar sadece bana has şeyler
üzerinden bir şeyi yapmasınlar. Ben sadece Yüce Allah'ın helal kıldığı şeyleri
helal, Yüce Allah'ın haram kıldığı şeyleri de haram kılarım'' buyurdu"
demesine gelince; Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) helal kıldığı bir
şeyde kesinlikle Allah'ın bir hükmü vardır ve Allah da onu helal kılmıştır.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haram kıldığı bir şeyde de
kesinlikle Allah'ın bir hükmü vardır ve Allah da onu haram kılmıştır. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu emretmiştir. Yüce Allah da
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine vahy edilenlere uymasını
emretmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (7/340).
17760- Yüce Allah:
"Öyle ise sana vahy edilene sımsıkı sarıL. Şüphesiz sen doğru bir yol
üzeresin''[Zuhruf, 43] buyurmuştur. Bu şekilde Yüce Allah, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisine vahy edilene sımsıkı sarılmasını
emretmiş ve doğru yolda olduğuna şahitlik etmiştir.
17761- Yine Yüce Allah:
"Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola
eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola
iletiyorsun''[Şura, 52] buyurmuştur. Bu şekilde Yüce Allah, kendisine
indirilene uymayı farz kıldığını bildirerek kendisinin doğru yolda olduğuna ve
doğru yola ileten biri olduğuna şahitlik etmiştir. Yüce Allah, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu şekilde şahitlik etmektedir.
17762- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlar sadece bana has şeyler üzerinden
bir şeyi yapmasınlar" buyruğuna gelince; Yüce Allah kendisine (dörtten
fazla) kadınla evlenebilmesi ve hibe olarak kadını mehirsiz alabilmesi gibi
helal kıldığı bazı şeyleri başkasına haram kılmıştır.
17763- Bazı şeyleri de
diğer insanlara hafif tutarken kendisine farz kılmıştır. Kadınlarını (kendisini
bırakıp bırakmamakta) muhayyer kılması gibi. Bunu kendisinden başkasına farz
kılmamıştır. "İnsanlar sadece bana has şeyler üzerinden bir şeyi
yapmasınlar" buyruğu, sadece kendisine verilen has şeyler anlamına
gelmektedir.
17764- "Hadisi
geçersiz sayıp Kur'an'a başvurma görüşüne gelince; bu görüşü de huccet
sayılırdı. Çünkü hadis, Kur'an'a muhalif değil, özelle ve geneli, nasih ve
mensuh olan şeyleri açıklar. Bundan sonra da insanların Allah'ın farz kıldığına
uyması gerekir. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geleni kabul eden,
Allah'tan geleni de kabul etmiş olur. Yüce Allah bu konuyu Kitab'ında birden
çok yerde açıklamıştır." Sonra Şafii söz konusu ayetleri okuyarak:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu açıklamıştır"
dedi.(--- Şafii, el-Ümm (7/340).
17765- Ebu Rafi'nin,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: ''Sizden birini benim emrettiğim veya nehyettiğim hususlardan
birisi kendisine ulaştığı halde: ''Bunun ne olduğunu bilmiyorum. Biz Allah'ın
Kitabı'nda bulduğumuz (hüküm) ile amel ederiz'' derken bulmayayım,''(--- Şafii,
el-Ümm (7/341), Ebu Davud, Sünen (4605), Tirmizi, ilim (2663, "hasen sahih")
ve İbn Mace, es-Sünne (1/6, 7).
17766- Şafii der ki:
"Eğer durum Ebu Yusuf'un dediği gibi olsaydı, Evzal'den gelen hadisi delil
kabul edeni reddetmek bir kusur sayılırdı ve mestleri meshetmesi, kadının
halası ile aynı nikah altında tutulmasının haram kılınması ve azı dişli yırtıcı
hayvanların haram olduğu kendisi için geçerli olmazdı.(--- Şafii, el-Ümm
(7/341).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ganimetin Ancak
Savaşa Katılanların Olması