MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
BAĞİYLERLE SAVAŞ |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bağilerle Savaş
16463- Şafii der ki:
Yüce Allah şöyle buyurur: "Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle
savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah'ın
buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer dönerse, artık aralarını
adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Çünkü Allah adaletli davrananları
sever.''[Hucurat, 9]
16464- Şafii der ki:
Yüce Allah burada birbiriyle savaşan ve isyan denilebilecekse her biri elinden
geldiği kadarıyla veya az da olsa diğerine karşı isyana kalkışan iki topluluğu
zikretmiştir. Ancak Yüce Allah her iki topluluğu da mümin olarak isimlendirmiş
ve aralarının düzeltilmesini emretmiştir. Bundan dolayı anlaşmaya davet
edilmeden taraflardan biriyle savaşılmaması gerekmektedir. Haddi aşmış olsa da
mümin olarak isimlendirilen toplulukla Allah'ın emrine dönünceye kadar
savaşılması emredilmiştir. Allah'ın emrine dönmesi durumunda da artık onunla
savaşılmaz.(--- Şafii, el-Ümm (4/414).
16465- Allah'ın emrine
dönüş (fey) de haddi aşan topluluğun hezimetle veya tövbe ile veya başka bir
şeyle savaştan geri durmasıdır.(--- Şafii, el-Ümm (4/414).
16466- Haddi aşan
topluluğun Allah'ın emrine dönmesi durumunda ise iki topluluğun arasının
adaletle bulunması emredilmiştir. Dönüş sonunda da can ve mal davası güdülmesi
zikredilmemiştir.
16467- İki taraftan
birileri hükmü gerektiren bir cürümü işlemişlerse araları düzeltilirken
taraflar birbirlerine üzerlerine düşen şeyi vermekle mükellef kılınabilir. Zira
ayette aralarını düzeltirken adaletle davranılması emredilmiştir.
16468- Adalet de
birilerinin hakkını diğerlerinden almak demektir.
16469- Biz ise böylesi
bir durumda kısasın olmayacağını düşünüyoruz. Ancak ayet her iki ihtimali de
taşımaktadır.
Sonrasında Şafii bu konuda
Zühri'den gelen hadisi zikreder.(--- Şafii, el-Ümm (4/214).
16470- Zühri der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı arasında baş gösteren
ilk fitneye yetiştim. Bu fitnede kan ve mala yönelik davaları gerektiren
olaylar oldu. Ancak fitne sonunda Kur'an'ın yorumuna dayalı ortaya çıkan kan,
mal ve bedene yönelik zararlarda herhangi bir hüküm verilmedi. Sadece birinin
malı diğerinin yanında aynıyla bulunduğu zaman alınıp sahibine verildi.''(---
Şafii, el-Ümm (4/214).
16471- Beyhaki der ki:
İbnu'l-Mübarek de Ma'mer'den mana olarak aynısını rivayet etmiş, ancak
"Yetiştim" ifadesini zikretmemiştir.
16472- Yunus ise bunu
rivayet ederken: Zühri'nin: "İlk fitne, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ashabından, Bedir savaşına da katılmış bir çok kişinin bulunduğu bir
zamanda çıkmıştı. Bize bildirildiğine göre bunlar fitne zamanında (Kur'an'ın
yorumuna dayalı) meydana gelen zararları heder saymışlardır" dediğini
zikredip hadisin kalanını nakleder.
16473- Şafii el-Kadim'de
şöyle der: Hz. Ali savaştığı kişilere karşı galip gelmiş ve onlardan bazılarını
öldürmüştür. Yanında bulunan arkadaşlarından da hem öldürenler, hem ölenler,
hem de yaralananlar olmuştur. Bildiğimiz kadarıyla iki taraftan hiç birine ne
ölüm, ne de yaralama konusunda kısas yapılmamıştır.
16474- Şafii der ki:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra Ridde (dinden dönme)
olaylarına karışanlar iki çeşitti. Bunlardan bir kısmı Müslümanken dinden çıkıp
tekrar küfre dönmüştür. Tulayha, Müseylime, el-Anesı ve arkadaşları
bunlardandır. Diğerbir kısmı ise Müslüman olarak kalmış, ancak zekat vermeyi
reddetmişlerdir."
Şafii bu konudaki
sözlerine devam edip şöyle der: Ömer, Ebu Bekr'e:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İnsanlarla "La ilahe illallah"
diyene kadar savaşmam emredildi. Bunu dedikleri zaman da hak etmedikleri sürece
canlarını ve mallarını benden yana koruma altına almış olurlar. Diğer şeyler
için de hesapları Allah'a kalmıştır'' buyurmuyor mu?" deyince, Ebu Bekr:
"Zekat malda verilmesi gereken bir haktır. Vallahi daha önce Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekat olarak verdikleri bir keçiyi dahi benden
esirgerlerse bunun için bile onlarla savaşırım!" karşılığını verdi.
Bu da bize savaşılan
topluluklar içinde mümin olduklarını söyleyenlerin de bulunduğunu
göstermektedir. Öyle olmasaydı Ömer onlarla savaş konusunda tereddüt etmezdi.
Ebu Bekr de onun sözüne karşılık: "Onlar ''La ilahe illallah'' demeyi
bıraktı. Bundan dolayı müşrik oldular" karşılığını verirdi.
Bu toplulukların, Ebu
Bekr'in gönderdiği orduyla konuşmaları, okudukları şiirler, esir düştükten
sonra Ebu Bekr'e söylediklerinden de bu anlaşılmaktadır. Zira onların şairi
şöyle der: "Gün ağarmadan içelim şarabımızı Bilinmez belki de ölümümüz pek
yakındır
ResUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aramızdayken ona itaat ettik Ebu Bekr'e ne için itaat
etmiyoruz?
Sizden isteyip de
vermedikleriniz Onlar için hurma gibi ya da ondan tatlıdır İçimizden tek kişi
kalsa da yine vermeyeceğiz Zor olsa da bunu şerefimizle göğüsleyeceğiz."
Daha sonra esir
düştüklerinde Ebu Bekr'e: "İman ettikten sonra küfre girmedik, sadece
mallarımız konusunda cimri davrandık" dediler.(--- Şafii, el-Ümm (4/215).
16475- Şafii der ki: Hz.
Ebu Bekr'in: "Yüce Allah'ın birlikte zikrettiği şeyleri (namaz ile zekatı)
birbirinden ayırmayın!" sözüne gelince, doğrusunu Allah bilir, ama benim
burada anladığım, namaz konusunda onlarla mücadele edeceği gibi zekat konusunda
da aynı şekilde onlarla mücadele edeceğidir. Sanırım bu konudaki görüşü Yüce
Allah'ın: "Oysa onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen
kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekatı vermeleri
emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir''[Beyyine, 5] buyruğuna dayanmaktadır.
Yüce Allah Müslümanlara şahadeti getirme, namazı kılıp zekatı vermeyi
emretmiştir. Yapması gereken bir farzı yerine getirmeyip buna engelolan kişiden
ya bu farzı yerine getirmesi istenir ya da öldürülür. (--- Şafii, el-Ümm
(4/215).
16476- Bunun için Ebu
Bekr bizzat bu savaşa katılmıştır. Bedr el-Fezarı oğullarından olan adamla
karşılaştığında onu öldürmüştür. Yanında da Ömer ve Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabının geneli bulunuyordu. Daha sonra Ebu Bekr, dinden
dönen ve zekatı vermek istemeyenlerle savaşmak üzere Halid b. el-Velid'i
gönderdi. Halid, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir
toplulukla onlarla savaştı.(--- Şafii, el-Ümm (2/215).
16477- Şafii der ki: Ebu
Bekr ile Ömer'in bu konuda bu şekilde münazara etmelerinin de böylesi bir
savaşla günaha bulaşma korkusundan değil, savaşta dinden dönenlerle
Müslümanları aynı kefeye koymamak için olduğunu bize göstermektedir.
16478- Beyhaki der ki:
"Dinden dönenlerle savaş hakkında Şafii'nin naklettiği rivayetleri ve
diğerlerini isnadlarıyla birlikte Sünen'de zikrettik.''(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/175).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Bağilerle Savaşta
Kaçanı Takip Etmemek, Esiri ve Yaralıyı Öldürmemek ve Mallarını Almamak