MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

YARALAMA VE CİNAYETLER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İdarecinin Öldürmesi

 

15843- şanı der ki: Bize bildirildiğine göre Ebu Bekr es-Sıddık bir adamı Yemen'e vali olarak atadı. Daha sonraları Ebu Bekr'in yanına bir ayağı ve bir eli kesik bir adam geldi ve Yemen valisinin haksız yere el ve ayağını kestiğini söyledi. Ebu Bekr: "Şayet haksız yere bunu yapmışsa ona kısas uygulayacağım" dedi.(--- Şafii, el-Ümm (6/41) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/49) ile es-Sünenü's-suğra (3/218).

 

15844- Şafii der ki: "Bizim de görüşümüz böyledir."

 

15845- Beyhaki der ki: Mana olarak aynısını daha uzun bir şekilde Ma'mer, Zühri'den, o Urve'den, o da Aişe'den rivayet etmiştir.

 

15846- Aynısını Ma'mer, Eyyub'den, o Nafi'den, o da İbn Ömer'den rivayet etmiştir.

 

15847- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyleri taksim ederken adamın biri üzerine abandı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elindeki bir değnekle adama dürtünce adam yaralandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Gel de kısasını yap" buyurdu. Adam: "Aksine seni affediyorum" dedi.(--- Ebu Davud, diyet (4536), Şafii, el-Ümm (6/41) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/48) ile es-Sünenü'ssuğra (3/217).

 

15848- Başka bir kanalla Amr'dan aynısı rivayet edilmiştir. Ancak burada "Mal taksimatı yaparken" denilmiştir. Ayrıca: "Yüzünden yaralandı" denilmiştir.

 

15849- Hz. Aişe bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Cehm b. Huzeyfe'yi zekat memuru olarak bir yere gönderdi. Zekat alımı sırasında Ebu Cehm kendisiyle tartışan bir adama vurup kafasını yardı. Onlar da Allah ResulÜ'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: ''Ey Allah'ın Resulü! Kısas istiyoruz!'' dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Size şu kadar vereyim, kısastan vazgeçin'' buyurunca kabul etmediler. ''Şu kadar vereyim'' buyurunca yine kabul etmediler. ''Şu kadarı sizin olsun'' buyurunca bu kez kabul ettiler... " Sonrasında ravi hadisin kalanını zikreder.(--- Ebu Davud, diyet (4534), Nesai, diyet (21), İbn Mace, diyet (263S), Şafii, el-Ümm (6/41) ve neyhaki, es-Sünenü'l-kübra (S/49).

 

15850- Ma'mer bu şekilde bunu mevsul olarak rivayet etti.

 

15851- Yunus b. Yezid ise bunu İbn Şihab'dan naklederken: "Bize şöyle bildirildi" der ve hadisi munkatı olarak rivayet eder.(--- Şafii, el-Ümm (6/41) ve Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra (S/49).

 

15852- Ma'mer b. Raşid hafız biridir. Hadisin isnadında bulunduğu için de bu hadis huccet olmuştur.

 

15853- Bize rivayet edildiğine göre Ebu Bekr es-Sıddık, Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan böylesi durumlarda yönetici olmalarından dolayı kendilerine kısas uygulatmamış, bunun yerine bir şeyler vererek karşı tarafı razı etmişlerdir.(--- Şafii, el-Ümm (6/41) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (S/50) ile es-Sünenü's-suğra (3/218).

 

15854- Hz. Ali der ki: "Efendinin emriyle köle birisini öldürdüğü zaman efendi öldürülür, köle de hapsedilir. Zira köle burada efendisinin kılıcı veya kamçısı konumundadır.''(--- Şafii, el-Ümm (7/177) ve Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra (S/50).

 

15855- İbnu'l-Münzir de: "Böylesi bir durumda köle değil, ona bu emri veren öldürülür" demiştir.

 

15856- Şafii de şayet köle aklı ermeyen biriyse veya çocuksa ona emri verene kısas uygulanacağını söylemiştir.

 

15857- Ata b. Ebi Rebah bildiriyor: Ali b. Ebi Talib kişiyi birinin tutup diğerinin öldürmesi konusunda: "Öldüren kişi, öldürülürken onu tutan kişi müebbet hapse mahkum olur" dedi.(--- Şafii, el-Ümm (6/42,7/177),

 

15858- Şafii: "Yüce Allah öldürme fiilini insanlara yasaklamış ve cezasının kısas olduğunu bildirmiştir" demiş ve bu konu ile diğer cezalar konusunda inen ayetleri zikretmiştir.

 

15859- Şafii der ki: "Şayet biri başka biri için bir adamı hapsetse, sonra da öteki gelip onu öldürse adamı öldüren kişi öldürülürken onu hapseden kişi de hapsedilir."

 

15860- Sonrasında Şafii, birilerini öldüren yol kesenlerin yanında onlara engel olabilecekken olmayan arkadaşlarının da öldürülmesi gerektiğini Medinelilere söyleyen Muhammed b. el-Hasan'a itirazlarda bulunur.

 

15861- Şafii der ki: "Muhammed b. el-Hasan, Ali b. Ebi Talib'in: "Böylesi bir durumda katil öldürülür, maktulü onun için hapseden kişi de ölene kadar hapsedilir" dediğini nakletti. Oysa Hasan böylesi bir durumda maktulü hapseden kişinin hapsedilmesini değil öldürülmesini düşünür. Bundan dolayı huccet olarak getirdiği rivayete bile muhalif düşer."

 

15862- Beyhaki der ki: İsmail b. Ayyaş'ın İbn Cüreyc'ten olan rivayetleri zayıftır. Ata'nın Hz. Ali'den olan rivayetleri de mürseldir.

 

15863- Süfyan es-Sevrı ise bunu Cabir el-Cu'fı kanalıyla Amir eş-Şa'bi'den rivayet ederken Hz. Ali'nin: "Katil öldürülürken onu tutan kişi hapsedilir" dediğini zikreder.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/51).

 

15864- Cabir huccet biri değildir.

 

15865- Süfyan ve başkası İsmail b. Umeyye'den bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kişiyi birinin tutup diğerinin öldürmesi konusunda: ''Öldüren kişi öldürülürken onu tutan kişi hapsedilir" hükmünü verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/S0-Sı).

 

15866- Bunun da isnadında kopukluk vardır.

 

15867- Başka bir kanalla aynısı İbn Ömer'den mevsul olarak rivayet edilmiştir, ancak doğrusu mürsel olmasıdır.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/50).

 

15868- Bukeyr b. Ma'ruf bildiriyor: Mukatil b. Hayyan, "Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır"[Bakara, 178] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Tevrat'ta Yahudilere: ''Birini haksız yere öldüren kişi buna karşılık öldürülür. Katil affedilemez ve kendisinden diyet alınamaz'' yazıyordu. İncil'de ise Hıristiyanlara bu durumlarda katilin affedilmesi ve öldürülmemesi emredilmişti. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmetine ise bu konuda ruhsat verilmiştir. Mağdur olan taraf dilerse katili öldürür, dilerse diyet alır, dilerse de affeder. ''Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir''[Bakara, 178] buyruğunda ifade edilen de budur."

Mukatil: "Ben ayete yönelik bu yorumu bir gruptan öğrendim" demiş ve söz konusu açıklamayı nakletmiştir. Ravi Muaz b. Musa bu grubun içinden Mücahid, Hasan ve Dahhak b. Muzahim'i aklında tutmuştur.(--- Şafii, el-Umm 6/9

 

15869- Mukatil der ki: Yani kısası gerektiren bir durumda katilin öldürülmeyip diyet hakkının tanınması bir hafifletmedir.

 

15870- Sonrasında Yüce Allah: "Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır''[Bakara, 178] buyurmuştur. Yani diyet almayı kabul ettikten sonra katili öldüren kişi için ağır bir azap olduğu bildirilmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/9).

 

15871- Mukatil, "Eyakıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır ... "[Bakara, 179] ayetini açıklarken: "Kişi karşılığında öldürüleceğini düşündüğü zaman korkacak ve başkasını öldürmekten vazgeçecektir. Bu bakımdan kısasta hayat vardır" demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/9), Mücahid, Tefsir (1/95) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/51) ile es-Sünenü'ssuğra (3/218-219).

 

15872- İbn Abbas der ki: İsrail oğullarında öldürmelerde diyet kabul edilmez, kısas yapılırdı. Ancak Yüce Allah bu ümmet için: "Ey inananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir"[Bakara, 178] buyurdu. Burada kardeşin katili affetmesi kasıtlı öldürmelerde diyeti kabul etmesi demektir. "Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir''[Bakara, 178] buyruğunda söz konusu hafifletme daha önceki ümmetlerdeki uygulamaya göre hafifletmedir. Sonrasında "Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır''[Bakara, 178] buyrularak diyeti kabul ettikten sonra katili öldürenin cezası bildirilmiştir.

Buhari, Sahih'de tahric etmiştir.(--- Buhari, tefsir ile diyet konuları içinde rivayet etmiştir.

 

15873- Ebu Abdillah'ın rivayetine göre Şafii şöyle demiştir: İbn Abbas'ın bu konuda dedikleri doğrudur. Doğrusunu Allah bilir.

 

15874- Mukatil de ayeti daha ayrıntılı bir şekilde açıklayarak aynı şeyleri söylemiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/9).

 

15875- Ayetten anladığımız Mukatil'in açıklaması gibidir. Yüce Allah: "Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir"[Bakara, 178] buyururken, bu bağışlamayı "Bağışlama bir hakkın karşılıksız bir şekilde bırakılmasıdır. Bundan dolayı bağışlama diyetin alınmamasıdır" şeklinde anlamak doğru değildir. Bağışlamadan kasıt, -Allah doğrusunu bilir- katilin bağışlanıp öldürülmemesidir. Bağışlama olduğu zaman da artık katile dokunulamaz, ancak bağışlayan kişinin katilin malında bir hakkı olur ki bu da diyettir. Bağışlayan taraf bu diyeti iyilikle isterken, katil de bu diyeti güzellikle öder.(--- Şafii, el-Ümm (6/9).

 

15876- Şayet katilin bağışlanması herhangi bir şeyi gerektirmiyorsa mağdur tarafın örfe uyması, katilin de güzellikle ödeme yapması istenmezdi.

 

15877- Bu yöndeki sünnet de Kur'an'daki ayetlerin manasına uygun bir şekilde gerçekleşmiştir.(--- Şafii, el-Ümm (6/9).

 

15878- Ebu Şurayh el-Ka'bi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah Mekke'yi haram bölge kıldı, ancak insanlar bu haramlığı tanımadı. Allah)a ve ahiret gününe iman eden kişinin orada kan dökmesi ve ağaç kesmesi helal değildir. ''Ama Allah Resulü)ne helal kılınmıştı'' deyip bölgeyi helal kılmak isteyen olursa bilinmelidir ki Allah onu bütün insanlara değil) sadece bana helal kılmıştı. Bana da sadece günün belli bir vakti için helal kılındı. Sonra da haramlığı eskisi gibi devam etmiştir. Ey Huzaalılar! Sizler Huzeyl kabilesinden olan şu adamı öldürdünüz. Vallahi diyetini de ben vereceğim. Ancak bundan sonra bu şekilde biri öldürüldüğü zaman velileri iki şeyi yapmakta muhayyerdir. İsterlerse katili öldürürler) isterlerse de diyeti alırlar. ''(--- Buhari, ilm (104) ve Müslim, hac (3246).

 

15879- Ebu Şurayh el-Ka'bi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir ferdi öldürülen aile, iki şeyi yapmakta muhayyerdir. İsterlerse diyeti alırlar) isterlerse de kısas uygularlar. ''(--- Buhari, ilm (104) ve Müslim, hac (3246).

 

15880- Şafii der ki: Bize güvenilir kişinin bildirdiğine göre Ma'mer, Yahya b. Ebi Kesir kanalıyla Ebu Seleme'den, o Ebu Hureyre'den o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısını veya benzerini rivayet etmiştir.(--- Buhari, lukata (2434) ve Müslim, hac (3247).

 

15881- Ebu Hureyre'nin hadisini Buhari ve Müslim, Sahıh'lerinde Şeyban ve Evzai kanalıyla Yahya b. Ebi Kesir'den tahric etmişlerdir. Bazıları hadisi: "Bir yakını öldürülen kişi iki şeyi yapmakta muhayyerdir. İsterse diyet alır, isterse de katile kısas uygular'' lafzıyla rivayet etmiştir.

 

15882- Bazıları: Ya diyeti verilir ya da kendisine kısas uygulanır'' lafzıyla aktarmıştır.

 

15883- Bazıları: "Ya kendisine kısas uygulanır ya da diyeti verilir" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

15884- Ebu Hureyre'nin hadisinin lafızlarındaki bu farklılık, Yahya b. Ebi Kesir'in öğrencileri tarafından gelmiştir. Bu bakımdan Ebu Şurayh'ın hadisine muvafık olan lafız diğerlerinden evladır.

 

15885- Başka bir kanalla rivayet edildiğine göre Şurayh el-Huzai der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Bir yakını öldürülen kişinin üç şeyden birini seçme hakkı vardır. Ya kısas yapar ya, affeder ya da diyeti alır. Bu üçünden farklı dördüncü bir şeyi yapmak isterse ona engel olun! Bu üçünden birini kabul ettikten sonra haddini aşıp ileriye giden kişi için cehennem ateşi vardır. "(--- Ebu Davud, diyet (4496), İbn Mace, diyet (2623) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/52).

 

15886- Bu hadisler de Humeyd'in Enes'ten rivayet ettiği, Rubeyyi'nin, bir cariyenin ön dişini kırması konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah'ın Kitab'ında bunun hükmü kısastıy" buyurmasına muhalif değildir.

 

15887- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle demesinin sebebi, Allah'ın Kitab'ında mağdur tarafın affetmemesi durumunda cezanın kısas olmasından dolayıdır. Bu hadiste mağdur tarafın kısas veya diyet arasında muhayyer bırakılmasının zikredilmemesi bu konuda tercihin olmadığı anlamına gelmez. Daha başka bir ifadeyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hükmü burada Kitab'a bırakmıştır.

 

15888- Şafii, bu konuda muhayyerliğin olduğunu "Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir"[Bakara, 178] buyruğuna dayanarak ispat eder.

 

15889- Bu hadisi huccet olarak getiren kişi: "Mağdur olan taraf affedene kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diyete hükmetmedi" demiştir.

 

15890- Ancak bunu diyen kişi yanılmıştır. Zira hadiste diyetin teklif edilmesine rağmen mağdur tarafın bunu kabul etmediği zikredilir.

 

15891- Daha sonra ise razı olup onu affettikleri zikredilir. Göründüğü kadarıyla diyeti kabul edip kısastan vazgeçmişlerdir. Mu'temir b. Süleyman'ın Humeyd'den olan rivayetinde Enes b. Malik'in: "Sonrasında kendilerine teklif edilen diyeti kabul ettiler" dediği zikredilir. Bizim dediğimiz Enes'in bu rivayetinde daha açıktır.

 

15893-15892- Sabit (sahih) hadiste Sabit kanalıyla Enes bildiriyor:

Rubeyyi'nin kız kardeşi Ümmü Harise birini yaraladı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dava edilince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kısas! Kısas gerekir!" buyurdu. Ümmü'r-Rubeyyi': "Filan kadına mı kısas yapılacak? Vallahi bu kısas asla yapılamaz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü'rRubeyyi'! Sübhanallah! Allah'ın Kitab'ına göre kısas gerekir!" karşılığını verdi. Ancak Ümmü'r-Rubeyyi': "Vallahi ona kısas yapılamaz!" diye itirazlarda bulununca sonunda karşı taraf diyete razı oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Allah'ın öyle kulları vardır ki yemin ettikleri zaman Allah bu yeminlerini boşa çıkarmaz" buyurdu.

Müslim, Sahih'de Ebu Bekr b. Ebi Şeybe'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, hudUd (4295).

 

15894- Bu hadisi de ali bir isnadla Sünen kitabında tahric ettim.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (8/25).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Diyet Almadan Affedip Kısastan Vazgeçme