MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

YARALAMA VE CİNAYETLER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Diyet Almadan Affedip Kısastan Vazgeçme

 

15895- Şafii der ki: Şayet maktulün velileri veya yaralı olan kişi diyet olarak herhangi bir mal almadan affetmek isterse bunu yapabilir.

 

15896- Kısas yapmadan veya diyet olarak mal almadan affedilebileceğini nereden çıkardığımızı soracak olanlara, Yüce Allah'ın: "Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur"[Maide, 45] ayetiyle cevap veririz.

 

15897- Bunun yanında Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem), affedip kısastan vazgeçmenin kişinin günahlarına kefaret olacağı yönünde veya affedip kısastan vazgeçmeye yönelik teşvik babında rivayet gelmiştir.

 

15898- "Ama Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yakını öldürülen kişi iki şeyi yapmakta muhayyerdir. İsterse affeder, isterse de diyet alır'' buyuruyor" diyenler olabilir.

 

15899- Buna da şu cevabı veririz: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü katilden, öldürmesine karşılık alacakları konusunda söylemiştir. Mağdur olan taraf dilerse kısas uygular, dilerse de diyet alır. Her ikisini yapmayıp katili affetme ondan alınan bir şey değil, bir hakkı ona bırakmadır. Örneğin iflas eden kişinin yanında alacaklı kendi malını bizzat bulduğunda onu almada herkesten daha fazla hak sahibidir. Ancak bu, o malı adamda bırakma hakkının olmadığını göstermez. Malı alma hakkı kendisine tanınmıştır. Ancak isrerse bunu alır, isterse de malı adamda bırakır."(--- Şafii, el-Ümm (6/9).

 

15900- Beyhaki der ki: Rivayet edildiğine göre Enes b. Malik: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne zaman kısası gerektiren bir dava taşınmışsa mutlaka affetmeyi öğütlemiştir" dedi.(--- Ebu Davud, diyet (4497), İbn Mace, diyet (3692) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/54).

 

15901- Alkame b. Vail, babasından bildiriyor: Kayışla bağlanmış katilin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirilişine ben de şahit oldum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) maktulün velisine: ''Onu affediyor musun?" diye sorunca, adam: "Hayır!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Diyet almayı kabul ediyor musun?" diye sorunca, adam: "Hayır!" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu öldürmek mi istiyorsun?'' diye sorunca, adam: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman onu alıp git" buyurdu.

Adam oradan ayrılırken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Gel!'' buyurdu ve bir daha: ''Onu affediyor musunr diye sordu. İlkinde olduğu gibi adam sorulara aynı şekilde karşılık verdi. Aynı şey üç defa bu şekilde tekrarlandı. Her seferinde maktulün velisi aynı karşılığı verdi. Dördüncüsünde de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Şayet onu affedersen hem senin) hem öldürülen yakınının günahlarını yüklenir" buyurunca, adam katili bıraktı. Katilin kayışı sürükleyerek gidişini gördüm.(--- Müslim, hudud (4308).

 

15902- Mürsel bir şekilde Ubade b. es-Samit'ten bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişinin vücuduna kendi diyetinin yarısı kadar bir zarar gelir de (zarar vereni) bağışlarsa Yüce Allah onun günahlarının yarısını siler. Zararı, diyetin üçte biri veya dörtte biri olması karşılığında da aynı oranda günahı silinir.''(--- Beyhaki, es-$ünenü'l-kübra (8/56).

 

15903- Benzeri bir kıssada Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslüman birinin vücuduna bir zarar gelir de diyetini zarar verene sadaka olarak bağışlarsa Yüce Allah onun derecesini bir derece yükseltir ve günahlarından da bir tanesini siler.''(--- Tirmizi, diyet (1393), İbn Mace, diyet (2693) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/SS).

 

15904- Şafii der ki: Katil kendileriyle savaşılan kişilerden (muharib) biriyse yönetici maktulün velilerini beklemeden kararını verip uygulayabilir. Hocalarımızdan bazıları da aynı şeyi söylemiştir.

 

15905- Arada herhangi bir düşmanlık ve kin olmadan (hatayla) birini öldüren kişi için de aynı durum geçerlidir. Bu hocaların mezheplerini iyi bilenlerden bazıları bu konudaki görüşlerine delil olarak Mücezzir b. Ziyad olayını getirmişlerdir.

 

15906- Onun hadisi sabit ise bu konu hakkındaki görüşümüz o olur ve bu konuda onların dediklerini kabul ederiz. Ancak bu güne kadar bu hadisin sabit olduğunu görmüş değilim. Eğer sabit değilse de birinin muharib olmayan (Müslüman) biri tarafından öldürülmesi durumunda öldürme kararı maktulün velilerine aittir. Zira Yüce Allah: "Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki vermişizdir. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin"[İsra, 33] buyurmuştur. Yine: "Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir"[Bakara, 178] buyurmuştur. Ayet de muhariplerden biri olması dışında katili öldürme veya diyet alma kararını yöneticiye değil maktulün velilerine bırakmıştır. Ancak muharipler hakkında (ayetle) öldürülmeleri veya asılmaları hükmü verilmiştir. Bu konudaki ayet de genel ve mutlak bir hükmü içerir, mağdur olan tarafın da velileri zikredilmez.

 

15907- Beyhaki der ki: Mücezzir b. Ziyad olayını Vakidı şöyle bildirir: "Mücezzir b. Ziyad'ı Haris b. Süveyd pusu kurarak öldürdü. Mücezzir Cahiliye döneminde Haris'in babası Süveyd b. es-Samit'i öldürmüştü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hamrau'l-Esed'den Medine'ye geldiğinde Cebrail gelip Haris b. Süveyd'in pusu kurarak Mücezzir b. Ziyad'ı öldürdüğünü bildirdi ve buna karşılık onu öldürtmesini söyledi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğine binip Kuba'ya gitti ... "

 

Daha sonra Vakidı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uveym'e, onu yakalayıp öldürmesini emretmesini, Mücezzir'in oğullarının da orada bulunduğunu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bir şey demediğini, Uveym'in Haris'i öne geçirip boynunu vurduğunu zikreder.(--- Tirmizi, diyet (1393), İbn Mace, diyet (2693) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/55).

 

15908- İsnadında kopukluk vardır.

 

15909- İsminin yazılışını hocamız İbn Ziyad'dan tam olarak aklımda tutmuş değilim. Ancak Ebu Ahmed el-Askerı ve başka hadis alimleri Mücezzir'in ismini -zal- harfiyle zikretmişlerdir.

 

15910- Mufaddal b. Gassan el-Galabı, nifaklarıyla bilinen kişilerin arasında Haris b. Süveyd'i de zikreder ve: "Uhud savaşında Mücezzer'i pusu kurarak öldüren de kendisidir. Buna karşılık Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu öldürtmüştür" der.

 

 

15911- İbrahım en-Nehai bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'a birini kasıtlı bir şekilde öldüren bir adam getirilince öldürülmesini emretti. Maktulün velilerinden biri katili affedince Ömer yine adamın öldürülmesini söyledi. İbn Mes'ud: "Katilin canı velilerin hepsinindir. Biri affedince bu kendi payına ona can vermiş demektir. Ancak diğerleri de affetmedikçe sadece kendisi bu hakkını alamaz" deyince, Ömer ona: "Ne yapılmasını uygun görürsün?" diye sordu. İbn Mes'ud: "Diyetin adamın malından verilmesine hükmetmeni, bu diyetin içinden de kendisini affeden kişinin payını düşmeni uygun görüyorum" karşılığını verince, Ömer: "Ben de böyle yapmayı uygun görüyorum" dedi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/60).

 

15912- İbrahım der ki: "Verilecek diyette hissesi olan velilerden biri affettiği zaman bu affetmesi geçerli sayılır. Ömer ve İbn Mes'ud da velilerden birinin affetmesini geçerli saymış, maktulün pusuyla mı başka bir şekilde mi öldürüldüğünü sormamışlardır.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/60).

 

15913- Beyhaki der ki: "İbrahım'in naklettiği rivayetin isnadında kopukluk vardır."

 

15914- Mevsul bir isnadla A'meş, Zeyd b. Vehb'den şöyle bildirir: ''Adamın biri karısının yanında bir adam görünce kadını öldürdü. Dava Ömer b. el-Hattab'a taşınınca kadının kardeşlerinden birinin kendi payından yana onu affettiğini gördü. Bunun üzerine Ömer diğerlerine (kısas yerine) diyeti almalarını söyledi." Kadının üç kardeşinin bulunduğu, Ömer'in de diğer kardeşlere: "Diyetin üçte ikisini alın! Artık adamı öldüremezsiniz" dediği de zikredilir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/59).

 

15915- Başka bir kanalla rivayet edildiğine göre birini öldürmüş bir adam Ömer'in huzuruna getirildi. Katilin karısı ve maktulün de kız kardeşi olan kadın: "Kocamdan alınacak diyetteki hissemi ben ona bağışlıyorum" deyince, Ömer: "Adam öldürülmekten kurtuldu" karşılığını verdi.

 

15916- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yakınları öldürülen kişilerin, kadın olsa dahi kısastan vazgeçme hakları vardır ve bu da maktule yakınlık sırasına göredir."(--- Ebu Davud, diyet (4538) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/59).

 

15917- Başka bir kanalla: "Maktulün ailesinin, kadın olsa dahi kısastan vazgeçme hakları vardır ve bu da maktule yakınlık derecesine göredir" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

15918- Ebu Ubeyd der ki: "Erkek veya kadın varislerden yakınlık derecesine göre biri kısastan vazgeçip katili affederse bu affetme geçerli sayılır. Zira ''Yenhecizu'' ifadesi kısastan vazgeçmeleri anlamındadır.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/59).

 

15919- Şafii der ki: Kişi birine kılıçla kısası gerektirecek şekilde vurduğu zaman kısas yapılması gerekir. Ancak kısası gerektirmeyecek bir yaralama olursa diyet ödenir. Hırsız dışında da ceza olarak kimsenin eli kesilmez. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Safvan b. Muattal, Hassan b. Sabife kılıçla vurmuş ve ağır bir şekilde yaralamıştı. Buna karşılık Safvan'a karşı kılıç kullanılmadı. Hassan iyileştikten sonra da Safvan'ı affetti. Hassan affedince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Safvan'ı cezalandırmadı.

 

15920- Bu da bize gösteriyor ki öldürme olsun, yaralama olsun kısası hak eden kişi mağdurun velileri tarafından affedildiği zaman cezalandırılmaz.

 

15921- Beyhaki der ki: Hişam b. Urve, babası kanalıyla İfk olayını Aişe'den rivayet ederken Safvan'ın Hassan b. Sabife kılıçla vurduğunu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hassan'dan Safvan'ın bu darbesini kendisine bağışlamasını isteyince de Hassan'ın onu bağışladığını zikreder.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/56).

 

15922- Yine rivayet edildiğine göre İbn Şihab'a: "Öfkeyle birine kılıçla vuran kişiye ne yapılır?" diye sorulunca: "Safvan b. Muattal, Hassan b. Sabife bu şekilde kılıçla vurmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna karşılık Safvan'ın elini kesmedi" demiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/56).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Maktulün Velileri Kimlerdir?