MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
YARALAMA VE CİNAYETLER |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kasıtlı Öldürmenin
Hükmü
15663- Şafii der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahyin nazil olmasından önce bazı
kabilelerin diğerlerinden üstünlüğü vardı. Komşular arasında da olabilecek kasıtlı
veya kasıtsız öldürmelerde diyet konusunda bazı kabileler diğerlerinin
üstünlüğünü kabul eder, saygın bir kabileden öldürülen kişinin diyeti normal
bir kabileden öldürülen kişinin diyetinden kat kat fazla olurdu. Bu bakımdan
güçlü olan kabile diyeti güçsüz olan kabileden alabileceği en yüksek düzeyde
alırdı. Örneğin Nadır oğullarının diyeti, Kurayza oğullarının diyetinin iki
katıydı. Bu, karşılaştığım her bir kişinin tartışmasız dile getirdiği, Arap
alimlerinin de naklettiği genel bir bilgi ve uygulamadır.(--- Şafii, el-Ümm
(6/8).
15664- Araplardan saygın
biri öldürüldüğü zaman buna karşılık onu öldüren kişiyi değil de içinde
bulunduğu kabilenin en saygın adamını öldürürlerdi. Hatta bazen bir kişiye razı
olmaz adamlarına karşılık diğer kabileden birkaç kişiyi öldürürlerdi. Ganiy
kabilesinden biri Şas b. Züheyr'i öldürülünce babası Züheyr b. Cazia adamlarını
toplayıp Ganiy kabilesinin üzerine gitti. Ganiy kabilesi veya onlar adına
konuşanlar: "Şas'ın öldürülmesine karşılık ne istiyorsunuz?" diye
sorunca, Züheyr: "Üç şeyden birini istiyoruz ve başkasına da razı
olmayız" dedi. Ganiy kabilesi: "Nedir?" diye sorunca Züheyr:
"Ya Şas'ı tekrar diriltirsiniz ya giysimi gökyüzünün yıldızlarıyla
doldurursunuz ya da Ganiy kabilesinin tümünü bana teslim edersiniz ve hepsini
teker teker öldürürüm, yine de Şas'ın karşılığını almış sayılmam"
dedi.(--- Şafii, el-Ümm (6/8).
15665- Yine Vail,
Kuleyb'i öldürünce iki kabile uzun yıllar birbiriyle savaştı. Vail'in
kabilesinden biri ailesiyle kabileden ayrılınca Kuleyb'in kabilesi onun
oğullarından birini (Buceyr'i) yakaladı. Babası yanlarına gelip: ''Kabilemden
ayrıldığımı biliyorsunuz, Kuleyb'e karşılık oğlum Buceyrı öldürün ve bu savaşı
bitirin" dedi. Ancak Kuleyb'in kabilesi: "Kuleyb'in ayakkabı bağına
karşılık Buceyr'i öldüreceğiz" karşılığını verdiler. Adam kabilesinden
ayrılmasına rağmen onlarla savaştı.
15666- Denildiğine göre
bu yöndeki ayetler Cahiliye döneminde öldürmeler konusunda böylesi hükümler
veren kişiler hakkında nazil olmuş, Yüce Allah diyet konusunda zengin veya
fakir bütün insanları eşit kılmıştır. Yüce Allah: "Cahiliye devri hükmünü
mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim
vardır?''[Maide, 50] buyurmuştur.(--- Şafii, el-Ümm (6/8).
15667- Denildiğine göre
İslam geldiği zaman Araplardan bazı kabileler arasında kan ile yaralama
davaları vardı ve taraflar bunları birbirlerinden talep ediyordu. Yüce Allah
onlar hakkında: "Ey inananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz
kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin
kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana
güzellikle diyet ödemek gerekir"[Bakara, 178] ayetini indirdi.
15668- Şa'bi bildiriyor:
Ömer b. el-Hattab, Hayvan ile Vadia oğulları arasında bulunan bir bölgede ölü
olarak bulunan biri hakkında ölünün bulunduğu yerin iki kasabaya olan
uzaklığının ölçülmesine, hangi kasabaya daha yakın ise o kasabadan elli adamın
seçilip Mekke'de kendisiyle buluşmalarına yönelik bir mektup yazdı. Bu elli
kişi geldiğinde Ömer onları Hicr'e geçirdi ve yemin ettirdi. Sonra diyet
ödemelerine hükmetti. "Mallarımız yemin etmemize, yeminlerimiz de
malımızın elimizden gitmesine engelolamadı" dediklerinde, Ömer:
"Hüküm bu şekildedir" karşılığını verdi.
15669- Şafii der ki: Süfyan'dan
başkası ise bunu Asım el-Ahvel kanalıyla Şa'bi'den rivayet ederken Ömer b.
el-Hattab'ın: "Bu şekilde kanlarınızın dökülmesinin önüne geçtiniz. Zira
Müslüman birinin kanı heder sayılmaz" dediğini zikreder.
15670- Şafii, bu olayda Hz.
Ömer'in verdiği hükümden farklı bir hükmün olduğu konusunda girdiği tartışmada
muhaliflerine cevaplar vermiştir.
15671- Bu konuda
Şafii'ye: "Bu yöndeki hadis senin yanında sabit midir?" diye
sorulunca şöyle demiştir: "Hayır! Bunu Şa'bi, Haris el-A'var'dan rivayet
etmiştir. Haris el-A'var da meçhul biridir. Oysa sabit bir isnadla bu konuda
ResUlullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bildirildiğine göre bu olayda
Allah ResUlü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce iddia sahiplerinden yemin
etmelerini istemiştir. Yemin etmemeleri üzerine de onlara: ''O zaman Yahudiler
(onu öldürmediklerine dair edecekleri) elli yeminle bu iddianızdan
kurtulurlar'' buyurmuştur. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
''Kurtulurlar'' buyurduğuna göre yemin etmeleri durumunda herhangi bir şey
ödemekle mükellef olmayacakları anlamına gelmektedir. Ancak iddia sahipleri
olan Ensar, Yahudilerin edecekleri yemini kabul etmeyeceklerini söyleyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), adam kendi bölgelerinde öldürülmesine
rağmen Yahudilere herhangi bir sorumluluk yüklememiştir." (--- Buhari,
sulh (2702) ve Müslim, hudud (4263-4270).
15672- Alimlerden
birinin Cerır kanalıyla Muğıre'den bana bildirdiğine göre Şa'bi: "Haris
el-A'var yalancı biriydi" demiştir.
15673- Şa'bi der ki:
"Haris b. el-A'var bize rivayette bulundu, ancak Allah'a şahadet ederim ki
Haris yalancı biriydi."
15674- Beyhaki der ki:
Aynısını Haris b. el-Ezma' da Ömer'den rivayet edilmiştir.
15675- Şu'be der ki: Ebu
İshak'a: "Bu hadisi sana kim rivayet etti?" diye sorduğumda:
"Bunu bana Mücalid, Şa'bi'den, o da Haris b. el-Ezma'dan rivayet
etti" dedi.(--- Beyhaki, es-$ünenü'l-kübra (8/125).
15676- Bunu Mücalid'in
Şa'bi'den, onun da Mesruk'tan, onun da Ömer'den rivayet ettiği de söylenmiştir.
15677- Mücalid huccet
biri değildir. Hadisin Mücalid'den rivayetinde de isnadında ihtilaflar
olmuştur.
15678- Şafii der ki:
Hayvan ile Vadia'ya 14 defa yolculuk yaptım. Her defasında Ömer b. el-Hattab'ın
maktul hakkındaki hükmünü sorup bu yönde ondan rivayet edileni zikrettim. Her
defasında da bana: "Bizim bölgemizde böyle bir şeyolmuş değildir"
dediler.
15679- Şafii der ki:
Olmuş bir olayı akılda tutma konusunda da Arapların üzerine yoktur.
15680- Müzeni'nin
hizmetçisi Ebu Bekr Muhammed b. Yahya b. Adem ise naklederken "Vadia"
yerine "Vedaa" demiştir.
15681- Muhammed b. İshak
b. Huzeyme'nin bildirdiğine göre İbn Abdilhakem de bunun benzerini naklederken
"13 defa yolculuk ettim" der. Ayrıca "Hayvan ile Vedaa
arasında" der.
15682- Rabi'nin
rivayetine göre Şafii şöyle demiştir: "Yine rivayet edildiğine göre Hz.
Ömer önce sanık olanlardan yemin istemiş, sonra iddia sahiplerinin yemin
etmesini söylemiştir."
15683- Süleyman b. Yesar
ile İrak b. Malik bildiriyor: Sa'd b. Leys oğullarından bir adam atını koştururken
Cüheyne kabilesinden bir adamın parmağını ezdi. Adam da kan kaybından öldü.
Ömer b. el-Hattab, adamı öldürmekle suçlanan kişilere: "Adamın atla
ezilmekten dolayı ölmediğine dair Allah adına 50 yemin eder misiniz?"
deyince kabul etmediler ve yemin etmeye yanaşmadılar. Ölen adamın tarafına:
"Peki siz (ondan dolayı 6ldüğüne dair) yemin eder misiniz?" diye
sorunca onlar da yemin etmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab,
Sa'd oğullarının yarım diyet ödemesine hükmetti.(--- Şafii, el- Ümm (7/234),
Abdurrezzak, Musanne! ( 10 /44) ve Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra (8/125-126).
15684- Beyhaki der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konudaki hükmünü de zikrettik.
Şayet Ömer b. el-Hattab bunu işitmiş olsaydı bu konuda farklı bir hüküm vermezdi.
15685- Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizzat işitmediği bir şeyi başkasından duyduğu
zaman sergilediği tutumu da zikrettik.
15686- Yüce Allah'ın
dini ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti konusunda konuşacak
olan birinin, Ensarlı olan kişinin alayında Yahudilerden 50 yemin istediği,
sonra da diyeti onlara yüklediğine dair KelbI'nin Ebu Salih kanalıyla İbn
Abbas'tan naklettiği hadisi huccet olarak kabul etmemesi gerekir.(--- Beyhakl,
es-Sünenü'l-kübra (8/123).
15687- Aynı şekilde Hz.
Ömer'in böylesi bir konuda bu şekilde hüküm verip: "Ben size
Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği hükmü verdim"
dediğine dair Ömer b. Subh'un, Mukatil b. Hayyan'dan, onun da Safvan'dan, onun
da İbnu'I-Müseyyeb'den, onun da Ömer'den olan rivayetine de itibar etmemesi
gerekir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/125).
15688- Zira bu ikisinin
huccet olmadığı, bu rivayette güvenilir olan kişilerin rivayetlerine muhalif
oldukları konusunda hadis alimlerinin ittifakı vardır.
15689- Ebu Said'in:
"Bir kişi iki köyarasında ölü bulundu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ölünün hangi kasabaya daha yakın olduğunun ölçülmesini söyledi. ÖLÜ iki
köyden birine bir karış daha yakın olduğu görülünce Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) diyetini yakın olduğu köye yükledi" şeklinde bir rivayeti
vardır.(--- Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra (8/126).
15690- Bunu Ebu İsrail
el-Mulai, Atiyye el-Avfı'den rivayet etmiştir ve her ikisi de zayıftır.
15691- Kasame ile birini
öldürmeye gelince, Amr b. Şuayb'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kasame ile Nasr b. Malik oğullarından birini
öldürtmüştür.(--- Ebu Davud, Merdsil (40) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/127).
15692- Ebu'l-Muğıre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kasame yoluyla
raif'te birine kısas uygulamıştır.(--- Ebu Davud, Merdsil (40) ve Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/127).
15693- Her iki rivayetin
de isnadında kopukluk vardır.
15696-15695-15694-
Kasame yoluyla birini öldürme konusunda İbn Şihab kanalıyla gelen Sehl'in
hadisinden sonra en sahih ve sağlam hadis Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad'ın babası
kanalıyla Harice b. Zeyd b. Sabit el-Ensari'den bildirdiği hadistir. Buna göre
Harice şöyle demiştir: "Muaviye zamanında Ensar'dan bir adam sarhoşken
ekmekçi küreğiyle yine Ensar'dan bir adamı vurarak öldürdü. Ancak öldürdüğüne
dair şüphe dışında kesin bir kanıt yoktu. O zamanın alimleri bu olayda maktulün
velilerinin sarhoş adamın onu öldürdüğüne dair yemin edip kısas olarak onu
öldürmeleri konusunda anlaştılar. Bineklerimize binip Muaviye'nin yanına gittik
ve bu olayı ona anlattık. Muaviye, Said b. el-As'a: ''Şayet olay anlattıkları
gibiyse katilin aleyhine yemin etsinler ve katili onlara teslim et'' şeklinde
bir mektup yazdı. Mektubu alıp Sa'd b. el-As'a geldiğimizde: "Bu konuda
müminlerinin emirinin mektubunda dediğini yapacağım. Yarın yanıma gelin"
dedi. Diğer gün sabah yanına geldik. Katilin aleyhinde 50 yemin etmemizden
sonra Sa'd adamı bize teslim etti."
Ebu'z-Zinad der ki:
"Ömer b. Abdilazız'in emriyle kasamede yedi veya beş kişinin yeminlerini
geri çevirdim."(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/127).
15697- Başka bir yoldan
İbn Ebi'z-Zinad bunu babası kanalıyla Harice'den rivayet eder, ancak Muaviye
ile Said ile ilgili kısmı zikretmeyip şöyle der: "O zamanlarda da
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından ve fakihlerden birçok
kişi vardı. Bu olayda maktulün velilerinin sarhoş adamın onu öldürdüğüne dair
yemin edip kısas olarak onu öldürmeleri veya (diyet alıp) hayatta bırakmaları
konusuna karşı çıkan tek bir kişi dahi olmadı. Maktulün velileri bu yönde 50
yemin edip sarhoş adamı öldürdüler. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kasame ile hükmettiğini söylerlerdi.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/127).
15698- Hişam b. Urve'nin
de bildirdiğine göre Hatib oğullarından biri Suheyb oğullarından bir adamı
öldürmüş, bu davada Abdulmelik b. Mervan kasame yapılmasına ve buna dayanarak
da adamın öldürülmesine hükmetmiştir. Urve de böylesi bir hükme itiraz etmemiş
ve böylesi bir
88
Yaralama ve Cinayetler
Kitabı
hükmün doğru olduğunu
düşünmüştür.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/127).
15699- İbn Ebi
Muleyke'nin bildirdiğine göre Ömer b. Abdilazız ve İbnü'z-Zübeyr de kasame
yoluyla kısas uygulamışlardır.
15700- Ömer b.
Abdilazız'in daha sonra bundan döndüğü de rivayet edilmiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/127).
15701- Muhammed b.
Raşid'in Mekhul'den bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kasame (yemin verdirme) yoluyla kısasa hükmetmiş değildir.(--- Ebu Davud,
Merasıl (40) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/129).
15702- Bu rivayetin de
isnadında kopukluk vardır.
15703- Kasım b.
Abdirrahman'ın bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Kasame diyeti
gerektirir ve akıtılan kanı heder etmez" demiştir.(--- Abdurrezzilk,
Musannef (10/41) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/129).
15704- Bu rivayetin de
isnadında kopukluk vardır.
15705- İbnu'I-Münzir der
ki: "Aynı söz İbn Abbas ve Muaviye'den de rivayet edilmiştir."
15706- Rivayeti bu
şekilde buldum. Muaviye'den buna muhalif olan söz de rivayet edilmiştir.
15707- Mesruk der ki:
"Hz. Ali'nin yanındayken üç adam geldi ve iki kişinin bir çocuğu boğarak
öldürdüklerine dair şahitlik ettiler. Suçlanan iki kişi de bu üç kişinin çocuğu
boğarak öldürdüklerine dair şahitlik ettiler. Ali, üç kişinin diyetin beşte
ikisini, iki kişinin de diyetin beşte üçünü vermesine hükmetti."(---
Şafii, el-Ümm (7/176).
15708- Şafii der ki:
"Ne biz, ne de tanıdığımız hiçbir alim bu konuda bunu demez. Alimlere göre
böylesi bir durumda maktulün velileri, bu iki gruptan birinin çocuğu
öldürdüğünü iddia etmesinden başka bir şey yapamaz.''(--- Şafii, el-Ümm
(7/176).
15709- Bu konuda
Şafii'nin görüşü ise şöyledir: Şayetiçlerinden birileri onu öldürmüşse ve kimin
öldürdüğü bilinmiyorsa maktulün velilerine: ''Bunlardan birinin onu öldürdüğüne
dair kanıt getirin ve diyeti alın" denilir.
Bu da bu olayda olduğu
gibi iki tarafın da diğeri aleyhine şahitlikte bulunması durumunda geçerlidir.
15710- Aynı isnadla
Hilas şöyle bildirir: İki çocuk bir sürahiyi birbirlerine atıp oynarlarken biri
diğerine: "Dikkat et!" dedi. Ya da diğeri öbürüne:
''Dikkat et!" dedi.
Sürahi çocuklardan birinin ön dişlerine çarpınca da kırıldı. Dava Hz. Ali'ye taşınınca
dişi kıran kişiyi bundan sorumlu tutmadı.(--- Şafii, el-Ümm (7/177).
15711- Şafii der ki:
Ancak Iraklılar böylesi bir durumda bu rivayete muhalif davranıp dişi kıran
çocuğu bundan sorumlu tutarlar.(--- Şafii, el-Ümm (7/177).
15712- Ubeyd b. el-Ka'ka
anlatıyor: Dört kişi içki içiyorduk. Sarhoş olunca bizde bulunan bıçakla
birbirimizi yaraladık. Hz. Ali'nin huzuruna çıkarıldığımızda bizleri hapse
attı. Ancak yaralardan dolayı iki kişi öldü. Ölenlerin velileri Ali'ye:
"Diğer iki kişiden kısas istiyoruz" deyince, Ali Müslümanlara bu
konudaki görüşlerini sordu. Müslümanlar: "Kısas yapman gerektiğini
düşünüyoruz. Zira bunlardan her biri diğerlerinden birini öldürmüş
olabilir" dediler. Ali bize onları öldürüp öldürmediğimizi sorunca her
ikimiz de bilmediğimizi söyledik. Ali bu konuyu oğlu Hasan b. Ali'ye de sordu.
O da diğerleri gibi görüş bildirdi. Bunun üzerine Ali ölenlerin diyetini
dördümüzün kabilelerine yükledi. Sonra yaralıların diyetini diğerlerinden
aldı.(--- Şafii, el-Ümm (7/177).
15713- Şafii'nin görüşü
böyle değildir. Sadece bu rivayetin de kısas konusunda Iraklıları bağladığını
göstermek için onu zikretmiştir.
15714- Hürmüzan her ne
kadar kılıç boynuna değince Müslüman olduğunu dile getirse de daha önceden
Müslüman olmuştu. Ömer'in suikasta uğramasından önce Müslüman olduğu da meğazi
alimleri tarafından bilinen bir şeydir. Ancak Ubeydullah b. Ömer'in bu yöndeki
ithamına şaşırmasından dolayı veya böylesi bir şeyden beri olduğunu bildirmek
amacıyla "La ilahe illallah" demiştir. Bu olaydan daha önce Müslüman
olduğunun delillerinden biri de şudur:
15715- Enes b. Malik,
Hürmüzan'ın müminlerin emiri Ömer b. el-Hattab'ın yanına gelişi ve Ömer'in ona
eman vermesi olayını anlatıp şöyle devam eder:
Sonrasında Ömer:
"Bunu yanımdan çıkarın ve deniz yolculuğuna gönderin" dedi.
Hürmüzan gerisini şöyle
anlatır: Ben yanından çıktıktan sonra Ömer'in bir şeyler dediğini işittim.
Benden sonra çıkan birine: "Ne dedi?" diye sorduğumda: "Allahım!
Gemisini parçala, dedi" karşılığını verdi. Ona:
''Allahım! Onu bağ, dedi
mi?" diye sorduğumda, adam: "Hayır! Sadece ''Allahım! Gemisini
parçala!'' dedi" karşılığını verdi. Sonrasında gemiye binip henüz fazla
uzaklaşmamışken geminin tahtaları birbirinden ayrılmaya başladı. Denize
düştüğümde Ömer'in "Allahım! Onu boğ!" demediğini hatırladım. Bundan
dolayı kurtulacağımı umdum. Yüzerek de kurtuldum ve Müslüman oldum.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (9/96) ve İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (7/87).
15716- Bu şekilde Enes
b. Malik, Hürmüzan'ın suikast olayından çok önceleri Müslüman olduğunu
bildirmiştir.
15717- Enes b. Malik der
ki: ''Tüster'i kuşattığımızda Hürmüzan, Ömer'in vereceği hükmü kabul etmek
üzere teslim oldu ... "
Sonrasında Enes,
Hürmüzan'ın Ömer b. el-Hattab'ın yanına gelişini ve Ömer'in ona eman vermesi
olayını anlatır.
15718- Enes der ki:
"Hürmüzan Müslüman olunca Ömer ona da maaş bağladı."
15719- Cübeyr b.
Hayye'den de bildirildiğine göre Ehvaz olayında Hürmüzan'ın Müslüman oluşu
anlatılırken Ömer'in ona: "Bana sorarsan Müslüman ol" demiş, Hürmüzan
da: "Olur!" karşılığını verip Müslüman olmuştur.(--- Buhari, cizye
(3159).
15720- İsmail b. Ebi
Halid der ki: Ömer, Ehvaz lideri Hürmüzan Müslüman olunca ona maaş bağladı.
15721- Ubeydullah b.
Halife der ki: "Hürmüzan'ı Ömer b. el-Hattab'la birlikte gördüm. Ellerini
kaldırmış tehlil ve tekbir getiriyordu."
15722- Beyhaki der ki:
"Şayet bu hoca (Tahavı) hocalarının huccet olarak gördükleri şeylerle
yetinseydi böylesi fahiş bir hataya düşmezdi. Ancak bilmesine rağmen hata
ediyor ve bu şekilde sahih rivayetleri reddetmekten, onlara muhalefet etmekten
çekinmiyor. Allah yardımcımız olsun."
15723- Amr b. Şuayb'ın,
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kafir karşılığında (kısas olarak) bir mümin öldürülemez!''
buyurmuştur.(--- Tirmizi, diyet (1413) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/29).
15724- Aynısını Aişe,
İmran b. Husayn ve Ma'kil b. Yesar da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) rivayet etmişlerdir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/29,30).
15725- Abdurrahman b.
el-Beylemanı bildiriyor: Müslümanlardan bir adam zımmilerden bir adamı öldürdü.
Dava Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taşınınca: "Yaptığı
anlaşmaya en çok benim uymam gerekir'' buyurdu ve emrederek Müslüman olan adam
öldürüldü.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/30), Abdurrezzak, Musanne! (18514)
ve Şafii, Müsned (2/1 OS).
15726- İbrahim (-i
Nehai) bildiriyor: Bekr b. Vail oğullarından bir adam Hire ahalisinden bir
adamı öldürdü. Ömer b. el-Hattab bu konuda bir mektup yazarak katilin, maktulün
velilerine teslim edilmesini, velilerin de ister onu öldürüp isterse
affedebileceklerini bildirdi. Bunun üzerine katil, Hıre ahalisinden Huneyn
adında bir adama teslim edildi. Huneyn de onu öldürdü. Daha sonra ise Ömer:
"Şayet katil henüz öldürülmemişse onu öldürmeyin" şeklinde bir mektup
yazdı. Bu son mektupla Ömer'in, maktulün velilerini diyetle razı etmek
istediğini düşündüler.(--- Abdurrezzak, Musannef (10/101) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/32).
15727- Zühri bildiriyor:
"İbn Şas el-Cüzamı, Şam Nabatilerinden bir adamı öldürdü. Dava Hz. Osman'a
taşınınca Şas'ın öldürülmesini emretti. Bu konuda İbnu'z-Zübeyr ve
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları Osman'la
konuştular ve onu öldürmemesini söylediler. Bunun üzerine Osman diyet olarak
İbn Şas'ın bin dinar ödemesine hükmetti.''(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/33).
15728- Ebu'I-Cenub
el-Esedı der ki: Ali b. Ebi Talib'e zımmılerden bir adamı öldüren bir Müslüman
getirildi. Öldürdüğü delillerle isbat edilince de öldürülmesini emretti.
Maktulün kardeşi gelip de: "Onu affettim" deyince, Hz. Ali:
"Belki de seni tehdit edip korkuttukları için onu affettin"
karşılığını verdi. Adam: "Hayır! Ama onun öldürülmesi kardeşimi geri
getirmeyecek. Diyetini de verip beni razı ettiler" deyince, Hz. Ali:
"Sen bilirsin! Bizimle anlaşmalı olan kişinin kanı bizim kanımız gibi,
diyeti de bizim diyetimiz gibidir" karşılığını verdi.(--- Şafii, Müsned
(2/10S) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/34).
15729- Ebu Said ise
rivayet ederken: "Muhammed b. el-Hasan, İbnu'l-Mübarek'ten, o da
Ma'mer'den, o da Ömer b. Abdilazız'in mektubu üzerine zımmi birine karşılık
Müslüman birinin öldürülmesine şahit olan birinden bildirdiğine göre ... "
eklemesini yapar.
15730- Beyhaki der ki:
Bu rivayetlere gelen itirazlara yönelik Şafii gereken cevapları vermiştir.
Şafii der ki: Biri: "İbnu'l-Beylemani'den rivayet edildiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kafir birine karşılık (kısas olarak)
mümin birini öldürmüştür" dedi.
15731- Adama şöyle
dedim: Hem sen, hem biz munkatı olan hadisleri hüsnü zan ile yaklaşıp kabul
ediyor olsak, bir konuda biri munkatı biri de ona muhalif ama muttasıl olarak
iki rivayet gelmiş olsa hangisine itibar etmemiz daha tercihe şayan olurdu?
Ravisinin güvenilir olduğunu bildiğimiz için sabit gördüğümüz rivayete mi,
yoksa hüsnü zan ile sabit gördüğümüz rivayete mi?"
15732- Adam: "Tabi
ki muttasıl olduğunu gördüğümüz rivayete" karşılığını verdi. Bunun üzerine
adama şöyle dedim: "Bizim rivayetimiz muttasıl, İbnu'l-Beylemani'nin
rivayeti ise munkatıdır ve hatalıdır. Yine İbnu'l-Beylemani'nin bildirdiğine
göre Amr b. Umeyye, elçi olduğu için belli bir süreliğine zımmı olan bir adamı
öldürmüş, Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona karşılık Amr'ı
öldürtmüştür.
15733- Şayet sabit bir
hadisse bu durumda hem bizim, hem de İbnu'l-Beylemani'nin hadisi olmak üzere
iki hadise muhalefet etmiş olurdun.
15734- Amr b. Umeyye'nin
o adamı öldürmesi Nadır oğullarıyla yapılan savaştan önce, Mekke'nin de
fethinden çok çok önceydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kafir
karşılığında (kısas olarak) bir mü min öldürülemez!'' sözünü Mekke'nin fethi
zamanında söylemiştir. İbnu'l-Beylemani'nin anlattığı doğru ise neshedilmiş
demektir."
Adam: "O zaman
neden hem bu hadise göre görüş bildiriyor, hem de neshedilmiş olduğunu
söylüyorsun?" diye sorunca, şöyle dedim: "Amr b. Umeyye,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra da bir süre yaşamıştır. Sen
onun hakkındaki bilgileri daha sonra gelenlerden alıyorsun ve onun hakkında
bizim hocalarımız kadar bilgin bulunmuyor. Amr iki kişiyi öldürmüş, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların diyetini ödemiş ve Amr konusunda:
''Benimle anlaşmaları vardı, bundan dolayı diyetlerini ödeyeceğim'' demekten
daha ileriye gitmemiştir."(--- Hazimi, el-İ'tibar (453-454).
15735- Adam: "Ben
de böyle düşünüyorum. Ama bunun yanında rivayet edildiğine göre Ömer, Hıre
ahalisinden bir adamı öldüren Şeyban oğullarından bir Müslüman hakkında önce
öldürülmesi konusunda bir mektup yazmış, daha sonra ise öldürülmemesi yönünde
başka bir mektup göndermiştir" deyince, adama: "Şayet Ömer
öldürülmesi yönünde mektubu yazdıktan sonra öldürülmemesi yönünde ikinci
mektubu göndermemiş olsaydı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözü
varken Ömer'in görüşünün bir değeri olur muydu?" diye sordum. Adam:
"Hayır!" karşılığını verdi.
15736- Adama: "Bu
konuda başka bir huccet getirmen en doğrusu olacaktır. Şayet bu konuda
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey gelmemiş olsaydı, sadece
Ömer'in sözü olsaydı, sence Ömer'in bir önceki sözünden dönmesi kendi
görüşünden daha evla veya daha doğru olan bir haber duymasından dolayı veya
sonraki görüşünün önceki görüşünden daha doğru olduğunu görmesinden dolayı
olmaz mıydı?" diye sorduğumda adam: "Belki sonradan maktulün
velilerini diyetle razı etmek istemiştir" karşılığını verdi.
15737- Adama "Belki
de Ömer katilin öldürülmesini istememiş sadece ölümle korkutmak
istemiştir" dediğimde, adam: "Hadiste öyle bir şeyden
bahsedilmiyor" karşılığını verdi.
15738- Adama: "Ama
hadiste senin dediğin ihtimalden de bahsedilmiyor" dediğimde, adam şu
karşılığı verdi: "Amr b. DInar'dan naklen, Hıristiyan birini öldüren
Müslüman konusunda Ömer: ''Katil bunu adet edinmiş biri ise buna karşılık onu
öldürün! Ama adeti bu değilse onu bırakın ve öldürmeyin'' şeklinde bir mektup
yazdığını rivayet ediyorsunuz."
15739- Adama:
"Böylesi bir rivayet bize nakledilmiştir. Bunun sabit olduğunu sen de
kabul edersen bu konuda seninle çekişmeyiz" dediğimde, adam: "Kabul
edersem ne olacak?" diye sordu. Adama: "O zaman sen de bu konuda
Ömer'in bu sözüne uyacaksını Ama ne onun sözünü, ne de bizim görüşü kabul
etmiyorsun. Aleyhinde olacak deliller getiriyorsun" dedi. Adam: "Bu konuda
Ömer'den sizin yanınızda sabit olan bir şey var mı?" diye sorunca ona:
"Tek bir harf bile sabit değildir! Ondan gelen bu rivayetlerin ya
isnadlarında kopukluk vardır ya da zayıftır ya da hem isnadlarında kopukluk
vardır hem de zayıftır" dedim.
15740- Adam şöyle dedi:
"Bu konuda bize rivayet edildiğine göre Osman o. Affan, kafir birini
öldüren bir müslümanın öldürülmesini emretmiş, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ashabından bazıları ona engelolunca da öldürmekten vazgeçip yerine
diyet olarak bin dinar ödemiştir."
15741- Adama şu
karşılığı verdim: "Bu, meçhul birinin rivayet ettiği bir hadistir. Şayet
sabit değilse huccet olarak kullanma! Sabit ise de bunda hem lehinde, hem de
aleyhinde olan iki durum ortaya çıkıyor. Bu rivayeti kabul et ki en azından
zayıf olmasına rağmen bu hadise uyduğunu bilelim."
15742- Adam:
"Aleyhimde olan kısmı nedir?" diye sorunca, ona: "Bununla sen
Osman'ın onu öldürmek istediğini, ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabından bazıları ona engelolunca bundan vazgeçtiğini söylemiş
olursun. Osman ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından
bazıları kafir karşılığında Müslüman birinin öldürülmeyeceği konusunda ittifak
etmişlerken sen onlara muhalif oluyorsun" karşılığını verdim. Adam: "Ama
başta onu öldürmek istedi!" deyince, adama: "Ama sonradan bundan
döndü ve dönmekle doğrusunu yaptı" dedim.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(8/33).
15743- Beyhaki der ki:
Ali b. el-Medını, Salih b. Muhammed el-Hafız ve Ebu'l-Hasan ed-Darekutni'nin,
İbnu'l-Beylemani'nin hadisini zayıf buldukları bize rivayet edilmiştir.
15744- Ebu
Abdirrahman'ın bildirdiğine göre Darekutnı şöyle demiştir:
"İbnu'l-Beylemanı
zayıf biridir. Mevsul olan rivayetlerinde bile huccet sayılmazken mürselolan
rivayetlerinde nasıl huccet olabilir?"
15745- Ebu Ubeyd der ki:
"Müsned bir hadis değildir. Böylesi bir rivayet de Müslümanların kanını
dökmek için delil olarak kullanılamaz."
15747-15746- Ebu Ubeyd
der ki: Abdurrahman b. Mehdı de bana Abdulvahid b. Ziyad'dan naklen şöyle dedi:
"Züfer'e: ''Şüpheli durumlarda haddi uygulamayız'' diyorsunuz, oysa
şüphesi en büyük olan bir konuda kısas yapılacağını söylüyorsunuz"
dediğimde: ''Hangi konuda?'' diye sordu. Ona: ''Kafir karşılığında müslümanın
öldürülmesi konusunda'' dediğimde: ''Böylesi bir şeyden döndüğüme sen de şahit
ol!'' karşılığını verdi."
15748- Mekhul'dan naklen
bize rivayet edildiğine göre Ubade b. es-Samit, Nabatlı birini öldürmüş, Ömer
ona: "O zaman otur da kısasını yapalım" demiştir. Zeyd b. Sabit:
"Kölen için kardeşine kısas mı yapacaksın?" diye itiraz edince Ömer
kısastan vazgeçip Ubade'nin diyet vermesine hükmetmiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (8/32).
15749- Yahya b. Said
el-Ensari'nin rivayetinde ise bu olayda Müslümanların: "Bunu yapman doğru
olmaz" diyerek itiraz ettikleri bildirilmiş, ancak öldürenin ismi
zikredilmemiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/32).
15750- Ömer b.
Abdilazız'in rivayet ettiği benzeri bir kıssada Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ın:
"Onu öldüren kişi şayet kölesini öldürmüş olsaydı buna karşılık onu
öldürür müydün?" şeklinde itirazı üzerine, Ömer b. el-Hattab'ın sustuğu ve
katilin ağırlaştırılmış diyet olarak bin dinar vermesine hükmettiği
zikredilmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/32).
15751- Mevsul bir
isnadla Salim'in İbn Ömer'den bildirdiğine göre Müslümanlardan bir adam
zımmilerden bir adamı kasıtlı bir şekilde öldürmüş, dava Hz. Osman'a taşınınca
katili öldürmemiştir.
Hz. Ali'nin zımmiye
karşılık Müslüman birini öldürdüğü hadisine gelince bu hadisi Ebu'I-Cenub rivayet
etmiştir. Darekutnı ve başkalarının dediğine göre Ebu'I-Cenub hadisleri zayıf
olan biridir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (8/32).
15752- Şafii el-Kadim'de
şöyle demiştir: "Ebu Cuhayfe'nin Ali'den olan rivayeti size, onun
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey nakledip ona muhalif olan
bir şey söylemeyeceğini göstermektedir."
15753- İbnu'l-Münzir der
ki: Osman b. Aftan ve Ali b. Ebi Talib'in: "Kafir karşılığında (kısas
olarak) mümin öldürülemez" dedikleri sabittir. Ömer ve Zeyd b. Sabifin de
böyle dedikleri rivayet edilmiştir. Doğruya ulaşmak, Allah'ın sayesindedir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Köleye Karşılık
Hür Kişinin Öldürülememesi