MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
NAFAKALAR |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Ric'at Hakkı Olmayan
Koca
15530- Şafii der ki:
Yüce Allah boşanmış kadınlar hakkında: "Eğer hamile iseler, doğum
yapıncaya kadar nafakalarını verin"[Talak, 6] buyurmuştur.
15531- Bu ayet, boşanmış
hamile kadının nafakasının hamile olmayan kadınla aynı olmadığına delalet
emektedir. Hamile kadına nafaka verilmesi konusunda icma vardır. Sonra Şafii bu
konuda açıklamalarda bulundu. Şafii'ye: "Kesin talakla boşanan neden ric',
talakla boşanan gibi sayılmamaktadır?" denilince şu karşılığı verdi:
"Ric', talakla boşayan kişi, kadının iddeti bitmeden eğer isterse onu geri
döndürebilir değil mi? Döndürmesi halinde de ona Ila, zıhar ve lian yapması
olanağı olur. Birbirlerine de varis olurlar. Ancak kesin talakla boşanan karıda
bunlar söz konusu mudur?" Sonra bu yönde açıklamalarda bulunarak bir
sonraki hadisi buna huccet saydı.(--- Şafii, el-Ümm (5/109).
15532- Ebu Seleme b.
Abdirrahman bildiriyor: Ebu Amr b. Hafs, Şam'da iken karısı Fatıma binti Kays'ı
gıyabında üç talakla boşadı. Vekili ile de nafaka olarak Fatıma'ya biraz arpa
yolladı. Fatıma bunu az bulunca vekil: "Vallahi bizden alacağın herhangi
bir şey yok" dedi. Fatıma, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelip olanları anlatınca: "Nafaka olarak ondan alacağın bir şey yok'' buyurdu
ve iddetini Ümmü Şerık'in yanında geçirmesini söyledi. Sonra: "O kadının
yanına ashabımdan gelip gidenler çok olur. Sen iddetini İbn Ümmü Mektum'un
yanında geçir. Zira o gözleri görmeyen biridir ve evde dış giysilerini giymeden
rahat bir şekilde kalabilirsin. İddetin bitince de bana haber ver'' buyurdu.
Fatıma binti Kays şöyle
devam etti: İddetim bittiğinde Muaviye b. Ebi Süfyan ile Ebu Cehm'in bana talip
olduğunu söyledim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Cehm
sopasını elinden düşürmeyen biridir. Muaviye ise malı olmayan yoksul biridir.
Sen Usame b. Zeyd ile evlen'' buyurdu. Ancak ben onunla evlenmek istemedim.
Sonra bir daha: "Usame b. Zeyd ile evlen'' buyurunca Usame ile evlendim.
Onunla evliliğimde Yüce Allah bolca hayırlar verdi ve herkes onunla olan bu
evliliğime gıpta ile baktı.
Müslim, Sahih'de Yahya
b. Yahya kanalıyla Malik'ten rivayet etmiştir.
15533- "Siz
Fatıma'nın hadisini bıraktınız. Oysa Fatıma: ''Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana: ''Senin sükna (mesken) ve nafaka hakkın yoktur'' buyurdu''
demiştir" diyene, Şafii şu karşılığı vermiştir: "Fatıma'nın hadisini
bir harf olsun bırakmış değiliz. Bize bildirilene göre kendisi:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Senin mesken ve nafaka
hakkın yoktur'' buyurdu" demiştir. Ancak biz bunu kendisinden
nakletmemekteyiz. Eğer sizin bildirdiğiniz gibi kendisinden size nakledilmiş
olsaydı bizim dediğimiz gibi ve size muhalif bir şekilde olacaktı." O:
"Sen nasıl dedin?" diye sorunca: "Bizdeki sahih olan hadise göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin onda nafaka hakkın
yoktur'' buyurup, İbn Ümmü Mektum'un evinde iddet beklemesini emretti.
15534- "Eğer
hadiste zikredildiği gibi iddetini dilediği yerde geçirmesini helal kılmış
olsaydı ona iddetini istediği yerde geçirmesini yasaklamazdı." Bana:
"O zaman nasıloluyor da onu kocasının evinden çıkarıp iddetini başkasının
evinde beklemesini emretti?" deyince: "Fatıma'nın zikretmediği bir
sebepten dolayı. Belki de Fatıma olayı aktarırken utanmış ve bu sebebi ondan
başkası dile getirmiştir" dedim. "Bu sebep nedir?" diye sorunca:
"Fatıma sivri dilli
biriydi ve kocasının ailesine dil uzatırdı. Bundan dolayı Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) iddetini İbn Ümmü Mektum'un evinde geçirmesini
söyledi" karşılığını verdim. Bana: "Bu dediğine bir delil var
mıdır?" diye sorunca: "Kur'an'dan, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ve ilim ehlinden olan başkalarından gelen haberler vardır"
dedim. "Bana (Kur'an'daki) bu delili söyler misin?" dediğinde:
"Yüce Allah: ''Onları, apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana
evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar''[Talak, 1] buyurmaktadır"
dedim.(--- Şafii, el-Ümm (5/109).
15535- İbn Abbas:
"Onları, apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana evlerinden çıkarmayın,
onlar da çıkmasınlar"[Talak, 1] ayetini açıklarken:
"Hayasızlıktan
kasıt, kadının ailesine çirkin söz söylemesidir. Böyle bir şeyi olması
durumunda onu evden çıkarabilirler" demiştir.(--- Şafii, el-Ümm (5/109).
15536- Bana: "Bu,
bir tevilden ibarettir. Hayasızlıktan kasıt, ibn Abbas'ın dediği gibi de
olabilir, başka şey de olabilir. Yani kadının bir hayasızlık etmesi ve
kendisine had uygulamak için çıkarılması olabilir" deyince: "Eğer
ayet dediğin manayı da taşımaktaysa hangi mana ona daha uygundur" dedim.
15537- "Uygun olan
mana sünnete muvafık alandır" deyince, kendisine: "Fatıma'nın
kıssasında sana sünneti zikrettim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ne buyurduğunu bildirdim" dedim.(--- Şafii, el-Ümm (5/109).
15538- Beyhaki der ki:
Ömer b. el-Hattab'ın, Fatıma binti Kays'ın rivayetini kabul etmeyişi Ebu
İshak'tan şöyle nakledilmiştir: "Esved ile birlikte merkez camiinde idim.
Fatıma binti Kays, Ömer b. el-Hattab'a gelince (ve kocasından boşandıktan sonra
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine: ''Mesken ve nafaka
hakkın yoktur'' buyurduğunu anlattı) Ömer: ''Unutup unutmadığı belli olmayan
bir kadının sözü için Allah'ın Kitab'ı ile Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sünnetini bırakacak değiliz'' dedi.''(--- Ebu Davud (2291).
15539- Ebu Ahmed
ez-Zübeyrı bunu Ammar b. Ruzeyk kanalıyla bu şekilde rivayet etmiştir. Bunu Ebu
Ahmed'den rivayet eden bazı kimseler de merfu olmaksızın buna Ömer'in şöyle
dediğini eklemiştir: "Böylesi bir durumda olan kadının hem mesken, hem de
nafaka hakkı vardır. Yüce Allah da: ''Onları, apaçık bir hayasızlık yapmaları
hali bir yana evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar''[Talak, 1]
buyurmaktadır."
Bunu Müslim, Sahıh'inde
Muhammed b. Amr b. Cebele kanalıyla Ebu Ahmed'den tahric etti.
15540- Hadis
alimlerinden bazıları hadisteki: "Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sünnetini (bırakacak değiliz)" ifadesinin mahfuz olmadığı
görüşündedir.
15541- Mesken konusunda
Yahya b. Adem ve başkası bunu Ammar b. Ruzayk'tan rivayet ederken bu lafzı
zikretmemiştir.
15542- A'meş bunu
"İbrahım - Esved" kanalıyla Hz. Ömer'den: "Peygamberimizin
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetini (bırakacak değiliz)" ifadesini
zikretmeksizin rivayet etmiştir.
Diğer taraftan bu ibare,
"Ebu Ahmed - Ammar - Eş'as - Hakem - Hammad - İbrahım - Esved - Ömer"
ile "Hasan b. Umare - Seleme b. Kuheyl - Abdullah b. el-Halil el-Hadramı -
Ömer" kanallarıyla rivayet edilmiştir.
15543- Ebu Abdillah
es-Sülemı ve başkasının bildirdiğine göre Ebu'lHasan ed-Darakutnı şöyle
demiştir: "Bu sözler sabit değildir. Yahya b. Adem ezberde Ebu Ahmed
ez-Zübeyri'den daha üstündür ve daha sağlamdır.
Kabısa b. Ukbe bunu
Ammar b. Ruzayk'tan, Yahya b. Adem'in naklettiği şekilde rivayet ederek ona
mutabaat etmiştir.
15544- Hasan b. Umare
metruk birisidir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (7/476).
15545- Eş'as b. Sevvar
zayıf birisidir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (7/475).
15546- A'meş bunu
İbrahım kanalıyla: "Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sünnetini (bırakacak değiliz)" ifadesini zikretmeksizin rivayet etmiştir.
15547- A'meş, Eş'as'tan
hem ezberi daha kuvvetli, hem de daha sağlamdır. Doğrusunu da Allah bilir.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (7/475).
15548- Beyhaki der ki: Hz.
Ömer'den zikredilen bu ziyade, İbrahım ile Hakem'in, Ömer'den mürselolarak
naklettikleri rivayetlerinde ve Huşeym'in, İsmail b. Ebi Halid'den olan
rivayetinde geçmektedir. İsmail b. Ebi Halid bu ziyadeyi Şa'bI'nin yanında
zikredince, Şa'bi: "Kureyş'ten akıllı ve görüş sahibi bir kadın kendisi
hakkında verilen bir hükmü unutur mu!" dedi. Şa'bi onun dediğini geçerli
sayardı.
15549- Ebu Davud der ki:
Ahmed b. Hanbere, Ömer'in: "(Unutup unutmadığı belli olmayan bir kadının
sözü için) Rabbimizin Kitab'ı ile Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sünnetini bırakacak değiliz" kavlini zikredip: "Ömer'in bu kavli
doğru mudur?" dediğimde: "Hayır" karşılığını verdi.
15550- Şafii,
el-Kadim'de şöyle demiştir: Bir kişi: "Ömer b. el-Hattab: ''(Unutup
unutmadığı belli olmayan bir kadının sözü için) Rabbimizin Kitab'ını bırakacak
değiliz'' diyerek Fatıma binti Kays'a ithamda bulunmuştur" dedi. Biz de:
"Ömer'in ona ithamda bulunduğu görüşünde değiliz. Hadisinde de kendisine
ithamda bulunduğuna dair bir şey yoktur. Zira Ömer, Muhacirlerden şerefli,
akıllı ve değerli olan Fatıma'nın hoşlanmayacağı şeyler söylemiştir. Eğer
hadisinden bir şey reddedilmiş olsa kocasının evinden çıkmasını emretmiş olması
reddedilirdi. Ancak Fatıma neden çıkması emredildiğini zikretmemiştir. O
kayınlarına diliyle eziyet edince, aralarında kötü bir şeyolmasın diye
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona evinden çıkmasını emretmiştir. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona iddetini istediği yerde geçirmeyi
emretmemiştir. İddetini İbn Ümmü MektOm'un evinde geçirmesini emretmişti. Çünkü
iddet tamamlanıncaya kadar iffetinin korunması kocasının hakkıdır. Ancak bir
sebepten dolayı iddetini başka bir evde geçirdi. Sanırım Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kesin talakla boşanan kadına iddetini kocasının
evinden başka dilediği yerde geçirme hükmünü vermiştir şeklinde anlaşılmasın
diye evden çıkarması sebebini zikretmişlerdir.
15551- Sonra Şafii
sözlerine devam ederek şöyle dedi: "Yüce Allah'ın Kitab'ında bu konuda
nafaka hakkı değil, mesken hakkı zikredilir."
15552- Sonra
İbnu'l-Müseyyeb'in hadisini ve Mervan'ını Hz. Aişe'ye söylediğini zikretti.
Daha önce de İddetler kitabında zikredilmişti.
15553- Beyhaki der ki:
Bize bildirilene göre Hz. Ömer söz konusu o hadisinde: "Onları, apaçık bir
hayasızlık yapmaları hali bir yana evlerinden çıkarmayın, onlar da
çıkmasınlar"[Talak, 1] ayetini okumuştur. Bu da Şafii'nin dediğini
kuvvetlendirmektedir.
15554- Amr b. MeymOn'un
bildirdiğine göre babası şöyle demiştir: Said b. el-Müseyyeb'e: "Üç
talakla boşanan kadın iddetini nerede geçirir?" dediğimde: "Kocasının
evinde geçirir" karşılığını verdi. "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Fatıma binti Kays'a iddetini İbn Ümmü MektOm'un evinde geçirmesini emretmemiş
miydi?" dediğimde: "İnsanları fitneye düşüren o kadındır! O, keskin
dilli biriydi ve kocasının ailesine dil uzatırdI. Bundan dolayı Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) iddetini İbn Ümmü MektOm'un evinde geçirmesini
söyledi. O da gözleri görmeyen biri idi" karşılığını verdi.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (7/433).
15555- Fatıma'nın
evinden çıkarılması konusunda Süleyman b. Yesar'dan bize bildirilene göre
kendisi: "Bu durum onun kötü huyundan dolayı olmuştur" dedi.(---
Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (7/433).
15556- Hz. Aişe'nİn ve
Mervan'ın rivayeti bunun aralarında bir kötülüğe engelolmak için yapıldığına
delalet etmektedir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (7/433).
15557- Bütün bunlar
Şafii'nin dediğini desteklemektedir. Bu konuda
endisine muhalefet edene
huccetiyle de güzel cevap vermiş ve hiç kimseye bu konuda diyecek bir şey
bırakmamıştır. Ancak kendisinden bunu da kabul etmeyen kimse Fatıma binti
Kays'tan: "Senin mesken ve nafaka hakkın yoktur" rivayetinde bulunan
kimsedir. Bu kimse de hadisin tamamını rivayet etmemektedir. Oysa kendisi
işittiği gibi onun tamamını rivayet etmiştir. Bu kısım Malik'in, Abdullah b.
Yezid kanalıyla olan rivayetinde olmadığı gibi Ebu Seleme'den bu konuda
nakledilen rivayetlerin çoğunda da yoktur.
15558- Zühri ezberde
bunu Ebu Seleme'den rivayet edenlerden daha üstündür ve buna rağmen bu ibareler
hadisinde yoktur.
15559- Alim kişi
işitmediği bir şey konusunda susmaktan dolayı ayıplanmaz. Ancak bir mazereti
olmaksızın işittiği bir şeyi terk etmekten ve işitmediği bir şeyi rivayet
etmekten dolayı ayıplanır.
15560- (Ömer) bunu kabul
etmediği zaman söz konusu ayeti okuyarak buna açıklamada bulunmuştur.
15561- Sonra İbn
Abbas'ın bu konudaki açıklamasını rivayet etti.
15562- İbnu'l-Müseyyeb ve
başkasından naklederek kayınlarına dil uzatmasından dolayı kocasının evinde
kalmayı hak etmediğini bildirmiştir. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sükna (mesken) hakkında dediği bu şekilde yorumlanmıştır. Bunu kabul
etmeyenler evden neden çıkarıldığını gizli tutmak istemiştir. Ancak:
"Nafaka hakkın yoktur'' buyruğunun bu şekilde açık olan şeklinden başka
bir manası yoktur. Fakat Allah'ın Kitabı hamile kadınların nafakası hakkında
buna delalet edince bazı haberlerde bunu destekleyen ve buna muvafık olan
haberler bulduk.
15563- Ubeydullah b.
Abdillah b. Utbe der ki: Mervan bu olayı sormak için (Kabısa b. Zueyb'i)
Fatıma'ya gönderdi. Fatıma'da, İbn Hafs'ın nikahı altında iken Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ali b. Ebi Talib'i Yemen'e gönderdiğini ve
kocasının da kendisiyle birlikte gittiğini anlattı. Kocası oradayken kalan son
talak hakkını kullanarak onu boşadığı haberini yolladı. Ayyaş b. Ebi Rabia ile
Haris b. Hişam'ı da nafakasını ödemekle görevlendirdi. Ancak Fatıma verilen
nafakayı az bulunca, Haris ile Ayyaş: "O zaman vallahi hamile olmadıktan
sonra bizden alacağın herhangi bir nafaka yoktur" dediler. Fatıma,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumunu anlattığında Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Nafaka hakkın yoktur" buyurdu.
Fatıma iddetini
kocasının evi dışında bir evde geçirmek için izin isteyince Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona izin verdi. Fatıma: "Ey Allah'ın Resulü!
Nerede kalayım?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İbn Ümmü Mektum'un yanında kal" karşılığını verdi. İbn Ümmü Mektum
a'ma birisi olduğu için Fatıma yanında rahat bir şekilde dış giysilerini
çıkarabiliyor, İbn Ümmü Mektum onu göremiyordu. İddeti bittikten sonra da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu Usame b. Zeyd ile evlendirdi.
Sonra Kabısa, Mervan'a dönüp bu durumu kendisine anlattı.
Müslim, Sahih'de
Abdurrezzak kanalıyla rivayet etmiştir.(--- Müslim, talak (5/53).
15564- Ebu'z-Zübeyr
bildiriyor: Cabir'in: "Kadının kocasına dönme hakkı varsa nafaka hakkı
olur. Ancak kocasına dönme hakkı kalmamışsa imkanlara göre sadece mut'a
verilir" dediğini işittim.(--- Şafii, el-Ümm (5/238).
15565- Ata (b. Ebi
Rebah) der ki: "Erkeğin dönüşsüz bir şekilde boşadığı hamile kadınla artık
bir ilişkisi kalmaz. Sadece çocuk doğana kadar ona nafaka verir. Hamile değilse
de kadının nafaka hakkı olmaz.''(--- Şafii, el-Ümm (5/238).
15566- Bize bildirilene
göre İbn Abbas üç defa boşanmış kadın ile ilgili olarak: "Nafaka hakkı
yoktur" demiştir.
Nafi'nin bildirdiğine
göre de İbn Ömer: "Üç defa boşanan kadın (kocasının evinden) başka bir
yere taşınmaz ve nafaka hakkı yoktur" demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: